31 Aralık 2020 Perşembe

BEYLERBEYİ SARAYI

 



Sevgili okur,
Dün ailecek keyifli bir gezi gerçekleştirdik.
Açıkçası uzun bir aradan sonra ilk defa böyle gezdiğimi hatırlıyorum. Böyle geziler yapmayı da epey özlemişim. 

Resimde görmüş olduğun yer Beylerbeyi Sarayı. Mekanın yerleşim alanının tarihi Bizans dönemine kadar dayanmakta. İlk inşası Sultan 2. Mahmud döneminde yaptırılıyor. Ardından sarayın yanmasıyla Sultan Abdülaziz döneminde de saray restore edilip yanına sarayın ek binaları da yaptırılıyor. Sultan 2. Abdulhamid'in vefatından önce ailesi ile hayatını burada geçirmiş olduğu saraydır.

Beylerbeyi Sarayı'nın konumu denizin kenarına konumlanmış şekilde yapılmış. Böyle olunca da kaçınılmaz manzara sarayın pencerelerinden gözlemleniyor. 
Sarayın ana binası ziyarete açık. Ancak içeride resim çekmek yasak. Bu yüzden iç mekana dair görsel paylaşamayacağım.

 Geziye başlamadan evvel girişte size elektronik bir cihaz veriliyor. Bu cihaz sayesinde de ana binada yer alan odaların işlevlerini, yer alan mobilyalar hakkında bilgileri öğrenebiliyorsunuz. 






Doğu ve Batı üsluplarının harmanıyla oluşan sarayın iç mekanı çok ihtişamlı ve görkemliydi. Sarayın taban döşemeleri Mısır'dan getirilen hasırlarla kaplıyken, Fransız Baccarat kristalinden avizeler;, Çin, Japon, Fransız, Alman ve Türk (Yıldız Porseleni) vazolar, Türk-Hereke yapımı halılar görülmeye değerdi.




Hafta içi gitmemiz sebebiyle sarayı ziyarete gelen pek fazla insan yoktu. Sarayın bahçesinde oturup ve orada da biraz gezinip vakit geçirdik.


Üst bahçedeki büyük havuzda ördekler de vardı. Yanımda yemek için aldığım simidin yarısını hem ördeklerde hem de bahçenin kedileriyle paylaştım.



Sarayın bahçesine sonradan ekilmiş bambu ağaçları da oraya güzel ve farklı bir hava katmış. Uzun bir aradan sonra gerçekleştirdiğim keyifli gezilerden biriydi. Eğer bir gün İstanbul'a yolunuz düşerse Beylerbeyi Sarayı'nı elektronik rehber eşliğinde muhakkak gezin.

Huzurlu ve mutlu günler!






26 Aralık 2020 Cumartesi

The Deceived




The Deceived, İrlanda 2020.
Micheal bir üniversitede öğretim görevlisidir. Aynı zamanda da yazardır. Micheal'ın eşi de kendisi gibi yazardır. Ancak eşi, Micheal'dan daha çok tanınır ve yazdığı kitaplarla ön plana çıkar.

Micheal her ne kadar belli etmese de eşinin kendisinden popüler olmasını ve iyi kitaplar yazmasını kabullenemez. Bu tutumunu ne karısına ne de çevresindeki insanlara belli eder. İyi bir eş rolü yapar ve bir yandan da karısına ihanet eder.

Micheal, bir gün kötü bir haber alır. Karısı evlerinde çıkan bir yangında ölü bulunur. Yaşadıkları bu küçük kasabada ölüm haberi  pek de normal karşılanmaz. Çünkü çiftin hayatlarında görünürde olumsuz bir durum yoktur. Kadının adı, öldükten sonra da intihar ettiğine dair söylentilerle anılır.

Bu duruma içten içe en çok sevinen ise kadının kocasıdır. Fakat ölen kadının yakın bir arkadaşı ve Micheal'ın Ophelia adındaki bir öğrencisi bu ölümü şüpheli bularak ayrı ayrı Micheal'ı ve onun evinde yaşananları gözlemlemeye başlar. Zaman geçtikçe Ophelia, Micheal'ın bilinmeyen sırlarını gün yüzüne çıkarır ve böylelikle ölümün ardındaki sır perdeleri birer birer aralanır.

Dört bölümden oluşan dizi gizem-gerilim türünde.




 

25 Aralık 2020 Cuma

Günler Geçip Giderken

 




Sevgili okur, aralık ayının son haftasına da yaklaşıyoruz. Biliyorum, zamanın hızına benim gibi sen de yetişemiyorsun. Aslında son günlerde verimsiz geçen günlerimin olduğunu bilmek beni üzüyor. Uyku düzenim biraz bozulunca tüm günümün gidişatını etkiliyor. 

Erken uyandığım günlerde kahvaltıdan önce sabah yürüyüşlerine çıkardım. Bugünlerde yürüyüşe çıktığım günleri özlediğimi fark ettim. 

Herkesin hayatında belirsizlikler yaşadığı zamanlar olmuştur. Son birkaç aydır ben de belirsizlikler içerisinde bir yerlerden gelecek olan güzel bir haberi bekliyor gibiyim. Düşüncelerin belirsizliklerinde kaybolmak da yorucu. Günlerimin çoğunun evde geçiyor olmasına rağmen bu düşünceler beni yoruyor ve yormaya da devam ediyor. 

Bize verilmiş olan bu hayatın uzunluğunu bilmiyoruz. Bu yolun inişli, çıkışlı, dikenlerle ve çiçeklerle kaplı olduğunun da farkındayız. Herkesin yolu da birbirinden farklı. Eğer kendi hayat yolunuzda ilerlerken yanınızda size kucak açan samimi insanların varlığını hissediyorsanız çok şanslısınız.

Yapmak istediğim nice şey var fakat ben motivasyonumu kaybetmiş gibiyim. Dilerim en yakın zamanda silkelenip kendime gelirim.
Senin günlerin nasıl geçiyor sevgili okur? 
Benzer duygulara kapıldığında neler yaparsın?

Huzurlu akşamlar. 






16 Aralık 2020 Çarşamba

THE CALL

 




The Call, Güney Kore 2020.
Farklı zamanlarda yaşayan iki genç kadının bir telefon aracılığı ile birbirleriyle bağlantı kurup hayatlarını değiştirmesini konu alan film.

Park Shin Hye, 2019 yılında yaşayan kadın başroldür. Uzun süredir uzakta kaldığı evine dönen genç kadının hayatı, evlerinde bulunan telefonun çalması üzerine birdenbire değişecektir. Küçük yaşta babasını kaybetmiştir. Annesi ise hastanede kanser tedavisi görmektedir.

Bu evde 1999 yılında yaşamış olan Jeon Jong Seo adında genç bir kadın daha vardır. O da annesini küçük yaşta kaybetmiştir. Ona bakan ise üvey annesidir. Üvey annesi kıza ağır işkenceler ediyordur. Evlerindeki telefon ile 2019 yılında kendisi ile aynı evde yaşıyor olan Park Shin Hye ile bağlantı kurar. Ve iki genç kadın telefon aracılığı ile birbirlerine hayatlarında destek olmaya başlarlar.

Aradan belli bir zaman geçer. Jong Seo geçmişte yaşadığı için Park Shin Hye'nin hayatında bazı değişiklikler yapabileceğini söyler. Babasını tekrar yanında görmek isteyen Shin Hye bu habere çok sevinir. Ve Shin Hye'nin babasının geçmişte gerçekleşecek olan ölümünü Jong Seo engeller.

Sonrasında Shin Hye'nin 2019 yılındaki hayatı tek tek değişmeye başlar. Annesi ve babası tekrar yanındadır. Ancak bu mutlulukları Jong Seo'nun intikam alma düşünceleriyle bozulmaya başlayacaktır.

Gizem, gerilim ve bilim kurgu türündeki filmin konusu ve iki zaman dilimleri arasındaki geçişler oldukça güzeldi. 


15 Aralık 2020 Salı

Yozlaşan Bir Toplum

 




Bazı insanlar vardır. Hep bir isyan, şikayet, kavga, gürültü içerisinde olmaya meyillidirler. Bunlar yetmezmiş gibi bir de etraflarına tüm bu olumsuz düşünceleri ve duyguları empoze etmeye çalışırlar. Ben mutsuzum sen de mutsuz ol ya da benim günüm kötü geçiyor seninki de kötü geçsin.

Dışarıya, topluma karışınca da karşılaşırız böyleleriyle. Aslında bize tamamen yabancı olan böyle bir kimse ufak bir sataşma ile tüm dikkatleri üzerine çekip zirvenin en üstüne çıkmak ister. Ama bilmez ki zirvenin üstü, altı olmuştur onun için.

Etrafımızda mantar gibi türeyen bu tarz insanlara asla prim vermeyelim. Onların seviyesine inmeyelim hatta böyle bir duruma maruz kalırsak hemen oradan uzaklaşalım. Çünkü münakaşaya girdikçe karşı taraf kendini daha önemli bir konumda olduğunu hissedecek. Bazen en güzel cevap hiç cevap vermemek olabiliyor. 

Toplum olarak bilinmezliğe doğru gidiyoruz. Kötülüklerin daha çabuk ve kolaylıkla türediği günleri yaşıyoruz. Tahammülsüzlük peşinden hoşgörü noksanlığını getiriyor. Saygı yoksunluğunun sevgisizliği getirdiği gibi.

Aslında her birimiz belli şeyler üzerinde değişme muhtacız belki de. Mühim olansa bunun erken teşhisini yapıp gereken önlemleri alabilecek adımı cesaretle atabilmek. Öyleyse bugün kendin için bu adımı atmaya başlamaya ne dersin?


11 Aralık 2020 Cuma

Deliver Us From Evil

 




Deliver Us From Evil, Güney Kore 2020.
In Nam adındaki adam bir kiralık katildir. Yaptığı bu kirli işten sıkılan adam son işini yapmak için yola çıkar. Son görevini gerçekleştirip Panama'ya gitmeyi diler. Çünkü orada kendisini yeni bir başlangıç yapmayı düşünür. 

Kiralık katil olarak son görevini de yerine getiren In Nam Kore'den bir telefon alır. Geçmişte onu tanıyan  bir kadın ondan yardım istemek için telefon etmiştir. Kadının küçük kızı okul çıkışında organ mafyası tarafından kaçırılmıştır. Tayland'da kızını bulmaya gücü yetemeyen kadın tek çareyi bu adamı aramakla bulur. 

In Nam, küçük kızı mafyanın elinden kurtarmak için Tayland'a gider. Burada küçük kızı aramaya başlarken Yoo Yi adında biri ile tanışır. Yoo Yi ve In Nam küçük kızı birlikte aramaya başlarlar. Fakat karşılarındaki mafya ise küçümsenmeyecek bir güce sahiptir. Tüm bunlar yetmezmiş gibi geçmişte Ray adında bir adamın erkek kardeşini öldüren In Nam'ın peşine de Ray düşer.

Ray'de bir çetenin lideridir. Oldukça gaddar ve korkutucu olan Ray, gözünü kırpmadan peşine düştüğü adamları bir bir öldürmekle bilinir. In Nam, küçük kız çocuğunu kurtarmaya çalışırken diğer yandan da peşinden gelen Ray ile mücadele etmek zorunda kalacaktır.

Aksiyon, gerilim, suç türündeki filmin başrol oyuncuları Güney Kore'nin nam salmış efsane aktörlerinden oluşuyor. Ayrıca aksiyon sahneleri de film karelerine çok gerçekçi bir şekilde yansıtılıyor.





7 Aralık 2020 Pazartesi

Birtakım Uğraşlar

 




Merhaba sevgili okur.
Virüs hayatımıza girdiğinden beri günlerimizin çoğunu evlerimizde geçirir olduk. Online alışverişler de eskisine göre daha çok rağbet görmeye başladı. Geçtiğimiz haftalarda ihtiyacım olan bir ürünü internet üzerinden sipariş ettim. Ürün elime ulaşınca görseldeki ile hiç alakası olmadığını anladım. Ürünün satıldığı platformda bir sürü yorum vardı. Bütün yorumları okumaya da açıkçası benim pek vaktim yoktu. Biz de ürün iadesi yapıp bugün kargoya verdik. 


Bazı insanlar sahtekarlıkta işinin ehli olmuşlar. İnsanları kandırmak bir yana kendi vicdanları nasıl rahat ediyor, bilmiyorum. Böyle olumsuz duygular ve düşünceler insanların kalplerinde yer edindikçe bu sefer iyi olan duygu ve düşüncelere yer kalmıyor. Kötülükler insanın kalbini, ruhunu, aklını ele geçiriyor. Bir insanın böyle olması toplumu tümden etkilemeye başlıyor. 

Unutulan değerler gün yüzüne çıksa da suç asla o kimsenin kendisinde olmuyor. Çünkü bu sefer de insan etrafına ego duvarlarını tek tek dikmiş oluyor. Mütevazilik de tıpkı unutulan diğer değerler gibi tarih olmaya başlıyor. Yitip giden değerlerin yeniden gün yüzüne çıkması dileğiyle.
Huzurlu akşamlar.


3 Aralık 2020 Perşembe

Stoker

 


Stoker, ABD - Birleşik Krallık 2013.

Prison Break dizisinin başrol oyuncusu Wentworth Miller'ın senaristliğini yaptığı filmde kocasını kaybeden bir kadın ve kızının, aniden ortaya çıkan akrabası tarafından hayatlarının değiştirilmesini konu alıyor. 

Babasını kaybeden India, annesiyle bir başlarına kalır. Ölüm yası tuttukları bir günde kapı zilleri çalar ve evlerine Indıa'nın babasının erkek kardeşi olduğunu söyleyen bir adam gelir. Babasının erkek kardeşini sadece isim olarak bilen İndia ve annesi onu yas sürecinde evlerinde ağırlar.

Amcasını ilk defa gören India ise onda tuhaf ve gizemli şeyler sezer. Fakat annesi bu gizemliliğin pek de farkında değildir. India gizliden gizliye amcasını gözetlemeye başlar. Bir yandan da evlerinin içerisinde korkutucu ve sırlarla dolu kayıplar meydana gelir. 

Gizem, gerilim, korku türündeki filmin yönetmenliğini ise Güney Koreli Park Chan Wook yapmakta.


2 Aralık 2020 Çarşamba

Metamorfoz

 



Byeonshin, Güney Kore 2019.
Beş kişilik bir aile eski evlerinden yeni evlerine taşınmanın heyecanı içerisindedir. Fakat yeni taşındıkları evde tuhaf ve korkutucu olaylar bu ailenin peşine bırakmayacaktır.

Her şeyden habersizce yeni evlerine yerleşen aile üyeleri evde birtakım garaip sesler duymaya başlarlar. Ardından aile üyeleri kendi karakterlerinin dışına çıkarak başka biri gibi davranırlar. Bu olayların asıl sebebi ise şeytani bir varlığın bu aileyi ele geçirmeye çalışmasıdır.

Günden güne evin içerisinde tuhaf hadiseler yaşanmaya devam eder. Sanki her aile ferdinden bir tane daha vardır. Ve aile üyeleri bu durumun farkında değillerdir. Benlikleri ele geçirilen aile üyeleri diğerlerini korkutucu şeyler yapmaya başlarlar. Olaylar durdurulamaz bir hale gelir. Ve evin çocuklarından biri şehir dışında yaşayan amcasını arayıp ondan yardım ister. Ve hep birlikte bilinmeyen varlıktan kurtulmanın yollarını ararlar.

Gerilim-korku türündeki film oldukça heyecanlı ilerlemekte. 






1 Aralık 2020 Salı

Sevgili Dost #45

 





Sevgili dost,

Papatyaları çok severim, bilirsin beni. Gördüğümde bile yüzümü bir tebessüm alır. Bana baharı, saflığı, temizliği çağrıştırır güzel papatyalar. Temiz bir kalbin ve sevginin simgesi gibidir aynı zamanda.


Sevgili dost,

İnsan büyüdükçe hayata olan bakış açısı da  daha farklı şekillenmeye başlıyor. Her yaşımız hatta yaşadıklarımız bizi olgunlaştırıyor. Geçmişteki yaşlarımız bizi bugünkü biz yapıyor. İnsan her yeni  yaşında bir yaş daha yaşlandığını düşünse de aslında olgunlaşıyor da. Düşünmek ve daha temkinli davranıp yaşamak için çaba sarf ediyor.


Sevgili dost,

Bak bu yıl da bitti bitiyor. Senin de hep söylediğin gibi zaman hızlı geçiyor. Hayatın hengamesinde yorulduğunu hissettiğin vakit durmaktan korkma. Kendinin, düşüncelerinin, kalbinin ne istediğini dinle. Önce kendine bunun için fırsat ver çünkü hayat sandığımızdan da çok kısa.

Sevgili dost,

Sonbaharda açan papatya gibi güzel günlerimiz olsun!


28 Kasım 2020 Cumartesi

The Undoing

 



The Undoing, ABD 2020.

Jean Hanff Korelitz'in aynı adlı romanından uyarlanan mini bir Amerikan dizisi. Dizinin başrolünde oynayan Nicole Kidman, mesleğinde başarılı bir terapisttir. Mutlu bir evliliği ve bir tane de çocuğu vardır. Kocası da kanserli çocukları tedavi eden bir doktordur. 

Bir gün hiç beklenmedik bir anda eşi bir suçlama ile karşı karşıya kalır ve kocası ortadan kaybolur. Bu gizemli olay ise kocasının hastasının annesinin evinde feci bir şekilde ölü bulunmuş olmasıdır. 

Polisler ve dedektifler el birliğiyle ile olay yerindeki görüntüleri ve kanıtları toplarlar. Olayın intihar mı yoksa bir cinayet mi olduğuna karar vermeye çalışırlar. Eldeki verilerin çoğu ise doktoru işaret eder. İlk başlarda suçlamaları kabul etmeyen karısı, kocasının masum olduğunu savunsa da zamanla bu fikrinden vazgeçecektir. Çünkü kocasının kendisinden sakladığı birden çok sırrı gün yüzüne çıkacaktır. 

Dizi psikolojik-gerilim türünde. 

27 Kasım 2020 Cuma

Doktor Ox'un Deneyi

 




'' Erdem, cesaret, yetenek, zeka, hayal gücü gibi bütün nicelik ya da özellikler yalnızca bir oksijen sorununa bağlı olabilir miydi? ''


Doktor Ox'un Deneyi, Jules Verne.
Okurların hayal güçlerinin sınırlarını zorlayan bu hikayede yazar, hayali bir şehirde yaşayan bir grup insanın yaşamlarını, bir doktor tarafından gerçekleştirilecek olan gizli bir deneyin detaylarını ve etkilerini ele alıyor.

Flandre'da yani Belçika yakınlarında Quiquendone adındaki hayali bir şehirde yaşayan insanlar günlerini yüzyıllardır sakin, huzurlu, sorunsuz ve kusursuz bir şekilde sürdürmektedirler. Onların hayatında hiçbir kötü duyguya yer yoktur. Bu insanlar kavga, gürültü, şiddet, mutsuzluk nedir bilmezler.

Şehrin yöneticilerinden biri, şehrin önde gelen doktorlarından biri olan Doktor Ox ile bir anlaşma imzalar.  Bu anlaşma şehrin alt yapısı ve ışıklandırmasıyla ilgilidir. Ancak Doktor Ox'un kafasındaki düşünceler pek de masumane değildir. Bu sıradanlaşan kentte bir deney yapmanın peşindedir.

Bu deneyinde Okshidrik gazı kullanarak şehirde yaşayan insanların soluduğu havayı değiştirerek onların duygusal ve sosyal kimyalarını da alt üst etmeyi planlar. Bu planı yavaş yavaş başarıya ulaşırken şehirde yaşayan insanlar sinirli, kavgacı, gürültücü, kural tanımaz olmaya başlarlar. Bu durumdan şehrin yöneticileri de etkilenir ve bu durumun sebeplerini aramaya koyulurlar.

Jules Verne'nin ironi ile kaleme aldığı bu eseri aslında yine yazarın kendi teorisinden esinlenerek kaleme aldığı hikayeyi barındırıyor. 




26 Kasım 2020 Perşembe

Yeni Kaktüs ve Sukulentler

 




Sevgili okur,
şu sıralar çeşit çeşit sukulentlere ve kaktüslere merak saldım. Bitkilerimle ilgilenmeyi, onlarla vakit geçirmeyi seviyorum. Yenilerde edindiğim kaktüs türlerinden biri olan Haworthia'yı da pek bir sevdim.
Yapraklarından dolayı zebra bitkisi olarak da adlandırıldığını öğrendim. Ayrıca bitkinin yanlarındaki minik yavruların da büyümesini heyecanla bekliyorum.

Böylelikle elimde iki tane Haworthia bitkim olmuş oldu. Balkonda onlara güzel bir yer yaptım. Öğle vaktinden sonra güneş ışığını bir süreliğine de olsa görmüş oluyorlar. Haworthia'lar ev bitkileri diye de geçiyorlar. Yani ister cam önünde isterseniz de evinizin herhangi bir köşesinde onlara bakabiliyorsunuz.
Yine çoğaltma işlemi de bitkinin yapraklarından oluyor. İnşallah önümüzdeki baharda Haworthia bitkimin yapraklarından birkaç tane çoğaltmak istiyorum.




Bu da Aloe Vera'mız.
Annem bu bitkiyi yazın almıştı. İlk aldığında sadece üç dört tane yapraktan oluşuyordu. Gün geçtikçe dibinden küçük yapraklar veriyor. 




Geçtiğimiz günlerde un biti ile mücadele ettiğim kaktüsüm, Tavşan Kulağı Kaktüs.
Yeni saksında yeni toprağıyla inşallah uyum sağlamıştır. Yine ara ara un biti var mı yok mu diye dikkatle gözlemliyorum. Birkaç hafta daha bakmaya devam edeceğim.




Kız kardeşimle market alışverişi için çıktığımızda A101'de rastlayıp aldığım yeni sukulentler. Yeni aldığım bitkileri ertesi gününde yeni toprakla değiştiriyorum. Köklerine zarar vermeden eski toprağından ayıklayıp yeni toprağıyla saksıya ekmek çok önemli. Aradan birkaç gün geçince de birazcık su veriyorum ki toprağa kökleri tutunsun. Dilerim hepsi bu kışı rahat ve güzel bir şekilde atlatır.

Sevgili okur,
senin bitkilerle aran nasıl?






24 Kasım 2020 Salı

Birthcare Center

 




Birthcare Center, Güney Kore 2020.

Uhm Ji Won çalıştığı şirkette en genç yönetici konumunu alır. Bu konuma gelmek için hayatından birçok şeyden fedakarlıklar yapan kadın hiç beklemediği bir zamanda anne olacağının haberini alır. 40'lı yaşlarının başında olan ve bu zamanki hayatını öncelikli olarak kariyerine adayan Uhm Ji Won bu habere hem şaşırır hem de sevinir.

Hamilelik sürecinde eşinin desteği de daima onunladır. Doğum anı gelip çatar ve bir gün beklenen bebek dünyaya gözlerini açar. İlk defa anne ve baba olan çifte ise bu durum biraz garip gelir. Bebek doğduktan sonraki üç kişilik yaşamlarına uyum sağlamaya  çalışırlar. Hamilelik dönemini atlatan Uhm Ji Won ise kendisi gibi yeni doğum yapan annelerin bulunduğu lüks bir doğum merkezinde bakım ve terapi hizmeti almaya gider. Burada ailecek vakit geçirecek olan çifti yeni heyecanlar bekler.

Şimdilerde yeni çıkan dizilerden biri. Dram-komedi türündeki dizinin daha çok güldüren sahneleri ağır basmakta. Neşeli ve bol bol güldüren kareler güzel oyunculuklarla yansıtılıyor. 8 bölümden oluşan mini bir dizi.


23 Kasım 2020 Pazartesi

KIZIL

 




''Pencereyi açtı, mektubu yırttı ve kırpıntıları karanlığın içine doğru serpti. Yardım istemektense, orada yitip gitmeyi yeğlerdi. Yaşamın elverişsiz  ve zayıf olan her şeyi yok ettiğini öğrenmemiş miydi? Yaşam ona da eşit davranır ve onu sakınmazdı.''


''Yaşam, dört bir yandan içine doluyor gibiydi, her şey uyumla birbiri içine oturuyordu; üzerinde baskı yapan tek delice arzusu, toz bağlamış kitaplarını açıp öğrenimine yeniden başlamaktı.''


''Bir yetişkin olarak daima çocuklara ve çocukluğa ait şeylerden dolayı acı çekmiş olması bütün yaşamının simgesi değil miydi?''



Kızıl, Stefan Zweig.
Tıp Fakültesini kazanan Berger, ailesinin yanından ayrılarak bir başına Viyana'ya taşınır. Bu yeni şehrin sokakları, insanları ona oldukça yabancıdır. Tek başına geldiği bu şehirde yalnız yaşamakla mücadele etmekle birlikte Viyana'nın soğuk insanlarına ve sokaklarına da uyum sağlamaya çalışır.

Berger henüz genç bir delikanlıdır. Ailesinden uzakta geçirdiği şu günlerde kaldığı pansiyonun yan odasında yaşayan Schramek adındaki avukat adamla dostluk kurmaya başlar. Günler geçtikçe Schramek ile kendisinin farklı yaşamların insanları olduğunu anlamaya başlayan Berger, kendisini ve içinde yaşadığı hayatı sorgulamaya başlar.

Schramek, Berger'ı yaşından ötürü çocuk gibi görür. Henüz bir yaşam tecrübesine sahip olmayan Berger ise bu durumun farkındadır. Bu yüzden de yavaş yavaş bunalıma sürüklenir. Bu bunalımın içinde yalnız olan Berger hayatında bir amaç olarak gördüğü tıp eğitiminden de vazgeçerek kendisini yeknesak bir hayatın içerisinde bulur. Tam her şey bitiyor derken kızıla yakalanan bir çocukla yolu kesişir. O günden sonra kalbindeki duyguları, hayalleri ve arzuları tekrar gün yüzüne çıkar.


22 Kasım 2020 Pazar

Becoming You

 




Becoming You, belgesel programı 2020.
Dünya çapında 100 çocuğun bebeklik dönemlerinden itibaren ilk beş yıllarını konu alan bir belgesel.

Farklı kültürlerde doğan çocukların yaşam tarzları, örf-adetleri, dilleri, kültürleri, hayata olan bakışları, deneyimleri tıpkı görünüşleri gibi birbirinden farklı. İşte bu farklılıklar ekrana güzel karelerle ve renklerle izleyiciye yansıtılıyor.

Dünyanın her köşesinden bir çocuğun kendine has büyüme evrelerine aileleriyle birlikte bizler de ortak olabiliyoruz. Belgeselin en güzel yanı da bu. 2000 günlük bir süreçte çocuklar ben arayışından, kimlik karmaşasına, benmerkezci dönemlerine, ilk çocukluk evresine adım atışlarına, sosyalleşmelerine hatta bir gruba ait olma gibi birden fazla konunun içerisinde kendilerini bulmaktadırlar.

Çocuklar doğmadan önce veya doğduktan sonra kendilerine verilen isim ile o isme has bir kimlik arayışı içerisine girerler. İlk beş yılda kazanılan kimliğimiz de hayatımızın geri kalan kısmında oldukça önemlidir.

Ailelerin çocuk yetiştirmedeki tutum ve davranışlarına da değinen belgeselde her insanın içinde yaşadığı toplumu nasıl şekillendireceğine de vurgu yapmakta.


'' İsim sahibi olmanın ne demek olduğunu henüz anlamazlar.
Çünkü bebekler etraflarındaki herkesten ayrı birey olduklarının bile farkında değildir. Kiminle birliktelerse onların parçası olduklarını sanırlar. Ve ''ben'' diye bir şey olduğunu anlayana kadar kendi kimliklerini oluşturmaya başlayamazlar.''


'' Tutkular çocuklara kimliklerini ve onları öne çıkaran şeyi bulmaları konusunda yardım eder.''


'' 2000 günlük süreçte benzersiz bir kimlik kazanıyoruz. Ne sevdiğimizi biliyoruz. Bir grup ararız ve onun içinde kendimize bir yer buluruz.''


'' Kimliğimiz hayatımız boyunca değişir ama beş yaşımızda kim olacağımıza dair büyük planlarımız vardır.''





20 Kasım 2020 Cuma

Kaktüslerde Oluşan Bitler

 


Dün öğlen vakitlerinde bitkilerimle ilgilenirken tavşan kulağı kaktüsümün üzerinde beyaz beyaz şeyler gördüm. Uzaktan bakınca üzerindeki beyaz dikenleriyle ayırt edilemeyen beyaz lekelerin çok yakından bakınca herhangi bir canlı olduğunu anladım.

 İnternetten araştırmaya başlayınca acı gerçekle karşılaştım. Kaktüsümün üzerindeki beyaz lekelerin bitkilerde oluşan bitlerin olduğunu öğrendim. Evet, insanlarda, hayvanlarda bit olabileceği gibi bitkilerde de bit olabiliyormuş. Öğrendiğim bu bilgiden sonra kaktüsümde oluşan bitlerden nasıl kurtulacağımı araştırmaya başladım.


Un Biti Görseli

Öncelikle bitki bitlerinin adı unlu bit olarak geçmekte. Bitkilere bulaşmalarının ise birden fazla sebepleri olabiliyor. Ayrıca un biti insanlara da bulaşmıyor. Kaktüslerime bulaşma sebebini henüz bilmesem de onlardan kurtulmanın yollarını araştırınca karşıma kimyasal içerikli bitki ilaçları çıktı. Kimyasal bir şeyi kaktüsüme sürmek istemedim. Bu yüzden doğal bir şeylerin arayışına girdim. Ve karşıma bir karışım çıktı.




Bir kaba temiz su koyduk. 
Ardından içerisine bir miktar  beyaz sirke ilave ettik. Biraz da tarçın ekledik ve karışımı güzelce karıştırdık. Kaktüsü hazırladığımız karışımın içerisine koyduk ve biraz beklettik. Ardından kaktüsü çıkartıp temiz su altında yıkadım. Kaktüsün gövdesi ve kökleri su ile çok fazla temas ettiği için kağıt havluyla güzelce kuruladım. Bir gün kadar balkonda kağıt havlunun üzerinde köklerinin tamamen kuruması için beklettim. Bugün de yeni saksısına yeni bir toprakla tekrar ekimini yaptım. İnşallah bu karışım etkisini olumlu bir şekilde gösterir.





14 Kasım 2020 Cumartesi

The Miniaturist

 



The Miniaturist, İngiltere 2017.

Dizi, Nella adındaki genç bir kızın Johannes Brandt ile evlenmesiyle hayatındaki değişikliklere dikkat çekiyor. Nella 18 yaşındadır. Annesinin isteği üzerine Johannes adında zengin bir tüccarla evlenmeye karar verir. Johannes bu evliliğin üzerine Nella'nın ailesinin tüm borçlarını öder. Nella ailesinin huzuru için kendi hayatından vazgeçerek doğup büyüdüğü şehirden ayrılır ve Amsterdam'a taşınır.

Amsterdam'da onu yeni bir hayat beklerken diğer yandan kocasının evinde onunla birlikte yaşayan aşırı dindar kız kardeşinin baskılarına ve kötü sözlerine maruz kalacaktır. Tüm bu olumsuzluklara rağmen kocasını sevmeye çalışan Nella yeni hayatına adapte olmaya gayret eder.

Bir gün Nella'ya kocası Johannes tarafından kendi evlerinin minyatürü olan bir ev hediye edilir. Bu minyatür evi istediği gibi dizayn etmesini ister. Bunun üzerine Nella şehirde adı duyulmuş minyatürcü birinden mektup yoluyla minyatür eşyalar yapmasını ister. Fakat isteklerin dışında tuhaf objeler de gönderilir. Bu objeler Nella'nın odasındaki eşyalara tıpatıp benzer. Nella bir taraftan bu gizemli olayla uğraşırken diğer yandan eşinin ve ailesinin ondan sakladığı sırların peşine düşer.

17. yüzyılda geçen dizide dönemin baskıları, şiddetleri, yargıları zaman zaman izleyiciye yansıtılıyor. İki bölümden oluşan mini dizi aynı adlı romandan uyarlanmış.


13 Kasım 2020 Cuma

Sonbaharın Renkleri

 



Rengarenk renkleriyle kartpostallık görüntüleri barındıran en güzel mevsim sonbahar.
Sarı, turuncu, yeşil, kırmızı en çok bu mevsime yakışıyor. Her ne kadar hüzün mevsimi olarak çağrılsa da benim için yeniden doğuşun mucizesi bir mevsim sonbahar.

Ağaçların dallarından yaprakların dökülmesi, dökülen yaprakların çıkarttığı hışırtılı ses, gittikçe kısalan günler, kestane ve boza satıcılarının sokaklarda gözükmeye başlaması tüm bunlar sonbaharda güzel.

Soğuyan havaları severim. Sonbaharın gelişiyle kışa hazırlıklar da başlıyor. Turşular, konserveler yapılıyor. 

Gardrobumuzda kışlık kıyafetler yerini almaya başlıyor. Yazlıklar bir kenara ayıklanıyor. Sonbaharda yapılan bu kış hazırlığını bahçelerimizde, sokaklarımızda baktığımız hayvan dostlarımız da yapıyor.

Sonbaharın son ayındayız.
Kasım da çok yakında bitecek. Günler, yaprakların ağaçlardan düştüğü gibi hızla geçip gidiyor. Yiten günler unutuluyor. Yerini bir sonraki gelecek olan yepyeni bir güne bırakıyor.

Sevgili okur,
Güzel bir kış bizimle olsun.



12 Kasım 2020 Perşembe

Bitkilerle Geçen Bir Gün

 



Bugün günümün bir kısmını bitkilerime ayırdım. Resimde görmüş olduğun bitkilerin adı Telgraf Çiçeği. Yeşil ve mor yapraklı olarak iki çeşidi var. Bende olanı ise mor yapraklı olanlarından. Büyük olanının saksına biraz daha toprak ilave ettim. Bitkilere su verdikçe zamanla topraklarında azalma olabiliyor. Bu yüzden ara ara toprak ilave etmek de gerekebiliyor. 
Telgraf çiçekleri orta kısımlardan küçük küçük yavru yapraklar vermeye başladı.  Küçük bir saksıya aldığım ise toprağın altından bir yaprak daha vermiş. 

İşte toprağın altından gözüken yaprak.



Yerini değiştirdiğimden dolayı görüntüsü ve şekli değişen büyük sukulentim vardı. Onu da yakın zamanda kesip, yapraklarını çoğaltmak için toprağa bırakmıştım. Geçtiğimiz haftalarda yapraklarını koparttığım gövdeden yeni yavrular çıkmaya başladı. Bir haftadır neredeyse her gün gelişimlerini gözlemleyip durdum.



Bunlar da yapraklardan çıkmaya başlayan minik yavrular.



Son olarak aşağıda paylaştığım bitki de Haworthia. Kaktüs türlerinden biri oluyor. Dokusu dikenli değil, biraz farklı. Zor bir bakımı da yok. Bu bitkim de küçük bir saksıdaydı. Daha iyi gelişmesi için biraz daha büyük bir saksıya aldım. 





Günün bir kısmı bitkilerle geçti sevgili okur. Onlarla ilgilenmeyi çok seviyorum. Evin bir köşesinde olduklarını bilmek bile insana mutluluk veriyor. 














11 Kasım 2020 Çarşamba

The Haunting of Bly Manor

 




The Haunting of Bly Manor, ABD 2020.

Dokuz bölümden oluşan Amerikan korku dizisi. Dizinin ilk sezonu da vardı. The Haunting of Hill House. İlk sezonda geçen ev ikinci sezonda da yer alıyor. Bu evin içinde meydana gelen bazı ürpertici olayları ilk sezondan bağımsız olarak izliyoruz.

Dani, iki küçük çocuğun bakımını üstlenmek için bu malikanede işe başlar. Malikane hayal ettiğinden de büyüktür. Bu koca evde ise çocuklarla birlikte ev işlerinden sorumlu üç kişi daha yaşar. Kısa bir zaman önce annelerini ve babalarını kaybeden çocuklar, eve yeni gelen Dani'yi yakından tanımaya çalışırlar.

Dani oldukça heyecanlıdır. İki küçük çocuğun hayatına girebilmeyi ve onlarla yakınlık kurmayı çok ister. Fakat günler geçtikçe hem çocuklarda hem de evin içerisinde bazı ürpertici olaylara şahit olur. Malikanenin içerisinde insanlar dışında hayaletler de yaşamaktadır. Bu hayaletlerle iletişim kuran ve onları görenler de evin çocuklarıdır. Ancak zamanla Dani de bu tuhaf olayların içerisinde kendisini bulacaktır.

İkinci sezon bir romandan uyarlama. Yürek Burgusu isimli kitap bazı değişikliklerle tekrar düzenlenmiş ve ortaya bu korku dizisi çıkmış. Kitap yorumuma da buradan ulaşabilirsin.



6 Kasım 2020 Cuma

6 KASIM

 




Yeni bir güne saatler kala bu satırları yazmak istedim.
6 kasım, yani bugün benim doğum günümdü. Her yaş günüme bir yazı yazardım. Öncelikle kendime iyi dileklerde bulunurdum. Her yaşın kendine has önemi var. Buna hep inanmışımdır. Her yeni yaş, açacağımız bir kapının anahtarı gibi. 

Zaman hızlı geçiyor. Eskisinden de hızlı. Ve fark ettim ki insan yetişkinliğe adım attıkça zamanın değerini anlıyor, sorguluyor. Çocukken zamanı düşünmezdik bile. Aklımızda türlü türlü oyunlar olurdu. Yaşlar aldıkça ömrümüzde farklı farklı düşünceler, çabalar, hedefler oyunlarımızın yerini aldı. 

Önemli olan da içindeki çocuğu yitirmemekti belki de.
Çünkü çocukluk demek masumluk demekti. 
Saflık demekti.

Doğduğum günde yanımda olan az ama öz insanlar biriktirmişim.
Bugün en çok buna şükrettim. 
Yeni yaşlarımızda içimizdeki masum, sevgi dolu, saf çocuğu yitirmemek dileğiyle sevgili okur. 


5 Kasım 2020 Perşembe

Bazı Şeyler

 




Çoğu zaman hayatın yoğunluğuna kaptırsak da kendimizi ara sıra soluklanıp dinlenmek, kendini dinlemek insana çok iyi geliyor. Duygularını dinlemek, düşüncelerini tazelemek zihnimizdeki derin yorgunluğu alıp götürüyor. Bazen bir uzun yürüyüş sırasında bazen bir deniz kenarında bazense gökyüzündeki bulutları, martıları seyre koyulurken.

Tabii siz soluklanıp dinlenirken etrafınızda sizi kendi olumsuz düşünceleriyle yormaya çalışan çok fazla insan vardır. Hatta çoğu hırs çamurunda boğulur, iyilik yapmayı unutur, kendini düşünür, başkalarına bir şey belli etmeden hırslarıyla dizdiği adımları birer birer çıkmak ister. Ama bilmez ki bu dünyada nasip denen bir şey vardır. Öyle güzel ve anlamlı bir şeydir ki nasip.

Her insanın yürüdüğü yol da birbirinden farklıdır. Bu yollar kimi zaman dikenli kimi zamanda güllerle kaplıdır. Dikenli yollarda yılmadan yürümek gerekir bazen. Güllerle kaplı yollarda ise dikenli yolları unutmamak gerekir. Ve en önemlisi de her iki durumda daima şükretmek gerekir.

Düşünceler insanın zihnini en çok meşgul eden şeylerden birkaçı. İnsan beynine olumlu düşünceler gönderebilmeli. Etrafında da öyle insanları barındırmalı. Olumsuz düşünceler zihnimizde kartopu misali ilerliyor. Bir süre sonra dev bir kartopuna dönüşüyor. Ne zihnimiz ne de kalbimi içinden çıkabiliyor. Bu yüzden olumlu düşünelim bol bol. Etrafımızda da öyle insanların olmasına izin verelim. 

İyimser olalım, her yeni güne güzel umutlarla ve düşüncelerle başlayalım.


Günün şarkısı

1 Kasım 2020 Pazar

My Dangerous Wife

 




My Dangerous Wife, Güney Kore 2020.



30 Ekim 2020 Cuma

Biraz Yağmur Biraz Mutluluk

 




''Bu yağmur... Bu yağmur... Bu kıldan ince 

Nefesten yumuşak yağan bu yağmur...'' diye başlıyor şiirine Necip Fazıl.

Öğleden sonra hava iyice kapatmıştı. Dışarıya yürüme mesafesindeki birkaç işimizi halletmek için çıkmıştık. Yanımıza şemsiye de aldık ne olur ne olmaz diye. Aradan biraz zaman geçince kuvvetli bir yağışa yakalandık. Biraz fazla ıslanmış olsam da yağmur da yürümüş oldum. İnsanların olmadığı sokaklarda ara ara maskemi indirip temiz havayı soludum. 




Tıpkı insanlar gibi yağmurdan kaçışan kedi ve köpekler de vardı sokaklarda. Bu kedi bahçemizde yaşayan kedilerden. Geçtiğimiz haftalarda yavruları oldu. Sokak hayvanları için yaşamak çok zorlaştı. Özellikle ara sokaklarda son günlerde kaldırımın kenarlarında ölmüş kedi yavrularına rastlıyorum. Bu o kadar üzücü ki. Özellikle bazı insanlar sokak aralarında hız limitini hiçe sayarak yangından mal kaçırırcasına araç kullanıyorlar. Bu hız niye? Yapılan ihmalkarlıkların bedelini de bu korunmasız masum canlılar kendi canlarıyla ödüyor. İnşallah daha dikkatli, merhametli ve bilinçli insanlar olmaya gayret ederiz.




Akşama doğru gri gökyüzünün ardından kendini gösteren gökkuşağı belirdi.









28 Ekim 2020 Çarşamba

Köpek Kalbi

 





''Kimseyi cezalandırmak yok,'' dedi Filip Filipoviç heyecanla,''bunu iyi yaz aklına! İnsana da, hayvana da yalnızca telkinle yaklaşılabilir.''


''Şunu anlayın ki, asıl korkunç olan artık köpek kalbi değil, insan kalbi taşıması.''


''Her konuşanın insan olmayacağını bilmeniz gerekirdi.''


''Canlıları değiştirebilecek tek şey sevgidir.''


Köpek Kalbi, Mihail Bulgakov.

Sovyet Rusya'nın köhne sokaklarından birinde yaşamaya çalışan sokak köpeği Şarik'in değişim öyküsünü içermekte.

Köpek Şarik bir gün sokakta dolaşırken önünden geçtiği bir mekanın aşçısı tarafından yaralanır. Yarası günden güne kötüleşen Şarik, ölümü beklerken sokaktan geçen insanlardan da yaşamak için medet umar. Tam umudunu yitirdiği bir anda karşısına Filip Filipoviç çıkar.

Dünya çapında bilim insanı olan Profesör Filip Filipoviç, Şarik'i evine götürür ve besler. Tedavisi yapılan Şarik, sıcacık bir yuva bulmanın sevincini yaşar. Ve ev ortamındaki insanlara uyum sağlamaya çalışır, bir yandan da kendini sevdirmek için çaba gösterir. Çünkü tekrar o unutulmuş, köhne sokağa geri dönmek istemez.

Filip Filipoviç'in ise aklında çok başka planları vardır. Oturduğu evi muayene ve ameliyathane olarak kullanan Filip Filipoviç, bir sabah Şarik'i alır ve ameliyat masasına yatırır. Köpek Şarik olan bitenden habersizce doktora kendini teslim eder. Şarik'in er bezlerini, hipofiz bezini insan olan başka bir adamınkiyle değiştirir. Ve o günden sonra da Şarik üzerinde hem fiziksel hem de ruhsal olarak bazı değişiklikler meydana gelir. Köpek gün geçtikçe arsız, kaba, şehvet düşkünü bir insana dönüşür. Filip Filipoviç gözlemlediği bu süreçte Şarik'teki değişiklilerle başa çıkmaya çalışacaktır.

Köpek Kalbi, komünistlerin kendi küçük burjuva değerlerinin çok çok üstünde yeni bir Sovyet insanı oluşturabilme ideallerini içeriyor.


26 Ekim 2020 Pazartesi

Kim Ji Young: Born 1982

 




Kim Ji Young:Born 1982, Güney Kore 2019.
Başrollerini Gong Yoo ve Yu Mi Jung'un paylaştığı film gündelik hayatın içinden bir konuyu içermekte. 

30'lu yaşlarının başında bir kadın olan Yu Mi Jung, Gong Yoo ile evlidir. Evliliklerinin ardından da bir tane kız çocukları olur.
İş hayatını yarıda bırakan kadın, ev hanımlığını ve anneliği bir arada yürütmeye gayret eder. Tabii bir yandan da hem toplum baskısı hem de ailelerin davranışlarıyla baş etmeye çalışır.

Aslında film bizim toplumumuzdaki bazı insanların bakış açıları ile çok içli dışlı. Bu benzerlikleri filmden bazı kesitlerle şöyle de açıklayabiliriz. Henüz bekarken çalışma hayatına adım atan kadın başrol, bir taraftan kendi ailesinin diğer taraftan da sosyal çevresinin evlilik üzerine açılan konularına maruz kalır. Aradığı aşkı bulur ve mutlu bir evlilik yapar fakat bir süre sonra da etraftaki seslerden çocuk sahibi olmaları konusunda baskı görmeye başlar. Hiç kimse Yu Mi Jung'un ne istediğini sormaz. Onun isteklerinden ve düşüncelerinden çok etraftaki insanları susturmak daha da önem kazanmaya başlar. Ancak bir süre sonra Yu Mi Jung'un sağlık problemleri baş gösterir.

Film dram türünde. Ve konusu itibariyle içerisinde çok mühim mesajlar barındırıyor. Toplum baskısı ve cinsiyetçiliğin bir insanı nasıl etkilediği başarılı bir şekilde izleyiciye yansıtılıyor.


 

BİRPEMBESEVER