31 Aralık 2021 Cuma

Bir Dişçi Hikayesi

 



Haftalardır ertelediğim diş muayenesini bugün itibariyle gerçekleştirmiş oldum. Yıllardır gittiğim ve güvendiğim bir diş hekimim olsa da dişçi korkumu hala daha yenebilmiş değilim. 

Ben orta okuldayken gittiğim bir diş hekiminin yaklaşımı ve tutumundan etkilenmiş olacağım ki şu an en basit bir muayeneden bile ürküyorum.

Bugün de yıllık muayene için diş hekimine görünmeye gittim. Muayene genel olarak iyi geçti. Ancak Bruksizm yani diş sıkma ile de tanışmış olduk.

Diş hekimime ilettiğim bazı şikayetlerin sonucunda uyurken dişlerimi sıktığım ortaya çıktı. Dişleri sıkmanın sonucunda da dişlerde ağrılar beraberinde boyun ve omuz ağrılarını da getiriyormuş. Bir süreliğine gece plağı kullanacakmışım. 

Bir de son olarak 20'lik diş.

Çıkması ayrı, çekim süreci ve sonrası apayrı bir dert olan canım 20'lik dişler.

20'lik dişlerim çıkmaya başladıkça çekimlerini de yaptırıyorum. En son geçtiğimiz yıl yine bir kış ayında bir 20'lik dişime daha veda etmiştim. Bugünkü muayenede de bir 20'lik dişin daha çekimine karar vermiş bulundum.




30 Aralık 2021 Perşembe

Sevgili Dost #47

 


Sevgili dost,

Bir yanım sana yazmaya çekiniyor, diğer yanım ise sana tekrar yazıyor olduğum için çok heyecanlı ve mutlu.

Bugün çokça mektuplaşmayı özlediğimi hissettim. Elime kalem alıp kağıdın satırlarını doldurmayalı epey zaman olmuş. 

''Bir an, anında geçip gider ama o anı çizerken onu tekrar yaşarsınız.''

Evet, sevgili dost. 

Bazen bazı resimleri çizerken o anı tekrar yaşıyormuş gibi hissettiğim oluyor. Biraz da bu yüzden resim çizmeye karşı tutkum olduğunu düşünüyorum. Yazmanın, çizmenin, okumanın, dinlemenin olmadığı bir yer hayal edemiyorum. Hepsi hayatımda iyi ki varlar.

Sevgili dost,

Güzel bir kek tarifi denedim, senin de tatmanı isterdim.

Her ne kadar kakaoya alerjim olsa da onsuz da yapamıyorum. Böyle de bir ikilimdeyim.

Sevgili dost,

Bir yıl daha bitiyor. 

Nefes aldığın her günün kıymetini bil ve şükret.

Kendini hafife alma, kendini tanımak için bir şans ver. 

Kendini sev ve kendinle zaman geçir. 

Çevrende seni gerçekten seven ve değer veren insanları tutmaya gayret et. 

Sevgili dost,

Yeni bir yıl geliyor.

29 Aralık 2021 Çarşamba

Bad and Crazy

 


Bad and Crazy, Güney Kore 2021.

Başrollerinde Lee Dong Wook ve Wi Ha Joon’un yer aldığı dizide Lee Dong Wook, bir polis dedektifidir. Yaşamını ve meslek hayatını züppe ve materyalist bir şekilde sürdüren dedektif aynı zamanda çevresinden de göstermiş olduğu başarılarla övgüyle bahsedilir. Fakat bu başarılarını yürütmüş olduğu davalarda rüşvetlerle elde etmiştir.

Polis dedektifin içinde yaşayan gizli kişiliği bir gün ansızın ortaya çıkıverir. Yeni kişiliği onu tamamen bambaşka birine dönüştürür. Meslek hayatında adaletsizlik yapan kötü adamlar karşısında bir kahraman gibi savaşmaya başlar. 

Yeni kişiliğinden haberi olmayan polis dedektifi için başlarda bu durum biraz komik ve açıklanamaz bir haldedir. Ancak zamanla içinde yaşayan yeni kişiliğin ortaya çıkması ve kendinde çoklu kişilik bozukluğu olduğunu fark etmesiyle ikili, kendi aralarında küçük anlaşmalar yapmaya başlar.

Güncel Kore dizilerinden. Başrol oyuncuların performansı ve dizinin konusu mükemmel. Dizi türü için kara mizah, aksiyon barındırdığını söyleyebiliriz. Dizi 12 bölümden oluşuyor.

27 Aralık 2021 Pazartesi

1984

 


''Geleceğe ya da geçmişe, düşüncenin özgür olduğu, insanların birbirinden farklı oldukları ve yapayalnız yaşamadıkları bir zamana; gerçeğin var olduğu ve yapılanın yok edilemeyeceği bir zamana.''

''NASIL’ını anlıyorum: NEDEN’ini anlamıyorum.''

''Artık ölmüş olduğunu düşündü. İşte şimdi, düşüncelerini dile getirebilmeyi başardığında, can alıcı adımı attığını geçirdi aklından. Her davranışın sonuçlarını, o davranışın kendisi doğurur. Yeniden yazmaya koyuldu.''

''Her şey bir sis bulutu içinde yitip gidiyordu. Geçmiş silinmekle kalmıyor, silindiği de unutuluyor, sonunda yalan gerçek olup çıkıyordu.''

''İnsan, tarihi, kitaplardan öğrenemediği gibi mimariden de öğrenemiyordu.''

''Birini seviyorsan gerçekten severdin, verecek başka hiçbir şeyin yoksa bile sevgin yeterdi.''


1984, George Orwell.

Yazarın 1948’de kaleme almış olduğu eserinde Winston adındaki ana karakterin distopik bir dünyada başından geçen olayları okuyoruz.

Büyük Birader olarak bilinen bir kişinin kurmuş olduğu partiyle ülkenin yönetilmiş olduğu, insanların belli bir hiyerarşi ile sınıflandırıldığı, halkın tüm insani duygulardan arınmasının emredildiği, insanların birbirleriyle konuşmasının yasaklandığı ve birçok yasağın getirildiği bir ülkede yaşam süren Winston, Gerçek Bakanlığı’nda çalışan ve tıpkı diğer insanlar gibi sıradan bir hayat süren biridir.

Büyük Birader’in insanların kaldıkları evlere, iş yerlerine, toplum içerisinde kullanılan ortak yaşam alanlarını kurdurmuş olduğu tele ekranlar ve ses kayıt cihazlarıyla tüm insanlar her saniye kayıt altına alınmakta ve dinlenmektedir. Bu yüzden Büyük Birader’in kurduğu partiye her insanın sadık kalması ve bağlılık göstermesi gerekmektedir.

Aklındaki düşünceleri dile getiremeyen Winston, hayal kurmayı bile unutmuştur. Bir gün bir antika dükkanında dolanırken eline güzel bir defter geçer. Bu defteri satın alan Winston bu deftere aklındaki düşünceleri, hayalleri, umutları ve partiye olan nefretini yazmayı planlar. Zihnindeki düşünceleri serbest bırakan Winston’ın zamanla Büyük Birader’e olan öfkesi dolup taşacaktır. Onun bu öfkesi toplum içerisinde partiye ve Büyük Birader’e karşı örgütlenen bir topluluğa katılmaya kadar itecektir.

Orwell, kitabın yazımını 1948 yılında kaleme alır. Kitabın geçtiği yıl olarak 1980 yılını seçer fakat Orwell’ın hastalığı üzerine kitabın geçtiği yılda karar kılınamaz. 1948 yılında eserini kaleme almaya başladığı için Orwell, 1948’in son iki rakamının yerlerini değiştirerek eserine şu anki adını vermiş olur.

25 Aralık 2021 Cumartesi

V.I.P

 


V.I.P, Güney Kore 2017.

Kuzey Koreli yüksek rütbeli bir adamın oğlu Kuzey Kore’de seri cinayetler işlemektedir.  Oğlunun polisler tarafından araştırmaya alındığını öğrenen baba, oğlunu Güney Kore’ye kaçırtır.

Kaçak yollarla ülkeye giren genç adam burada cinayetlerine kaldığı yerden devam eder. Güney Koreli bir polisin dikkatini çeken bir cinayet davası, Kuzey Kore’de işlenmiş olan seri cinayetlerle benzerlik göstermektedir. 

Güney Koreli polis, Kuzey Kore’den gelen seri katili yakalamak için harekete geçer fakat Interpol ve Kuzey Kore’den gelen yüksek rütbeli kişiler seri katili koruma altına almak için çoktan önlemleri almışlardır. Güney Koreli polise tuzak kuran adamlar, onu seri katilin avı haline getirir.

Güney Koreli polise yardım etmek için Kuzey’den kaçan ve görevinden alınan bir polis memuru vardır. Bu ikili bir araya gelip Güney’de işlenen seri cinayetlerine son vermeyi ve seri katili yakalamayı amaçlarlar.

Film mükemmel bir kurguya sahipti. Filmin başları ilk başta karışık gelse de olaylar yaşandıkça izleyicinin zihninde olay örgüsü oturmaya başlıyor. Filmin psikopat seri katil rolünde Lee Jong Suk yer alıyor.


24 Aralık 2021 Cuma

Güneşli ama bol rüzgarlı bir gün

 


Bugün hava ışıl ışıldı. Güne erken başlamış olmanın avantajını kullanıp dışarıya çıkmaya karar verdim. Öncesinde evden çıkmadan evvel telefonumu güzel fotoğraf kareleri çekebilmek adına şarj ettim. Güneşli bir hava olsa da insanı uçurtacak kadar soğuk rüzgarın oluşu beni, atkımı ve eldivenlerimi almak konusunda uyardı. Toplu taşımada yanıma okumak için bir kitabı da bez çantama ekleyip evden çıktım. Evden çıkarken az çok aklımda bir plan yapmıştım. Planım önce kapalı çarşı taraflarına gidip sonrasında yürüyürek Vefa Bozacısı’na geçmekti. 


Birkaç yere fotoğraf çekmek için uğradıktan sonra bozacının yolunu tuttum. İstanbul’da bu yer dışında güzel boza yapan başka bir mekan bilmiyorum. Özellikle sıcak sunulan bozaları harika. Geçtiğimiz aya göre fiyatlarının zamlanmış olması ise üzücü.

Süleymaniye taraflarında dolaşırken karşıma beklenmedik bir şekilde daha önce girmediğim bir müze çıktı. Yürüme mesafesinde olan müzeyi de gelmişken gezdim. 

Eve dönüş yolunda güneşin batışını seyretme şansım oldu. Güneş batarken bir yandan kıyıya vuran dalgaları dinlerken diğer yandan güneşin batarken denize yansıttığı o güzel renkleri seyre daldım.

23 Aralık 2021 Perşembe

Okay Madam

 


Okay Madam, Güney Kore 2020.

Mi Young, geleneksel pazarda baget ekmek sattığı küçük bir dükkana sahip bir kadındır. Kocası Seok Hwan ise evinde bilgisayar tamirciliği üzerine çalışır. İlkokula giden sevimli bir kızları bulunan çift kazandıkları paraları çocukları için yatırım amaçlı biriktirmektedir. Kendi hallerinde mütevazi bir hayat süren çiftin, bir gün Mi Young’un bir gazoz içeceğini açmasıyla hayatları değişecektir.

Gazoz kapağında bedava Hawai tatili kazandığını anlayan çift bu tatile ilk başta gitmek istemez. Öyle ki tatil her ne kadar ücretsiz olsa da belli başlı ücretler çıkacaktır. Küçük kızlarının ısrarı üzerine onu kıramayan anne babası Hawai tatili için hazırlık yapmaya başlarlar.

Hazırlıklar tamamlanır ve Hawai için uçağa binilir. Ancak uçakta yolcular arasında bir terörist ve gizli ajan bulunmaktadır. Tüm bunlardan habersizce Hawai yolcusu olduğunu düşünen çift, kendilerini büyük bir maceranın içinde bulacaklardır.

Aksiyon-komedi türdeki film izleyenleri bol kahkaya boğuyor. Güney Kore sinema severlerin aksiyon ve komedi dolu bu harika filmi izlemelerini tavsiye ederim.

22 Aralık 2021 Çarşamba

Resim Müzesi ve Ihlamur Kasrı

 


Resim Müzesi, Dolmabahçe Sarayı’nın dört ana bölümünün sonuncusu olmakla birlikte 1855 yılında veliaht dairesi olarak inşa ediliyor. 2014 yılında bu kısım 11 temalık bölümden oluşan resimlerle ziyaretçilere açılan bir müze haline getiriliyor.

Müzenin içerisinde Türk ressamların yanı sıra birçok farklı ülkeden ressamların eserleri de ziyaretçilere sunuluyor. İçeriyi gezmek yaklaşık iki saatimi almış olsa da sergilenen eserler hayranlık uyandıracak nitelikte.



Beşiktaş’ta yer alan müzeye giriş müze kart ile ücretsiz sağlanabiliyor. Müze pazartesi günleri hariç diğer günler açık. Resim Müzesi’nin içerisinde yer alan Şeker Ahmet Paşa Çay Salonu adında deniz manzarası eşliğinde bir şeyler yiyip içebileceğiniz kafe mevcut. İşletmenin önünde sıra olduğu için beklemek istemedim ve orayı es geçtim.

İkinci ziyaret ettiğim yer Şişli’de yer alan Ihlamur Kasrı oldu.



Barok tarzında inşa edilen köşk, Sultan Abdülaziz zamanında inşa ediliyor. Köşk dışarıdan bakıldığında büyük dursa da içeriye girildiğinde küçüklüğüyle şaşırtıyor. İçerideki yetkili de şaşkınlığımı anlamış olacak ki aklımdan geçeni sesli bir şekilde söyledi. Ve sonrasında kasrın tarihçesini anlattı. 

Ihlamur Kasrı’nın içinde bulunan bahçesi de görenlere huzur veriyor. Yemyeşil bahçenin içerisindeki tavus kuşları, tavşanlar, havuzların içerisindeki ördekler ziyaretçilerin ilgisini çeken başlıca etmenlerden birkaçı.



Pazartesi günleri dışında diğer günlerde açık olan Ihlamur Kasrı’na girişler müze kartınız varsa ücretsiz sağlanıyor. Eğer müze kartınız yoksa da güncel ücretlendirmeye göre girişler gerçekleşiyor. Müzelere girişlerde sesli bilgilendirme cihazını da ücretsiz bir şekilde ödünç alabiliyorsunuz.

21 Aralık 2021 Salı

Yağmurluklu Katil : Kore’de Canavar Takibi

 


The Raincoat Killer : Chasing a Predator in Korea, 2021 belgesel.

Belgesel, bu yıl yayınlanıyor ve gerçek bir olayı ekrana yansıtıyor. 2000’li yılların başında Güney Kore’nin bir semtinde başlayan cinayet, peşi sıra işlenecek ve durduralamaz bir hal alacak ölümleri beraberinde getirecektir.

Yoo Young Chul, Seul’de yaşayan zengin insanları hedef alarak onların ölümüne sebep olur. İşlediği cinayetlerle tüm ülkeye adına duyuran seri katili yakalamak için ülkede özel bir ekip kurulur. Cinayetlerdeki tüm detaylar, ipuçları varsa kamera kayıtları tek tek yoklanır ve delil haline getirilir. Adım adım ilerleyen dedektifler o zamanın teknoloji ve imkanlarıyla zor olsa da katilin izini bulmaya çok yaklaşırlar.

30’a yakın kişinin ölümüne sebebiyet veren seri katilin yakalanma sürecini üç bölümden oluşan suç belgeselinde izliyoruz. O dönem görev yapan polisler, savcılar, psikologlar da belgeselde röportaj veriyor. Gerçek görüntülere de yer verilen belgeselde, bir seri katilin titizlikle yakalanma sürecini ele alıyor.

18 Aralık 2021 Cumartesi

Bir Diğerini Üstün Görme Çabası

 



Değer yargılarımız. 

Bizi bizi yapan şeylerin başında gelen temel kavramlardan biri olabilir. Kişiden kişiye göre farklılık gösteren değer yargıları, yetiştiğimiz çevreden de büyük payda etkilenmektedir. Bulunduğumuz ya da bulunacağımız çevreler de değer yargılarımızın değişmesine, şekillenmesine ya da sönmesine sebep olabilir.

Bireysel farklılıklar gösteren değer yargılarımız toplumla buluşunca ortak değer yargıları içermeli. Yani toplumdayken: ''Benim saygı kurallarım böyle, kendi davranışlarım başka insanlara rahatsızlık verse bile hiç sorun değil, önemli olan benim duygu ve düşüncelerim...'' gibi ben dili ile kurulan cümleler aynı ortamı paylaştığımız toplumda bana göre ne bir önem ne de bir değer niteliği taşımıyor.

Toplumdayken başka bir insana saygı duymayan kişinin kendisine karşı da herhangi bir saygısının olduğunu düşünmüyorum. 

Ben dilinin konuşulduğu konuşmalar, duygular, düşünceler ve bunlar yetmezmiş gibi kadın erkek olarak ötekileştiriliyor olmamız. Bazı insanlarda bir diğerini üstün görme çabası hakim. Toplumda, trafikte, toplu taşımalarda, sosyal medya platformlarında. 

Kendini üstün gören kişi, üstün gördüğü kişiye karşı büyük bir zafer kazanmışçasına bu hissi çevresine belli ediyor. Kendi adına kazandığı bir zafer mi yoksa bir kibir mi?

Toplum olarak nereye sürükleniyoruz, bir bilinmezlik. Tek bildiğim ve tahmin edebildiğim şey ise bu bilinmezliğin şimdilik bana umut vaat etmiyor olması.

16 Aralık 2021 Perşembe

Bu Dolandırıcılara Dikkat !

 


Kasım ayının sonlarına doğru blog sitemde maillerim için kullandığım mail adresime yabancı birinden ilk olarak "Hello" şeklinde bir mesaj aldım. Şu an yapmasamda geçtiğimiz yıllarda farklı ülkelerden mektup arkadaşlığı ve kartpostal takası yapıyordum. Maileme gelen bu iletiyi de onlardan biri sanarak "Beni tanıyor musunuz?" şeklinde yanıtladım.

Buna ek olarak blog istatistiklerimi incelediğimde yurt dışı ziyaretlerinin oldukça aktif ve yoğun olduğunu da fark ediyorum. Bana mail atan kişi/kişilerin de mail adresime blogum aracılığı ile ulaştıklarını düşünüyorum.

Verdiğim yanıta karşı taraftan yanıt gecikmedi. Yarım saat kadar bir süre geçti ve upuzun bir maile ilaveten üç tane kadın resmi gönderdiler. Gelen ikinci mailde göz boyayan süslü cümleler ve sonrasında şahsın hayalinde kurduğu bir karakterin kişisel bilgilerini içeriyor. Maili okuduktan sonra internette benzer mailleri alanlar var mı diye araştırınca bu dolandırıcılığın hem kendi ülkemizde hem de yurt dışında organize olunmuş bir dolandırıcılık suçu halini aldığını öğrendim. 

Durumu öğrendikten sonra da asla yanıt vermedim ve kişiyi spam kutusuna ekledim. Normalde spam mesajlar gelen kutuma düşmeden engelleniyordu. Bu sefer neden olmadı hiçbir fikrim yok.

Cimer’e konuyla ilgili belgelerle birlikte şikayette bulundum. Emniyet’in siber suçlar bölümüne gidip şikayette bulunmamı istemişler. Sonrasında da ilgili evraklar oluşturulup savcılığa başvurmam gerekiyormuş. Bunun için de 6 aylık bir sürem varmış.

İnternette buna benzer olayları yaşayan ve dolandırılan bir sürü insan var. Şikayette bulunup olayı dava boyutuna taşısam sağlıklı bir sonuç alır mıyım, bilmiyorum. Bu konuda hem sizin düşüncelerinizi almak hem de sizleri başıma gelen bu olayla ilgili bilgilendirmek istedim.

15 Aralık 2021 Çarşamba

Bitki Çayının Tesiri

 



”Her davranışın sonuçlarını, o davranışın kendisi doğurur.“

Son iki aydır düzenli olarak kütüphaneye gidiyorum. Ayda bir kere kitap ödünç almaya gittiğim kütüphanede aylık kitap alma limiti üç tane. Böyle olunca öncesinden uygulamadan araştırıp seçtiğim kitapların kodlarını not alıyor, kütüphaneye gittiğimde de raflardan alacağım kitapları kolaylıkla buluyorum.

Şu an okuyor olduğum kitabı okumayı dört gözle bekliyordum. Fakat son günlerde elime kitap alamıyor, içimden pek bir şey yapmak da gelmiyordu. Hal böyle olunca akşam yemeğinden sonra kendime bitki çayı hazırlayıp en sevdiğim bardağıma koydum. Okuma kitabımı alıp masaya geçip bir saat kadar kitap okumaya koyuldum.  Verimli bir saat geçirdim.

Dünden beri ara ara fırtına çıkıyor. Bugün annemle kısa süreliğine dışarıya çıktım. Evden çıkmadan evvel boynuma bir atkı geçirdim. Tam kapıdan çıkacakken geri dönüp ellerime bir eldiven geçirdim. Dışarıdaki havanın hiç şakasının olmadığı esen rüzgardan ve çiseleyen yağmur damlalarından belliydi. Son dakika iyi ki eldivenlerimi almışım dedim.

Soğuk havadan dışarıda olan bitkilerim de nasibini aldı. Dün gece şiddetli rüzgar ve yağmur olunca onları kısa süreliğine içeriye aldım. Graptosedum’lar soğuyan havayla birlikte gittikçe renklerini değiştirdiler. Sukulentlerde renk değiştirme süreçleri endişelenecek bir durum değil. Renk değişimiyle sukulentler hava değişimine karşı adaptosyon sürecini yansıtıyor.

Yazımın ilk satırında bahsettiğim alıntı şu an okuyor olduğum bir kitaba ait. Tırnak içindeki cümle, kendi içinde saklı bir sürü cümle barındırıyormuş gibi hissettim. Bu alıntıyı seninle de paylaşmak istedim. 


13 Aralık 2021 Pazartesi

On Üç Aralık

 


Yağmurlu bir günden merhaba sevgili okur.

Bursa'dan döneli birkaç gün oluyor. Bir gün dışında günler şansıma hep güneşliydi, tıpkı ilkbahar havası gibiydi. Teyzelerimle, kuzenlerimle bol bol vakit geçirdim. Arada mesafelerin oluşu, hayatın telaşesi ve bunlara eklenen virüs de olunca ziyaretleri azaltmak zorunda kaldık. 

Eğer bir gün Bursa'ya yolun düşerse sevgili okur gezilecek yerler dışında yine Bursa'ya özel leziz tatları denemeni tavsiye ederim. Bunlardan ilki ''Cantık''. Pidenin üzerine kıymayla iç malzemesi yapılmış pide. Bir diğeri ise ''Tahanlı Pide''. Tahini pek sevmesem de tadı gerçekten güzeldi. Taş fırında pişirilen tahanlı pide sıcak yeniyor. Bu fırının da tahanlı pidesi çok meşhurmuş.



Geçtiğimiz cumartesi günü satranç dersimiz vardı. Bu hafta yerli malı haftası olduğundan dolayı eğitmenimiz meyvelerle satranç taşları yapıp oynamamızı söylemişti. Herkese düşen meyveler geçen haftadan belirlenmişti. Meyvelerle satranç oynamak da pek keyifli oldu. 

Şu sıralar bir tane de müzik aleti çalma isteği var içimde. Özellikle de keman çalmak. Zorluk düzeyi nedir, nasıldır hiçbir fikrim yok. Ama başarabilirim diye düşünüyorum, şimdilik. :) 

Birpembesever'den huzurlu ve mutlu akşamlar!

10 Aralık 2021 Cuma

Snatch Up

 


Snatch Up, Güney Kore 2018.

Min Jae beş parasızdır ve hasta olan annesinin ameliyatı için para bulup hastaneye ödeme yapması gerekmektedir. Kaldığı dairenin depozitosunu almaya karar verir. Depozitosunu alacağı sırada parasını bir kabadayıya kaptırır.

Kabadayı aldığı parayı tanıdığı bir siyasetçiye borç olarak verir. Borç verdiği siyasetçiyi de öldürmek isteyen başka bir tefeci vardır. Bu tefeci adam, katil tutar ve siyasetçi adamı öldürmek ister. Böylece para tefeci adama kalacaktır.

Bu kötü adamların peşinde de borç batağına düşmüş bir polis vardır. Polis, kendi silahını rehin olarak tefeci adama bırakır. Tefeci adam da tutmuş olduğu kiralık katile siyasetçi adamı öldürmesi için ödünç verir. Bu silah kiralık katilin eline ulaşmaz. Yanlışlıkla Min Jae’nin eline ulaşır. Min Jae eline geçen silahla siyasetçi adamda bulunan para çantasını almak ister. Ve planını uygulamaya koyulur. 

Filmde çok karakter oluşu biraz kafa karışıklığına sebebiyet verse de olayların gelişmesi ve karakterlerin para çantasıyla olan bağlantılarıyla konu anlaşılır hale geliyor. Aksiyon, gerilim, suç türündeki filmde bol bol komedi sahnelerine de yer veriliyor.

9 Aralık 2021 Perşembe

Bursa Arkeoloji Müzesi


Bursa’da yer alan Kültürpark içerisinde yer alan müzede Orta Miyosen Dönem’den Doğu Roma Dönemi’ne kadar yer alan eserler burada sergileniyor.

Bursa Arkeoloji Müzesi dört salondan oluşuyor: Miyosen Dönem-Frig Krallığı, Taş eserler salonu, Arkaik Çağ-Doğu Roma Dönemi, Araba buluntuları salonu.

 


Müzeye girişler ücretsiz. Geçen sene girişler ücretliymiş ancak ziyaretçi sayısı az olduğundan dolayı bu yıl ücretsize çevrilmiş. Müzenin çok da güzel bir bahçesi var. Ayrıca müze çalışanları da çok ilgili ve kibarlar.





8 Aralık 2021 Çarşamba

Bursa’ya Yolculuk

 


Bursa’dan günaydın sevgili okur.

Birkaç gün önce Bursa’ya, anneannemlere gitmek için yola çıkmıştık. Habersiz yapılan sürpriz bir ziyaretti. Bursa’ya vardığımızda anneannem ve dedem ziyaretimize çok sevindiler. Biz de çok mutlu olduk çünkü beş altı aydır birbirimizi görmemiştik.

Burada sevdiğim şeylerden biri de eski mahalle kültürünün hala devam ediyor olması.  Herkes birbirini tanıyor, komşuluklar devam ediyor. Bir diğeri de İstanbul kadar kalabalık bir şehir olmayışı. Toplu taşıma araçları kalabalık değil. Yollarda fazla trafik yok.

Pazartesi ve salı günleri Bursa’nın çarşısında gezindik. Dün de iki tane müze gezdim.   Son girdiğimiz müzeyi gezerken şiddetli bir yağmur başladı ve çıkmamıza yakın müze görevlisi yağmur dinene kadar bekleyebileceğimizi söyledi. Yağmur dindikten sonra Kültür Park’ın içerisinde yürüyüş yaptık.

Bugün için de planlar yapıldı. İnşallah güzel bir gün olur. 

Sana da huzurlu ve mutlu günler dilerim sevgili okur.

3 Aralık 2021 Cuma

Anne with an E

 


 "Sürekli bir mutluluk arayışındayız. Her an her dakika mutlu olmayı beklemek hiç mantıklı değil. Neşeyi ancak üzüntüyü öğrendiğinde anlarsın. En yüksek doruklarda gezinen bizler, bazen en derin kuyulara da düşebiliriz. Bir denge var. Güzelliği de burada."

''Senden başka kimse senin değerini belirleyemez."


Anne with an E, Kanada-ABD 2017.
Anne Shirley, küçük yaşta anne ve babasını kaybeder. Bunun üzerine yetiştirme yurdunda kalmaya başlar.

12 yaşına gelen Anne sevgi dolu, pozitif, hayal kurmayı seven neşeli bir kız olmuştur. Okumaya ve yazmaya hevesli olan Anne diğer zamanlarında evlere temizlik yapmaya veya çocuk bakmaya gider.

Bir gün Anne, Green Gables adında küçük bir kasabada yaşayan Marilla ve Matthew adında iki kardeşin kendisini evlatlık almak istediğini öğrenir. Bu durum ilk başlarda ufak bir yanlış anlaşılma olsa da Anne, Marilla ve Matthew kardeşlerin bir parçası haline gelir onların adeta vazgeçilmezi olur.

Üç sezondan oluşan dizide Anne’nin kasabada geçen maceralarına, kasaba sakinleriyle tanışma sürecine, yaşadığı zorluklara ve mutluluklara ortak oluyoruz. Ayrıca dizi L.M. Montgomery’nin "Anne of Green Gables" adlı kitabından uyarlanarak karşımıza çıkmıştır.

2 Aralık 2021 Perşembe

Düşüş

 



''Beden keyifsiz oldu mu, yürek de ölgünleşir.''

''İnsanlar gösterdiğiniz nedenlere; içtenliğinize ve acılarınızın ağırlığına ancak siz öldüğünüzde inanırlar.''

''Hepimiz birbirimize benzemiyor muyuz, böyle durmadan ve muhatapsız konuşarak, önceden cevapları bilsek de hep aynı sorularla karşılaşarak.''

''Ama yeryüzü karanlıktır, aziz dostum, tahta kalın, kefen ışık geçirmez.''

''Yakınlık kolay bulunur, hem de hiçbir bağlantıya sokmaz insanı. Dostluk ise daha sadedir. Uzun sürelidir ve elde edilmesi zordur, ama bir kez de elde edildi mi, artık ondan kurtuluş yoktur, gereğini yerine getirmek gerekir.''

''İnsanın karakteri olmadı mı, bir yöntem bulması gerek.''

Düşüş, Albert Camus.
Yazar ölümünden kısa bir süre önce yayınladığı Düşüş romanıyla 1957 yılında Nobel Edebiyat Ödülü'nü almaya hak kazanır.
Düşüş romanının ana karakteri Jean-Baptiste Clamence, Parisli bir adamdır. Paris'te avukatlık yapan Clamence, soylu insanların davalarına bakar. Elinden geçen davaları da başarıyla sonuçlanınca Paris'te büyük bir üne kavuşur.

Clamence'nin yolu bir gün Amsterdam'a düşer. Şehrin üzerine gece çökünce eski ve bakımsız bir bara girer ve burada kendi geçmişiyle yüzleşmeye başlar.

Geçmişinde yaşadığı başarılar onun şu anki yaşadığı düşüşe sebebiyet verir. Bu başarıları elde etme sürecini kitaptaki karakter okurla konuşuyormuşçasına anlatır. Clamence'nin gösterişli ve parıltılı hayatı yavaş yavaş son bulmaya başlarken içten içe vicdan azapları, sorgulayışlar ve gerçek mutluluğu arayışın amacı gün yüzüne çıkacaktır.

Felsefi roman kategorisinde yer alan eserde Clamence'nin duygusal çöküşünü okuyoruz.




1 Aralık 2021 Çarşamba

Tuhaf bir şekilde zaman, çok hızlı yitip gitmiyor mu

 




Sevgili okur,

Yılın son ayına da girmiş bulunduk. Nasılsın, günlerin nasıl geçiyor? Ben iyiyim. Şu sıralar okuduğum kitaplar bittikçe kütüphanenin yolunu tutuyorum. Kütüphaneye gitmek, kitap raflarının arasında dolaşmak beni inanılmaz mutlu ediyor. Eğer öğretmen olmasaydım kütüphane sevgimden dolayı hayalimdeki üçüncü meslek olan kütüphane çalışanı olmayı isterdim.

Geçtiğimiz günlerde odamı düzenlerken elime bir kırmızı defter geçti. Defterin kapağını açtığımda içinde 2019 yılına ait tutmuş olduğum günlüklere rastladım. Her gün düzenli ve uzunca yazmamış olsam da istikrarlı bir şekilde birkaç ay iki yıl öncesine ait bir şeyler karalamışım. Şimdi açıp okumak biraz tuhaf hissettirdi.

Çocukken günlüklere, hatıra defterlerine merakım vardı. O zamanlarda hatırlıyorum da hemen hemen çevremdeki arkadaşlarımda da günlük veya hatıra defteri olurdu. Hatıra defterlerine yazılarımızı yazıp, renkli ve kokulu kalemlerle itinayla süsleyip yazının sonuna da küçük bir mani kondurup sonlandırırdık. İlköğretimdeyken ilk hatıra defterimi annem alıp sürpriz bir şekilde vermişti. O günü hiç unutmam. Sonrasında anı defterimi çevremdekilere yazdırmanın telaşı başlamıştı. 

O zamanki anı defterim hala durur. Tebessüm edip anıları tazelemek için açıp okuduğum anlar olur. Tuhaf bir şekilde zaman, çok hızlı yitip gitmiyor mu sevgili okur? 

27 Kasım 2021 Cumartesi

Bin Muhteşem Güneş

 


''Leyla daha önce de cenazelere katılmış, aynen bunlar gibi kadınlar görmüştü; ölüme ilişkin her şeyin hakkını doyasıya veren, kendi tayin ettikleri görev sahasına hiç kimsenin dalmasına izin vermeyen, resmi avutucular.''

''Bakın, bazı şeyleri ben size öğretebilirim. Bazılarını kitaplardan öğrenirsiniz. Ama bazı şeyler vardır ki, mutlaka görmeniz ve hissetmeniz gerekir.''

''Mevsimin ilk karında bu kadar büyüleyici olan nedir acaba, diye merak etti; neden böylesine etkiler insanı? Henüz kirlenmemiş, el değmemiş bir şeyi görme şansı mı? Yeni bir mevsimin, güzel bir başlangıcın çabucak uçup gidecek olan zarafetini, ayaklar altında ezilmeden, kirletilmeden önce yakalama telaşı mı?''

''Bir toplumun, kadınları eğitimsiz olduğu sürece başarıya ulaşma şansı yoktur.''

''Bu kentin ne çatılarını ışıldatan aylarını sayabilirsin,

Ne de duvarlarının gerisine gizlenen bin muhteşem güneşi.''

Bin Muhteşem Güneş, Khaled Hosseini.

Uçurtma Avcısı romanı yazarının kaleme aldığı ikinci eseri. Yazar, Bin Muhteşem Güneş adlı eserinde doğduğu toprakları, Afganistan’ı, anlatıyor. 

Meryem ve Leyla. Birbirinden haberi olmayan, Afganistan’daki bitmek bilmeyen kanlı savaşın kaderini paylaşan iki kadın. Meryem’in çocukluğuyla başlayan romanda Afganistan’ın yeni işgaline de adım adım tanıklık ediyoruz.

Meryem’im işgalin sancılı yıllarında henüz on beşindeyken rızası olmadan yaptırılan evliliği ve sonrasında gerçekleşecek olan esaret, şiddet ve hakaretlerle geçecek yılları.

Leyla ise Meryem’le aynı kaderi paylaşacak olan diğer kız çocuğudur. Leyla’nın Meryem’le yolunun kesişmesiyle aynı kadere ortak olmaları onları birbirlerine daha da yakınlaştıracaktır.

Yazar, hasreti, dostluğu, aşkı ve insanlığı Bin Muhteşem Güneş adlı romanında iki kadın karakterin kesişen hayatlarıyla okura başarılı bir şekilde aktarıyor.

''Issız bir adaya düşüyorsun. Yanına yalnızca beş kitap alabilirsin. Hangilerini seçerdin? Bir gün buna ciddi ciddi mecbur kalacağım hiç aklıma gelmezdi.''

''Ama Meryem doğru dürüst ayrımsamamış, neredeyse hiç umursamamıştı. Bütün bu yılları, zihninin tenha bir köşesinde geçirmişti. Kuru, çorak bir arazide; arzulamanın ve dövünmenin uzağında, hayallerin ve hayal kırıklıklarının ötesinde. Orada, geleceğin hiçbir önemi yoktu. Geçmişse yalnızca tek bir dersi içeriyordu; Sevgi, insana zarar veren bir hatadır; işbirlikçisi, yani umutsa tehlikeli bir yanılsama.''

26 Kasım 2021 Cuma

Beykoz Cam ve Billur Müzesi

 


Müze, adını Osmanlı döneminde Beykoz Cam ve Billurat Fabrika-i Hümayun’dan alır. Dönemin Mısır Hidivi İsmail Paşa’nın kapı keyhudası olan  Abraham Paşa tarafından yaptırılıyor.

360 dönümden oluşan bu yere geçmişte köşkler, kuşhaneler, havuzlar, tiyatro binası ve ahır yaptırılmıştır. O dönemde Osmanlı Devleti’nde bulunmayan bitkiler ve ağaçlar  getirilip buraya dikilmiş. 117 farklı türdeki ağaçlarıyla özellikle sonbahar mevsiminde renk cümbüşüyle bahçe göz kamaştırıyor.







Müze girişinde bahçe ücreti olarak kişi başı olmak üzere 5 lira isteniyor. İçeriye yiyecek ve içecek sokulması da yasak. Müzenin bahçesi çok muntazam bir şekilde. Temiz, yemyeşil kocaman bir arazi. İçerisinde yetişkinlere ve çocuklara hitap eden bir park, banklar, tavus kuşları, tavşanlar bulunuyor.


Müze girişi müze kartınız varsa ücretsiz bir şekilde gerçekleşiyor. Eğer müze kartınız yoksa da yetişkin biletleri 10 Türk Lirası, öğrenci ise 5 Türk Lirası şeklinde.

Müze içerisinde fotoğraf ve video çekimi yasak. Beykoz Cam ve Billur Müzesi’nde Türk camlarının yanı sıra Avrupa’da Osmanlı sarayları için üretilmiş eşsiz eserler de bulunuyor. 12 tematik bölümden oluşan müze, içerisinde 1480 parça eseri barındırmakta. 


                                                             Gingko biloba (mabet ağacı)

Bahçede hem rengiyle hem de yelpaze şeklindeki yapraklarıyla görenleri büyüleyen ağaçlardan biri olan Gingko biloba, botanik türdeki ağaçlardan. Ana vatanı Çin olan bu ağaç dünyada en uzun yaşayan ağaç türlerinden biriymiş ve ağacın yapraklarından bitki çayı yapılıyormuş.

Müzenin içerisinde yer alan cam koleksiyonları harikaydı. İstanbul Marmaray yapımı esnasında yeraltından bulunup çıkartılan bu eserleri günümüzde de görmek insanı mutlu ediyor.


24 Kasım 2021 Çarşamba

Günden Geriye Kalan: Deforme Olan Termosum

 



İkindiden sonra kitabımı ve termosumu alıp civardaki Starbucks'a gittim. Normalde sıklıkla gittiğim bir mekan olmasa da diğer kafelere nazaran oturduğunuzda aldığınız içeceği ya da yiyeceği bir an evvel bitirip gitmeniz için masanızın çevresinde dolaşan garsonların olmayışından dolayı bu yönden iyi bir seçenek.

Siparişimi vermek için kasada beklerken termosumu kasa önüne koydum. Siparişimi alan kadın çalışanın sert mizacı, kaba ve azarlarcasına takındığı üsluba anlam verememişken o anda panik oldum ve termosum yere düşüp deforme oldu. İnsanlar gün içerisinde yaşadığı bir olumsuzluğu veya kendi hayatıyla ilgili bir problemi ortada hiçbir sebep yokken neden bir başkasından acısını çıkartır, anlam veremediğim durumlar.

Sessizliğimi ve kibarlığımı hiç bozmadan siparişimi tamamladım ve içeceğimi alıp bir saat kadar kitap okuyup oradan ayrıldım. Kitabımı okumaya, kendimle vakit geçirmeye gittiğim bir mekandan geriye deforme olan termosum kalmış oldu.

Günün müziği,


23 Kasım 2021 Salı

Pilates | Satranç | Trafik

 


Sevgili okur,

Yağmurlu bir akşamdan merhaba. Daha sağlıklı daha mutlu ve motive edici bir hayatımın olması için iki hafta önce pilatese başlamıştım. Dünkü dersimiz de gayet iyi geçti. Dünden geriye birazcık kas ağrıları eklenmiş olsa da. 

Bugün de kız kardeşimle satranç dersine katıldık. Satranç derslerinin bir kısmı teorik bir kısmı da uygulamalı. Teorik kısımların akılda kalıcılığı az olsa da uygulamaya geçip satranç taşlarıyla buluşunca öğrendiğimiz kavramları pekiştirmiş oluyoruz.

Eğitmenimiz bizleri satranç sınavlarına ve eğitmenliğine hazırlamayı düşünüyor. Satranç öğretilerine katıldığımda hedeflerim arasında böyle bir düşünce yoktu. Yalnızca oynadığım oyunu daha iyi ne kadar ilerletebilirim, bilerek ya da bilmeden yaptığım terimleri öğrenmeyi ve bilinçli bir şekilde uygulamayı amaçlamıştım. İlerleyen zamanda neler gerçekleşecek hep birlikte bekleyip göreceğiz inşallah sevgili okur.

Dersler güzel geçse de İstanbul trafiği ve üzerine eklenen yağmur; gitmemiz gereken yeri ve eve dönüş yolunu çile çekerek gidip gelmemize sebep oluyor. Her ne kadar yaşadığım şehri çok sevsem de iş çıkışına yakın ortaya çıkan trafik sorunu çekilmez bir hal alıyor. 

Günlük yaşantımıza ilave ettiğimiz aktiviteleri rutin haline getirmek insanı olumlu anlamda etkiliyor. Hayatımın bir köşesine pilatesi ve satrancı ekleyebildiğim için mutluyum. 

21 Kasım 2021 Pazar

Fashion People | Marker Kalemlerle Çizim

 



Hobi ve sanat malzemelerinin satıldığı kırtasiyeye ne zaman gitsem kendimi marker kalemlerin arasında buluyorum. Şu sıralar yapmış olduğum çizimlerimi çoğunlukla marker kalemlerle renklendiriyorum. Elimde olmayan renkler konusunda da sulu boyamdan destek alıyorum.

Paylaşmış olduğum resmin tasarımı çizimlerini beğenerek takip ettiğim Japon bir illüstrasyoncuya ait. Onun çizimlerinden bakarak çizdiğim bu çalışmayı da önce kurşun kalemle sulu boya kağıtlarından oluşan defterime bastırmadan kabataslak çizdim. Ardından micron sakura 01 ve 04 numaralı kalemlerle çizimlerin kenarlarını belirginleştirdim.

Sonrasında marker kalemlerimle çizimleri dilediğim gibi renklendirdim. Marker kalemlerle renklendirme yapmak en az sulu boya ile çalışma yapmak kadar zevkli ve keyifli. 

Marker kalemlerle çalışırken kağıt yapısının biraz kalın olması gerekiyor. Sulu boya kağıtları bu konuda benim işimi görüyor. Bu çalışmayı yaparken kullanmış olduğum defter 250 gr'lık sulu boya kağıtlarından oluşuyor. Çalışmayı yaparken boyayacağınız kağıdın altına müsvedde bir kağıt koyarsanız arka sayfaya renk geçmediğinden daha emin olabilirsiniz.

Çalışmayı tamamladığımda ortaya çıkan sonuç beni çok mutlu etti. 


20 Kasım 2021 Cumartesi

Red Notice

 


Red Notice, ABD 2021.

Başrollerini Ryan Reynolds,  Dwayne Johnson ve Gal Gadot gibi usta oyuncuların paylaştığı film, aksiyon-komedi türünde bu ay vizyona girdi.

FBI'nin en iyi ajanlarından biri olan John Hartley, dünyanın en çok aranan sanat eseri hırsızını yakalamakla görevlendirilir. İnterpol ajanı Hartley hırsızı yakalamak için kurduğu planı uygularken karşısına başka bir sanat hırsızı olan ve girdiği her hapishaneden çıkmayı başaran John çıkar. Hartley istemeden John'u da planına dahil etmeye mecbur kalır.

Ajan Hartley ve sanat hırsızı John takım olarak başka bir sanat hırsızının peşine düşerler. Bu macerada birbirini sevmeyen ve anlaşamayan ikili, plan doğrultusunda ilerlemek için ekip çalışması yapmak zorunda kalır. Böylelikle Hartley ve John arasında komik diyaloglar yaşanır.

Film sonuna kadar heyecanını koruyan bol aksiyon ve komedi sahnelerine yer veren bir konuya sahip. Filmin sonu izleyiciyi sürpriz bir şekilde şaşırtmayı da başarıyor.


19 Kasım 2021 Cuma

Venedik’te Ölüm

 


''İnsanlar bir sanat eserini niçin şöhrete eriştirdiklerini bilmezler. Sanat anlayışından yoksun, eserde bunca ilgiyi haklı gösterecek yüzlerce üstünlük bulduklarını düşünürler ama alkışın asıl nedeni tartıya gelmeyen bir şeydir: yakınlık duygusu!''


''Ruhumuzun, yüreğimizin hissettiği yaştayız.''


''Birbirleriyle sadece göz aşinası olan, her gün, hatta her saat karşılaştıkları, birbirlerini inceledileri halde, adetlerin hükmüne ya da kendi kuruntularına tabi olarak ne selam ne konuşma, görünüşte kayıtsız bir yabancılığı devam ettirmek zorunda kalan insanlar arasındaki ilişkiden daha garip, daha nazik bir şey olur mu?''


''Sanat da bir savaş -insanı çabuk çürüğe çıkaran yıpratıcı bir savaş- değil miydi?''

Venedik’te Ölüm, Thomas Mann.

Kitaptaki ana karakter Aschenbach bir yazardır. Orta yaşlı bir adam olan Aschenbach, yazarlık hayatında birçok başarıya imza atmış ve ses getirmiş eserlere sahiptir. Dinlenmek için Venedik’e giden yazar, burada Tadzio adında genç bir kızla karşılaşır.

Genç kız Tadzio, yazarı hem güzelliğiyle hem de gençliğiyle etkisi altına alır. Aschenbach, günlerini Tadzio’ya göre ayarlamaya başlar. Her gününü onu biraz daha fazla görebilmek için planlar. Ve Aschenbach’in uzaktan ilgisi platonik bir aşka dönüşür. Hatta öyle ki ilerleyen süreçte bu aşk takıntılı bir hal almaya başlayacaktır.

Venedik’te büyük bir salgın baş gösterir. Bu salgından ölen insan sayısı artmaya başlayınca yazar da ülkesine dönmeyi düşünür. Ancak bu düşüncesi Tadzio’ya olan tutkusuna yenik düşer ve Venedik’te ölümü beklemeye başlar.



16 Kasım 2021 Salı

St. Antuan Kilisesi | Çiçek Pasajı | Aya Triada Rum Kilisesi

 


İstanbul Beyoğlu'ndaki İstiklal Caddesi üzerinde sol tarafta yer alan kilisenin ilk yapımının tarihçesi 1230'lu yıllara dayanıyor. Bu tarihten sonra farklı yüzyıllarda gerçekleşen yangınlardan dolayı yapıt bugünkü konumu olan Beyoğlu'na yapılır. 

Antuan Kilisesi'nin İtalyan Mimarı Giulio Mongeri, İtalyan Neogotik Üslubunda, betonarme olarak Latin hacı biçiminde inşa ediliyor.


Kilise girişinden bir fotoğraf karesi.




Çiçek Pasajı ya da Cite de Pera adıyla bilinen tarihi pasajın yapımının öyküsü Tanzimat döneminde Sultan Abdülhamit ve Sultam Abdülaziz zamanlarına kadar dayanıyor. Bu pasajın bulunduğu yer eskiden tiyatro olarak kullanılmaktaydı. 1870 yılında gerçekleşen büyük Beyoğlu yangınında tiyatro salonu da zarar görüyor ve İtalyan Mimar Cleanthy Zanno'ya çizdirilen proje ile içinde çarşı ve apartman bulunan bir bina inşa ediliyor. 

Zamanla pasajdaki dükkanlara çiçekçiler yerleşir ve pasaj bugünkü adını alır. Fakat günümüzde içerisinde yeme-içme yerlerinin olduğu mekanlar bulunmaktadır.




Aya Triada Rum Kilisesi Beyoğlu'nda bulunan ve yapımı 1880 yılında tamamlanan tarihi bir kilisedir.






12 Kasım 2021 Cuma

Uğultulu Tepeler

 


''İyi bir yüreğin olursa, kapkara bir zenci de olsan yüzün yine sevimli olur yavrum.''

''Kötü bir yürek en sevimlileri bile çirkinden de kötü yapar.''

''İnsan bazen, kendine de, başkalarına da acımak nedir bilmeyen kimselere de acır.''

''Kendimi iyi hissetmem gerek, ama bu savaşta beni ölümle öyle uzun zaman yalnız bıraktınız ki, artık yalnızca ölümü hissediyorum, yalnızca ölümü görüyorum; kendim de ölmüş gibiyim.''

Uğultulu Tepeler, Emily Bronte.

İngiltere'nin ''Victoria Dönemi'' 19. yüzyılın ikinci yarısında eserler veren Bronte kardeşler, o dönemde kadının edebiyatla uğraşması hoş karşılanmadığı için bir süre erkek kimliğiyle yazarlık hayatlarına devam ettiler.

Uğultulu Tepeler romanındaki karakterler, Emily Bronte'nin gerçek yaşamındaki kişilerden esinlenerek kurgulanmış ve ortaya bu eseri çıkmış.

Uğultulu Tepeler adında bir tepede yer alan malikanede yaşayan ailenin kızı Catherine ile o ailenin evlatlığı Heathcliff arasında geçen aşkın hem ana karakterleri hem de diğer insanları nasıl etkilediğini ele alıyor.

Heathcliff, her ne kadar evlatlık olarak alınmış olsa da onu evlat edinen kişiler tarafından iyi yetiştirilmez ve herkes tarafından dış görünüşünden ötürü dışlanmaya maruz bırakılır. 

Catherine genç kız olur, Heathcliff'e olan hislerini kabullenemez ve Uğultulu Tepeler'in aşağısındaki çiftlikte yaşayan Linton'la evlilik kararı alır. Bu beklenmedik evlilik kararı üzerine Heathcliff de karşı hamle olarak beklenmedik bir adım atar. Yıllar boyu sürecek olan aile kavgaları, nefretler Uğultulu Tepeler ve çiftlik arasında devam edecektir. Ta ki her iki ailenin de çocukları olup birbirleriyle karşılaşana kadar.

Kuşaklar boyu sürecek olan aşkın ve nefretin  öç alma duygusu taşıyan karakterlerin birbirlerinin yaşamına nasıl şekil vermiş olduklarını okuyoruz.

Emily Bronte, otuz yaşında veremden dolayı yaşamını yitiriyor. Uğultulu Tepeler adlı romanını ölümünden bir yıl önce bitirip okurlara sunmuştur.



10 Kasım 2021 Çarşamba

Hayatımızdaki Değişiklikler Üzerine

 


Hayatımızda gerçekleşen değişiklikler. Bizi biz yapan şeyler olmalı.

Değişikliklere hayatımızın her anında olmasa da belli aralıklarda ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Kendimize iyi gelen değişikliklerin gerçekleşmesi bize özgüven, motivasyon, ruhsal anlamda iyi hissetme gücü gibi olumlu geri dönüşler veriyor.

Yeni yaşımla birlikte hayatımda düzenli olarak yapabileceğim aktivitelere katılıyor olmak beni oldukça memnun etmekte. İki aydır gerçekleşen kitap ve dergi okuma etkinliklerine katılıp üzerine bunlarla ilgili gerçekleştirilen tahliller; hayatımda gerçekleştireceğim değişikliklerin ilk adımını atmamı sağladı.

Yapı olarak biraz utangaç biriyim. Böyle topluluklarda da hem utangaçlığımı yenmek adına hem de ortak konular üzerine konuşabileceğim insanlarla bir araya gelmek heyecan verici bir his.

Bununla birlikte düzenli olmak şartıyla spora başladım. İstikrarlı olmasam da ara ara spor yapıyordum fakat bir spor salonuna düzenli bir şekilde gidip spor yapmak başka oluyor. İnşallah bu  düzeni de bozmadan korurum.

Son olarak geçtiğimiz günlerde kız kardeşimin vesilesiyle bir satranç grubuna dahil oldum. Satrançla ilgili terimler, teknikler ve oyun adına öğrenebileceğimiz sekiz haftalık bir programdan oluşuyor. Satranç oynamayı çocukluğumdan beri seviyorum. Bu derslerle birlikte çocukluğumdan kalan bilgilerin üzerine güzel bilgiler eklemeyi umuyorum.

Uzun lafın kısası sevgili okur,

Hayat çok kısa. 

Kendimiz için bir şeyler yapmayı ertelemeden anın kıymetini bilmemiz çok ama çok önemli.

9 Kasım 2021 Salı

Dark Shadows

 


''Erich Segal'in harika romanı 'Aşk Hikayesinden' bir cümle hatırlıyorum. Aşk, asla ''özür dilerim'' demek zorunda kalmamak anlamına gelir.''

Karanlık Gölgeler, ABD 2012.

1960'lı yılların gotik-gerilim dizisinden uyarlanan dizide ana karakter Barnabas Collins'tir. Barnabas Collins, muhteşem bir hayat sürerken yaşadığı kasabada gelenekselleşmiş aile işi olan balıkçılık ile uğraşır. Bir balık fabrikasını işleten Barnabas kasabada ona aşık olan takıntılı bir cadı tarafından lanetlenerek bir vampire dönüştürülür. Cadı bunula yetinmeyip Barnabas'ı bir tabuta koyarak onu 200 yıl kadar toprağın altında kalamaya mahkum bırakır.

1972 yılında kasabada şiddetli bir fırtına kopar. Barnabas'ın içinde olduğu tabut da böylelikle yeryüzüne çıkar. Barnabas özgürlüğüne kavuşmanın sevincini yaşar. Eskiden yaşadığı malikaneye geri döner ve evinde artık başka insanların yaşadığını fark eder. Evde yaşayan yeni aile de Barnabas'ın kuşağından gelen akrabalarıdır. Barnabas yeni ailesiyle yaşamaya uyum sağlarken diğer yandan da onu lanetleyen cadıdan intikam almanın planlarını kurmaktadır.

Fantastik-gizem türdeki filmin yönetmen koltuğunda Tim Burton yer alıyor.  Barnabas Collins karakterine de Johnny Depp hayat veriyor. Filmin karanlık havası ve oyuncuların başarılı performansı filmi harikulade kılıyor.

8 Kasım 2021 Pazartesi

Happiness

 


Happiness, Güney Kore 2021.

Han Hyo Joo ve Park Hyun Sik liseden beri yakın arkadaşlardır. Yetişkin olduklarında her ikisi polis memuru olur ve dostlukları hala devam etmektedir.

Dizi Corona’nın devam ettiği yakın bir gelecekte geçmektedir. Ama şu anki kadar sıkı kurallar yoktur. Salgınla yaşam süregelirken insanların dinmeyen susuzluktan muzdarip oldukları ve birbirlerini ısırdıkları an bulaşıcı olan yeni bir salgın baş gösterir.

Salgının ilk adımlarını kontrol altına almaya çalışanlar arasında polis memuru olan iki arkadaş da yer alır. Büyük şehirde yeni bir yüksek katlı apartmanlar inşa edilmiştir. Bu apartmanlardan birinde ev sahibi olmanın hayalini kuran Han Hyo Joo’nun görev puanının yüksek olması gerekmektedir. Salgınla ilgili bir görevdeyken canının tehlikeye atar ve saldırgan tarafından bileğinden çizilir. Birkaç gün karantinaya alınır.

Bu süreçte salgın gizliden gizliye hızla ilerlemeye başlar. Salgına yakalanan insanlar tuhaf davranışlarda bulunurlar ve etraflarındaki insanlara karşı saldırgan olurlar.

Han Hyo Joo arkadaşı ile bir anlaşma yaparak çok istediği apartman dairesinde kalmaya başlar. Fakat kaldığı apartmanda kısa bir süre sonra tuhaf şeyler olmaya başlar. Ve apartman kapıları salgının genişlemesinden dolayı mühürlenir. Apartman sakinleri hayatta kalmak için mücadele edeceklerdir.

Happiness, Tvn dizisi olup 12 bölümden oluşmaktadır. Gerilim-dram türdeki dizi muhteşem bir konuya sahip.

 

BİRPEMBESEVER