31 Ağustos 2018 Cuma

AĞUSTOS BİTERKEN





Günlerden cuma ve Ağustosun son günü. 
1 yılın yarısından fazlası çabucak geldi, geçiyor bile değil mi?
Bu ay tıpkı diğer aylarda da olduğu gibi her hafta bir kitap bitirme hedefimle birlikte geçti diyebilirim sana. Her hafta bitiremediğim zamanlarda oldu elbette ama asla vazgeçmedim kitap okumaktan.

Filmler de izledik elbette.
Dram,psikolojik,gerilim,aksiyon... Konusu hoşumuza giden filmleri kız kardeşimle seçip izledik.  

Sabah yürüyüşlerine başladım. 
Yalnızca pazar günleri yapsam da sabahın erken saatleri sokakları boş görmek yüksek binalara rağmen beni mutlu ediyor.

Eylül ayı ile birlikte güzel sonbahar kareleri yakalamak dileklerimden birisi. 
Bunun için de doğa ile iç içe olan yerler gezmek gerekiyor tabii.  


Son olarak yarıda bıraktığım Bullet Journel’e geri dönmeyi istiyorum. Ama ne zaman kolları sıvayıp buna girişirim bilemiyorum. 
Huzurlu akşamlar!

30 Ağustos 2018 Perşembe

PİKNİK





Bu sabah erkenden yollara düştük. 
İş yerinde ayarlanan pikniğe, öğretmenler ve diğer personeller de davetliydi.

Maşukiye taraflarında bir piknik yeri ayarlanmıştı. Sabah yolculuğumuz sırasında bindiğimiz servis bozulunca diğer şubelerin servislerini bekledik. 

Beklenen ilk servis geldi. İş yerindeki arkadaşımın o servise doğru gitmesiyle dönmesi bir oldu. ''Biz buna binmeyelim'' ,dedi. Çünkü içerisinde eski patronum da vardı. 

Evet, olayları başa saralım. Şuan çalıştığım yerden önce, kötü bir yerde yine kötü bir iş tecrübesi yaşadım. Mesleğime atılmamın ilk yılında karşıma kötü insanların çıkmasıyla mesleğimden soğudum. Mobbing(psikolojik şiddet) 'e maruz kalmıştım. Bu kötü günlerin ardında da özel eğitim sektöründe işe başladım.

Bana kötü günler yaşatan bu kişilerin de bir eğitimci geçmişleri vardı aslında. Müdür, bir okul öncesi öğretmeni ve aynı zamanda da özel eğitim alanında çalışmışlığı vardı. Şuan çalıştığım iş yerinde de geçmişte çalışmışlıkları varmış. Birkaç kişi ile ortak oluyorlar ve eski çalıştığım anaokulunu açıyorlar.

Benim istifamı verip şu anki işime başlamamın ardından işlerinin pek de rast gitmediği kulağıma hep geliyordu. Allah biliyor ya, gerçekten zor zamanlar yaşamıştım ve onları Allah'a havale etmiştim. 

Kimsenin ahı kimse de kalmıyor gerçekten. Hele ki yok yere kalp kırdıysan elbet çıkıyor bir yerlerden. Bugün bunu yaşadım işte. Eski patronumla aynı konumda oldum. Yüzüme hiç bakamadı bir de.
 Bugünkü piknik sürprizlerle doluydu. 😊


29 Ağustos 2018 Çarşamba

COMMITMENT







Commitment,Hüküm.
2013 yılında çıkan Güney Kore yapımı aksiyon, dram barındıran filmlerden biri.

Myung Hoon adındaki çocuğun babası, Kuzey Kore için casusluk yapan ajandır. Almış olduğu bir görev esnasında bu görevi beceremez ve sonucunda cezalandırılır,ölür.

Myung Hoon ve onun hasta kız kardeşi çaresizdirler. Ağabeyi Myung Hoon, kız kardeşini kurtarmak adına babası gibi casus olmaya gönüllü olur. O da artık Kuzey Koreli bir casustur.

Myung Hoon kaçak yollarla Güney Kore'ye gönderilir. Onu yine Kuzey Koreli bir casus çift evlat edinir. Amaç; işini, kimliğini gizleyerek rahatça yapmaktır.

Myung Hoon, bir liseye dahi yazılır. Gerçek kimliğini kimse bilmez. Gündüzleri normal bir çocuk gibi okula gelip gider. Geceleri ise asıl mesleği olan casusluğu yapar ve ülkesi için çalışır, hatta adam dahi öldürür.

İşler Myung Hoon'un istediği gibi gitmez. Kuzey Koreli birkaç casus arasında çatışmalar ve ayrılıklar olur. Myung Joon, kız kardeşi ile tehdit edilir. Zor bir karar onu bekler.


Bilindik bir senaryosu olsa da sürükleyici bir filmdi.



28 Ağustos 2018 Salı

FIGHT CLUB




Fight Club, Dövüş Kulubü.

Chuck, ünlü bir otomobil firmasında satış görevlisidir. İyi bir işe, eve sahip olsa da hayatından pek de memnun değildir. Arkadaşlara da sahip değildir. Mutlu bir yaşama sahip olamaması ile birlikte uyku problemleri yaşar ve doktora gider. 

Doktor, ona hayatında her şeye sahip olduğunu ve ondan daha kötü durumda insanların hayatta kalma mücadelesi verdiğini söyleyerek kanser hastalarının düzenlemiş oldukları terapi gruplarına katılmasını ister.

Böylelikle artık Chuck'ın yeni bir uğraşı olur. Hasta değilken kendini birden daha kötü durumda olan insanların arasında bulur. Chuck, yaşıyor olduğu bu hayatta tüketici konumunda olmaktan bıktığını anlar. Bir akşam evine dönen Chuck, evinde yangın çıktığını görür. Çok sevdiği eşyaları artık birer harabedir. Kalacak yeri de yoktur. 

Bir uçak yolculuğu sırasında tanışmış olduğu Tyler Dursen'ı arar. Ve hayatı bu telefon konuşması ile değişir. Chuck artık eski düzenli ve kurulu hayatındaki gibi sürekli tüketici konumunda olan bir insan değildir. Tyler ile kurmuş oldukları Dövüş Kulübünün aranan isimlerinden olacaktır.


Sonlara doğru yine şaşırtan ve ters köşe yaptıran filmlerden biriydi.

27 Ağustos 2018 Pazartesi

MİM | KOKTEYL




Sevgili Berfçe, çok tatlı bir mim hazırlamış. Farklı farklı sorulardan oluşan bu mime beni de davet etmiş. Onun mim cevaplarını okumak istersen buraya tıklaman yeterli olacaktır. 😊🌺

İşte mim soruları ve benim cevaplarım.

1.Okuduğun en güzel kitap hangisi?

Bir Psikiyatristin Gizli Defteri.

Gerçek yaşamdan izler taşıması, hem ürpertici hem de gizemli olması en güzel kitap yapabilir.

2. Gelmiş geçmiş en duygu yüklü şarkı hangisidir?

Epik High - Spoiler

Her dinleyişimde çok hüzünlü bir şarkı gibi geliyor.

3. Etkisinden çıkamadığın defalarca izlediğin bir film var mı?

Hayao Miyazaki'nin Yürüyen Şato'su. :)

4. Bir renk olsan hangi renk olurdun?

Pembe pembe pembe. 😊

5. Karşı cinste aradığın en önemli 3 özellik?

Dürüstlük,saygı,sadakat.

6. En beğendiğin yabancı dizi hangisi?

Sherlock Holmes.

7. Gelmiş geçmiş en iyi Türk dizi hangisi?

Bizim dizilere çok uzak olduğum için bu soruya bir cevap bulamadım.

8. Bir yerden yüklü bir miktar para kazansan o parayı ne yaparsın?

Türkiye ve Dünya turu.

9. Aşk her şeyi affeder mi?

Etmeyebilir.

10. Evde yangın çıktı ve hemen çıkman gerekiyor. Kendinle birlikte neyi çıkartırsın?

Önce kendimin ve ailemin güvenliğinden emin olurdum herhalde.

11. Şimdiye kadar yaptığın en büyük çılgınlık nedir?

Mektup arkadaşımla görüntülü konuşmak. ^-^

12. En garip alışkanlığın nedir?

Biraz düzen takıntımın olması.



MİMLENDİN!!

Bir Küçük Elif Meselesi

Nermin Punar

Beyda'nın Kitaplığı

Çok Bulutlu

Her Telden Şef



26 Ağustos 2018 Pazar

POSTCROSSING | KARTPOSTAL





İnsanlar arasındaki iletişim yerini teknolojiye bırakmışken geçmişe dönüp unutulmaya yüz tutan kartposttallaşmayı sürdürmek ne güzel olsa gerek.
Yine kartpostallarımla geldim, buradayım.😊

Görmüş olduğun bu iki kartpostal Çinli bir arkadaştan. Eğer sen de Miyazaki filmlerini benim gibi çok seviyorsan görselde gördüğün çizgi karakterler pek de yabancı gelmeyecektir.

Soldaki kartpostal Yürüyen Şato adlı anime filmden bir kareyi anlatıyor. 
Diğer kartpostal ise Küçük Cadı Kiki isimli filmden bir kare. Her iki filmi de çok beğenerek ve severek izlemiştim. Hayao Miyazaki'nin her eserinde görseller  ve ses efektleri mükemmel. 

Bu kartpostalları bu yüzden ayrıca çok seviyorum. 
Bu iki anime filmini henüz izlemediysen bir şans vermelisin.
Bir de, kartpostallaşmak gibisi yok!💜

25 Ağustos 2018 Cumartesi

ZİNDAN ADASI





Zindan Adası, 2010 yapımı gerilim filmi.
Beyin yakan senaryosu ve şaşırtan sonu ile başrolde Leonardo Di Caprio oynuyor.

Di Caprio, filmde bir dedektif. Zindan Adasında bulunan çok yüksek korunaklı olan akıl hastanesinden kaçan bir akıl hastasını bulmak üzere adaya gönderiliyor. Yanında Chuck adında bir dedektif daha var. İki dedektifin görevi adada olduğuna inanılan kaçan akıl hastasını bulmak.

Araştırmalar sırasında hastanede bulunan insanlar sorguya alınıyor. Birbirleriyle çelişmeyen birkaç durumların olmasıyla peşi sıra esrarengiz olaylar yaşanmaya başlıyor. Dedektif zamanla rüya ile gerçek arasında gidip gelmeye başlıyor. Kaçan akıl hastasını bulmaya çalışan dedektif, geçmiş ve günümüz arasında sanrılar görecektir.

Sınırları zorlayan bir filmdi. Sonu ters köşe biten, düşündüren, kaliteli filmlerden.

24 Ağustos 2018 Cuma

RISKY ROMANCE






Risky Romance.
Yenilerde çıkan şirin romantik komedi dizilerinden. 

Dizide kendinden emin ve mesleğinde oldukça başarılı nörocerrahi uzmanı bir erkek doktor var. Yani beyin ameliyatları yapan bir doktor. Çok başarılı olmasına rağmen çok da burnu havada birisidir. 

Hastane çalışanları arasında yaptığı başarılı ameliyatlardan dolayı hep parmakla gösterilir.
Aslında bu adam eskiden neşeli bir insandı. Ancak kısa süre önce geçirdiği bir trafik kazası sonucu beyninde birtakım hasarlar meydana gelir ve şimdiki kişiliğine sahip olur.


Diğer başrolde olan kadın oyuncu da endokronoloji (hormonlar ve metobolizma hastalıkları üzerine yapılan çalışmaları kapsıyor) uzmanıdır. Bu doktorumuz da işini severek yapan, hastalarını dinleyen ve onlarla duygu alış verişinde bulunan bir kişiliğe sahiptir. Bunların yanı sıra biraz da ısrarcı ve inatçı yönü de vardır.

İki farklı alanda çalışan bu doktorların arasında geçen ilişkiyi ele alıyor.

23 Ağustos 2018 Perşembe

OTOMATİK PORTAKAL






Otomatik Portakal, Anthony BURGESS.

Alex adında bir çocuk, gençliğini zorbalık yaparak tanımadığı insanları döverek, onlara sövüp ellerindeki paraları çalarak hayatını geçiren biridir. Hatta onunla birlikte bu işleri yapan birkaç arkadaşı da vardır. Onları ''çok güvendiği kankaları'' olarak ifade eder kitapta.

Bu zorba kişiler sokaklarda insanlara sataşırlar. Çoğu zaman hiç tanımadıkları insanların evlerine girerler ve ortalığı yağmalayıp, soygunculuk yaparlar. 

Alex için hayat bu haliyle güzeldir. Çünkü şiddetten aşırı bir zevk duyar. Aklının her köşesinde hep bu kötü düşünceler yer alır. Yine bir gece bir soygun yaparlarken evin sahibi yaşlı kadın şiddete maruz kalır ve ölür. Alex, çok güvendiği arkadaşları tarafından ihanete uğrar ve soygun yaptıkları evde yalnız bırakılır. Olay yerine polisler çoktan gelir ve Alex yakalanır. 

Polisler tarafından Alex ve onun meşhur çetesinin namı çoktan duyulmuştur bile.
Alex hapishaneye gönderilerek ağır şartlarda cezalandırılır. Bir heyet, içinde kötü duygular besleyen suçlular üzerinde yeni bir deney yapacaktır. Amaçları; saldırganlığı, şiddeti, kötü olan duyguları zihninde barındıramayan bir insan ortaya koymaktır. Alex bu deney için iyi bir aday olacaktır.


22 Ağustos 2018 Çarşamba

KÖTÜ ANI






Anaokuluna başlarken alışma sürecim biraz uzun sürmüştü. Hatta başlarda çok ağladığımı hatırlıyorum. Bu süreci aşmışken ben, bir gün çıkışımda çok sevdiğim çantamı okulda unutuyorum. Çocukken de şöyle bir huyum vardı. ( Gerçi bu huyum hala var. 🙈 ) Eşyalarıma sahip çıkan bir çocuktum. Öyle bir yerde kolay kolay eşyamı unutmazdım. Hatta bunu ben 3-4 yaşlarındayken test bile etmişler.😊 Dedemlerdeymişiz ve benim  battaniyemi saklamışlar ama ben onu arayıp bulmuşum. Sonra öyle evimize gitmişiz.

Nasıl olduysa çantamı anaokulunda unutmuştum.  O akşam beni bir üzüntü ve huzursuzluk sardı. Anneme ''ya okuluma hırsız girerse'' dediğimi hatırlıyorum. 
Sabah oluyor, okuluma vardığımızda polislerin olduğunu görüyoruz. 

Ve öğreniyoruz ki okula hırsız girmiş. Hırsızın çaldığı şeyler arasında benim de çantam vardı. Bunu öğrendiğim de üzüldüm evet, çünkü içinde çok sevdiğim kalemliğim ve kalemlerim vardı.

O zamanlar kendi kendime şunu hep merak edip durdum. Acaba neden benim çantamı da çaldı ki? Üstelik içinde sadece kalemliğim vardı. Unutamadığım kötü anılardan biri de bu hırsızlık olayıydı işte.🙊

21 Ağustos 2018 Salı

BELIEVER





Believer, 2018 yapımı Güney Kore filmi.
İyi ve kaliteli bir aksiyon filmi. Dedektif Wo Ho, uzun süredir peşinde olduğu büyük bir uyuşturucu çetesinin başındaki elemanı yakalamaya epey kararlıdır. Kore'nin en büyük uyuşturucu çetesi olan grup hem ülke içinde hem de ülke dışında pahalı müşterilere sahiptir. 

Ancak dedektif ile birlikte bu müşteriler, çetenin başındaki patronu hayatlarında hiç görmemişlerdir. Etraftakiler onu sadece adıyla ve ne kadar acımasız biri olduğu ile bilirler. Çetenin patronun adı Bay Lee'dir. Dedektif, Bay Lee'yi ve onun uyuşturucu çetesini çökertmeye epey kararlıdır. Hiç beklemediği bir anda dedektifin eline çete üyelerinden birisi düşer. Bu çeteyi çökertmek için tek güvencesi yakaladığı çete üyesi Rak'dır.

Rak, çetenin alış-veriş ve pazarlık kısmında görev alan adamlarındandır. Bir gün çetenin depolarından birinde bir patlama olur ve Rak'ın annesi ölür. Dedektif ve Rak iş birliği içerisinde olurlar. Rak da kendi intikamını alma derdine düşecektir. 

Ters köşe yaptıran filmlerden biriydi. Açıkçası normal bir kurgu bekliyordum ama izlediğim iyi senaryoya sahip filmlerden biri oldu şimdiden.

20 Ağustos 2018 Pazartesi

MİM | YAZ ABUR CUBURU





Tam yaza uygun şirin mi şirin bir mim ile buradayım.😊 Bu mimin konusu şarkılar.
Sevgili Sakura Mevsimi ve Berfce , beni de bu mime davet ettikleri için teşekkür ediyorum. Onların bloglarını da ziyaret etmeyi unutma. 😊


1.Yazın çıkan çok sevdiğin sanatçıdan / gruptan bir şarkı

İkon - Killing Me


2. Bu yaz en yeni keşfin

End Of The Word feat Epik High - Sleeping Beauty



3. Bu yaz sürekli dinlediğin bir şarkı

J-Hope - Daydream


4. Bu yaz en çok duyduğun şarkı / albüm

BTS - Love Yourself


5. Bu yaz eski de olsa dinlemekten vazgeçemediğin bir şarkı

Carla Bruni - Stand By Your Man


6. Benim bu yazımı anlatan şarkı

The Tellers - Toodoo

19 Ağustos 2018 Pazar

GÜNE ERKEN BAŞLAMAK





Günaydıınn!
Bu sabah güne erken başladık. Hayatıma ekleyeceğim yeniliklerden biri de sabah yürüyüşleri olacak bundan sonra. Bugün ilkini gerçekleştirmiş olduk. Güne erken başlamak benim daha zinde ve dinç olmamı sağlıyor. 
Erken saatlerde çıkınca hiç insan da olmuyor çevrede. Üstelik etrafta az araba sesine maruz kalmış oluyoruz.

Yürüyüşü yaptık. Yokuş inip çıktık. Merdivenleri de unutmadık. 
Ve günün hasılatı ise şöyle oldu;


Yürüyüş yaparken fark ettim ki çevreyi gerçekten çok kirletiyoruz. Evet, biz insanlar. Yeşil alanlarımız bile bir sürü çöple dolu. Çöp kutusuna çöpleri atmak mı zor geliyor anlamıyorum bunu. Gerçekten çok yazık, gördükçe çok üzüldüm. Aynı çevreyi paylaştığımız hayvanların bile biz insanlardan daha temiz olduğunu düşünüyorum. Lütfen bu konuda daha hassas ve bilinçli olalım ayrıca çöp atanları da uyaralım. Biliyorum, biraz kamu spotu gibi oldu ama dayanamıyorum böyle şeylere. Sessiz kalamıyorum. 🙈



Bu da bize eşlik eden yol arkadaşımız. 
Çok sevecen , şirin bir kediydi.😊



18 Ağustos 2018 Cumartesi

İZNİK #3 LEFKE KAPI - NİLÜFER HATUN ÇİNİ ÇARŞISI






İznik'in merkezinde bulunan görülmesi gereken yerlerden biri de Lefke Kapı. 
Birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olan bu yer İmparator Hadrianus zamanında yaptırılıyor.


Girişte bizi bu görkemli, büyük kolon karşılıyor. Bu kadar eski bir tarihi yapıtla karşı karşıya gelince acaba kimler gelip geçmiştir buradan diyerek içeride gezinmeye başladık. Girişte herhangi bir ücret alınmıyor. İznik'te şu ana kadar gezdiğim tarihi yerlerden yalnızca burada bir güvenlik görevlisi görmüş olduk.


Romalılardan günümüze kadar gelen bu tarihi yerin yüksek duvarlarına yapılmış olan heykeller dikkatimizi çekiyor.




Lefke Kapısı biraz surları andırıyor. 
Buranın ardından Nilüfer Hatun Çini Çarşısını görmeye gidiyoruz.
Nlüfer Hatun, Orhan Gazi'nin eşi ve 1. Murad'ın da annesidir.

Bursa yöresinde yaptırdığı camilerle ve hayır işleriyle çok sevilmiştir. Bursa'da bir ilçeye ismi verilmiştir. Kabri Bursa'da Orhan Gazi türbesindedir.




İçeriye girdiğimizde sağlı sollu yer alan sıra sıra esnafların küçük dükkanları bulunmaktaydı. Her dükkanının önünde de tezgahlar vardı. Tezgahlarda ise İznik demişken Çini ile ilgili boncuklar, takılar,süs eşyaları, tabaklar,fincanlar satılmaktaydı. 


İznik'te gezilip görülecek yerler bu kadardı.
Benim İznik'e ayırmış olduğum günde camilerle birlikte buraları da gezdik. Tarihi yerler birbirine çok yakındı. Her yeri yürüyerek gezebilme şansımız oldu. 

Bir sonraki gezi yazımda görüşebilmek ve bol bol gezebilmek dileğiyle!











17 Ağustos 2018 Cuma

MY ANNOYING BROTHER






2016 yapımı, Güney Kore filmi. 
Komedi biraz da dram barındırıyor.
Doo Young, judo ile ilgilenen, annesi ve babası ölmüş abisi ise hapishanede olan bir çocuktur. Judo da çok iyidir. Bir sürü müsabakaya çıkar. Bir karşılaşması esnasında yapılan yanlış hamle sonucu yaralanır ve gözleri artık göremez.

Doo Young artık eskisi gibi hayat dolu ve neşeli değildir. Hayata küsmüş bir vaziyetteyken içeride yatan abisi aradan 15 yıl sonra tahliye olur.  Abisi eve döner ve kör olan kardeşiyle pek ilgilenmez. Araları çok da iyi olmayan bu ikili zamanla birbirleriyle yaşamaya alışırlar ve Do Young tekrar insanlar arasına çıkmaya başlar.

Abisi ilk başlarda aralarındaki ilişkiyi kendi çıkarları doğrultusunda kullansa da zamanla bir kardeşinin olduğu bilincinin farkına varır. Ve abi kardeş gezip eğlenirler. 

Doo Young'un koçu spora dönmesi için onu ikna etmeye çalışır ancak Doo Young, kör olduğu için bu teklifi kabul etmez. Abisi onu ikna etmek için uğraşacaktır.



Jo Jung Suk'un dizileri neredeyse hep komik ve eğlenceliydi. Bu film de öyle olmuş. Sürükleyici bir filmdi. Biraz dram olsa da izleyiciye verilmek istenen mesajlar etkileyiciydi.

16 Ağustos 2018 Perşembe

DEĞİŞİKLİKLER






Bugün bir öğrencimin vermiş olduğu bir cevap çok etkiledi beni. Çünkü şu ana kadar duyduğum en en güzel cevaplardan biriydi. Büyüyünce bir astronot olmak en büyük hayaliymiş. Merak edip nedenini sorduğumda ise bana ay ve güneşin resimlerini yakından çekmek istediğini söyledi.

Sonra bir dersime mezun olduğum üniversitede psikoloji okuyan 3.sınıf öğrencisi aldım. Stajyer olarak gelmiş. Mezun olmadan önce her alanı tanımak istiyormuş. Biz tanıştık, derken bana bu alanın zor olup olmadığını sordu. Ben de her şeyden önce çocukları sevmek gerektiğini ve onların her birinin kalbine dokunmak istediğimi belirttim. Çünkü bana göre önemli olan her biri için nasıl faydalı olabileceğim. Normal bir çocuğa bir kavramı ya da nesneyi 1 ya da 2 haftada öğretirken özel eğitimde bu süreç aylarımızı alabiliyor. Ben bunları anlatırken stajyer öğrenci gözleriniz dedi, anlatırken bile parlıyor. Utanmakla birlikte çok mutlu oldum. 🙈

Bir gün daha böyle geçti işte. Son olarak bazı değişiklikler yapmak istiyorum hayatımda. Kafamda bununla ilgili bir sürü düşünceler var. Kağıt kalem ile yazıya dökmem gerek. Huzurlu geceler!🌛

15 Ağustos 2018 Çarşamba

ANILAR VE ÖYKÜLER





Anılar ve Öyküler, Nurcan Ateş.

Bloglarımız sayesinde tanıştığım Beydanın Günlüğü blogunun sahibesi Beyda Abla ile mesafelere inat mektup arkadaşı olmaya karar vermiştik. Bu kitapla da onun sayesinde tanışmış oldum. 

Kitabın içerisinde iki üç sayfadan oluşan kısa kısa öyküler ve anılar var. Hatta bazıları yazarın kendi çocukluğuna ait. Hızlı biten ve akıcı bir üsluba sahip olan bir kitaptı. 

Aslında her öyküde hayattan bir kesit görüyorsun. Karakterler, duygular, hayatlar çok içten ve samimi bir şekilde yansıtılmış. 

Gerçek hayatta göreceğimi insanlara yer verilen bu kitapta birbirinden farklı öyküler ve anılar derlemi yazar. İlgiyle okuduğum kitaplardan birisi oldu.

14 Ağustos 2018 Salı

PANDORA




Pandora.
2016 yapımı Kore filmi.
HanByul adındaki nükleer santral, halkın istememesine rağmen şehir içindeki faaliyetlerini sürdürmektedir. Başroldeki adamın(Jae Hyeok) babası ve abisi bu santralde yaşamını yitirir. Tüm bu kötü olaylara rağmen halkın erkeklerinin bir kısmı ekmek parası için nükleer santralde çalışırlar.

Jae Hyeok, gün içerisinde olacaklardan habersiz nükleer santraldeki işine çalışmaya gider. Geçmişte alınmayan tedbirlerin sonucu o gün patlak verir ve santral içerisinde patlamayla birlikte korku dolu anlar başlar. Yapılan uyarılar ve haberler doğrultusunda başta şehir halkı olmak üzere tüm ulus ayaklanır. Ülkede tahliyeler başlar. Çünkü hiç kimse nükleer patlama sonucu yayılan radyasyona maruz kalmak istemez. 

Felaket yaşandığı sırada nükleer santralde mahsur kalan onlarca yaralı vardır. Tüm ülkede seferberlik ilan edilir ve arama kurtarma ekibi oluşturulur. Jae Hyuk zor bir kararla karşı karşıya gelecektir.

İzlemesi hoş keyifli bir filmdi. Başları biraz durağan geçse de sonradan filmdeki aksiyon ve gerilim sahnelerinde buluyorsun kendini. Oyunculuklar, yansıtılan duygular çok iyi. Konusu da ilgi çekici bir film.

13 Ağustos 2018 Pazartesi

MİM | ÇOCUKLUK ANISI





Çok güzel bir mime başlayacağız şimdi seninle. Bu mimi başlatan arkadaşımız sevgili Fatmanur, yapmış olduğu  miminde beni de mimlemiş. Nihayet cevaplama fırsatı doğdu. Aslında biraz düşündürdü bu mim beni. Çünkü konusu beni çocukluğuma alıp götürdü. Başlıktan da anlayacağın üzere çocukluk anımızı anlatacağız.


6 ya da 7 yaşlarındaydım. O zamanlar oturduğumuz evin bir bahçesi vardı. Bir gün evimizin bahçesine bir kamyonet geliyor. Babam, elimden tutup gözlerimi kapatmamı istiyor ve gözlerimi açıyorum karşımda boyanmayı ve kurulmayı bekleyen kocaman bir salıncak. O kadar mutlu oluyorum ki. Hala daha durur o salıncak bahçede.

Eskiden anneannemin evlerinde soba vardı. Kahvaltılarımızda ekmekler dilimlenip ekmeğin arkası önü sobanın üzerinde kızartılırdı. Aklımda nasıl yer edinmişse hiç unutmam. 😊 Vişne reçelini çok severim. Kızarmış ekmeğimizin üzerine tereyağı ve vişne reçeli sürer yerdik.

Bir de benim çocukluğum hep ağaçların tepesinde geçmiştir. En sevdiğim şeylerden biri ağaçların tepesine çıkıp meyve yemek olurdu. Ele avuca sığmayan bir çocukmuşum ben. Az biraz yaramazmışım da. Yaptığım yaramazlıkları hiç anlatmayayım. 😄

Mimi yapmayan herkesi mimledimm! 

12 Ağustos 2018 Pazar

İSTANBUL’A DÖNERKEN






Merhaba sevgili okurum,
Bu yazımı sana İstanbul’a dönerken yazmış oluyorum. 
Nerelerdeydin diye sorarsan eğer Bursa’da anneanne ve dede ziyaretinde olduğumu söylerdim.😊

Güne özgürlüğüne kavuşmuş masmavi bir muhabbet kuşunun balkonumuza konması ile başladık. O kadar güzel bir kuştu ki açıkçası sahibi için birazcık üzgün hissettim. 

Öğleden sonra bagçede mangal yapalım dedik. Babamlar mangalı hazırlarken biz de bahçede küçük bir gezintiye çıktık. Nerdeyse tüm yaz meyveleri olmuştu. Zaten Bursa diyince ilk akla gelen şeftalisi oluyor



 



Bahçede gezinirken çektiğim resimlerle baş başa bırakmak istiyorum senii.







                                             







Benim için kısa bir ziyaret olsa da anneannemin ve dedemin yüzünde tebessüm sebebi olabilmek çok mu çok mutlu edici. Bugünüm de böyleydi. 
Mutlu, huzurlu bir haftaya başlayabilmek dileğiyle.🌸🌸🌸














11 Ağustos 2018 Cumartesi

VEDA







Yaklaşık 8 aydır çalıştığım iş yerimde dün hüzünlü bir veda yaşandı. Çok sevdiğim bir öğretmen arkadaşım, istifasını vererek ayrıldı. Birlikte geçirdiğimiz dolu dolu birbirinden güzel günlerimiz oldu. Artık çalışmaya başlayınca insan ailesinden çok iş ortamındaki kişilerle vakit geçiriyor. Bazı insanlar oluyor ki o ortamı sana çekilmez kılıyorlar ama bazı insanlar da oluyor ki sana dost, arkadaş, sırdaş olabiliyor.

İşte bu öğretmen arkadaşım da ikinci kategoriye girenlerden biri benim için. Bu kadar kısa bir sürede sanki onunla yıllardır arkadaşmışız gibi hissettim. Hayatıma kattığı birçok güzel şey oldu. 

Bu sabah güne erken başladık. Aslında dünden, başka bir öğretmen arkadaşımla her şeyi hazırlayıp planladık. Küçük Çamlıca'da sabahın erken saatlerinde buluştuk. Bu mekanı diğer yeşil alanlara göre daha çok seviyorum. Çünkü hem çok büyük hem de çok sakin huzurlu bir yer.




Kalabalıktan ve trafik seslerinden uzak bu yemyeşil yerde kendi aramızda küçük bir sürpriz yaptık ayrılan arkadaşımıza. Güldük, eğlendik sonra doğa ile iç içe olan bu yerde biraz yürüyüş yaptık. Ve günümüze ördekler, kaplumbağalar da eşlik ettiler.😊





10 Ağustos 2018 Cuma

FAMILIAR WIFE





Başrolde olan Ji Sung'u, Kill Me Heal Me dizisinde oynamış olduğu birbirinden farkı 7 karakterde görme şansımız olmuştu. 
Şimdilerde yeni çıkan dizilerden Familiar Wife adlı dizide, sıradan bir hayata sahip olan bankacı adamın rolünü canlandırmakta. 

Ji Sung evlidir. Ama mutlu ve huzurlu bir yuvaya sahip değildir. İki küçük çocuğunun bakımıyla,okullarıyla,ev işleriyle hep karısı ilgilenir. Bu yüzden henüz genç olan karısı da erken yaşta hayata küsmüş bir şekilde yaşamını sürdürür. Bu durum ev ortamına da yansır. 

Hiç beklenmedik bir anda başroldeki adamın gençliğinde aşık olduğu ilk aşkı karşısına çıkar. O an için, geçmişe dönme şansı elde etmek ister. Çünkü geçmişte başına gelen bir olaydan dolayı ilk aşkıyla gerçekleştireceği ilk randevuyu kaçırır ve bir daha bu fırsatı elde etme şansı da olamaz.

Şimdi ki hayatından mutsuz olan bankacımız geçmişe dönme şansı elde eder. Ve çevresinde tanıdığı herkesin de hayatı onun istediği tercih sonucunda değişmiş olur.
 Şimdi Ji Sung, yeni seçimiyle yeni bir hayata başlamıştır.



9 Ağustos 2018 Perşembe

SULU BOYA GÜNLÜĞÜ





Yenilerde yapmış olduğum bir sulu boya çalışması. Biraz kendimi zorlayıp ileri seviye olan bir çalışma seçtim. Ama yapmaya başlayınca verdiğim kararın birazcık beni zorlayacağını da anlamış oldum.

Yine Jay Lee'nin bir videosunu açarak hiç denemediğim bir çiçek yapımını denedim. Daha koyu ve daha yumuşak tonlu renkleri bir arada kullanmaya çalıştım. Elimde olmayan renkleri, karışımlar yaparak elde ettim. Zaten sulu boya yaparken soft renkler elde etmek istiyorsan fırçanda su yoğunluğu boyaya göre bir tık fazla olmalı. 

Bir de bendeki defter bir resim defteri boyutunda. Kağıt israfı yapmamak adına sayfamı ortadan ikiye bir kağıt bantla ayırıyorum ve çalışmalarımı öyle yapıyorum. Sonra resmim bitince bantı çıkartıyorum.

Sulu boya çalışmaları izlerken ve yaparken bir şeyler öğrenmeye başladığımı fark ettim. Deneme yanılma yoluyla da bir şeyler öğrenilebiliyor. Bu resimde birkaç hatam mevcut ama ben yine de paylaşmak istedim.  🙈

8 Ağustos 2018 Çarşamba

GÜLİBRİŞİM






Bugün birçok kez yine fark ettim. Akıp giden zamanı. Hayatımda, ne geri getirebileceğim ne de ileri sarabileceğim zamandan bahsediyorum. Aslında hepimiz için geçerli bu.
Sence de zaman çok hızlı akıp gitmiyor mu? Sanki bir kırsala yerleşsem zamanım daha bereketli, verimli olacakmış gibi hissetsem de zaman, aynı her yerde derken buluyorum kendimi. Önemli olan kişinin zamanı nasıl değerlendirdiği, değil mi?

Eğer çalışan biriysen, belirlenmiş olan işe giriş-çıkış saatlerin, gün içerisinde uyman gereken kurallar ve bir programın varsa zamanı değerlendirmenin de pek bir önemi kalmıyor, tatil günlerinin dışında.


Bu arada görselde gördüğün ağacın adı Gülibrişim . İsmini öğrendiğimde çok şaşırdım. İlk defa duyup, görmüş oldum.
Kendi gibi kokusu da çok hoştu. Rengi de beni yansıtmıyor mu?😊

7 Ağustos 2018 Salı

İZNİK #2 | AYASOFYA CAMİ





İznik'te de bir Ayasofya Camisi olduğunu biliyor muydun? Gitmeden önce biraz araştırma yapınca orada da İstanbul'daki ile aynı ada sahip bir cami olduğunu görmüş oldum.

Bu yerin adı, İznik Ayasofya(Orhan) Cami olarak geçiyor.
İznik'in yerleşim yeri olarak kullanılmaya başlandığı zamanlarda ibadet mekanı olarak inşa edildiği tahmin ediliyor. Ayrıca Romalılar döneminde de ibadethane olarak kullanılmış ve 4. yy.'da bu kalıntılar üzerine kilise yapılmış.

11.yy'da bir deprem sonucunda mimaride önemli değişikler yapılıyor.
Orhan Gazi tarafından 1331 yılında İznik'in fethedilmesiyle camiye çevriliyor.


Bu gördüğün görseldeki alan, geçmişte yaşayan birçok Roma imparatorunun taç giyme törenine eşlik ettiği yer oluyor. Buna benzer bir alan da İstanbul'da yer alan Ayasofya Camisinde bulunmakta.


Eskiden kilise olarak kullanıldığı için bu alanda rahipler, incil hakkında konuşmalar yapıyormuş.

16.yy.'da bir yangın sonucu Kanuni Sultan Süleyman'ın emriyle, Mimar Sinan tarafından mimarisi değiştiriliyor. 

1920 yılında Yunanlılar tarafından yakıp yıkılan cami harap ediliyor. 2007 yılında ise yıkık vaziyette olan minare restore ediliyor ve caminin açık olan üstü kapattırılıyor. 6 Kasım 2011 yılında Kurban Bayramı namazında ibadete açılıyor.


Burası da Ayasofya Camisinde bir fotoğraf karesi. 
İznik'i gezince gözüme çarpan ilk şey tarihi yerlerin çok başıboş bırakılmış olmaları oldu. Açıkçası bu beni biraz üzdü. Ne bir güvenlik görevlisi ne bir yetkili gördüğümü söyleyebilirim. Böyle tarihi yerlerin ayrıca korunması ve üstüne düşülmesi gerektiğini düşünüyorum.

Bugün sana gezimden anlatacaklarım bu kadardı.
Sevgiyle ve sağlıcakla kal sevgili okur! 😊




 

BİRPEMBESEVER