Squid Game

 

Squid Game, Güney Kore 2021.

Bu yılın en çok konuşulacak Kore dizilerinden biri. Dizinin adı Güney Kore’ye özgü geleneksel bir çocuk oyunundan almaktadır.

Seong Gi Hun, eşinden boşanmış annesiyle yaşayan bir adamdır. Evliliklerinden bir tane de kızları olan adam aynı zamanda maddi zorluklar da çekmektedir. Bir gün metroda beklerken yanına takım elbiseli biri yaklaşır. Bu takım elbiseli adam ona bir oyun oynayacaklarını, Seong Gi Hun her oyunu kazandığında ona para vereceğini ancak kaybederse ondan ödeme alacağını söyler. Parası olmayan Seong Gi bu teklifi ilk başta reddeder fakat maddi açıdan zorluk çektiği için kabul etmek zorunda kalır.

Bu oyundan sonra adam ona daha çok para kazanabileceğini ve tek yapması gerekenin yalnızca 6 oyuna katılması olduğunu belirtir. Seong Gi’ye bir kart verir ve oradan uzaklaşır. Aradan günler geçer ve Seong Gi oyunlara katılacağını belirtir. Yarışmaya onun gibi katılan yüzlerce insan vardır. 456 kişi 40 milyon dolarlık ödülü almak amacıyla oyunlara katılmıştır.

6 tane çocuk oyunu oynanacaktır. Çocuk oyunları kulağa başlarda çok kolay gibi gelse de yarışmacılar için ürkütücü bir hal alacaktır. Çünkü bu oyunlarda aynı zamanda hayatta kalma mücadelesi de vereceklerdir. Elenen her yarışmacı göz kırpmadan öldürülmektedir. Bu korkunç oyunlarda insanların açgözlülüğüne, acımasızlıklarına ve sahtekarlıklarına şahit oluyoruz. 

Dizi toplam 9 bölümden oluşuyor. İlk sezonuyla çok fazla ilgi ve beğeni toplamış durumda. Final bölümüyle de ikinci sezona ışık yakılmış gibi duruyor.

Ne Güzelsin Sonbahar

 

Gelişinle getirdiğin güzelliklerden olsa gerek. 

Adına yazılmış onlarca şiir.

Sahi, çoğu şair hüzün adı altında çağırıyor seni.

Döktüğün yapraklardan dolayı mı? 

Yoksa sonbaharın tüm canlılara hissettirdiği o yalnızlık duygusundan mı?

Mevsimlerden en sevdiğim kış olsa da bence sen en güzelsin sonbahar. Ağaç dallarından dökülen yaprakların, ara ara yağan yağmurların, gökyüzünü kaplayan kara bulutların, yağmur sonrası eşlik eden toprak kokusunda yapılan yürüyüşlerin. Senin en güzeli olman için makul sebepler.

Senin gelişinle biz de yenileniyoruz.

Yenilenmemiz gerekiyor. Çünkü yitip giden yaprakların gibi ilkbaharda tekrar tomurcuklanıp çiçekler açmak istiyoruz.

Hoş geldin! 

İyi geldin sonbahar!

Midnight

 

Midnight, Güney Kore 2021.

Do Shik, gece yarısı ortaya çıkan bir seri katildir. Yalnız gördüğü kadınları ve adamları takip eder ve onları acımasızca öldürür. 

Kyeong Mi, işitme engeli olan genç bir kadındır. Genç kadın çağrı merkezinde kendisi gibi işitme engeli olan müşterilere çevrimiçi uygulamadan işaret dile ile iletişime geçebildiği bir iş yerinde çalışmaktadır.

İş çıkışı iş arkadaşlarıyla akşam yemeğine katılan genç kadın eve dönmek üzere yola çıkar. Genç kadının annesinin de kendisi gibi işitme engeli vardır. Annesi ile buluşmak için sözleşen Kyeong Mi, annesini almak üzere yola koyulur.

Anne de iş yerinden çıkar ve gecenin karanlığında yolda yürümeye başlar. Bu sırada seri katil Do Shik kadının yalnız olduğunu fark eder ve onu öldürmek için takip etmeye başlar. Tam harekete geçeceği sırada yoldan geçmekte olan başka bir genç kız Do Shik’in tüm planlarını alt üst eder. Buna sinirlenen seri katil hedefini değiştirir ve genç kızı takip etmeye başlar.

Genç kızı yakalar ve onu yaralar. Yaralı halde yardım bekleyen genç kız, annesini beklemekte olan Kyeong Mi’nin dikkatini çeker. Ve böylelikle seri katille ilk karşılaşması da bu olayla gerçekleşir.

Bundan sonrasında işler Kyeong Mi ve annesi için zorlaşmaya başlayacaktır. Çünkü polise ihbarda bulunurlar ve bunu öğrenecek olan katil de anne kızın peşine düşecektir.

Korku, dram, gerilim türündeki film akıcı bir konuya sahip. Oyunculukların performasları da ekrana başarıyla yansıtılmıştı.

Suçluyorum

 

"Gerçeği gömmemiz boşuna, toprağın altında yol alıyor; bir gün, her yandan fışkıracak, öç bitkileri olarak açılacaktır."

"Tüm baskılara tüm aldatmacalara tüm saptırmalara karşın, dürüst insanlar tükenmez."

"Gerçek toprağın altına kapatıldığı zaman, orada öyle bir toplanır öyle bir patlama gücü kazanır ki, patladığı gün her şeyi kendisiyle birlikte havaya uçurur."

"Borçlar ve suçlar altında ezilmiş kişiler suçsuz ilan ediliyor; buna karşılık, onurun ta kendisi, yaşamı lekesiz bir adam cezalandırılıyor. Bir toplum bu noktaya geldiği zaman, artık çürümeye başlamış demektir."

"Gerçek su yüzüne çıkıyor ve hiçbir şey onu durdurmayacak. Bir yanda, ışığın parlamasını istemeyen suçlular; öbür yanda, ışığın parlaması için canlarını verecek doğrucular."

Suçluyorum, Emile Zola.

19. yüzyılın Fransa’sında döneme adını "Dreyfus Davası" olarak duyurmuş olan bir olayın yine dönemin cesur yazarlarından Emile Zola’nın kaleme almış olduğu eserinde yer verilen konu.

Emile Zola olayın patlak verdiği ilk zamanlarda dönemin Fransız Genelkurmay’ına yönelik "Suçluyorum" başlığı adı altında kaleme almış olduğu mektubuna L’Aurore gazetesinde yer veriliyor.

Yahudi kökenli Yüzbaşı Alfred Dreyfus haksız yere casusluk yapmakla suçlanır ve suçu dönemin yöneticileri tarafından yargıya taşınır. Yargı sürecinde hukuksal boşlukların ve ayrımcılıkların Dreyfus’ü açık hedef haline getirdiğini gören Emile Zola sessiz kalmayarak tepkisini yüksek makamlara ithafen yazacağı mektupla ifade eder.

O dönem yazmış olduğu mektupla Emile Zola’da tepkiler alır. Haksızlığa sessiz kalmayan Zola da tıpkı Dreyfus gibi iftiraya uğrar ve yargılanır. Dava tam on iki yıl sonra aklanmış olsa da geçen bu zamanda Fransa için bu olay güç dağılımı, kilise ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması adına dönüm noktası niteliği taşır.

The Grotesque Mansion

 

The Grotesque Mansion, Güney Kore 2021.

Korku webtoon yazarı olan Ji Woo adındaki genç adam, okurlara sunmuş olduğu son webtoonundan yeterli rağbet göremeyince şehirde adını ürkütücü olaylarla duyurmuş olan bir mansiyona gidip o yerle ilgili kendisine içerik üretecek fikirler elde etmeye karar verir.

The Grotesque mansiyonunun görüntüsü gibi orada yaşayan insanların da birbirinden gizemli ve ürkütücü hayatları vardır. Bu mansiyonda kalanlar bazı gizemli olaylara şahit oluyorlardır. Tüm bu yaşananları büyük bir merakla öğrenmek isteyen genç yazar yanına almış olduğu ses kayıt cihazından mansiyon görevlisinin anlatımıyla kayıt altına alacaktır.

Bazı dairelerde yaşanan olayları dinleyen Ji Woo, stüdyosuna geri döner ve yeni bir webtoon yapımına başlar. Bulmuş olduğu yeni hikayeler beklentisini karşılar ve daha çok hikaye i,in mansiyon görevlisinin tekrar kapısını çalar. 

Filmde dört tane daire numarasına yer veriliyor. Her dairenin kendine özgü bir hikayesi var. Bu daireleri paylaşan ve mansiyonda yaşayan insanların ortak yönleri ise dairelerinde bazı paranormal olaylara tanık olmalarıdır. Kimilerine göre bu mansiyondaki korkunç olayların yaşanma sebebi bir lanet. Kimilerine göreyse geçmiş yıllarda çıkan bir yangında yetişkinlerin kaçması ve ardında tüm çocukları bu yangına terk etmiş olmaları. Ji woo araştırmaları sırasında kendisini bu korkutucu mansiyonun gerçekleriyle yüzleşmek zorunda kalmış olarak bulacaktır.

Zacharius Usta

 

"İsviçre’nin sert iklimi ruhu hüzünle dolduruyor, civarı etkisi altına alan güney rüzgarı iç karartıcı ıslıklarla esiyordu."

"Yeryüzünde her şeyin ömrü sınırlıdır, ilelebet var olacak bir şey insan elinden çıkamaz."

"Günün birinde önemli bir insan olursan, gün ışığının sana gıda kadar gerekli olduğunu anlarsın! Kıymetli bir alim, varlığını diğer insanların gösterdiği hürmete borçludur."

"Bilgi ağacının meyvelerini yemek gerekir."

Zacharius Usta, Jules Verne.

Zacharius Usta İsviçre’nin Cenevre şehrinde namı ün salmış bir saatçidir. Öyle ki yapmış olduğu saatleri satın almak için başka ülkelerden onu ziyaret edenler bile olur. O zamanın ilerlemekte olan bilimini ayak uyduran saatçilik mesleği, Zacharius Usta’nın saat maşasını icat etmesine sebep olur.

Bu icadıyla birlikte Usta’daki azim ve hırs onun kibirli olmasına sebep olmaya başlar. Günün her vaktini saatleriyle birlikte geçirmeye çalışır. Onun bu halinden endişe duyan kızı ise Zacharius Usta’yı saatlerinden biraz da olsa uzak tutmaya gayret eder. Fakat kızının telkinleri ve gayretleri boşa çıkar.

Zacharius Usta içinde yer edinmiş kibrini her şeyden üstün görmeye başlar. Herkese hatta her şeye karşı bir başkaldırı içerisindedir. Bir gün imal ettiği saatler birer birer bozulmaya başlar. Onun saatlerini satın alan insanlar teker teker kapısını çalar. Saatleri inceleyen Zacharius Usta görünürde bir sorun bulamaz fakat öfkeli müşterileri bozulan saatlerden dolayı kapısını aşındırmaya devam eder. Kibrine yenik düşen Usta kendi ürettiği saatlerin bozulmasını kabullenemez. Bir yandan bunlarla uğraşırken diğer yandan da ölümsüzlüğün peşine düşer.

Bilimle manevi değerler arasındaki çatışmanın işlendiği konu Jules Verne’nin 1854 yılında yayınlamış olduğu bir öykünün ana temasını oluşturmaktadır.

Doğa Olmuş Dev Bir Çöplük

 

İnsanların kötü eylemlerinin sonuçlarına katlanmak zorunda kalanlardan biri de doğa. Her birey çevresine karşı olan vazifesini layıkıyla yerine getirse belki şu an daha farklı bir çevre görmüş olabiliriz.

Şehrin kalabalığından uzaklaşıp, doğayla baş başa kalabileceğim bir deniz kenarına gittiğimde karşılaştığım korkunç manzaralar beni derinden üzüyor ve endişelendiriyor. Kumsalda yürürken kumların üzerine atılmış bir sürü çöp... Bu yetersiz kalmış olacak ki denize de atılmış olan atıklar diğer çöplere eşlik ediyor.

Gittiğimiz plajda biraz vakit geçirip elimize eldivenleri taktık ve poşetler alıp gücümüzün yettiğince kumsalda gördüğümüz çöpleri toplamaya başladık. Bulaşık deterjanı bidonu, bebek bezleri, plastik-karton bardaklar, teneke ve cam şişeleri ve sayamadığım bir sürü atık.

Bir insan neden çöpünü yere atar anlam veremiyorum. Eğer yakınında bir çöp konteyneri yoksa da çöpünü yanında taşıyabilirsin. Küçük bir çöpü çöpe atana kadar geçecek olan süre zarfında kimse zarar görmeyecektir. Ya da sahip olduğun çöp parçası üzerine yapışmayacaktır. 

Doğayı çöplerle görmek istemiyorsak bunu her insan hakkıyla yerine getirmek zorunda diye düşünüyorum. Çöpünü çöpe atmak sorumluluk değil zorunluluk niteliği taşımalıdır. Zira geleceğimize çöplerle dolu bir doğa bırakacağız.

DPR

 

"Bak Mathilda, insanlar için gözlerini feda etsen, zaten kördü derler."

Leon filminden bir alıntı. 

Filmi oyunculardan dolayı izleyip çok beğenmiştim. Olumlu olduğu kadar olumsuz eleştirilere de maruz kalan filmde karakterlerin bazı replikleri yaşam mottosu niteliğinde. Yazımın en başında paylaşmış olduğum bu alıntı da onlardan biri.

Tıpkı filmler gibi yaşadığımız hayatlar da çevremizdeki gözler tarafından olumlu ve olumsuz eleştirilere maruz kalabiliyor. Olumlu veya olumsuz eleştirileri duyup duymamak çoğunlukla kendi elimizde. İnsanlara istediğimde hayır diyebilmeyi öğrendiğimden beri daha mutluyum. Sosyal hayatım dışında yer alan çevreme sınırları olan bir çizgi çektiğim için de. 

Balkondaki bitkilerimi güneş gören pencerelerimin önüne tekrar yerleştirdim. Ağustos ayından beri kavurucu ve yakıcı güneş onlara pek iyi gelmiyordu. Sonbaharın gelmesiyle onları tekrar güneşle buluşturdum. Mart syında almış olduğum sukulentim görmüş olduğun gibi büyümeye devam ediyor. Birkaç güneş yanığı olan bitkilerim bu yazı çok şükür atlattı. 

Boş kaldığım anlarda iş yerimde bol bol okuyorum. Kitaplarla bu yıl aram çok iyi. En yakın zamanda kütüphane ziyareti yapmak istiyorum. Bugün kitap raflarında dolaşıp kitap seçmeyi çok özlediğimi fark ettim. 

Son zamanlarda keşfettiğim bir grubun şarkıları beni büyülemeye ve kendi çemberine çekmeye devam ediyor. Şarkıları kadar müzik videoları da çok üretken ve kendine özgü. İnsanların düşünce ve duygularından şarkı sözleri yazıp bunu farklı notalarla insanlara sunuyor olabilmesi en güzel şeylerden biri olabilir. Günün akşamına o şarkılardan birini bırakıyorum, keyifli dinlemeler.

Küskün Kahvenin Türküsü

 

"Bir kahve ortamı insanları dostluğa, yemeye içmeye, bir ölçüde neşelenmeye ve ince davranışlara özendirir."

"Sevgi iki kişi arasında ortak bir yaşantıdır. Ama ortak bir yaşantı olması, ikisi için de benzer bir yaşantı olduğu anlamına gelmez. Bir seven vardır bir de sevilen. Ama bunlar başka başka diyarların insanlarıdır."

"Dünyaya gözlerini açınca acımasızlıkla karşılaşan çocuğun yüreği de tuhaf bir değişime uğrayabilir."

"Sevginin değerini, özgünlüğünü yalnızca seven belirler."

"Yaşam bazen yalnızca sağ kalmak için gerekli şeyleri elde etmek uğruna girişilen uzun ve bunaltıcı bir didinme olur çıkar."

"Yararlı her şeyin bir fiyatı vardır, yalnızca parayla satın alınabilir. Düzen bunun üzerine kuruludur. İnsan yaşamına hiçbir değer biçilmemiştir. Bize bedava verilir, geri alındığında da hiçbir değer biçilmemiştir.

Küskün Kahvenin Türküsü, Carson McCullers.

Genç yaşında yazarlığa ilk adımlarını atan Carson McCullers, kaleme almış olduğu bu romanı içerisinde altı öyküye yer veriyor. Öykülerinin ortak teması ise sevgi. Sevginin anlamını derinden irdeleyen roman karakterleri bu arayış süreçleri içerisinde kendi benliklerine de yolculuk yapıyorlar.

Yazarın piyanoya olan tutkusu hayatına da yansımış. Ancak geçirdiği bir rahatsızlıktan dolayı beyninin sol tarafını kullanamayan MCCullers çok sevdiği piyanoya da ara vermek zorunda kalıyor. İçinde adeta ukte olarak kalan piyano sevgisini kitabında yer verdiği karakterlerde üzerinde işliyor.

Duygular üzerine yazılmış anlamlı bir kitap.

Nevertheless

 

Nevertheless, Güney Kore 2021.

Aynı üniversitede okuyan iki gencin arasında geçen romantik ilişkiyi konu alan dizide Yoo Na Bi sanat öğrencisidir. Yoo Na Bi geçmişte ilk aşkının sadakatsizliği ile karşı karşya kalır ve aşka bir daha inanmayacağına dair kendine söz verir.  Okulda son sınıf öğrencisidir. Yıl sonu projesi üzerinde çalışan Yoo Na Bi bir gün onunla aynı okulda aynı bölümü okuyan Park Jae Eon ile tanışır.

Park Jae Eon, karakter olarak herkese karşı nazik ve sevecen davranan biridir. Yoo Na Bi ile yolu kesişen Park Jae Eon ona karşı kayıtsız kalamaz ve ondan hoşlanmaya başlar. Na bi her ne kadar Park Jae Eon’dan kendini uzak tutmaya çalışsa da yolları hep bir yerlerde kesişmeye başlar. Yoo Na Bi ve Park Jae Eon birbirlerini tanıma sürecinin içindedirler. Geçen bu süreçte Yoo Na Bi. Park Jae Eon’da gizemli ve tuhaf bir şeylerin olduğunu sezer. Hatta bazı arkadaşları Park Jae Eon’dan uzak durmasını ve kendini koruması konusanda telkinler de bulunurlar.

Yoo Na Bi tüm söylentilere kulak ardı eder ve Park Jae Eun’a bir şans verir. Fakat vermiş olduğu bu şans için ilerde duyacağı hayal kırıklıkları, pişmanlıklar ve hüzünlü geçmişi onun peşini bırakmayacaktır.

10 bölümden oluşan gençlik dizisi romantik-dram türünde.

Doğaya Açılan Kapı

 

"En iyi yaşamın aslında kapıların doğaya açıldığı ve temas edebildiğimiz bir yaşam olduğunu düşünüyorum."

Yalnızlığı kalabalığa daha çok tercih ederim. Bu durum iş yaşantımda ilk başlarda çok yadırgansa da insanları buna saygı duymaları gerektiği konusunda alıştırdım diye düşünüyorum. 

Ne yazık ki toplum olarak farklılıklara saygı duymak ya da olduğu gibi kabul edebilmek yerine insanları kendi belirlediğimiz bir kalıba sokmayı veya kendimize ayak uydurmalarını zorunlu bir görevmiş gibi karşı tarafa atfediyoruz.

Halbuki aynılıklar boğucudur. Farklılıklar hayata, insanlara, çevreye, doğaya renk katar. Biliyorum ki bazı insanlar hayatından yaş alsa da kalıplaşan bu düşüncelerini ne yazık ki eğitemezler. Bazen düşünceler değişmiş gibi görünse de o anki ortama ayak uydurmak için olduğu da apaçık bellidir. 

Bugün kitap alıntılarımı yazdığım defterimi karıştırırken cümlelerimin en başındaki alıntı yazıya rastladım. Bu alıntıya nerede hangi kitapta rastladım bilmiyorum. 

Günlük hayatımda kullanabildiğim bir kapı olsa. Bu kapıyı araladığımda pamuk gibi bulutların ve yemyeşil çimenlerin, gökyüzüne uzanan ağaçların beni karşılayacağını hayal ediyorum. Sevgili okur; bu güzel hayalime dokunan alıntıyı da yazımın başına kondurmak istedim.

Kira Kiralina

 

"İnsanlarınsa kendi bencilliklerinden başka bir şey gördükleri yoktu."

"Her mutluluğun bir de ters yüzü var, yaşamı bile ölümle öldürüyoruz..."

"Yüreğinde duygu bulunmayan bir adam, canlıların yaşamasına engel olan bir ölüdür."

"Aslında insan olmak ve yaşamı hayvanlardan dah az anlamak nasıl da hüzün verici."

"Tutkulu bir yüreği yıkıma götürecek birkaç yol vardır: Bunların en kolayı yumuşacık konuşmaktır."

"İnsanın iğrençliği öyle bir kerteye varmıştı ki ancak kendi kendisiyle kıyaslanabilirdi, çünkü yeryüzünde hiçbir yaratık insan kadar alçalamazdı."

"Çünkü tek bir adamın iyi yürekliliği, bin kişinin kötülüğünden daha güçlü; kötülük, onu yapanla birlikte ölüp gidiyor; iyilikse dürüst adamın yok oluşundan sonra bile ışık saçmayı sürdürüyor."

Kira Kiralina, Panait Istrati.

Rumen yazar, Balkanlar’ın Maksim Gorki’si olarak anılır. Yazar kaleme almış olduğu eserlerinin çoğunda gezip gördüğü yerlerden hikayeler çıkartır. Kira Kiralina, Romanya’da başlayan ve Osmanlı İmparatorluğu’nun İstanbul’una kadar uzanan bir yapıttır.

Stavro, babasından ve ağabeyinden hiç sevgi görmeden büyüyen bir çocuktur. Annesinin babasından şiddet gördüğüne her defasında şahit olan Stavro, ablası Kiralina ile annesinin intikamını almanın planını kurar.

Aile içi geçimsizlik Stavro’nun yetişkinliğini de etkilerken bir gün anneleri onları ardında bırakarak terk eder. Stavro’nun tek sığınağı biricik ablası Kira Kiralina’dır. Kira ile Stavro bir başlarına kalırlar. Ve ikisi uzun bir yolculuğa -annelerini bulmaya- çıkarlar.

Bu yolculukta çok sevdiği ablasını da kaybedecek olan Stavro, uğradığı her şehirde ablası ve annesine dair ufak bir iz arar. Bu yolculukta insanların gerçek yüzleriyle de karşı karşıya kalacaktır.

Only Murders in the Building

 

Only Murders in the Building, ABD 2021.

Başrollerinde Selena Gomez, Steve Martin ve Martin Short gibi tanınmış yüzler yer alıyor. Dizide bu üç karakterin ortak yönleri: aynı apartmanda yaşıyor olmak ve polisiye podcastleri dinliyor olmak.

New York’da bir apartmanda yaşayan bu üçlünün yaşadıkları binada bir cinayet işlenir. Üç komşunun karşılaşması da cinayet üzerine gerçekleşir. Birbirine üç yabancı olan bu insanlar binada işlenmiş olan cinayetin polis soruşturması sonucunda intihar ile sonuçlandığını öğrenirler. Bu duruma üçü de inanmaz ve olayın iç yüzünü merak ederler. 

Üç komşu birlik olur ve ölen adamın peşinde bıraktığı deliller üzerine araştırma yaparlar. Bu araştırmalar kendi içinde gizem barındırsa da dizinin konusunda komedi de işlenmekte. Otuz dakikadan oluşan dizi bölümleri bir solukta bitiyor. Aynı zamanda dizide karakterler kendi polisiye podcastlerini de oluşturmaya başlarlar. İlk sezonu yayınlan dizi 10 bölümden oluşuyor.

Yeniden Kartpostal Göndermek | Yağmurlu bir gün ve incir

 

İki yıllık bir aradan sonra bugün yeniden postanenin yolunu tutmak beni biraz heyecanlandırdı. Hayatımıza Covid dahil olduğundan beri korunma amaçlı gelen yasaklar arasında yurtdışı gönderilerine de ara verilmişti. Geçen aylarda kalkan yasaklar arasında yurtdışı gönderilerine izin gelmişti.

Uzun süreli mektuplaştığım iki arkadaşım vardı. Biri Malezya’dan diğeriyse Güney Kore’den. Hafta sonu aklıma düşen arkadaşlarıma bir sürpriz yapıp kartpostal  yazmak istedim. Postaneye gidip kartpostalları teslim ettim. Fakat her ptt şubesinde artık pul satılmadığından dolayı kartpostallarımı pulsuz göndermek zorunda kaldım. Pulları ptt filateliden en kısa zamanda almayı düşünüyorum.

Dilerim kartpostallar sahiplerine iyi bir şekilde ulaşır ve ulaşan kişilere mutluluk götürür.

 Şu anda esen rüzgara ara ara yağmur eşlik etmekte. Postaneden sonra eve dönüşte biraz yürüyüş yaptım. Yağmur yağdıktan sonra yapılan yürüyüşler en güzeli.  Eve vardığımda bahçemizdeki incir ağacı gözüme ilişti. Olgunlaşmış incirleri dalından topladım ve incirler sabah kahvaltısına eşlik etti.

Sonbahar nihayet kendini hissettirmeye başladı. Yavaş yavaş kışlık kıyafetleri ortaya çıkartmanın vakti geldi. Huzurlu ve mutlu akşamlar!

Nobody

 

Nobody, ABD 2021.

Hutch Mansell, karısı ve oğluyla sessiz sakin bir hayat sürer. Mansell’in sıradan yaşamı bir gece evlerine giren hırsızlarla alt üst olur. Hırsızlara karşı savunmasız kalan Mansellbu olayla birlikte eşini ve oğlunu kendisinden uzaklaştırmaya başlar. 

Karakter olarak sessiz biri olan Mansell yıllardır içinde biriktirdiği duyguları, otobüste karşılaştığı bir olayla gün yüzüne çıkartır. İşte o an Hutch’ın içerisinden canavar karakteri yüz gösterir. Şiddet, öfke, nefret, intikam gibi tüm kötü duyguları içinde hapseden Hutch evine gelen hırsızların peşine düşer ve onlardan da intikam alır.

Hutch, ailesinin ondan uzaklaşmasıyla düzenli olarak gittiği işyerinden de ayrılır. Kendini yeraltı dünyasının karanlık ve kirli tarafında bulur. Hutch bu zamana kadar kendisini basit ve ezik gören insanlara bunun aksi olduğunu ortaya çıkan yeni karakteriyle gösterecektir.

Bir Eylül Biterken

 

“Her mutluluğun bir de ters yüzü var, yaşamı bile ölümle öldürüyoruz.“

Okuyor olduğum bir kitaptan alıntı.

Sevgili okur, yaşadığımız bu zaman diliminde insanın her zaman en yakınında olabilecek dostu kitapları. Okuma kitaplarımı çok seviyorum. Yapacağım uzun ya da kısa yolculuklarda, iş yerimde, başucumda hep kitap bulundururum. Eğer kitapsız dışarı çıkmışsam onun eksikliğini de muhakkak hissederim.

Kitaplardan uzak yaşamayı düşünemiyorum. Kitapların içinde büyüyen bir çocukluk geçirdiğim için de çok şanslı buluyorum kendimi. İçimdeki kitap sevgisini de çevremdeki tüm çocuklara elimden geldiğince aşılamaya gayret ediyorum.

Bugün yeni bir ayın ilk günüydü. Zamanın durgun ve ağır ilerlediği anlar da oluyor elbette lakin günler çoğunlukla benim için çok hızlı geçiyor. Sonbahara her ne kadar giriş yapmış olsak da sıcak havalar varlığını hissettiriyor. Sıcaklara benim gibi bitkilerim de pek dayanamıyor. Bitkilerimi yerleştirmek için balkona duvara monte olacak şekilde ufak bir köşe yaptırdık. Ağustos sıcaklarıyla birlikte bitkilerimde güneş yanıklarına da merhaba dedik. Durumlar böyle olunca direkt güneş ışığına maruz kalmamaları için balkondaki köşeye yerleştirdim. Onlar da bu yeni duruma adapte olma içerisindeler.

Bir eylül de bitiyor. 

Zaman yaşayanlar için yine kaldığı yerden devam ediyor.