31 Ocak 2023 Salı

Soğuk bir hava, sıcak çikolata ve canım kitabım

 


Geçtiğimiz gün yaşadığım şehre akşamüstü ilk kar yağdı. Tabii şehrin yüksek kesimlerinde kar kısa süreliğine de olsa tuttu. Şehrin beyaza bürünmüş halini henüz göremedim.

Hava çok soğuk. Artık eldivensiz ve atkısız dışarıya çıkılmıyor. Birkaç gündür kitap okumakta zorluk çekiyorum. Oysa bir süredir okumakta olduğum kitap hem iyi bir olay örgüsüne sahip hem de çok akıcı ilerliyor. 

Gün sonuna doğru kız kardeşimle buluşmaya karar verdik. Havanın soğukluğundan dolayı bir alışveriş merkezinde buluşmamız üzerine karara vardık. Neyse ki soğuk havadan dolayı çok az bir kalabalık vardı. Uzun zamandır burayı böyle görmemiştim.   Her zaman kalabalık olan mekanlarda bile rahatlıkla yer bulunabiliyordu. Sonunda rahat oturacağımız bir mekana girdik. 

Sıcak çikolata ve kahve eşliğinde bireysel işlerimizi hallettik. Sonrasında kitapçıya uğradık. Alışveriş merkezlerini çok sevmesem de burayı az kalabalıkla gezebiliyor olmanın keyifli olduğu düşüncesi zihnimden geçiverdi. Kitapçıdan yakın bir arkadaşım için hediye kitap aldım. Uzun bir süredir aklımda onun için bir kitap almak düşüncesi vardı. Kitap, güzel bir hediye paketinin içerisinde yerini aldı ve ardından oradan ayrıldık.

Durakta yaşlı bir teyze ile karşılaştık. Bineceği otobüs üzerine bir soru sordu, biz de ona yardımcı olduk. Toplu taşıma aracını bekleme süresi boyunca bizimle sohbet etti. Domuz gribi salgını varmış şimdi de. Virüslerden bir türlü kurtulamadığımızı ve maskeleri tekrar takmamız gerektiğini söyledi. 

Mekan değişikliği ve sıcak içecek, soğuk geçen bir güne çok iyi geldi.



30 Ocak 2023 Pazartesi

Toksik insanlara yer yok

 


Hayatın her anı çok değerli. Değerli anları, paylaşmak istediğimiz insanlar konusunda da seçici olmamız gerektiğini düşünüyorum. Çevremizde tuttuğumuz insanların bir nevi insanın kendisini de yansıttığı kanaatindeyim. Yani insan kendi kişiliğine, karakterine, zevklerine uygun insanları yakınına çekiyor. Bu kişileri hayatımıza dahil edip etmemek de kendi düşünce yapımıza göre bizim elimizde olmalı, bunu biz belirlemeliyiz.

Her insanın hayatına bir yerlerde dahil olmuştur toksik insanlar. Bu insanlar yapıları gereği karamsar, moral bozan, olumsuz düşünen, etrafında kara bulutlarla dolaşan ve bu duyguları yanındakine aşılamayı kendine gaye edinmiş insandır.

Karşısındaki insanı adeta bir ayna gibi görerek içinde yer edinmiş tüm kötü olan duygu ve düşünceleri o kişiye yansıtır. Empati yapamaz. Hayır kelimesini kabul etmez. Sizi her yerde rakip olarak görebilirler. Arkanızdan konuşabilir. Kıskançlık duygusu da kaçınılmazdır. Sürekli şikayet içerisindedirler ve asla eleştiri kabul etmezler.

Bu tür insanların varlığı hep yorucudur. Çünkü kendini bir şekilde kanıtlamaya çalışan kişi hep karşı tarafta olandır. Hayatımızdaki insaları ve insan ilişkilerini bir yolcu trenine benzetecek olursak bu trendeki yolculuktaki insanları iyi seçmeli; yanlış seçimlerde de uygun duraklarda bu insanlara veda etmeyi bilmeliyiz.

Günler öncesinden dinlediğim bir şarkı üzerine şu an bu cümle kırıntıları zihnimde dolaşmaya başlamıştı. İşte o şarkı.

https://www.youtube.com/watch?v=ILLAH0hCht4


27 Ocak 2023 Cuma

Sevgili Dost #54

 


Sevgili dost,

Mektuplar yazmayı özledim. Özenle hazırladığım mektup kağıtlarımı ve yine itinayla yazdığım her satırı tamamlayıp mektubumu hazır hale getirmeyi özledim. Tabii bunu yapmakla da bitmiyor ki. Zarfın üzerine varacağı adresi de yazıyor ve en çok yakışacağını düşündüğüm pullarımı da arkasına yapıştırıyorum. Gitmeye hazır hale geliyor ve mektubum postanenin yolunu tutuyor.

Sevgili dost,

Mektuplaşmanın utulduğu bir zaman diliminde yaşasakta birilerinin bunu yaşatmaya devam edeceğine hep içten içe inanıyorum. 

Sevgili dost,

Güne çok mu çok soğuk bir hava ile başladım. Sahi, oraya kar yağdı mı? Söylenenlere göre burada kar kapıdaymış. Şimdilik hâlâ bekliyorum. 

Sevgili dost,

Kar yağmadan hemen önce gökyüzünü saran bir renk olur. Pembemsi sarımsı bir rengin harmanlanmış hali sarar gökyüzünü. Biribirinden farklı olan her bir kar tanesi gökyüzünden yere düşürtülür. Kar tanelerinin bir araya gelmesiyle beyaz bir örtü yeryüzünde belirir işte. 

Sevgil dost,

Her mesvimin ayrı bir güzelliği olsa da ben, en çok kışı seviyorum. Kışı ve kışın getirdiği her şeyi.

Sevgili dost,

Bir yerlerde karşıma çıkan müzikleri keşfediyor, kaydediyor ve sonrasında dinliyorum. 

Sevgili dost,

Sanırım tekrardan mektuplar yazmaya başlayacağım.Bunun için yeni bir şarkı keşfetmiş kadar heyecanlı bir o kadar da hevesliyim.




26 Ocak 2023 Perşembe

No Exit

 


No Exit, ABD 2022.

Taylor Adams’ın aynı adlı romanından uyarlanan film; Darby isimli genç bir kızın bir gecede başına gelen korku ve gerilim dolu anlarını anlatmaktadır.

Darby, bazı sebeplerden dolayı rehabilitasyon merkezinde tedavi görmektedir. Bir gün ablasından, annesinin hastalığının daha da kötüye gittiğine dair bir telefon alır. Bunun üzerine rehabilitasyon merkezinden izin alıp annesinin yanında olmak ister ancak yönetim buna izin vermez.

Darby bir gece izinsizce araba çalarak annesini ziyaret etmek için rehabilitasyon merkezinden kaçarak yola çıkar. Hava şartları çok kötüdür. Yağan kar yolları kapatmıştır. Üstelik tüm bunlar yetmezmiş gibi Darby yol üzerinde polis ekiplerinin çevirmesine takılır. Polisler havanın çok kötü olduğunu ve yolları kapattığını; yol üzerinde yer alan bir dinlenme tesisinde yollar açılana kadar beklemesi gerektiğini söyler.

Otoyoldaki dinlenme tesisine ulaşan Darby burada onun gibi yolda kalan insanlarla karşılaşır. Telefonun da zor çektiği bu yerde sinyal bulmak için otoparka çıkan genç kız, otoparkta yer alan bir minibüsün içerisinde elleri ve ağzı bağlı küçük bir kız görür. Darby, küçük kızı kurtarmak için öncelikle dinlenme alanındaki arabanın kime ait olduğunu bulmak zorundadır. Bu gizem dolu araştırma ölüm kalım mücadelesi halini alacaktır.


24 Ocak 2023 Salı

Anaokulu hırsızı

 


Bu yazımda anaokulunda yaşadığım kötü bir anıyı okuyacağız.

Anaokuluna dair zihnimde yer edinmiş tek tük anım var. Bunlardan biri de hırsızlığın yaşandığı o gün.

Okuldan eve dönmüştüm. Ancak o akşam diğerlerinden çok farklıydı. Çünkü okulumda çantamı ve içerisinde severek kullandığım kalemliğimi unutmuştum. Tabii içinde sebvdiğim kalemlerim de yer almaktaydı. O yaşlardaki bir çocuk için eşyaları, oyuncakları, kıyafetleri çok kıymetlidir. Çocukluğumdan beri paylaşımcı bir kişiliğim vardır. Fakat bir yerde unuttuğum bir eşyam olursa aklım bir süre onda kalırdı.

İşte o akşama gelecek olursak çantam anaokulunda kalmıştı. Akşam yemeğinden sonra annemle bununla ilgili konuştuğumuzu hatırlıyorum. Annemin bir şey olmayacağına dair teselli edici cümleleri de hâlâ aklımda. 

Sabah anaokuluna gidiyorum ve polis arabası okulun önünde. Ne olduğunu anlamıyorum. Sonrasında anaokuluna hırsız girdiğini öğreniyoruz. Bunların hepsi o akşam gerçekleşiyor. Çalınan eşyalar arasında o gün unuttuğum çantam da vardı. Tabii ki çok üzülmüştüm. Ama çocuk aklımın bir köşesinde "acaba hırsız, çantamı alıp küçük kızına mı vermiştir?", "ya da ihtiyaç sahibi biridir ve çantamı da bu yüzden almıştır" gibi masumane düşünceler vardı. 

Bir süre kayıp çantamın akıbetini çok merak edip durdum. Acaba çantam nerede, kiminle diye. Derken ilkokula başladım. Farklı telaşeler de peşi sıra eklendi. Uzun süreliğine bu anıyı hatırlamadım. 

23 Ocak 2023 Pazartesi

Hafta sonu ve merhaba pazartesi

 


Hafta sonu tam da kış havasına uygun bir filmi yeniden izleyip bitirdim. Evde Tek Başına 1-2 filmini izlemek her defasında beni çocukluğuma alıp götürür. Hele ki filme yansıyan ve iç ısıtan o kar havasını özlemle andığım olur. Çünkü biliyoruz ki artık kar da eskisi gibi yağmıyor; yağsa da birkaç günlüğüne uğrayıp gidiyor.

Pazar günü güneşli bir hava vardı. Geç yapılan kahvaltıdan sonra evde durmayıp ağrıyan boğazıma da iyi geleceğini düşündüğümden dolayı yakınlarda bulunan bir alışveriş merkezine gidip sıcak bir şeyler içmeye karar verdik. Tabii hava güneşli olduğundan dolayı yürümeyi tercih ettik. Yine olduğu gibi her yer ana baba günü. İstanbul’da artık sıcak soğuk hava farketmeksizin her yer kalabalıklaştı. Nüfus ve göç arttıkça artıyor. Geriye etrafa sığamayan milyonlarca insan kalıyor.

Alışveriş merkezine varınca ilk olarak kitapçıya uğrayıp kitaplara göz attım. Her mağazada olduğu gibi burada da indirim adı altında bindirimler uygulanıyor. Sonrasında sıcak içeceklerimizi alıp eve dönüş yoluna geçtik.

Ve pazartesi.

Hava dünün aksine bir o kadar soğuk ve kapalı. Gören dışarıda kar yağıyor sanır ancak ortada kar yok. Geçen yıl tam da bugün yılın ilk karına merhaba demişiz. Gördüğüm bir videodan bu anı tekrar yaşıyorum.

Charles Dickens’dan bir kitap okumaya başladım. Kitap çok akıcı. Yazarın kalemi tartışmasız çok iyi. Kitabım hemen bitmesin istiyorum. Bu yüzden günlere yayarak okumaya çalışıyorum.

Şimdi biraz kitap okuyacağım. 


20 Ocak 2023 Cuma

Yağmurlu bir gün, tiyatro: iki efendinin uşağı

 


Sevgili okur,

Günlerden yine bir cuma günü ve yine yeniden bir tiyatro oyunu ile buradayım. Günün bitmesine az kalmışken yetişiyorum ve bu yazımı yazmak için parmaklarım klavyemle buluşuyor.

Bu yıl en sıcak kışı geçiriyormuşuz. Sahi, kar geçen seneki gibi ocak bitmeden yağar mı? Bugün gitmeyi çok istediğim tiyatro oyunu için dünden iptal edilmiş bilet buldum ve hemen yer ayırttım. Öyle mutluydum ki. Çünkü bu oyunu bir ay öncesinden istemiş; fakat biletler hıphızlı tükendiğinden ötürü bilet alamamıştım. 

Şanslıydım. Benim de artık bir biletim vardı. Oyun akşam 20.30’da idi. Evden çıkmadan önce tüm gün gökyüzünü kaplayan kara bulutlar yağmur damlalarını bir bir bırakmaya başladılar. Yağmur eşliğinde süregelen trafikle birlikte tiyatro için yola koyuldum. Beklentim yüksekti. Tiyatronun hem konusu hem de müzikal eşliğinde sürecek olması beni merak içinde bırakmıştı.

Oyunun sergileneceği yere vardım. Biletimi okuttum ve sonrasında yerimi bulmak için salona yöneldim. Oyun başladı.

İki Efendinin Uşağı.

Oyunun konusu; Tüccar Pantalone’nin kızı Clarice ve Dottore’nin oğlu Silvio’nun nişanı, erkek kılığına girip sevdiği adam Florindo’yu bulmaya çalışan Beatrice’nin gelmesiyle, aşıkların nişanı bir karmaşaya dönüşür. İki efendiye büyük bir ustalıkla ve düzenbazlıkla uşaklık eden Truffaldino’nun dahil olmasıyla ortaya eğlenceli bir hikaye çıkar.

Carlo Goldoni’nin yazdığı tiyatro oyunu İtalyan halk tiyatrosunun seçkin örneklerinden biri olma özelliğini taşıyor. İki perdeden oluşan oyunda; oyuncular, kostümler, müzikal eşliğinde söylenen birbirinden güzel şarkılar ve tabii ki orkestra. Hepsi birbirinden harikaydı.Tiyatro oyununa bayıldım. Uzun zamandır böylesine keyif alarak izlediğim bir oyun olmamıştı. 

Ve gün, böyle bitiyor.

19 Ocak 2023 Perşembe

The Glory

 


The Glory, Güney Kore 2022-2023.

Başrollerini Song Hye Kyo ve Lee Do Hyun’un paylaştığı dizi; gerilim, dram, melodram türde ve ilk sezonu 8 bölümden oluşmaktadır. 

Dizi, lise yıllarında bir grup sınıf arkadaşı tarafından zorbalığa uğrayan kadının intikam planı üzerine ilerlemekte.

Moon Dong Eun, gittiği lisede bir grup arkadaşı tarafından hem sözlü hem de fiziksel şiddete maruz kalan bir öğrencidir. Şiddet uygulayan arkadaşlarının ailelerinin zengin olması ve okul yönetiminin de buna sessiz kalması mağdur olan genç kızın daha da çok şiddet görmesine fırsat verir. Moon Dong için hayat zaten zorken okul yaşamında gördüğü şiddet de onu, yaşamına son verme raddesine kadar getirir. Ancak bu kararından vazgeçerek okulundan ayrılmaya ve kendi ayakları üzerinde durup gelecği için yaşam mücadelesi vermeye karar verir. 

Onun artık en büyük hayali; ona zorbalık yapan sınıf arkadaşlarını gelecekte bulup karşılarına güçlü şekilde çıkmak ve her gün adım adım planladığı intikam yeminini ateşe vermek olacaktır. Öyle de olur. Moon Dong, ilkokul öğretmeni olur ve zorbalık gördüğü okulda mesleğine başlar. Hatta ona zorbalık eden bir arkadaşının çocuğunun da öğretmeni olmuştur. Planını titizlikle uygulan Moon Dong, infaz planında ona yardım edecek kişileri de dahil eder ve intikam yeminini uygulamaya başlar.

Dizinin her bölümü akıp gidiyor. Bir oturuşta ilk sezon bitirilebilir. Oyuncuların performansları ve duygu değişimleri izleyiciye çok gerçekçi yansıtılıyor. Dizinin ikinci sezonu mart ayında geliyor.

18 Ocak 2023 Çarşamba

Sevgili Dost #53

 


Sevgili dost,

Saat 16.41’i gösteriyor. Bugün güneşli bir çarşambaya uyandım. Güneşin iç ısıtan sıcaklığından pencere önünde tuttuğum bitkilerim de nasiplendi. Şu anı soracak olursan eğer parçalı bulutlar kapladı gökyüzünü. Yağmur hazırlığına başlıyorlar olsa gerek. Rüzgargülüm, esen kuvvetli rüzgara daha fazla dayanamıyor ve güneş gökyüzünü terk ettiğinden beri hızlı bir şekilde etrafında dönmeye kendini mahkum bırakıyor. 

Sevgili dost,

Bugün duygularım da biraz parçalı bulutlu. Biliyorum ki bazen sesli bir şekilde anlatmaktan ziyade yazmak da iyi hissettiriyor. Bunu bildiğimden ötürü yazıyorum. Sana yazarken buluyorum kendimi. 

Sevgili dost,

Yürüyüş yapıyorken resimdeki kediye rastladım. Göz göze geldik. Biraz sevgiye, güzel söze ihtiyacı olduğunu hissettim. Tatlı sözleri duymaya başlayınca hemen etrafımda dolaşmaya başladı. Bazen bazı insanlarla kurulamayan -zor- iletişimin hayvanlarla daha kolay bir şekilde kurulabildiğine inanıyorum. 

Sevgili dost,

Son günlerde görüşmek istediğim insanlarla görüşüyor; istemediklerime arama bir mesafe koyuyorum. Aslında mesafeler kişisel yaşantımda olan şeylerden biriydi. Hayatımda yer verdiğim kırmızı çizgilerimin ve sınırlarımın olması kimi zaman eleştirilip tuhaf karşılansa da takdir toplayıp örnek alındığım anların da olması mutluluk verici bir his olmuştur. Belirtmeliyim ki bu durumun hiç zararını görmedim. Aksine çokça yarar sağlamıştır.

Sevgili dost,

Yazının devamını senin getirmeni istiyorum.

Bir ilk yapıyorum ve üç noktamı buraya bırakıyorum.

Sevgili dost,

17 Ocak 2023 Salı

Prisoners

 


Tutsak, ABD 2013.

Başrollerinde Hugh Jackman, Jake Gyllenhall, Viola Davis’in yer aldığı film; 1 Oscar adaylığı, 10 ödül ve 35 adaylık almayı hak kazanmış bir film.

Şükran gününü kutlamak için bir araya gelen Dovers ve Birches aileleri birbirine çok yakın oturan komşulardır. Yetişkinler, çocuklarıyla birlikte bir araya gelip bu özel günü hep birlikte kutlamayı planlamışlardır. 

Günün ilerleyen saatlerinde akşam yemeği için hazırlıkların devam ettiği esnada her iki ailenin küçük kızlarının sessizliği ebeveynleri endişeye sokar. Küçük kızları aramaya koyulan aileler, evlerinin olduğu sokağın ve çevresinin her yerine bakarlar fakat onlara dair tek bir iz bulamazlar.

Kayıp kızların babalarından biri olan Keller Dover, küçük kızların kuvvetli ihtimalle kaçırıldığını düşünür ve bunu dile getirir. Bu kayıp vakası için görevlendirilen genç Dedektif Loki, ailelerle görüşerek kayıp kızlar hakkında bilgi edinir. Aldığı her görevi başarıyla sonuçlandırmış olan Loki, küçük kızların başına ne geldiği konusunu adım adım ilerleyerek davayı yürütür ve olayın içerisinde olan her kişiye şüpheli gözüyle yaklaşır. 

Kaçırılma vakalarında ilk bir haftanın kritik olduğunu öne süren baba Keller Dover, Dedektif Loki’nin çabalarını yetersiz bulur. Kendisi sessizce şüphelendiği insanları takip ederek bilgi toplamaya başlar. Keller, topladığı bilgiler sonucunda korkutucu ipuçlarıyla birlikte suçluyla masum insanların birbirine karıştığı akılalmaz bir olayın içinde kendisini bulur.

Etkileyici ve izleyiciyi merak ettirerek izleten bir gerilim filmi.


16 Ocak 2023 Pazartesi

Bir Delinin Anı Defteri | Palto-Burun | Petersburg Öyküleri ve Fayton

 


"Ama dünyada hiçbir şey uzun süreli değildir."

"Gökyüzünde küçük küçük bulut kümeleri artmaya başladıysa da, ayışığı hâlâ çatıları ve evlerin duvarlarını aydınlatmayı sürdürüyordu."

"Duyduğuma göre bu portre elden ele dolaşıyor ve gittiği her yere huzursuzluk tohumları ekiyor, ressamlarda meslektaşlarına karşı haset, kıskançlık, nefret, zulüm gibi kötü duygular uyandırıyormuş."

"‘Bir isteğim var senden, oğul’ dedi, tam ayrılırken. ‘Olur ya, şu sana söz ettiğim portreye bir yerlerde rastlarsın… kimselerinkine benzemeyen sıradışı gözlerinden ve bu gözlerdeki sıradışı ışıltıdan hemen tanırsın portreyi… Ne pahasına olursa olsun yok et onu!’"

"Öyle ya, insanın ruhuna süzülüp içinden neler geçtiğini anlayamazsınız ki!"

"Bence, düşüncelerini, duygularını ve izlenimlerini başkalarıyla paylaşmak, dünyanın en büyük esenlik ve mutluluklarından biridir."

"Aşkın ikinci bir hayat olduğunu söyleyen yazar ne güzel söylemiş."


Bir Delinin Anı Defteri | Palto-Burun | Petersburg Öyküleri ve Fayton, Nikolay Vasilyeviç Gogol.

Rus edebiyatının önemli yazarlarından Gogol’un birden fazla öyküsü bir araya getirilerek Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’nda yer veriliyor ve okuyucuya bir arada sunuluyor.

Bir Delinin Anı Defteri; kendisinden yüksek bir mevkiide bulunan genç bir kıza aşık olan Poprişçin’in başından geçenleri konu alıyor. Poprişçin, devlet dairesinde memurluk yapan bir gençtir. Aşık olduğu kızın, aristokrat ile evleneceğini duyunca hayatla olan ilişiği yavaş yavaş kopmaya başlıyor ve deliliğe teslimiyetini ana karakterin kendi anlatımıyla okumuş oluyoruz.

Palto öyküsünde Akakiy Akakiyeviç, evi ile işi arasında sıradan yaşamı olan orta yaşlı devlet memuru bir adamdır. Toplumsal farklılıkları, eşitsizlikleri ve o dönem çekilen acıları gözler önüne seriyor. Ana karakter Akakiy Akakiyeviç, zorlu hava koşullarına rağmen eskiyen paltosundan asla ama asla vazgeçmemektedir. Bir gün soğuk havada evine dönerken paltosunun onu eskisi gibi idare etmediği gerçeğiyle yüzleşerek onarması için tanıdığı bir terziye gider. Terzi, paltonun onarılabilecek herhangi bir yerinin kalmadığını ve yeni bir palto dikilmesi gerektiğini söyler. Karakterimiz Akakiy Akakiyeviç başlarda bunu kabul etmese de yeni bir palto dikimine mecburiyetten onay verir. Tüm trajikomik olaylar da işte bundan sonrasında başlar. 

Burun öyküsünde kahramanımız Kovalev, dokuzuncu dereceden bir memurdur. Bir sabah gözlerini açtığında yüzünde burnunun olmadığını görür ve çılgına döner. Telaş içerisinde her yerde burnunu arar fakat hiçbir yerde bulamaz. Başına ne geldiğini ve burnuna ne olduğunu düşünmeye başlar. Burun, makamın en önemli göstergesi olacak ki bir süre tanıdıklarından gizlenerek burnunu aramayı sürdürür. Yine de bulmak konusunda başarılı olamaz. Burnunu arayan Kavalev, burunsuz gezdiği sürece itibarını yitireceği korkusuyla baş başa kalır.

Fayton; savaş ve barış kavramlarından etkilenerek kaleme alınan öykülerden biridir. Ana teması kahramanlık olan bu öyküde; önde gelen soylulardan biri olan Pifagor Pifagovoriç  Çertokutski’nin, bir generalin evinde düzenlenen partiye katılmasıyla değişen hayatını okuyoruz.

13 Ocak 2023 Cuma

Üsküdar’da Bir Gün: Tiyatro, Lübnan mutfağı, antikacılar çarşısı ve sahaf



Günün bitmesine az kalmışken ben, bu yazıyı paylaşmak istiyorum. Bir hafta öncesinden bugün gitmek istediğimiz tiyatro için iki gün öncesinden rezervasyonumuzu yaptırdık. Tiyatro çok rağbet görmüş olacak ki verilen kontenjan yarım saat içerisinde tükenmişti.

Bugünkü tiyatro için kız kardeşimle birlikte yakın bir arkadaşımla bir araya geldik. Tiyatro vaktine daha çok varken Üsküdar’da yenilerde açılan sahafları ve antikacılar çarsını gezdik. Anı olarak kalması için fotoğraflar çekinmeyi de unutmadık tabii.

Bugün tam da kar havası vardı dışarıda. Çiseleyen yağmur da günümüze eşlik etmeye devam ederken soğuk havada iyice üşümeden yemek yiyeceğimiz konuma doğru yürümeye başladık. Öneri üzerine bulduğumuz Lübnan yemekleri üzerine bir restorana girdik. Daha önce farklı yerlerde tattığım falafelle birlikte bu sefer yeni yeni lezzetleri de ekledik günümüze. 

Yemek ve sohbet eşliğinde geçen vakit akıp giderken tiyatro saatine hâlâ daha vardı.  Soğuk havada sıcak içeceklerin iyi gideceğini düşünerek başka bir mekana geçmeye karar verdik. Yolda yürüdüğümüz sırada podcastlerini ve youtube videolarını ilgiyle takip ettiğim Derûne Hanım karşımıza çıktı. Selamlaşmak için adım attım ve hoş bir tanışma sohbetinin ardından bir hatıra fotoğrafı çekindik.

İçeceklerimizi içeceğimiz mekana vardık. Tiyatro vaktine kadar burada sohbetimize devam ettik. Tiyatroya az bir zaman kala mekana doğru yürümeye başladık. Filistin Hakkında Konuşmalıyız tiyatrosu oynanacaktı. Yalnızca konusuna bakıp gittiğim oyun; tek kişinin sergilemiş olduğu ve bir perdeden oluşan dram ağırlıklı gidişi olan bir tiyatro oyunuydu.

Soğuk ama iç ısıtan sürprizlerle dolu bir cuma günüydü. 

12 Ocak 2023 Perşembe

The Gray Man

 


The Gray Man, ABD 2022.

Başrollerini Ryan Gosling, Chris Evans, Ana de Armas’ın palaştığı film aksiyon-gerilim türündedir. 

Court Gentry, bir CIA ajanıdır. Çalıştığı ekipte bir numara olarak gösterilen Court, aldığı her görevi fazlasıyla yerine getiren ve üslerini memnun eden biridir. Suikast timinin gözdesi haline gelen Court’a yeni bir görev verilir. Bu görevi ise; elindeki bilgiler dahilinde hedefindeki adamı bulup onda bulunan bir kolyeyi almak ve ardından adamın hayatına son vermek olacaktır.

Gittiği ülkede hedefindeki adamı bulur ancak tam öldürecekken işler beklediği gibi gitmez. Peşinde olduğu adamı bulur ve onun hayatına son vermeden önce aralarında kısa bir konuşma geçer. Bu konuşmanın ardından kolyeyi alan Court işini bitirir ve ülkesine döner. 

Peşinde olduğu adamla olan son konuşmasında onun da eskiden kendisi gibi bir ajan olduğunu öğrenir. Öyle ki zamanında o da tıpkı Court gibi birçok önemli görevde yer almış ve üslerinden takdir toplamış fakat işler yolunda gitmeyince kariyerine son verilmiştir. Court’a verdiği kolyenin önemli bir bilgi taşıdığını ve üslerinin eline geçmemesi gerektiğini ve aynı zamanda tıpkı kendisi gibi Court’ın da bir gün hedef haline geleceğini de söylemiştir. 

Bu konuşmanın ardından Court bu kolyeyi kendisine saklamak seçiminde bulunur ve üslerine yalan söyler. Kendisinden sorumlu olan büyük güçler de Court’u hedef tahtasına koyarlar ve onu bulmaları için şirkette yer alan ekipteki en iyi ajanları onu bulması için peşine gönderirler. 

Kovalamacanın ve aksiyonun hiç bitmediği nefes kesen filmlerden biri. Filmin ikincisinin çıkacağı haberi de onaylanmış.

11 Ocak 2023 Çarşamba

Sevgili Dost #52

 


Sevgili dost,

Yeni bir yıldan merhaba. Biliyorum, sen de tıpkı benim gibi zamanın ışık hızında  yitip gitmesine çoktan alıştın. Günler eskisinden de çabuk geçiyor. Yeni yılın ilk ayındayız ve çoktan yarılamadık mı?

Sevgili dost,

Kitapçı dükkanlarını gezmeyi sever misin? Mesela, ben çok severim. En son gezdiğim bir kitapçıda gözüme çarpan bir kitabı elime aldım. Bitkilerle ilgili olan bir kitaptı. Sayfaları karıştırdım elbette. Çünkü en sevdiğim çiçeği, yani papatyaları bulmalıydım.  Buldum da…

Sevgili dost,

Papatyalardan ilk kez 14. yüzyılın başında söz edildiğini biliyor muydun? Ve tabii ilkbaharın habercisi olduğunu da. Gerçi şimdi birbirine karışan mevsimlerden bitkiler de nasiplenmiş olacak ki artık kasım ayında boy gösteren bir papatya görmek bile mümkün oluyor.

Sevgili dost,

Chaucer, bir şiirinde papatyaları dizelerine şöyle aktarmış:

"Çayırdaki tüm çiçekler arasında, en çok bunları severim

Sabahın erken saatlerinde boynunu uzattığında, 

o keyifli görüntü tüm üzüntülerimi hafifletir."

Sevgili dost,

Peki senin için kıymetli bir bitki var mı?


10 Ocak 2023 Salı

The Menu

 


The Menu, ABD 2022.

Ünlü bir şef kendine özgü fikirleriyle hazırladığı önemli menüsünü tanıtmak için bir adada yemeklerini seçkin kişilere tattırmak ister. Adadaki yemeğe davetli olan insanların çoğu zengin ya da tanınmış kişilerden oluşur. Ancak iki isim bu kategori dışındadır: Margot ve Tyler.

Tyler, yemeklere ilgisi olan girişimci bir adamdır. Adada yemek ziyafeti düzenleyecek olan Şef Slowik’in yemeklerinin de gizli hayranıdır. Yanına kız arkadaşı Margot’ı da son anda dahil ederek adada verilecek yemeğe katılmaya karar verir.

Misafirler akşamüstü adaya varırlar ve bu adada onlar dışında başka kimse yoktur. Konuklar akşam yemeğine özel olarak ayrılan bu adada aynı zamanda daha önce hiç kimsenin tatmadığı birbirinden ilginç tatlar deneyecek olmanın heyecanını yaşarlar. 

Şef Slowik, özenle hazırladığı menüsündeki yemekleri konuklarına ikram etmeye başlar. Fakat konuklardan Margot, diğerlerinin aksine yemek hakkındaki fikirlerini özgürce dile getirmesiyle şefin dikkatini çeker. İlerleyen saatlerde konuklar arasında gizli olan sırlar ortaya çıkar ve şefin planladığı akşam yemeği profili bozulur. Şef Slowik ise menüsünde yer verdiği özel yemek sunumlarıyla konuklarına hafızalarından silemeyeceği korkutucu bir akşam yemeği sunmanın keyfini sürecektir.

9 Ocak 2023 Pazartesi

Köy Öğretmeni | Ateşçi

 


"İnsanoğlu öyle şaşılası bir yaratıktır ki, sahip olduğu özellikleri bir çırpıda sayıp dökmek olanaksızdır, durup incelemeye kalkıştığınızda da, hiç durmadan yeni özellikler bulursunuz ve bu işin sonu gelmez."

"Önemli olan hakkın yerine gelmesi, onların düşünceleri değil."

"Mektubunda şöyle yazıyordu: Dünya kötü ve biz bu kötülüğü destekliyoruz."

"İnsanlar sonradan onlara ettiğiniz iyiliğin intikamını alıyorlardı daima."

Köy Öğretmeni | Ateşçi, Franz Kafka.

Kafka, en yakın arkadaşı Max Brod’dan öldüğünde tüm eserlerini yakmasını istemiş, ancak arkadaşı bu isteğine sadık kalmayarak Kafka’nın tüm eserlerini günümüze ulaştırmayı sağlamıştır.

Yazarın bu eseri kısa olmak üzere iki farklı öyküden oluşmakta. Köy Öğretmeni adlı öyküsünde; köyde öğretmenlik yapan yaşlı bir adam dev bir köstebek gördüğünü iddia eder. Fakat köy halkı olmak üzere kimse onun bu dediğine itibar etmez. Öğretmen, dev köstebeği bulup kendini ispatlamak konusunda karar kılar ve köstebeğin peşine düşer.

İkinci öykü olan Ateşçi de ise, on altı yaşındaki Karl’ın hikayesi yer alır. Karl, Amerika’ya giden bir yolcu gemisine binmek üzereyken bir adamla tanışır. Bu adam gemide bir problem çıkartır ve Karl, ona yardımcı olmak ister. Karl’ın yıllardır haber almadığı senatör dayısı da bu yolcu gemisindedir. 

İyi niyetlerle yapılan yardımların toplumun farklı sınıflarında nasıl ters tepebileceğini anlatan iki farklı öyküyü okuyoruz.

6 Ocak 2023 Cuma

The Invisible Guest

 


Görünmeyen Misafir, İspanya 2016.

Adrian Doria, geleceği parlak bir iş adamıdır. Eşi ve küçük kızıyla mutlu bir evlilik imajı çizen Adrian, karısına ihanet etmektedir. 

Bir iş gezisi bahanesiyle sevgilisiyle evden uzaklaşan Adrian, kırsal bir yerdeki yolculukları sırasında önce bir geyiğe sonrasında da bir araca çarpar. Çarptıkları araçta sürücü olan genç çocuğun hareketsiz bir şekilde kaldığını görürler ve öldüğünü düşünürler. Kimsenin görmediğinden emin olan ikili, suç mahalinde yer alan tüm kanıtları ortadan kaldırıp hayatlarına kaldıkları yerden devam etmeye karar verirler.

Bu süreçte yoldan geçmekte olan birkaç insanla yolları kesişir. Soğukkkanlı bir şekilde günü atlatan Adrian ve sevgilisi bir daha görüşmemek üzere vedalaşıp yollarını ayırırlar.

Aradan zaman geçer ve Adrian kariyerinde iyice yükselişe geçer. Ölen genç çocuğun ailesi ise oğullarının ölümünün ardında gizli kalan parçaları bir araya getirseler de akla uymayan bir sürü cevaplarla karşı karşıya kalırlar. Ölen gencin babası bu ölümün bir cinayet olduğunu düşünür ve bu işin arkasındakileri bulmak konusunda da ısrarcıdır. Polisin elindeki ipuçları doğrultusunda şüphelilerden birinin Adrian olduğunu öğrenir ve onu yakın takibe almaya başlar.

Adrian, üzerine atılan suçlamaları reddeder. Diğer yandan da en iyi avukatları tutarak savcı ve hakim karşısındaki en iyi savunmasını yapmak için hazırlıklara başlar. Ancak olaylar içinden çıkılmaz bir hâl alır. Adrian anlattıklarıyla genç çocuğun öldüğü o kaza gününe geri döner ve içinden çıkılması zor olaylar da bundan sonrasında başlar.

Film, başlangıçtan son ana kadar her sürecinde izleyiciyi heyecanda ve merakta tutmayı fazlasıyla başarıyor. Özellikle filmde, izleyiciyi ters köşe yaptıran bir sahne beklemekte. Suç, gizem, gerilim ve dram türdeki film; hem oyuncuların başarılı performansıyla hem de konunun muhteşemliğiyle alkışı fazlasıyla hak ediyor.


5 Ocak 2023 Perşembe

Kendimizi sevmek gerekli mi? | Ağaç Ev Sohbetleri 176

 


Sevgili Deeptone, bu haftanın ağaç ev sohbetleri konusunu insanın kendi içine yönelen bir soruyla baş başa kalıp muhakeme edip okurlarla buluşmasına yönelik iyi bir soru yöneltmiş. Deeptone’nun bizlerle paylaşmış olduğu fikirlerini okumak için buraya tıklayınız.

Kendimizi sevmek gerekli mi?

İnsanın kendisini sevmesi elbette çok önemli. Kendini tanıması, değerli görmesi, hayata bakış açısı, sosyal çevresine dahil ettiği insanlar bile kişinin kendini ne kadar sevdiği ile doğru orantılı bir şekilde yön bulur.

Kendini seven bir insan aynı zamanda kendiyle de barışık olan bir insandır. Kişi kendini olumlu ve olumsuz tüm özellikleriyle kabul eder hatta olumsuz özelliklerini törpüleyip hem kendisine hem de çevresine zarar vermeyecek şekilde en aza indirgemek için de çaba gösterir.

Kendimizi sevmenin gerekli olması çevremizdeki insanların bize nasıl değer vereceğini de belirler. Eğer bir insanın kendisine karşı sevgisinin olmadığı fark edilirse yine insanlar tarafından istismar edilmeye de açık hâle gelebilir. Bu istismar da kendini sevmeyen insanı yorar ve öz benliğini daha da çok zedeler.

Bir insanı kendisi yapan şeylerden biridir, öz benlik algısı. Kendini seven insanın öz benlik algısı, öz saygısı, kişilik ve karakteri de belli bir olgunluk düzeyine erişmiştir. Bu kavramlardan kolay kolay taviz vermez. Hayata karşı bir bakış açısı oluşmuştur. Tanıdığı veya tanımadığı insanlara karşı belli başlı sınırları vardır. Bu sınırların bozulmasını istemez. Çevresindeki insanlardan kendisine ayak uydurulması yerine saygı duyulup böyle kabul görmeyi bekler. Çünkü kişi de kendi çevresindeki insanların farklı olabileceği algısı içerisindedir. Diğer insanlara karşı saygı duyması gerektiği düşüncesini ilke haline getirmiştir.

Bu yüzden kendimizi sevmenin karakter ve kişilik oluşumumuzda önemli bir yeri olduğunu da düşünürüm. Kendini sevmek, aynı zamanda kendini tanımak için de çaba göstermek demektir. Hayatımızda önceliğimiz kendimiz olmalı ve bunun oluşumu için de kendi benliğimize yatırım yapmamız gerekir.

Kendimizi sevmenin gerekli olduğu kısmı narsistlikle de karıştırılmamalıdır. O boyuta gelecek bir sevgi zihniyetinden de kişi kendini korumalıdır. Çünkü bu sevgi, insanın kendini sevmesini zedeleyen; egoyu besleyip tatmin eden kötü bir düşünce şeklidir. 

4 Ocak 2023 Çarşamba

Geriye Bakış

 


"Sıra dışılık anlamında doğal sayılamayacak koşullar altında insanların en doğal biçimde davrandığına inanırım aslında, çünkü bu tür koşulların yapaylığı engellediği kuşku götürmez."

"İnsan çocukken doğduğu kentten ayrılabilir ve belki elli yıl sonra geri dönüp pek çok bakımdan değiştiğini görebilir. Şaşırır ama hayretler içerisinde kalmaz."

"Zamanında edindiğimiz dostluklar ömrümüzün sonuna değin dostumuz olarak kalır."

"Gün, ılık, durgun havada bir sonbahar çeşnisiyle kasvetliydi."

Geriye Bakış, Edward Bellamy.

1887 yılının Boston’ında yaşayan Julian West, uzun zamandır uykusuzluk sorunu çeken bir adamdır. Bu sorunu sosyal yaşantısını çok fazla etkilediğinden dolayı doktorundan rahat bir şekilde uykuya dalabilmesi için hipnotik yöntem adı altında bir tedavi almaktadır. 

Yine bir gün Julian uyumak için evinin alt kısmında yer alan odaya uyku seansının gerçekleştirilmesi için doktoruyla birlikte girer. Uyku için hipnoz yöntemi başlatılır ve Julian gözlerini derin uykuya dalmak için kapar.

Gözlerini açan genç adam, 2000 yılının Boston’ına uyanmıştır. Oturduğu ev onun evi olmaktan çıkmış; yeni bir ailenin yuvası olan bu ev ve kendisini yabancı hissettiği bu koca şehirde olup bitene anlam veremeden etrafına bakmaktadır. 

Gözlerini açtığı yeni evinde ona ev sahipliği yapan Dr. Leete ve ailesi, Julian’ın yaşam hikayesini dinler ve anlarlar ki genç adam 19. yüzyılın sonlarından 21. yüzyılın başlarına zaman yolculuğunda bulunmuştur. 

Kitapta, Dr. Leete ve Bay West arasında geçen konuşmaları 19. yüzyıl ve 21. yüzyıl karşılaştırmaları şeklinde okuyoruz. Farklı yüzyılların toplumsal düzen ve yapısı, devlet yönetimi, ekonomik ve sosyal problemleri, insan ilişkileri ve daha birçok konu üzerine yazılanlar yüzyılların karşılaştırılması şeklinde kitap karakterleri arasında geçen uzun anlatımlı ve karşılıklı konuşmalarla okuyucuya sunuluyor.

3 Ocak 2023 Salı

Bir insanı anlayabilmek




Bir insanı anlayabilmek… Zor olmamalı. Zorlayıcı olmamalı. Günümüzde insan ilişkilerinde iletişimin gün geçtikçe değerini yitirmesi, duyguların düşüncelerle birlikte yok sayılması ve iletişimin çift taraflı değil de tek taraflı bir hâl alması ne yazık ki bir taraf için kaçınılmaz bir şekilde yıpratıcı veya yorucu olabiliyor.

Bir insanda empati duygusunun gelişmiş olması önemlidir. İletişimde de empati kurabilmek; karşımızdaki insanı anlayabilmek, onun duygu ve düşüncelerini içselleştirip yine karşımızdaki insana bunu davranışlarımızla belli edebilmek oldukça önem taşır. Çünkü yalnızca sözcüklerle veya cümlelerle duygu ve düşünceler belli olmayabilir. Bazen bazı durumlarda davranışlarla da desteklenmelidir. 

İnsanlar arasındaki karışılıklı iletişimlerde tıpkı empati gibi daha birçok kavram önem taşır. Ama bana kalırsa empati kurabilmekten yoksun olan insanlarla iletişim kurmak da en zorudur. Çünkü iletişimde empati duygusundan yoksun kişi hep "ben" dili ile konuşur. Bir şeyleri dikte eder. Karşıdaki insanın duygu ve düşüncelerini yok sayar. Hep kendi söylediklerini önemli ve konuşmaya değer bulur. Bu durumda iletişimin diğer tarafında kalan kişi ise kendini sürekli dinleyici, pasif, kendi duygu ve düşüncelerini değersiz hisseden ve manipüle edilen tarafta bulur. Böylelikle iletişim diyalogdan çok monolog bir hâle gelir. Tek taraflı konuşma ve dinleme hâlini alır. Elbette empati duygusundan yoksun kişi bunu fark etmez ve fark etmesine izin verirseniz de asla ama asla kabul etmez. 

İletişimde bir kişinin sürekli ve ısrarcı bir şekilde "ben" dilini kullanması da zarar vericidir. Aslında kişi karşısındaki insana üstünlük tasladığını düşünse de kendi karakterini ve kişiliğini yansıtmakla birlikte yine kendi bencilliği içerisinde kalbini de karartmaya devam eder. Evet, empati kuramayan insanlar aynı zamanda bencildir. 

İnsanlar arası iletişim, karşılıklı olabilmeyi gerektirir. İletişimi günlük hayatta yaptığımız bir alışverişe benzetebiliriz. Duygu ve düşüncelerin karşılıklı alışveriş hâlinde olması gerekir ki bu şekilde sağlıklı bir iletişim de kurulabilsin.

2 Ocak 2023 Pazartesi

Big Fish

 


"Bir şeyin habercisi değillerse, rüyalarımı hatırlamam. Bunun ne demek olduğunu biliyor musun? Olacak bir şeyin rüyasını görmek demek."

"İnsan, hayatının akışını gördüğünde zaman dururmuş."

"İnsan o kadar çok hikaye anlatırsa kendisi hikaye olur. Ve hikaye ondan sonra da yaşar. Böylece insan ölümsüz olur."

Big Fish, ABD 2003.

Yönetmeliğini Tim Burton’ın yaptığı film, fantastik drama türündedir. Daniel Wallace’nin yazdığı Büyük Balık romanından uyarlanmıştır.

Edward Bloom, yaşadığı tüm hayatı boyunca ailesi ve etrafındaki insanlara kendi yaşamını hikayelerle anlatmıştır. Öyle ki bu hikayeler kimi zaman insanlar tarafından çok abartılı bulunmuş ve dalga konusu olmuştur. Oğlu da babasının yaşam hikayelerine inanmayan ve abartılı bulan insanlardan biridir.

Bir gün babası oğlu  Will’in düğün töreninde onun doğum hikayesini anlatır ve bunun üzerine Will, babasıyla üç yıl boyunca görüşmez. Aradan yılların geçmesiyle Will, babasının hastalığını ve durumunun kötüye gitmesiyle ailesinin yaşadığı şehre yolculuk yapmaya karar verir.

Eşiyle Alabama’ya varan Will, hasta olan babasıyla son vakitlerini geçirecektir. Bu süreç içerisinde Edward hem oğluna hem de onun eşine tüm hayatını yine hikayeleriyle anlatmaya başlar. Will bu defasında babasının yaşamıyla ilgili öykülerini can kulağıyla dinlemeye başlar ve her bir detayını kaçırmadan dinler. Babasının hastalığından dolayı onu üzememek için hikayesini -yine ona kalpten inanmasa da- paylaşmasına izin verir. Will zamanla dinlediği hikayelerdeki gerçeklik paylarıyla karşılaşmaya başlayınca yıllardır hak vermediği babası ve onun yaşam hikayeleri hem izleyici için hem de oğlu Will için farklı bir boyut kazanacaktır.

 

BİRPEMBESEVER