Haedong Yonggungsa Tapınağı.
Günlerden Busan.
Busan’a gerçekleşecek yolculuğumuza günler öncesinde Seoul’de karar vermiştik. Koreli arkadaşım da Busan gezimizde bize eşlik edebileceğini söyledi. Çok mutlu olduk. Busan, görmeyi istediğim şehirlerden birisi idi.
Saat 05:17, sabahın erken saatleri. Gökyüzü zifiri karanlık. Henüz gün doğmadı. 06:32’deki trene yetişmek ve Koreli arkadaşımla tren istasyonunda buluşmak için otelden ayrılıyoruz. Otobüs durağına doğru giderken yol üzerindeki bir markete girip hem kendimize hem de Koreli arkadaşıma birer meyve alıyoruz. Çünkü güne kahvaltısız başlamıştık.
05:55, tren istasyonundayız. Gün yavaş yavaş aymaya başlıyor. Kore’nin başka bir şehrini göreceğim için çok heyecanlıyım. İstasyona vardığımızda hafif bir kalabalık karşılıyor bizi. İstasyon içerisinde bir yerlere yetişmeye çalışanlar, bekleme koltuklarında uyuklayanlar, ayaküstü bir şeyler atıştıranlar derken Koreli arkadaşımı görüyorum ve kocaman bir gülümseme ile günaydınlaşıyoruz. Sonrasında markete giriyor. Bizim için muzlu süt ve yumurta alıyor. (Trende atıştırmak için) Ben de ona onun için almış olduğum meyveyi veriyorum. Koreli arkadaşım ona aldığım doğum günü hediyesini (Türk motiflerinin olduğu ipek bir mendil) çantasına takmış, bana mutlu bir şekilde onu gösteriyor. Seviniyorum.
Saat 06:32’yi gösterdiğinde tren hareket etmeye başlıyor. Ne trene bindiğimizde ne de sonrasında herhangi bir bilet kontrolü yapılmıyor. İnsanların birbirine duyduğu bu güven duygusu ve dürüstlük beni şaşırtıyor. Bindiğimiz tren yüksek hızlı tren. Gerçekten de hızlı bir trendi. Hem hızlı hem de çok konforlu. Rahat bir yolculuk yapıyoruz. Yaklaşık 4 saatin ardından Busan’a varıyoruz.
Lotte Tower alışveriş merkezi.
Busan’da hava çok güzel. Seoul’e göre serin bir hava karşılıyor bizi. Sonunda rüzgar gerçekten serin esiyor. Saatler 11:18’i gösterdiğinde Lotte Tower alışveriş merkezine varıyoruz.
Busan içerisinde gitmek istediğiniz yerler birbirine ne yazık ki pek yakın değil. Bu yüzden en iyi seçenek taksi kullanmak oluyor. Hem daha konforlu oluyor hem de yol daha kısa sürüyor. Ayrıca taksi hizmeti bizdeki gibi değil. Gideceğiniz lokasyonu uygulama üzerinden taksiye önceden bildirip ödemesini yapıp binebiliyorsunuz. Öyle gereksiz yolları dolandırma, fazladan ücret alma gibi durumlar yaşanmıyor. Böyle bir durum ne Seoul’de ne de Busan’da hiç başımıza gelmedi. Yani dürüst bir hizmet anlayışı ile karşılaştık.
Haedong Yonggungsa Tapınağı.
Saat 12:24, Kore’deki en eski Budist Tapınağı’na vardık. Hayatımda ilk kez bir Budist Tapınağı ziyaret ediyorum. Her şey çok farklı ve ilginç geliyor. Tapınağın girişinde Çin takvimi doğum aylarına göre denk gelen 12 hayvan heykelleri karşılıyor bizi.
Tapınağın girişindeki kapıdaki renkler, süslemeler ,yazılar muhteşem ve çok dikkat çekici. İçeriye doğru ilerledikçe bir sürü merdiven karşılıyor ziyaret edenleri. Merdivenlerden inince ise okyanusa bakan harika bir manzara ile karşı karşıya geliyoruz.
birbirinden farklı Buda heykelleri görüyoruz.
okyanusa karşı asılan dilek yaprakları. Tapınaktan satın alınan bu yapraklara dilekler yazılıp buraya asılıyordu.
aynı şekilde bunlar da dilek fenerleri.
yan yatan buda heykeli.
Haeundae Plajı.
Saat 14:34, tapınaktan sonra Haeundae Plajı’na taksi ile varıyoruz. Yol üzerindeki oyuncak otomatlarının olduğu bir yere giriyoruz. Birkaç makineden oyuncak kazanmayı denesek de başarısız oluyoruz. :) Burada anı olarak fotoğraf kabinine girip resim çekiniyoruz.
14:49, Pasifik Okyanusu’na kıyısı olan Haeundae Plajı’ndayız. Burası çok serin ve güzel. Resimler çekiyoruz, sohbet edip vakit geçiriyoruz.
Saat 16:36 olduğunda akşam yemeği yemek için sabah uğradığımız alışveriş merkezine taksi ile geçmeye karar veriyoruz. Alışveriş merkezine vardığımızda yemek katına inip yemek seçmeye başlıyoruz.
akşam yemeği için gimbap seçiyoruz.
Açıkçası ikinci deneyişim olacaktı. İlk deneyişimde -İstanbul’da iken- yosun tadını pek beğenmemiştim. Burada denediğimde çok ilginç bir şekilde yemeğin tadına hayran kalıyorum ve tekrar almaya gidiyorum. :)
Saat 17:54’ü gösterdiğinde Gamcheon Kültür Köyü’ne geçiyoruz. Etrafta rengarenk evler sıra sıra dizilmişti. Duvarlarda grafitiler ve duvarlara çizilmiş resimler, Küçük Prens Heykeli ve kitaptan sözler, şirin mi şirin dükkanlar, Busan aksanıyla çevrede konuşan yerli insanlar… buradaki ambiyans çok, çok güzeldi. Buraya hava karardığında gün batımı eşliğinde de gelmeyi isterdim sanırım.
Yaklaşık bir saat kadar bu köyde vakit geçirmeye başlıyoruz.
işte, o rengarenk evler.
küçük prens heykeli.
“bütün yıldızlar çiçek açar.” Küçük Prens/142
hediyelik eşya dükkanlarından biri.
Burada geçirdiğimiz bir saatin ardından taksi ile Busan Tren Garı’na doğru yola çıkıyoruz.
seramik hayvanlar, Koreli arkadaşımdan hediye. Busanda’ki bir seramik dükkanından. Çin takvimindeki doğum yılını temsil eden hayvanlar.
Gece yarısına doğru Seoul’e kaldığımız otele varıyoruz. Gün nasıl başladı ve nasıl bitti? İçimde hem bir mutluluk hem bir burukluk hissi. Günlerin çok çabuk geçtiği aklıma geliyor. O sırada Busan gezisinden geriye kalan anıları birer birer diziyorum. 16.585 adımla günü bitiriyoruz.
Ne güzel, kesinlikle ziyaret etmek istediğim bir ülke, izlenimlerinizi paylaştığınız blog yazılarınızı bekliyorum :)
YanıtlaSilcamdandusler,
SilGittiğim bir ülkeyi özleyeceğim ya da yeniden gitmeyi isteyeceğim hiç aklıma gelmezdi. Güney Kore, bu düşüncemi kıran ülkelerden biri oldu. :) Devam yazıları gelecek inşallah bu ay, teşekkür ederim yorumun için. :)
Yine çok hoş bir macera ve baştan sona hafif bir gülümseme ve ilgiyle okudum. Bir de demek ki bir şeyleri yerinde yemek çok fark ediyor. :)
YanıtlaSilİlkay,
SilBöyle hissetmene çok sevindim Sevgili İlkay. :)
Evet, kesinlikle. Oradaki yemeklerin tadı bir başka lezzetliydi. :)
Yazılarındaki içtenlik o kadar hoş ki, ben de İlkay gibi gülümseyerek okuyorum, sanırım kendim gitmiş olsam ancak bu kadar mutlu olurdum, anlatımın ve duyguların o kadar sıcak ki o tat kaçınılmaz biçimde okura da geçiyor, kendini oradan dönmüş gibi hissediyor yazı bittiğinde:)
YanıtlaSilburaneros,
SilYazılarımı yazarken yaşadığım hislerin ve duyguların okurlara geçebiliyor olması beni çok memnun eden bir şey. Teşekkür ederim güzel düşünceleriniz için. :)
film gibi yolculuk ve film ismi gibi başlık :)
YanıtlaSildeeptone,
SilTeşekkür ederim. :)
Film demişken, Busan’a yolculuk yapacağımız zaman aklıma “Train to Busan” filmi gelmişti. :)