28 Aralık 2022 Çarşamba

Kütüphane Günlükleri

 


Sevgili okur,

Günlerden 28 Aralık Çarşamba. Bugün kitap tesliminin son günüydü. Gittiğim kütüphane kurallarına göre kitap okuma ve teslim etme için verilen süre üç hafta. Tek seferde iki kitap alma izniniz var. Bu durum biraz hayalkırıklığı yaşatsa da yine de bu kütüphanenin kitaplarının güncel oluşunu ve çok çeşitli olmasını seviyorum. 

Dün akşamdan almak istediğim kitapların rafta olup olmadığını uygulama üzerinden kontrol ettim. Alacağım bir kitap hakkında kesin karar vermiş oldum ve diğer kitabımı da raflara göz gezdirip yine spontane bir şekilde ödünç alma işlemini gerçekleştirmeye karar verdim. 

Bugün gökyüzünde hiç güneş yoktu. Kapalı ve bol rüzgar eşliğinde kütüphaneye doğru yola koyuldum. Soğuk hava, sabah evden çıkmadan önce yanıma aldığım eldivenlerimi iyi ki almışım dedirtti. Kütüphane, olduğundan daha az kalabalık ve sakinlikle karşıladı bizi. Bir müddet kitap arayışından sonra kitaplarımı alıp kütüphaneden ayrıldım. 

Yine dün akşam kardeşimle aramızda kütüphane üyeleri sayısı ve kitap okuma oranları ile ilgili istatistiksel verilerin güncellenmesiyle yaşanan artış hakkında kısa bir sohbet ettik. Verilere göre her ikisinde de artış yaşanmış. Buna içten içe çok sevindim. Kütüphanelerin unutulması ve kitapların raflarda kaderine terk edilmesi düşüncesi oldukça üzücü. Umarım yeni yılla birlikte belirlenen hedeflere daha çok kütüphane gezmeyi ve kitaplar okumayı da ekleyebiliriz.


 

26 Aralık 2022 Pazartesi

Günaydın Pazartesi

 


Aralık ayının son haftasından merhaba sevgili okur.

Bugün de dışarıda güneşli bir hava var ancak bir o kadar da üşüten ve soğuğu hissettiren bir hava. Bulutlar gökyüzünde dolaşırken tıpkı her pazartesi olduğu gibi pencereden baktığımda cadde kenarına çiçeklerini satmak için yere sermiş olan çiçekçi amcayı görüyorum. Her hafta olduğu gibi bugün de çiçeklerini güzelce kaldırıma dizmiş. 

Bu sabah güne normalden de erken başladım. Dışarıda nereden geldiğini bilemediğim bağrış sesleriyle gözlerimi açmış bulunup uykumu yarıda bırakmış olabilirim. Seslerin geldiği tarafa istekli bir şekilde bakmasam da sesler öyle yüksek olmalı ki sabahın erken saatlerindeki tartışma seslerinden otopark yeri yüzünden meydana geldiğini anlıyorum. Uykuma devam etmek istiyorum fakat geri uyuyamıyorum. Hafif olan uykum ve ben güne böyle başlamış oluyoruz.

Bu ay okumakta olduğum üçüncü kitabımı elime alıyorum ve biraz kitap okuyorum. Neyse ki dışarıdaki bağrışlar da bir kadının polis çağırıyorum demesiyle son bulmuş oluyor. Kitaptaki konu beni içerisine merakla çekmeye devam ediyor. Bir kez daha Sabahattin Ali’nin ne kadar iyi kitaplar yazıp kitapseverlere iyi bir armağan olarak bıraktığını düşünüyorum. 

Kahvaltıyı erken yapanlardan değil de geç yapanlardan olmalıyım. Saat 11.30’dan sonra kendime en sevdiğim tabakta kahvaltı hazırlıyorum ve yanına yine çok sevdiğim vanilyalı bitki çayını da ilave edip kahvaltımı hazır hale getiriyorum. Kahvaltı sonrası ise kitabım ve ben baş başa kalıyoruz.

19 Aralık 2022 Pazartesi

Pierre ve Jean

 


"Görünüşe göre darbesine sadece önceki gün maruz kaldığımız bir felaket, dinlendiğimiz sırada bedenimize işliyor ve onu hastalık ateşi gibi yorup bitkin düşürüyordu."

Pierre ve Jean, Maupassant.

Yazarın, kendi adını verdiği Maupassant Tarzı Hikaye terimi Edebiyat dilinde karşımıza çıkmaktadır. Maupassant Tarzı Hikayelerin özelliği ise vaka (olay) hikayesi olmasıdır. Realizm akımını eleştirel bakış açısıyla ele alan Maupassant, kendi hikayelerini yazarken realizmden uzaklaşıp fantastik edebiyata yakınlaşmasıyla tanıyoruz. Yazarın kaleme aldığı eserlerinde karakterlerin hayatını derinden etkileyen veya seyrini değiştiren, onların üzerinde derin izler bırakan olayların okurlara aktarıldığını görüyoruz.

Pierre ve Jean isimli eserinde, her iki karakter de erkektir ve aynı zamanda iki erkek kardeştirler. Pierre, Jean’in ağabeyidir. Pierre doktor adayı, Jean ise avukat olma yolundadır. Her iki kardeşin de hayatlarında gelecek telaşı olduğu esnada ailenin çok yakın dostu olan Parisli bir beyefendiden oğulları Jean’a miras kaldığı haberi gelir. 

Aile üyeleri yakın dostlarının öldüğü haberini öğrendiklerine üzülürken diğer taraftan da oğulları Jean’a böyle sürpriz bir miras bıraktıkları için de kalplerinde şükran duygusu beslerler. Bu duruma sevinmeyen tek kişi de Pierre’dir. Mirasın neden sadece Jean’a bırakıldığına anlam veremez ve bu aile dostuyla birlikte geçirdikleri zamanları düşünerek çocukluk anıları içerisinde kaybolur. Anılarıyla birlikte ortaya çıkacak ve aile bağlarını etkileyecek gerçeklerle yüzleşmek zorunda kalacak olan Pierre, geri dönüşü olmayan olayların içerisinde kendisini bulacaktır.

17 Aralık 2022 Cumartesi

Güneşli bir cumartesi günü

 


Güneşli bir cumartesi gününden merhaba sevgili okur. Bugün sanki hiç aralık ayının ortasında değilmişiz gibi hissettiğimiz bir gündü. Güneşli ve soğuk hissettirmeyen bir gün. Güneşli havada ani gelişen bir karar üzerine dışarıya çıktık. 

Dışarısı, benim gibi düşünüp bu güzel havanın keyfini çıkartmak isteyen insanlarla doluydu. Öyle ki trafik, korna sesleri ve insanların oluşturduğu kalabalık gruplar günün her saatinde her yerdeydiler. 

Önce Kore yemekleri yiyebileceğimiz bir mekana gittik. Yeni açılan bu yere üçüncü gidişimdi. Öncekine göre yemeklerin tadı daha lezzetli ve sunum daha hızlıydı. Bu durum bizi oldukça memnun etti. Sonrasında biraz yürüyüşün ardından birkaç fotoğraf karesini de telefonumuza ekleyip başka bir yere doğru yola koyulduk.

Bu sabah bitkilerime bakarken sukulentlerimden bir tanesinin ikinci kez çiçek açacağını fark ettim. Şu günlerde çıkan kış güneşi bitkilerimi de memnun etmişe benziyor. Bu durum beni biraz şaşırttı çünkü kış aylarından birinde çiçek açıyor olması pek olağan bir durum değildi. Hem bu yılın ilkbaharında bana güzel mi güzel çiçekler vermişti. Yeniden çiçek açacak olması beni çok mutlu etti. Heyecanla bekliyor olacağım.

Sevgili okur,

Orada hava nasıl? 



15 Aralık 2022 Perşembe

Okullarda öğretmenler öğrencilerin okuma ve yazma becerilerini geliştirmek için onları bilgisayardan uzak tutmalı mı? | Ağaç Ev Sohbetleri 173

 


Sevgili Deeptone bizler için ağaç ev sohbetlerinde yine yeniden çok güzel bir konuyla sohbeti başlatmış. Bu haftanın konusu ise öğrenciler ve onların eğitimleri üzerine. Sevgili Deeptone’nun yazısını okumak için lütfen buraya tıklayınız.

Okullarda öğretmenler öğrencilerin okuma ve yazma becerilerini geliştimek için onları bilgisayardan uzak tutmalı mı?

Öncelikle ucu çok açık bir soru. Soru üzerine düşününce hem olumlu hem de olumsuz etkilerinin olabileceğini görmek oldukça aşikâr.

Branşım sınıf öğretmenliği değil. Fakat çalıştığım sektör özel eğitim ve rehabilitasyon olduğundan ötürü birçok farklı tanı koyulmuş çocuklarla çalışma fırsatım oluyor. Özellikle okuma ve yazma kısmını da kaplayan özel öğrenme güçlüğü tanısı koyulan çocuklarla harf öğrenimi, sesleri doğru ve düzgün çıkartma, okuma ve yazma, dikte çalışmaları gibi farklı alanlarda etkinlikler yapmaktayım. 

Bu çalışmaları yaparken çocukların bireysel olarak ihtiyaçlarını tanıyıp ona göre eğitim-öğretim imkanları sunmak da önemli. Çünkü her bireyin alıcı ve algıları, dikkat süresi farklı düzeydedir. Ayrıca eğitimde sunulan imkan ve koşullar da ortamdan ortama farklılıklar gösterebilir. 

Okuma-yazma öğretirken ses temelli harf çalışmalarında bazen teknolojik araç gereçlerden, görsel kavramlardan veya videolardan yararlanmak öğrenmeyi daha kalıcı ve akılda kalır hâle getirebiliyor. 

Teknoloji çağında yaşadığımız kaçınılmaz bir gerçek. Çocukları da bu ortamlardan tamamen uzak tutmak ne yazık ki imkansız gibi bir şey. Fakat yetişkin kontrolü altında çocuğun bilgisayar üzerinden gerekli öğrenimlerden yararlanması da gerekir diye düşünüyorum. Elbette yetişkinlerin kontrolü ve koyulan kurallar burada devreye giriyor.

14 Aralık 2022 Çarşamba

Wednesday

 


Wednesday, ABD 2022.

The Addams Family’nin devamı niteliğini taşıyan dizinin yönetmenliğini Tim Burton üstleniyor.

Dizideki ana karakter Wednesday, psişik yeteneği sayesinde temasta bulunduğu insanların ölümlerini görebilme gücüne sahiptir. Wednesday, ailesi tarafından kendisi gibi özel yetenekli çocukların bulunduğu Nevermore Akademisi adındaki okulda yatılı kalması ve burada eğitimini tamamlaması için gönderilir.

Evden ayrılan Wednesday için bu durum yeni maceralara atılmak demektir. Gittiği okuldaki diğer öğrenciler tarafından karanlık ve gizemli bulunan Wednesday, 25 yıl önce gerçekleşmiş bir cinayeti çözmek için kolları sıvar. İşlenen cinayete geçmişte babasının da adı karışmıştır. Bu cinayeti çözmekte ısrarcı olan Wednesday bununla uğraşırken diğer yandan yaşadıkları yeri yeni ölümlere saracak olan bilinmeyen bir canavarla karşı karşıya gelecektir. Kimseye güveni olmayan Wednesday, elindeki ipuçlarını takip ederek canavarı ve ardındaki kişileri bulmaya çalışacaktır.

8 bölümden oluşan dizi, korku-komedi türünde. 

13 Aralık 2022 Salı

Yağmur, yağmur ve daha fazla yağmur

 


Yağmurun yağmaya devam ettiği bir akşamdan merhaba sevgili okur.

Cumartesi günü Afad’dan gelen uyarı mesajı pazartesi sabaha doğru başlayan şiddetli yağmurla ve rüzgarla kendini gösterdi. Hava henüz aydınlanmamışken, sabaha karşı başlayan yağmur sesine gözlerimi açtım. Camdan dışarıya baktığımda etrafta uçuşan yapraklar, kendini sıkı sıkıya toprağa bağlamış ama şiddetle esen rüzgara karşı koyamayan ağaç gövdeleri ve cama vuran yağmur damlalarından başka bir şey göremedim. Sokakta kalmakta olan insanlar ve hayvanların barınacak, sıcacık bir yerler bulmuş olmasını ümit ederek perdeyi kapadım.

Havalar ise gün geçtikçe soğuyor. Birkaç gündür beni yoklayan boğaz ağrısını bitki çayları ve vitaminlerle geçiştirmeye çalışıyorum. Geçtiğimiz günlerde kütüphaneden spontane bir şekilde aldığım Maupassant’in kitabının akıcılığı beni şaşırttı. Bugün okumaya başladım ve kitabı elimden düşüresim de gelmedi. Kitap bittiğinde yazarın başka eserlerini de incelemek ve okumak istediğime karar verdim.

Bu aylarda çıkan yapraklı mandalinanın tadı diğerlerine göre daha lezzetli olmuyor mu? Yapraksız olanlar bana hep daha az lezzetli gelmiştir. Bu yüzden kış ayının başlarında çıkan yapraklı mandalinalar bana sınırlı sayıda satışa sunuluyormuş gibi bir his verir.

Bir elimde kitabım, diğer elimde mandalinayla yağmurlu geceye doğru yola çıkıyorum.

Huzurlu ve mutlu akşamlar.

12 Aralık 2022 Pazartesi

Ermiş

 


"Ses onu kanatlandıran dili ve dudakları taşıyamaz. O esîre doğru yalnız bulmak zorundadır yolunu."

"Bu hep böyledir, sevgi kendi derinliğini bilmez ayrılık vakti gelip çatana kadar."

"Aşk sizi çağırdığı zaman, onu izleyin… Yolları zorlu ve dik olsa da."

"Kendinden başka bir şey vermez aşk ve kendinden başkasından almaz. Ne sahip olur aşk ne de sahip olunmak ister. Çünkü aşka aşk yeter."

"Yüreklerinizi verin, fakat teslim etmeyin birbirinizin eline. Çünkü bir tek Hayat’ın avucuna sığar yürekleriniz."

Çocuklar sizin sayenizde gelir ama sizden değildir. Sizinle birlikte olsalar da size ait değildir. Onlara sevginizi verebilirsiniz ama düşüncelerinizi değil… Zira kendi düşünceleri var onların."

"Çünkü ne geri gider yaşam ne de oyalanır dünle. Sizler yaysınız, çocuklarınız da bu yaylardan fırlatılan canlı oklar."

"Sanki alıkoyabileceğiniz bir şey mi var? Tüm sahip olduklarınız bir gün verilecek. Öyleyse şimdiden verin de, size ait olsun verme mevsimi, mirasçılarınıza kalmasın."

"Hayatı çalışmak yoluyla sevmek hayatın en derin sırrına ermek demektir. Fakat eğer ıstırap çekerken, doğduğunuz güne lanet edip bedeninizin yükünü taşımayı alnınızın kara yazısı sayıyorsanız, o zaman size cevabım şudur: Yazılanı silecek olan sadece alın terinizdir."


"Yasa koymaktan haz alıyorsunuz. Ama onları çiğnemekten aldığınız haz daha fazla."

"Ruhunuz çoğu zaman bir savaş alanıdır, burada aklınız ve yargılama gücünüz, tutkunuz ve iştahınıza karşı savaşır."

"Dostunuz ihtiyaç duyduğunuzda yanınızda olandır."

"Dostunuz fikrini söylerken aklınızdan geçen “hayır”dan korkmaz, 

“evet”i kendinize saklamazsınız. O sustuğu zaman da yüreğiniz onun yüreğini dinlemekten geri durmaz."

"Dün, bugünün anısından ve yarın, bugünün düşünden başka bir şey değildir."

"Eğer düşüncenizde zamanı mevsimlerle ölçmeniz gerekiyorsa, bırakın her mevsim bütün diğer mevsimleri sarsın. Bugün geçmişi anılarla, geleceği ise özlemle kucaklasın."


Ermiş, Halil Cibran.

Yıllardır yaşadığı kentten ayrılmakta karar kılan Ermiş, limana yanaşan gemiye bineceği esnada köy halkı tarafından yolu kesilir ve gitmeden önce kendilerine aşktan, evlilikten, suçtan, ölümden ve yaşama dair daha nice konudan öğütler vermesi istenir.


11 Aralık 2022 Pazar

The Notebook



The Notebook, ABD 2004.

Ryan Gosling ve Rachel Mcadams’ın başrollerini paylaştığı film; bakımevinde kalmakta olan yaşlı bir adamın elinde tuttuğu eski bir defterde yer alan aşk hikayesini, geçmişini ve hafızasını kaybeden yaşlı bir kadına anlatmasıyla başlıyor.

Kitaptaki hikaye ise bizi 1940’lı yıllara götürüyor. Güney Carolina’da yer alan Seabrook Adası’nda yaşayan Noah’ın tüm yaşamı, aynı yıl adaya yaz tatilini yapmak için gelecek olan Allie’nin gelmesiyle alt üst olacaktır. İki genç, adada gerçekleşen bir karnaval gecesinde tanışırlar. Aralarında sınıfsal ve ekonomik farklılıklar olmasına rağmen iki genç gün geçtikçe birbiri hakkında daha çok şey bilmek isteyecektir. Böylelikle aralarında arkadaşlıkla başlayan yakınlık aşka dönüşmeye başlar. 

Allie’nin ailesi bu aşka karşı çıkarak onun Noah ile görüşmesini istemezler. Adadan apar topar ayrılırlar. O dönem 2. Dünya Savaşı’nın yaklaşmasıyla her ikisi de ayrılıkla gelişen hayatlarında yeni değişikliklere gitmek zorunda kalırlar. Noah her şeye rağmen Allie’ye ayrıldıktan sonra bir yıl boyunca her gün mektup yazar. Yazdığı mektuplar ise Allie’ye asla ulaşmaz.

Aradan yıllar geçer. Noah ve Allie’nin çok başka yaşamları vardır. Allie yeni bir hayata adım atacakken Noah ile yeniden karşılaşır.

Film, dram-romantik türdedir.

10 Aralık 2022 Cumartesi

Bir Küçük Cumartesi Meselesi

 


Teslim tarihini birtakım sebeplerden dolayı erteledğim kitaplarımı, nihayet bugün geri vermek için yola çıktım. Öncesinde güne erken başlamanın verdiği zindelik, kapalı ama soğuk olmayan hava, kimileri için henüz başlamamış bir gün… Ben ise etraf kalabalıklaşmadan hazırlanıp evden çıkıp yola koyuldum.

Durağa vardığımda giyinişiyle geçmişi adeta günümüze getiren yaşlı bir amca görüyorum. Bana kütüphane yolculuğumda eşlik eden kız kardeşimin, yaşlı amca dikkatini çekmeyi başarıyordu. Zihnimden geçen düşünce ise yanımda fotoğraf makinesinin oluşu ve o anın resmini çekip sonrasında çizim defterim ve boya kalemlerimle ve tabii biraz da hayalgücümün kattığı renklerle yaşlı amcayı çizmek oluyordu.

Kütüphaneye varıyoruz ve farklı raflarda kitap arayışlarına girişiyoruz. Uzun zamandır rafta olmasını beklediğim bir kitabın ödünç durumunun müsait olduğunu görmek beni sevindiriyor ancak kitabı bulamıyordum. Bu konuda görevliden istediğim yardım sonucunda kitabımı buluyorum ve ödünç alacağım ikinci kitap için arayışlara giriyordum. İkinci kitap seçimim ise tamamen spontane bir şekilde gerçekleşiyordu. 

Dönüş yolumuzda bize çiseleyen yağmur eşlik etti. Aralık ayının ortasına yaklaşmışken bugün havanın nasıl oluyor da bu kadar ılık hissettirmesi hakkında konuşuyoruz. Akşamüstü Afad’dan aldığım iki günlük acil hava durumu duyurusu üzerine bugün ılık geçen havanın sebebinin aslında beklenen fırtına öncesi sessizliği çağrıştırdığı aklıma geliyordu. 

Şimdi, yeni kitaplarım ve ben baş başayız. 

Uzun zamandır okumak istediğim kitabı neredeyse bitirmek üzereyim. 

Tıpkı yazdığı yazının sonuna yaklaşmakta olan bir yazar gibi.

Huzurlu ve mutlu akşamlar.

6 Aralık 2022 Salı

Character

 


Character, Japonya 2021.

Keigo Yamashiro, manga sanatçısıdır. Yaptığı çalışmaların iyi bir sonuç getirmemesi iş vereni tarafından pek hoş karşılanmasa da Keigo, manga çizimlerine hız kesmeden devam eden azimli bir karakterdir.

Bir gün asistanlığını yaptığı manga ustasından bir görev alan Keigo, çizim defterini ve kalemlerini yanına alıp görevi gerçekleştirmek üzere yola çıkar. Görevi ise mutlu bir aile ortamını yansıtan ev bulup bunu çizimine yansıtmaktır. Sokak sokak dolaşan Keigo nihayet bir evde karar kılar ve o evi uzaktan seyredip bir yandan da çizmeye başlar. Tam bu sırada evin içinden yüksek sesle çalmakta olan bir müzik işitir. Etraftaki komşular gürültüden dolayı bağrışmaya başlar fakat içeriden kimse bu kargaşıyı işitmez. Keigo da evdekilerin duymadığını düşünerek evin kapı ziline basar. Ancak bu esnada evin kapısının açık olduğunu fark eder. İçeriye giren Keigo, salona vardığında yemek masasında katledilen dört aile üyesiyle karşılaşır. Olayların şokunu henüz atlatamamışken evden çıkmakta olan katili de gizlice görür. 

Olay yerine gelen polisler, Keigo’yu sorguya alırlar. Keigo, polislere yalan söyler ve katili görmediğini belirtir. Bu dehşet verici ölümü ve katili bir sonraki manga çizimlerinde kullanır. Çizdiği manga çok satanlar listesine girer ve Keigo birden popülerlik kazanmaya başlar. Böylelikle diğer mangalarında da katili kullanmaya devam eder ancak ortaya kurgusu olan yeni ölümleri de çizmesi gerekmektedir. Katil ise Keigo’nun manga çizimlerindeki ölümleri taklit ederek ona akılalmaz bir oyun oynamaya başlayacaktır.


5 Aralık 2022 Pazartesi

Olsaydı veya olursa, evrenin neresine gitmek isterdiniz, istersiniz? | Ağaç Ev Sohbetleri 171

 


Olsaydı veya olursa, evrenin neresine gitmek isterdiniz, istersiniz?

Sevgili Deeptone’nun blogunda rastladığım yine çok mu çok güzel bir Ağaç Ev Sohbetleri konusuna denk geldim. Bu konuyla ilgili onun yazısına ulaşmak için buraya tıklayınız.

Uzayı ve zamanı içeren evren, gözle gördüğümüz ya da göremediğimiz birçok maddeyi de kapsar. Eğer sorulan sorudaki gibi bir şansım olsaydı öncelikle zamanda yolculuk yapmayı isterdim. İlk insan topluluklarını ve yerleşim yerlerini gözlemlemek heyecan verici olurdu. Aynı zamanda o ana şahitlik ettiğimden dolayı günümüzle kıyaslama imkanım da daha objektif olurdu. İlk insanların aralarında kurdukları iletişim, yeme-içme alışkanlıkları, kıyafetleri, hayatta kalma mücadeleleri ilgimi çeken ve görmek istediğim şeylerden birkaçı olurdu. 

Arkeolojiye olan ilgimden dolayı bir kez daha tarihsel bir yolculuk yapmak isterdim sanırım. Bu sefer Mısır Piramitleri’ne olan ilgim, onların nasıl yapıldığı ve kullanıldığı konusunda merakla gözlem yapmama sebep olurdu. 

Sonra yeryüzünden yukarıya, gökyüzüne bakıp geceyi aydınlatan aya bir yolculuk yapmak isterdim. Fakat zorluklarla ve risklerle dolu bu yolculuktan önce büyük bir cesarete ihitiyacım olabilir. Daha sonra uzaya ve dünya dışındaki diğer gezegenlere de ziyarette bulunmak ve bizden başka canlıların var olup olmadığı sorusuna yanıtlar bulup tekrar dünyaya dönerdim. 

Yine hayal gücümüzün sınırlarını zorlayan ve aynı zamanda hayal gücümüzü besleyen harika bir sohbet konusuydu.

2 Aralık 2022 Cuma

Sevgili Dost #51

 


Sevgili dost,

"Ölene kadar sorumlusun gönül bağı kurduğun her şeyden."

Yine, çok sevdiğim bir kitaptan alıntıya yer vererek yazıyorum sana. Tırnak içine alınan cümle öyle anlamlı öyle çok şey ifade ediyor ki yalnızca kalpten sevgiyi bilenler ve hissedenler anlar bunu. 

Kalbe sevgi tohumlarını ekebilmek, ekilen tohumları büyütmek ve çiçek açıp meyve vermesini sağlamak gerek. Zira sevgisiz bir kalp kurumuş bir ağaca benzer.

Sevgili dost,

Arada sırada da olsa iyilikler yapmalı. İyi insan olmak aynı zamanda iyi davranmayı da gerektirir. Ayrıca iyilikler de kalbi besleyen en belirgin özelliklerden biridir.

Sevgili dost,

Gönül bağı kurduklarımızla birlikte gönül bağı kurduğumuz meşgaleler de önemli. İnsan, kendisine kötülük edenlerden uzak durmaya ve yaşam kalitesini arttıran şeylere yönelmeyi bilmelidir. Bunu yapabilmenin ilk kuralı da insanın önce kendini tanımasından geçmektedir. Kendini tanıyan insan, kendini gerçekleştirme yolunda ilk adımı da atmış demektir.

Sevgili dost,

Başkalarını sevebilmek, insanın önce kendisini sevmesiyle başlar. Kendini seven insan aynı zamanda kendi benliğinin de farkındadır. Sevginin ilk adımı önce kendini sevmektir.



1 Aralık 2022 Perşembe

Glass

 


Glass, ABD 2019.

Serinin ilk filmi 2000 yılında izleyiciyle buluşuyor. Bu ilk film yani Unbreakable’de Bruce Willis ve Samuel L. Jackson rolleri paylaşıyor.

İkinci film 2016’da izleyici karşısına geçiyor. İkinci film Split’te ise çoklu kişilik bozukluğuna sahip olan ana karakterin rolünü üstlenen oyuncu James McAvoy, filmin devamı olarak karakter rolünü de üstleniyor. İkinci film serisinde yalnızca bu karaktere odaklanıyoruz. Tıpkı serinin ilk filmi olan Unbreakable’da Bruce Willis ve Samuel L. Jackson’ın başından geçenlere tanık olduğumuz gibi film, belli bir akış içerisinde ilerliyor.

Glass filmi ise serinin üçüncü filmi. Bu filmde birinci ve ikinci filmde yer verilen üç karakterin yolunun kesişmesini ve sonrasında gerçekleşen olayları seyrediyoruz. 

Bruce Willis filmde, aşırı güçlü ve bedensel olarak asla zarar görmeyen bir yapıya sahip karakteri canlandırırken; Samuel L. Jackson ise cam kemik hastalığına sahip olmakla birlikte şeytani zekasıyla düşmanını yenen özel gücü sayesinde kendini koruyan bir karakteri canlandırır. James McAvoy’u ise kişilik bozulukluğunun meydana getirdiği en zor ve başa çıkılması en güç karakteri olan The Beast’i canlandırırken izliyoruz. 

Bu üç karakter tedavi amaçlı bir psikiyatri kliniğine yatırılır. Birbirinden asla haber alamayan karakterlerin eski sağlığına kavuşmasından sorumlu olanlar psikiyatr, onları tekrar topluma kavuşturmayı ve kendilerini süper kahraman sanrısından kurtarıp eski yaşamlarına döndürmeyi hedefler. Ancak klinikte gerçekleşecek bazı olaylar sonucunda üç karakter bir araya gelirler ve onları buraya kapatan insanların gerçek niyetlerini gün yüzüne çıkartmayı amaç edinirler. 

Film, gerilim-fantastik türdedir.

30 Kasım 2022 Çarşamba

Geçmişe Yolculuk

 


Dün gece blogumda bir zaman yolculuğuna çıktım. Yedinci yılımı doldurmama sayılı günler kamışken blogumda bu yolculuğu ilk defa yapmış olmam da bana biraz tuhaf hissettirmedi değil. Yazdığım her yazıya bakamamış olsam da genel anlamda her yıl paylaştığım, gözüme çarpan yazı başlıklarına tıklayıp yazdıklarımı okumaya başladım. 

Geçen yıllarda yaşadığım hayat telaşelerin şu an hiçbir anlam ve önem ifade etmemesi garipti. Çünkü hepsi öyle ya da böyle gelip geçmişti yaşamımdan. Birçok konu hakkında farklı farklı yazdığım yazıların değişik duygular hissettirmiş olması da kaçınılmaz bir gerçekti elbette. 

Yaşamımız bir yolculuktan ibaretti. Bu yolculukta yeni yeni sürprizlerle karşılaşıyor, yeni insanlar tanıyor; uygun durakta kimilerini uğurlayıp hayatımıza kaldığımızdan yerden devam ediyorduk. Yaşamdaki yolculuğum hâlâ böyle devam ediyor. Çevremde eskiden olduğu gibi daha az insan barındırıyor, az insan çok huzur cümlesini hayatımın bir köşesine yerleştiriyordum.

Blog yazmanın en iyi taraflarından biri de şüphesiz ki unutulan anlara ışık tutup geçmişe yolculuk yapma imkanı vermesiydi. Blog yazma sürecimin ilk günden bugüne kadar nasıl gelişip kendine özgü bir şekil aldığını görmekte elbette en çok yazarını mutlu etmekteydi. Zamanla yazılan yazıların bir okur kitlesiyle buluşması da yazarı daha çok yazmaya teşvik etmesiyle birlikte okurların da olumlu geri dönüşleri çok kıymetli bir his olsa gerekti. 

Blogum zamanla yaşamımın bir parçası haline geliverdi. Kendimi içerik oluşturmaya zorlamadan, anlık paylaştığım yazılarımdan oluşan ve kendime blog yazarlığı yolculuğumda edindiğim birbirinden değerli sevgili okurlarımla yolumun kesiştiği bu toplulukta yer almaktan dolayı oldukça memnun ve mutluyum. 

Yazmanın zorla değil de sevgiyle geldiğine inanırım. Tıpkı okumak gibi yazmak da içten gelmeli. Çünkü keyif alınmadan yazılan kelimelerin verdiği his, satırları oluşturan cümleler okurlar tarafından fark edilir. Bu yüzden kalpten geldiğince yazmalı, yazılmalı.

Beni en çok mutlu eden de okurlarımın zamansız bir şekilde blogumla karşılaşmasıyla kalbinden gelen samimi ve içten duygularını yorum kutuma veya e-postama bıraktığı düşünceleri okumak olurdu. Şüphesiz bu davranış her blog yazarını sürpriz bir şekilde mutlu eder, sevindirirdi. 

Yazılarımda çıktığım bu yolculuk bana bir kez daha iyi ki blog yazma serüvenine adım atmışım hissini yaşattırdı. Bu yolculukta bana eşlik eden sevgili okurlarıma teşekkür ederim.

29 Kasım 2022 Salı

Eski fotoğrafları sever misiniz, biriktirir misiniz? | Ağaç Ev Sohbetleri 170

 


Geçtiğimiz günlerde Sevgili Deeptone’un blogunda denk geldiğim Ağaç Ev Sohbetleri yazısındaki konu epey ilgimi çekmiş ve çok beğenmiştim. Okurları, nostaljik zamanlara götüren yazısını okumak için lütfen buraya tıklayınız.

Eski fotoğrafları sever misiniz, biriktirir misiniz?

Öyle güzel bir konu ki beni eskilere alıp götürdü. 90’lı yıllarda doğmuş olmanın verdiği şans ile fotoğraf albümüne sahip olan bir çocuk olarak büyüdüm. Benden sonra dünyaya gelen kardeşlerimin fotoğraf çıktılarının olmasına rağmen dijital çağın da gelişmesiyle ne yazık ki benimki gibi büyük albümleri yoktur. 

Eskiden filmli kameralar vardı. Fotoğraf çıktılarının yanı sıra filmlerimiz bile hala durur. O filmlerdeki fotoğraf karelerini görmek için ışığa tutup bakmak belki 2000 sonrası jenerasyona biraz uzak gelebilir.  

Eski fotoğrafları severim. Özellikle onları özenle muhafaza etmeye çalışırım. Ara sıra hem eski günleri anımsamak hem de çocukluk yıllarımda hayal meyal hatırladığım anılarımı tazelemek için resimlerime bakarım. Hatta evde annem ve babama ait aile albümlerini incelemeyi de çok severim. O fotoğraflar beni hiç bilmediğim, görmediğim, yaşamadığım yıllara yolculuk yapmamı sağlar. Çocukluk, gençlik ve yetişkinlik resimlerini görmek insanı, kimi zamansa fazlasıyla duygusallaştırarak zamanın ne kadar da çabuk geçtiğini anımsatır. 

Fotoğraf biriktirmekten çok yukarıda da belirttiğim gibi onları muhafaza etmeye gayret ederim. Çünkü her fotoğrafın kendi içerisinde değerli bir anıyı barındırdığını düşünürüm. Aynı zamanda geriye bırakılacak en güzel miraslardan da biridir. Bu yüzden kişisel ya da aile albümleri bana çok kıymetli gelir. 

Günümüzde ne yazık ki fotoğraf çıktıları eskiye nazaran çok reveçta değil. Olmasını çok isterdim çünkü bir fotoğraf karesini eline alıp bakmak dijital ortama göre insanı daha farklı tatmin ediyormuş gibi bir hisse kapılıyorum. Eski fotoğrafların verdiği his özellikle bambaşka. 

Sahaflarda denk gelirsem eski fotoğraflara, kartpostallara ya da mektuplara bakarım. Çok ilgimi çekerler. Eski kartpostal satın almışlığım olmuştu fakat fotoğraf hiç almadım. Hiç tanımadığım bir insanın anılarının ben de oluşturduğu his farklı olsa da veya o fotoğraf karesi beni başka yıllara çekip götürse de satın almayı hiç düşünmedim. Ancak sahaflardaki eski fotoğrafları incelemek de ilgimi çeker. O fotoğrafların veya albümlerin öyle yerlere düşmüş olması üzücü gelir hatta fotoğraf sahiplerinin belki geride kalanlara miras bıraktığı ancak bu mirasın iyi korunamadığı gibi birçok düşünce ben fotoğraf karelerine bakarken zihnimde dolaşıverir.

Eski fotoğraflara bakmak, biriktirmek, saklamak. Hepsi çok güzel ve özel şeyler. 

28 Kasım 2022 Pazartesi

Hayat bazen

 



Hayat bazen bir inişli bir çıkışlı. 

Bazense yerinde saymalı.

Kolaylıklarla beraber zorlukların da sunulduğu hayat bazen çıkışı kolay bulunan karmaşık bir labirent bazense zorluklarla çıkışı bulunan bir labirentin sonu gibidir.

Yaşamdan beklentiler, arzular, istekler de tıpkı her insanın birbirinden farklı oluşu gibi ayrılıklar gösterir. Bu ayrılıklar da insanı birbirinden farklı kılan en temel özelliklerden sadece bir tanesidir. Her insan farklı bir renk gibidir. Farklı renklerin bir araya gelmesiyle oluşan renk cümbüşü, tıpkı farklı insanların bir araya gelmesiyle ortaya çıkan benzersizlikleri yansıtır.

Yaşamı güzel kılmak kişinin en çok kendi elindedir. Tüketme arzusunun sürekli aşılandığı bu çağda insan, elindeki küçük şeylerin kıymetini bilmeli ve şükretmelidir. Bazen bir çikolata, bir kitap, küçük bir gezi hatta bir şeker bile insanı mutlu edebilmelidir. 

Yaşamda bazen almak kadar vermek de önemlidir. İnsan bunu her zaman maddi açıdan düşünmemelidir. Duygu alışverişi, karşılıklı iletişim gibi unsurlara daha çok önem verilmelidir.

Yaşam her zaman hep aynı tempoda olmayabilir. Önemli olan her yeni gelen günü en güzel halimizle karşılayıp gün içerisinde gerçekleşecek tüm yeni durumlara kucak açabilmeyi başarabilmektir.

Yaşam tıpkı hava durumları gibi. 

Bazen güneşli bazen bulutlu. 

Bazen yağışlı bazen karla kaplı bir yeryüzü misali.


25 Kasım 2022 Cuma

Bir Yaz Gecesi Rüyası

 


"Sanırım ayın gözleri sulanmış bu gece;

O ağlarsa bütün minik çiçekler de ağlar."


"Nasıl oluyor da böyle anlaştınız?

Dünyada nefret, kuşkudan bu kadar güçlüyken."


"Düşler nasıl çıkarıp bulursa bilinmeyen şeyleri,

Şairin kalemi de biçim verir hiçliklere, hayallere;

Uygun bir görünüş bulur gönlümüze hoş gelen duygulara,

Ve bir ad koyar onlara."


"Konuşmak yetmiyor, doğru konuşmak gerekiyor."


Bir Yaz Gecesi Rüyası, William Shakespeare.

Shakespeare’in 1594-1595 yıllarında sergilendiği tahmin edilen oyunu, 1600’lü yılların başında basılarak kitap haline getirilir.

Kitaptaki konu, mitoloji ile gerçekliğin harmanlanarak bir araya getirilmesiyle ortaya çıkıyor. Atina’da bir korulukta geçen oyunda Hristiyanlık, Roma ve Yunan mitolojisinden bilgiler de bulunmaktadır. Yazar bu bilgilerini yazdığı oyununda okurlarına ironik bir biçimle sunar.

Oyun, evlilik ve aşk ilişkilerini konu alır. Atina’da yer alan bir korulukta gerçekleşen oyunda birbirini seven bir çiftin yapılması planlanan evliliğini, yüksek sınıftaki insanların bu evliliğe farklı bakış açılarını, birbirini seven çiftlerin meydana gelecek bazı sıradışı olaylar sonucunda fikirlerinin değişmesiyle yaşanacak yeni durumları ele alır.

24 Kasım 2022 Perşembe

Öğretmenin Günü

 


Bugün benim günüm.

Bunu gururla söylüyorum çünkü mesleğimi seviyorum. Çünkü öğrencilerimi de çok seviyorum. Çünkü öğretmen olmaktan çok minik kalpler için rehber olmayı; onlara yol gösterici olmayı, sabırla bir şeyler öğretip onları hayata kazandırmayı seviyorum. Öğretmenliğin çünküsü çok benim için. Bu çünkülerden sonra aklıma hep olumlu düşünceler ve sevgi silsilesinden oluşan duygu kırıntıları gelir.

Henüz daha çocukken başladı mesleğime olan sevgim. Oyunlarımın çoğu öğretmencilikten oluşurdu. Tabii ki öğretmen rolünün başını çekenlerden biri de ben olurdum. Öğrenci-öğretmen rolleri belirlenen oyun kurallarına göre sırayla olmalıydı. Bu kuralı bozmadan uyum sağlardım fakat içten içe öğretmen rolünün sırasının bana geçmesini de iple çekerdim.

Hayalim gerçekleşti. 

Gerekli eğitimleri aldım ve öğretmenliğe ilk adımımı atmak için bir eğitim kurumunda işe başladım. Bir farklılık olarak özel çocukların öğretmeni olmayı tercih ettim. Başlarda biraz zorlandım. Uyum sağlama sürecim ayları buldu. Olması gereken de buydu zaten. Her çocuğun ihtiyaçları, alacağı eğitim ve gereksinimleri de farklıydı. Zamanla alıştım. Bu zaman içerisinde hem öğrencilerim hem velilerim beni çok sevdiler. Sevgi görmek, bir insana sevgi vermek kadar kıymetliydi. 

Mesleğimin bana en güzel katkısı ise sabretmeyi öğrenmem oldu. Biraz sabırsız bir karakterim vardı. Zamanla sabırsızlığımı yontmaya ve sabretmeye gayret ettim. Mesleki süreçte en önemli unsur da sabırdı. Sabretmeden hiçbir olumlu sonuç alınamazdı. Bazen öğretilen bir harf ya da bir kavramın öğrenilmesi ayları bulabilirdi. Sabrın sonunda olumlu geri dönüşler almak da en çok öğretmeni memnun ederdi.

Aslında sevgili öğrencilerimin de bugünün var olmasında önemli katkılarının olduğunu düşünüyorum. Çünkü onlarsız, öğretmenler de var olmazdı. 

Öğretmenler günümüz kutlu olsun!


22 Kasım 2022 Salı

Adım adım bir gün

 



Sevgili okurum.

Dün, gün içerisinde lodosun oluşu akşama gelecek olan yağmurun habercisiydi adeta. Sonbahardan geriye kalan ağaçlardaki son yapraklar da lodosla gelen rüzgar eşliğinde yerlere dökülmüş; rengarenk yaprakların kaldırımları süslemesi yoldan geçenlere ve geçecek olanlara görsel şölen fırsatı sunmuştu.

Akşamüstü -yağmur öncesi- ne sıcak ne soğuk esen o tatlı havada bir yürüyüş yapmak istedim. Evin yakınlarında boş olacağını tahmin ettiğim bir parkın yürüyüş yolunda biraz yürüdüm. Şu sıralar zihnimde biriken birtakım düşünceleri bertaraf etmek için de çok iyi bir fırsattı bu. Sadece rüzgarı hissetmek, batmakta olan güneş ve yürüyüş yolunda adım adım yürümek bana eşlik eden basit gibi görünen ama beni mutlu hissettiren birkaç şeyden biriydi.

Bu parka daha önce bir pazar sabahı henüz mahalleli uyanmamışken bisiklet sürerken uğramış; yanımda getirdiğim bitki çayımı burada yudumlamıştım. Adımlarıma eşlik eden bu anı düşünerek evin yolunu tuttum. Bir yandan da uzun süredir bisiklet sürmediğimi anımsadım.

Gece on ikiye doğru beklenen yağmur nihayet geldi. Gök gürültüsü ve geceyi aydınlatan şimşekler de yağmura eşlik etti. Sevgili okur, hiç gök gürültüsünden korktuğun oldu mu? Evet, çocukken gök gürültüsünden korkardım. Hâlâ bazen bu korkum hele ki uykumdaysam baş gösterir. 

Yeni bir günü yarıladık. Yağmurlu bir gecenin ardından kışa bir adım daha yaklaşmışken güneşli bir gün karşılıyor bizi. Gökyüzündeki bulutlar çok güzel. Pamuk şeker misali gökyüzünün maviliğinde ilerliyorlar.

Sevgili okur,

Yağmurlu bir gün bitti ve gün çoktan aydı.

21 Kasım 2022 Pazartesi

Oblivion

 


Oblivion, ABD 2013.

Yönetmenliğini ve senaristliğini Joseph Kosinski’nin üstlendiği filmin oyuncu kadrosunda Tom Cruise, Olga Kurylenko, Morgan Freeman gibi deneyimli isimler yer alıyor.

Kosinski’nin yazmış olduğu bir çizgi romandan uyarlanan film, izleyenleri 2073 yılının dünyasına götürüyor. Bir zamanlar tüm canlıların rahatça varlığını sürdürdüğü dünya istilaya uğramış; tüm canlılar dahil olmak üzere her şey yerle bir olmuştur. Jack ise 2073 yılının yeni dünyasında bir askeri birimin emri altında çalışan ve bu yeni dünya ile ilgili görevleri günlük olarak yerine getirmekle yükümlü birisidir. 

Bunlara karşı savaşan robotların kontrolünü üstlenen Jack ise buna inanarak askeri birime günlük görevlerini yerine getirerek itaatini sürdürür. Geçmişe dair hiçbir şey hatırlamaz çünkü bu yeni dünyada yaşayabilmesi için geçmişe dair tüm anıları silinmek zorundadır. Buna rağmen zihninde kesik kesik anılar belirir ve eski hatıraları rüyalarına girer.

Tüm bunlar yaşanmaya devam ederken yeni dünyaya iniş yapan bir aracın içerisinde bulunan insanlarla Jack’in karşılaşması; kayıp hafızasını bulmasına ve çevresinde olup bitenlerin yanıltıcı olmasını öğrenmesiyle değişecektir.

Film, aksiyon ve bilimkurgu türündedir.

14 Kasım 2022 Pazartesi

Yiten Günler

 


Merhaba sevgili okur.

Kasım ayını da neredeyse yarıladık. Günler tıpkı zaman gibi çabucak geçiyor. Zamanın hızlı geçmesine de hayatın telaşelerine kapılıp gitmek kadar alıştık sanırım. 

Geçen ay bir kırtasiyeden rüzgar gülü alıp çiçeklerimin olduğu saksıya sabitleyip koymuştum. Tabii öncesinde farklı boyutlarda bulunan büyük küçük tüm sukulentlerimi dikdörtgen bir saksıya tekrar ekmiştim. Hem hepsi bir arada olsun diye hem de toprak değişikliğine ihtiyaçları olduğundan dolayı böyle bir şey yaptmıştım. Rüzgar gülünü koyma sebebim de yaz ayından beri bitkilerimin yapraklarını gagalayan güvercinlerdi. Bu rüzgar gülü olayı bu duruma bir çözüm oldu. Artık bitkilerim, kuşlar tarafından herhangi bir saldırıya maruz kalmıyorlar.

Havalar iyice soğuyor. Böyle havalarda bitki çayları ve yine evde yaptığım kahveleri kendime ayırdığım vakitlerde içmeyi seviyorum. Şu sıralar bir market alışverişinde karşıma çıkan ve denemek istediğim badem sütüyle kahvelerimi french press ile hazırlıyorum. Bazı günler gün içerisinde kendime ayırdığım bu küçük detaylar hayatın yoğunluğuna karşı motivasyon olabiliyor.

Bu ay bazı sebeplerden dolayı çok istediğim ve dört gözle beklediğim iki tiyatro oyununa da gidemeyeceğim. Başlarda bu duruma biraz üzülsem de ilerleyen zamanlarda karşıma daha güzel oyunların yine çıkacağına dair ümitliyim. Hamlet oyununa gidemeyeceğimi öğrenen arkadaşım da biletini benden dolayı askıya aldı. İlerleyen aylarda kısmet olursa başka bir oyun için biletlerimizi kullanırız diye düşündük. 

Dün uzun bir aradan sonra kaldırdığım boya kalemlerimi ve çizim defterlerimi yeniden gün yüzüne çıkardım. Biraz çizim yapmak ve bir şeyler boyamak geldi içimden. Öyle de yaptım. Belki uygun bir anda burada yaptıklarımı seninle de paylaşırım. 

Havalar gün geçtikte daha da soğuyor. Artık tamamen kalın giysilere dönüş vakti geldi. 

Sevgili okur,

Soğuk havalarda kendine dikkat et.


11 Kasım 2022 Cuma

Gece Uçuşu

 


"İnsan kendi benliğiyle yetinmemeli, kendisiyle var olan, ama kendisini    aşan, ne olduğu bilinmeyen bir şeye bağlanmalı, bu uğurda özünü gözden çıkarmalıdır."

"İnsan zayıf yanlarıyla da zenginleşir."

"İnsan seçtikten sonra, yaşamın getireceği şeylerle yetinir ve bu yaşamı sevebilir. Yaşam, sevgi gibi, bir sınır çizer insana."

”insanları, hem acı, hem sevinç veren asıl değerli yaşama, güçlü yaşama itmek gerekir."

"Her canlı, yaşamak için direnir, dünyaya kafa tutar ve yaşamak için kendi bulur kendi yasalarını. Kimse önüne geçemez bunun."

"Başarısızlıklar güçlü kişileri kamçılar."

"İnsan yaşamının değeri çok büyük, ama bizler hep, insan yaşamından daha değerli bir şey varmış gibi davranıyoruz."

"Kendi benliğinizde yaşattığınız şey, gün gelir ölür.”

Gece Uçuşu, Antoine De Saint-Exupery.

En bilinen eseri Küçük Prens ile karşımıza çıkan yazar, Gece Uçuşu adlı eserinde okurlarına kendi hayatından tecrübelerini katarak oluşturduğu kısa romanını sunuyor. 

Yazarın kendisi de bir dönem pilotluk yapmıştır. Bu romanında da yaptığı uçuşlarda gerçekleşen ölüm tehlikelerini kendi deneyimleriyle harmanlayarak okurla buluşturuyor.

Bir gece uçuşu öncesinde ve sonrasında gerçekleşecek korku dolu anları hem pilotun hem de kule telsizcilerin gözünden panik ve korku dolu anlarını görüyoruz. 

Şiirsel bir dille anlatıma sahip olan roman, kısa ve sürükleyici bir öyküye sahip.

8 Kasım 2022 Salı

Alice in Wonderland

 


Alis Harikalar Diyarında, Birleşik Krallık 2010.

Filmin yönetmenliğinde Tim Burton; oyuncu kadrosunda ise Johnny Depp, Mia Wasikowska, Michael Sheen, Helena Bonham Carter, Anna Hataway gibi ünlü isimler yer alıyor.

Linda Woolverton’ın aynı adlı çocuk kitabından uyarlanan filmde Alice, güçlü fikirleriyle öne çıkartılan genç bir kız karakter olarak karşımıza çıkıyor. 

Alice, ailesinin çevresinde düzenlenen sosyetik bir cemiyetin balosuna katılır. Bu baloda sürpriz bir evlilik teklifi alacağından da habersizdir. Bu evlilik teklifiyle şaşkınlığa uğrayan Alice, etrafındaki insanların onu evet kelimesine iten baskıcı bakışlarından biraz olsun uzaklaşmak için kısa süreliğine o ortamdan ayrılmak için izin ister. 

Ardına bakmadan uzaklaşan genç kız, yeşilliklerin içerisinde beyaz bir tavşan görür. Büyük bir merakla bu tavşanı takip eden Alice, bir ağacın dibindeki çukura yuvarlanarak düşer ve böylelikle harikalar diyarına yolculuğu başlar.

Burada kendisini rüya aleminde sansa da çok geçmeden gerçekliğin içerisinde olduğunu fark eder. Harikalar diyarında hüküm süren Beyaz Kraliçe’nin tacı kız kardeşi Kırmızı Kraliçe tarafından elinden alınmış; harikalar diyarı hiç olmadığı kadar kötü yönetilmeye başlamıştır. Bu durumu tersine çevirecek tek güç de Alice’in ellerindedir. Alice’in harikalar diyarındaki maceraları buraya düşmesiyle başlayacaktır.

Filmin sonunda ise Avril Lavigne’nin büyüleyici sesiyle söylediği şarkı bizlere eşlik ediyor.

şarkı için buraya tıklayınız


7 Kasım 2022 Pazartesi

Beyaz Diş

 


"Kaybedeceğini söylersen, kaybetmiş sayılırsın."

"Ama vahşi doğa vahşi doğadır, annelik de anneliktir. İster vahşi doğada ister başka bir yerde olsun anneler her zaman aşırı korumacıdır.”

"Çünkü ancak varoluş amacına uyulduğu zaman hayatın zirvesine çıkılırdı."

"Korku! Hiçbir hayvanın kaçınamayacağı, reddedemeyeceği bir vahşi hayat mirasıdır."

"Dış görünüşeler karşısında her an kuşkucu bir bakış açısı benimsemeye karar verdi. Bir şeye güvenmeden önce o şey hakkındaki gerçekleri öğrenmeliydi."

"Onun için yaşam, dehşetin ta kendisi ve bilinmezin gizemiydi."

"Birinin kendi doğasının gereklerine ters düşen bir şeyi yapması sırasında belli sonuçlar doğması kaçınılmazdır."

Beyaz Diş, Jack London.

Kitaptaki hikaye Beyaz Diş adlı yarı kurt yarı köpek cinsi annesinin yaşadıkları ile başlıyor. Kische -Beyaz Diş’in annesi- Alaska’nın soğuk iklimlerinde kendi başına hayatta kalmaya çalışmaktadır. Zorlu hava şartlarıyla baş etmek hiç kolay değilken arada yoluna çıkan yabani hayvanlarla ve kötü insanlarla da savaşıp hayatta kalma mücadelesini tek başına sürdürmektedir.

Kische’nin Tek Göz isimli bir kurtla karşılaşmasıyla Beyaz Diş adında, türü yarı köpek yarı kurt olan bir hayvan dünyaya gelir. Beyaz Diş tıpkı annesi gibi iki cinsin de genlerini taşımaktadır. Zamanla büyüdükçe vahşi doğadaki diğer hayvanlarla savaşmayı, yiyecek bumayı ve avlanmayı öğrenir. Her günün birbirini tekrar eden bir anda Beyaz Diş ve annesi ormanda bir adamla karşılaşır. Bu adam Kische’nin ilk sahibidir. Böylelikle anne ve oğlunun eski yaşamı bu karşılaşmayla son bulur.

Beyaz Diş, kaldığı bu insanların yanında ona karşı gösterilen tutum ve davranışlardan dolayı içindeki şefkat ve sevgi filizlerini bastırıp ortama uyum sağlayarak vahşi, saldırgan bir hayvan haline gelir. Onun bu sert yanı, düşman bildiği ve ona acımasızca davranan insanlara karşı hayatta kalabilmesinin tek yoluydu. Bir gün bir insanla karşılaşacak ve hayatı hiç olmadığı kadar değişecek, son sahibi olan Scott ona koşulsuz sevgiyi ve itaati öğretecekti.

6 Kasım 2022 Pazar

Çilekli pastam, doğum günüm ve papatyalar

 


6 kasım.

Hayatımda ilk defa doğum günüm için böyle bir plan yapıyor ve bunu uyguluyorum. Bu yaş günümü kutlamak için ilk kez kendimle baş başa vakit geçiriyorum. Normal bir günde de kendiyle vakit geçirmeyi seven birisi olsam da doğum günümü ilk kez kendime ayırıyorum.

Çok sevdiğim -doğa ile iç içe olan- o koruya gitmek için evden çıkıyorum. Hava çok güzel. Güneş pırıl pırıl. Sanki bir sonbahar havası değil de ilkbahar havası varmış gibi. Mutluyum. Evden çıktıktan sonra pastaneye uğrayıp kendime bir çilekli pasta alıyorum.

Koruya vardığımda hem oturacak bir yer bulmak hem de yürüyüş yapmak için gezinmeye başlıyorum. Gezerken etrafa yerleştirilen hayvanlarla ve ağaçlarla ilgili bilgilendirici tabelaları da okuyorum. Kaplumbağaların geceleri ay ışığını kullanarak yönlerini bulabildiklerini fakat sokaklara yerleştirilen yapay ışıklardan dolayı yönlerini bulamayıp öldükleri hakkında yeni bir bilgi öğreniyorum.

Yaklaşık kırk dakika süren yürüyüşün ardından boş bir yer görüp oraya yöneliyorum. Tabii öncesinde çimlerde gördüğüm papatyaları toplayıp kendime hediye ediyorum.


Bir süre etrafı izledikten sonra yanımda getirdiğim kitabımı okuyorum. Hedeflediğim yere kadar okuduktan sonra aldığım pastayı yemek için hazır hale getiriyorum. Yanına evden aldığım ananaslı bitki çayımdan da dolduruyorum.

Ben pastamı yerken yanıma tanımadığım birkaç insan geliyor ve oturduğum yeri onlarla paylaşmamı rica ediyorlar. Bunu kabul ediyorum ve gelen insanlarla tanışıyorum. Katar’dan geldiklerini öğreniyorum. Çocuklarıyla gelen üç kadının sohbeti ve güler yüzü güzel geçen günüme daha da neşe katıyordu. İçlerinden tanıştığım bir kadın doğum günüm olduğunu öğrenince çocuklarını çağırıp benim için doğum günü şarkısı söylemelerini söylüyor ve hep birlikte söyledikleri doğum günü şarkısıyla yüzümde tebessüme sebep oluyorlar. 

Bir de çocuklardan biri melodika ile doğum günü şarkısı da söyledi. Geçirdiğim en farklı bir o kadar da güzel bir doğum günü anısı oldu bu.



5 Kasım 2022 Cumartesi

Bir kartpostal gönderme hikayesi

 


Geçen sene bu zamanlar uzun bir aradan sonra yine büyük bir heyecan ve hevesle çok uzaklardaki mektup arkadaşlarıma birer kartpostal göndermek için hazırlıklara başlamıştım. Biraz aceleye geldiğinden elimdeki kartpostalları değerlendireyim dedim ve pul alışverişini yapmadım. Nasıl olsa postaneden de pul alabilirim diye düşünüp kartpostallarımı güzelce süsleyip, yazılar yazıp göndermeye hazır hale getirdim.

Her şey tamamdı. Postaneye doğru yürümeye başladım. Araya korona dönemi girince mektup arkadaşlığına da ara vermek zorunda kalmıştım. Postaneye yaklaştıkça içimde kelebekler uçuşuyor, göndereceğim kartpostallar sahiplerine ulaştıklarında yüzlerinde oluşacak tebessümü hayal ediyordum. Postaneye vardım. Çoğunlukla karşılaştığım güler yüzlü olmayan çalışanlar malum postanenin içerisindeydiler. Kartpostal göndereceğimi söyledim. Ama yurtdışına olacak diye de ekledim. Ülkeleri sordu, ben de sorusunu yanıtladım. Pul da satın almak istediğimi belirttiğimde artık her postanede pul satmadıklarını yalnızca genel merkezlerdeki postanelerde pulların satıldığı cevabını aldım. 

İçim biraz buruk olsa da bu kartları göndermeye kararlıydım. Bir diğer sürpriz de artan gönderi ücretleri olacaktı. Yine de kartpostallarımı göndermeye çok kararlıydım. Çünkü her birine özenerek emek vermiştim. Bugün yola çıkmalılardı diye düşünüyordum. Kartpostalları göndermek üzere teslim edip ödememi yaptım. Onları ulaşmaları üzere gönderdim ya da ben gönderdiğimi sanıyordum. Çünkü aradan koca bir yıl geçti ve hiçbiri gideceği ülkeye ulaşmadı. Bu ilk defa başıma gelmediğinden ötürü bu duruma şaşırmıyorum. Çünkü malum posta şirketinden bir yere basit gibi görünen bir mektup ya da kartpostal göndermek istediğimde eğer kesin ulaşmasını istiyorsam barkod numaralı göndermem gerekiyor. İşin içine küçücük bir barkod numarası girince de fiyatlar iki-üç kat artıyor, bu da severek yaptığım hobinin tadını fazlasıyla kaçırıyordu.

O kartpostallara ne oldu, hala daha bir bilinmezlik meselesi. Sonra aradan zaman geçtiğinde internet sitesinden pul satın almıştım. O pullar da bu resimdeki pullar. Belki yine bir yerlere kartpostal-mektup gönderirim diye duruyorlar ama malum postanenin iş ahlakını hiçe sayıp güven kaybetmesi o pulları bir süre daha elimde tutacakmışım gibi hissettiriyor. 

4 Kasım 2022 Cuma

Kitap okumak üzerine düşünceler



Ailedeki kitap sevgisi çocuğa da geçiyor. Mesela hayvan sevgisi de öyle. Hayvanlardan korkan bir ebeveyn çocuğuna sosyal öğrenme yoluyla onda da bu korkunun yer edinmesine sebep oluyor. Çocuğa işleyen bu his ileride bir kartopu misali büyüyor ve hayvanlara karşı fobi meydana gelebiliyor.

İşte kitap sevgisi de böyle bir şey.

Her çocuk aslında çevresini gözlemleyen iyi bir gözlemcidir. Çevresindeki insanların her davranışı da bu yüzden çok önemlidir. Eylemler kadar ağızdan çıkan kelimeler de çocuk için büyük önem taşır.

Kitapların içinde büyüyen bir çocuğun, hiç kitap okunmamış veya kitap bulunmayan evde büyüyen bir çocuğa göre kitap okuma sevgisini kazanma oranı daha yüksek olabiliyor. Çevremdeki öğrencilerime okuma kitapları hediye eder hatta derslerden arta kalan sürede bazılarıyla okuma çalışmaları yapardım. Ancak bu okumaların devamı evde gerçekleşmeyince okuma kitabı kendini çocuğa unutturur ve belki de o kitabın kapağı bir daha açılmamak üzere kapatılır. Üzücü yanı da bu. Kitap okuma sevgisini çocuğa kazandırmaya çalışırsın ancak ailenin iş birliği bu yönde olumlu olmayınca tüm emekler boşa gider. 

Okuma alışkanlığı da okuma sevgisi ile doğru orantılı. Olumlu bir davranışı alışkanlık haline getirebilmek için ilk önce o davranışı sevmemiz gerekiyor. Bu yüzden çocukluktan itibaren okuma sevgisini kazanabilmek için de bir adım atılmalı. 

Ne yazık ki yetişkin bir birey olup da hayatında bir kere bile kütüphaneye gitmeyen nice insan var. Ben kitapsız bir dünya nasıl olurdu, hayal bile edemiyorum. Çünkü hayali bile korkutucu, kulağa kötü geliyor. 

Bugün aklıma eski evimizdeki kütüphanemiz geldi. Eve her gelen misafirin hayranlıkla kitaplara bakındığı zamanları anımsadım. Annem veya babam kitaplarından ödünç almak isteyenlere kitaplarını verirdi. Ancak kimileri o kitapları geri teslim eder, kimileriyse kitapla birlikte ortadan kaybolur bir daha da görünmezdi. Şu an basımı olmayan önemli birkaç kitap böylece kaybolup gitti. 

Bendeki kitap sevgisi de böyle başlamış olabilir. Evimizdeki büyük kitaplık benim de hep ilgimi çekmiştir. Çocukken kitaplar alıp kendi kütüphanemi de oluşturmaya başlamıştım. Aynı zamanda okulun kütüphanesine de uğrar oradan da ödünç kitaplar alırdım.

Kütüphane ziyaretlerim ise hala devam etmekte. Şu sıralar çoğunlukla kütüphaneden kitap alıyorum. Eğer bir kitabı çok beğeniyorsam ve gerçekten kütüphanemde olması gerektiğini düşünüyorsam onu satın almaya karar veriyorum.

Kitaplar gerçek bir dost gibi. 

Her birinden farklı hikayeler öğreniyorum. 

Bu hikayeleri okumayı ve paylaşmayı çok seviyorum.

3 Kasım 2022 Perşembe

Silent

 


Silent, Japonya 2022.

Aoba ve Sakura aynı liseye giden arkadaşlardır. İki arkadaşın dostluğu zamanla aşka dönüşür ve ikisinin de çok sevdiği müzik ortak noktaları olur. 

Lise dönemi bitmeye yakın her ikisi de gelecek için çeşitli planlar kurar. Aoba ve Sakura’nın hedefinde üniversitede aynı bölümü okumasalar da aynı üniversiteye gitmek hayali vardır. Üniversite sınavından sonra Aoba, sevdiği çocuk Sakura’dan bir daha haber alamaz. Onu görmek istemeyen ve terk eden Sakura da ortalıktan kaybolur. 

Lise arkadaşları da tıpkı Aoba gibi Sakura’ya ulaşamaz. Aradan yıllar geçer ve bir gün metro istasyonunda Aoba, Sakura ile karşılaşır. Arkasından ona seslense de Sakura onu duymaz. Daha sonra Aoba, eskiden çok sevdiği çocuğun duyma ve konuşma yetisini kaybettiğini öğrenir. 

Bundan sonrasında Aoba, Sakura’nın hayatında arkadaş olarak tekrar yer edinmek için çaba göstererek işaret dili kursuna kaydolur. Ancak geçen sekiz yılda her ikisinin de hayatı çok değişmiştir. Sakura ve Aoba bu karşılaşma sonrasında birbirlerine kendi yaşamlarını açacaktır.

10 bölümden oluşan dizi, romantik-dram türünde.

2 Kasım 2022 Çarşamba

Sevgili Dost #50

 



Sevgili dost,

Sen de kayan yıldızları izlemeyi sever misin? 

Peki, ya gökyüzüne bakmayı? 

Son birkaç gündür geceleri gökyüzü apayrı bir güzellikte. Karanlığın geceye örtü olduğu gökte yıldızlar, ışıl ışıl parlamakta. Uzun zamandır böylesine yıldızı gökyüzünde ve şehrin orta yerinde bir arada görmemiştim. Gördüğüm ilk anda büyülendim, hayranlıkla seyre daldım o yıldızları. 

Sevgili dost,

Gün doğumu mu yoksa gün batımı mı?

İkisi arasında çok düşünsem de tercihim gün batımı olurdu sanırım.

Gün batımı renklerini daha çok seviyorum. Tıpkı Monet’in o birbirinden harika renklerle yer verdiği eserindeki gibi. Bir de gün batımının ardında saklı kalan tatlı bir hüzün varmış gibi. İşte o tatlı hüznü de seviyorum. 

Sevgili dost,

Eğer bir yerlerde gün batımını izliyorsam yanıma eşlik edecek bir müzik de olur benimle. Tabii bazen dalgaların sesine kulak vermek de gerekebilir. Bir de mümkünse kalabalıktan uzak bir yer olmalı. İnsan kalabalığından, koşuşturmasından ve gürültüsünden uzak bir yerde gün batımını izlemek ne hoş olurdu. 


Sevgili dost,

Gökyüzüne bakalım, yıldızları sayalım.

1 Kasım 2022 Salı

20th Century Girl

 


20th Century Girl, Güney Kore 2022.

Film, izleyicileri 1999 yılına götürüyor. Bir grup liseli gençlerin etrafında gerçekleşecek olaylarda Bo Ra adındaki sevimli ve hayata hep pozitif bakan bir genç kızın başından geçecek olan bir aşk hikayesi karşımıza çıkıveriyor.

Bo Ra, en yakın arkadaşının hoşlandığı çocuğu onun için yakın takibe almak zorunda kalır. Çünkü en yakın arkadaşı hastalığından dolayı kısa bir süreliğine Amerika’ya ameliyat olmak için gidecektir. İki yakın dostun birbirlerinden uzak kalacağı bu süreçte arkadşaının ilk aşkı ile ilgili bilgiler toplayıp onu haberdar edeceğini söyleyen Bo Ra, gerçekten de sözünü tutar ve okulun ilk gününden itibaren arkadaşından yalnızca adını öğrenmiş olduğu çocuğu takibe başlar.

Bo Ra, arkadaşının ilk aşkıyla ilgili bilgiler topladıkça bu bilgileri yakın arkadaşıyla bilgisayar üzerinden paylaşır. Zaman geçtikçe bilgi topladığı erkeğin yanında hep beliren başka bir erkek de Bo Ra’nın dikkatini çeker. Bu erkekle yakınlaşmaya başlayan Bo Ra, kendisini hiç beklemediği ve ummadığı bir aşk üçgenin içinde bulur. 

Romantik-melodram türündeki film, hiç beklenmedik bir gidişata ve sona sahip oluşuyla izleyiciyi şaşırtıyor. Kapleri ısıtan bir aşk hikayesi.

31 Ekim 2022 Pazartesi

Ekimin Son Günü

 



Birkaç gündür soğuk algınlığı ve nezle karışımı bir rahatsızlık geçirmekteydim. Çok şükür bugün daha iyiyim ve biraz kendime gelebildim. Hasta olmadan önce akşam üzerine doğru yürüyüşler yapmaya başlamıştım. Sonrasında başlayan kısa aralıklı hapşurmalar bir şeylerin habercisi olmuş olacak ki kırgınlık ve halsizlik kapımı çalmış oldu işte.

Sokaklardaki ağaçlar çoktan rengarenk renklere büründüler. İçimden dışarıya çıkmak, kendimi doğanın içerisine atmak ve sonbahar resimleri çekmek geçse de henüz tam iyileşmeden bunu yapamayacağım gibi gözüküyor. Önce bağışıklığımı güçlendirmeli sonrasında ise güzel sonbahar resimleri çekmeye gitmeliyim.

Yaşadığım ilçenin belediyesinin aylık etkinliklerini takip etsem de kültür-sanat adına pek verimli çalışmalar bulamıyorum. Bu yüzden de Üsküdar’ın etkinliklerini takip ediyor ve uygun etkinlikler buldukça katılmaya gayret ediyorum. Özellikle sonbahar ve kış aylarında her aya bir yetişkin tiyatrosu koymaları çok iyi oluyor. Geçen yıl katıldığım Ölü Ozanlar Derneği tiyatrosunu bu ayda da yapmışlardı. Çok beğendiğim bir tiyatro oyunu olarak hafızamda kalmıştı. Kasım takviminde de Moliere’den bir tiyatro oyunu gösterilecekmiş. Fırsat olursa buna da gitmeyi istiyorum.

Çok hızlı geçen bir ay oldu. En sevdiğim aya ise saatler kaldı. Kışın habercisi, kasım ayına. Kasımda doğduğumdan mıdır neden bilmiyorum ama en sevdiğim ay olmuştur hep. Bir sonraki ayda sağlıklı bir şekilde yapmak istediğim birçok şey var. 

Sevgili okur,

Hepimize güzel, sağlıklı ve huzurlu bir ay olması dileğimle.

 

BİRPEMBESEVER