İstanbul’da ise hayat kaldığı yerden devam ediyor. Bugün iş çıkışı vapurla Beşiktaş’a geçiyorum. Vapurun açık alanına geçip kendime oturmak için iyi bir yer buluyorum. Sonrasında denizin maviliğine eşlik eden martıları ve güzel İstanbul manzarasını seyre dalıyorum. Kısa bir süre sonra karaya varıyoruz ve ben önceden belirlemiş olduğum rotaya doğru adım adım ilerlemeye başlıyorum.
Biraz yokuş çıkıyorum. Yine de moral bozmak yok, günün sporunu yapmış olmanın verdiği motive ile rotama doğru ilerlemeye devam ediyorum. Yol üzerindeki kedilere selam vermeyi de unutmuyorum. Sahibiyle gezintiye çıkmış olan bir köpek yol üzerinde ayaklarıma dolanıyor ve sonrasında yüzümde gülücükler beliriveriyor.
Yaklaşık yirmi dakikalık yürüyüşün sonunda varacağım yere geliyorum. Yıldız Sarayı’na ilk defa gidiyorum. Restorasyona alınmadan önce gezme fırsatım bir türlü olmamıştı. Yenilenmiş haliyle ziyaret etme şansını bugün elde ediyorum. Sarayın bahçesindeki ağaçların sonbaharla uyumlu renklere büründürülmüş olmaları çok hoşuma gidiyor. Sarayın içini gezmeye başlıyorum. Diğer yandan da etrafta yer alan bilgilendirici yazıları okuyorum.
Yıldız Sarayı’nı ve bahçesini gezdikten sonra hemen aşağısında yer alan Yıldız Hamidiye Camii’sini ziyaret ediyorum.
caminin arka kısmı.
Camii’nin içini gezdikten sonra arka kısmına doğru ilerliyorum. Çimenler yemyeşil olsa da ağaç dallarından düşen rengarenk yapraklar sarmaya başlıyor her yanımı. İşte, tam o anda yavaş yavaş gün batmaya başlıyor şehirde. Çimenlere günün aydınlık olan son saatlerinden geriye kalan gün ışığı vuruyor. Bir süre burada dolaşırken buluyorum kendimi.
sonbaharda merhaba diyen bir papatya görüyorum çimenlerde.
Gün batmaya başlamışken yavaş yavaş eve dönüş yoluna geçiyorum. Vapura doğru yürürken çıktığım yokuşu inmek pek keyifli geliyor. Yol üzerindeki marketten avokado alıyorum. Merketten çıktığımda ağzında fare tutmuş bir kedi ile karşılaşıyorum. Etraftaki herkes gibi ben de gülümsemeye başlıyorum.
faresini yakalayıp yoluna devam eden kedi.
Yürüyüşün ardından vapura varıyorum. Güneş batmaya çoktan başlamış. Dönüş yolumda da tıpkı gidiş yolumdaki gibi açık alana geçiyorum ve iyi bir yere oturuyorum. Vapur hareket ediyor ve güneş çoktan batıyor.
Yine hoş bir hikaye gibiydi bu yazın da. Çok severek, yüzümde gülümsemeyle okudum. Doğum gününü ise şimdiden kutlarım. <3
YanıtlaSilİlkay,
SilGüzel düşüncelerin için teşekkür ederim, mutlu ettin beni. ^-^
yıldız parkının doğası çok güzeeel :)
YanıtlaSildeeptone,
SilSonbaharın her rengini orada hissedebilmek mümkün. :)
Kasım ayı nasıl tatlı nasıl güzledir tadını bol bol çıakrmak gerek bu yüzden,resimler çok hoş canım sevgilerimi gönderiyorum
YanıtlaSilKiremithanem,
SilGüzel yorumun için teşekkür ederim.
Kasım, diğer aylara nazaran daha çok sevdiğim bir ay. Evet, bu ayın tadını bol bol çıkarmalı. :)
Sevgiler benden de. :)