21 Ağustos 2022 Pazar

Bir Dilim Biftek

 


"Çünkü Gençlik her zaman gençtir. Sadece Yaşlılık yaşlanır."

Bir Dilim Biftek, Jack London.

Yazarın kaleme aldığı iki ayrı öyküsünden oluşan bu kitapta; iki ana karakterin farklı hedeflere ulaşmak için yollarının boks ile kesişme hikayelerini okuyoruz.

Bir Dilim Biftek öyküsünü 1909, Meksikalı öyküsünü de 1911 yılında okurlarıyla buluşturan yazarın kendisi de boks sevdalısı ve amatör bir boksörcü. Aynı zamanda o dönemin şampiyon boksörleriyle de çok yakın arkadaştır. Yazar bu ilgisi üzerine toplam dört boks hikayesi kaleme alıyor.

Bir Dilim Biftek öyküsünün ana karakteri Tom King, eski bir boksördür. Yaşından dolayı çevikliğini kaybettiği düşünülen adamın, yoksullukla mücadele eden ailesine bir dilim biftek alabilmesi için dönemin en iyi ve genç boksörüyle maça çıkması istenir. Ailesi için para kazanmak isteyen Tom King bu teklifi kabul eder. Kitlelerce, yenilgisi daha maç başlamamışken kabul edilen Tom King’in hikayesi anlatılmakta.


12 Ağustos 2022 Cuma

Bosna Hersek Gezisi | Sarajevo

 


Vize almadan gidelecek ülkeler listesinde yer alan Bosna Hersek’e üç gün sürecek gezimiz uçak biletlerini almamızla başlamış oldu. Haziran ayının sonlarında gerçekleştirdiğimiz bu kısa ama anlamlı gezimi sevgili okurlarımla da paylaşmak istedim.

Öncelikle ülkeye giriş için geçerliliği süren bir pasaportunuzun olması gerekiyor. Girişte herhangi bir sorguya çekilme süreci yaşamadık. Yalnızca pasaport kontrolü işlemi gerçekleşti. Orada geçirdiğimiz üç günde de hava çok güneşliydi. Saraybosna’da tanıştığımız yerel bir esnafla konuştuğumuzda bize şanslı olduğumuzu söyledi. Normalde yaz aylarının yağışlı geçtiğini ekledi. 

Saraybosna, ülkeninin başkentliğini yapmakta. Şehir, kendi içerisinde barındırdığı dini çeşitlikle de bilinir. Dört dine mensup insanları bir arada tutan bu şehir ayrıca Avrupa’nın Kudüs’ü olarak da bilinir.

İlk fotoğraf karesinde paylaştığım resimde yer alan yerin adı Latin Köprü’sü.

Bu yer 1. Dünya Savaşı’nın başlamasına neden olmakla da biliniyor. 1914 yılında Saraybosna’yı ziyarete gelen Avusturya-Macaristan veliahtının Sırp milliyetçisi tarafından suikastle öldürürlmesine tanıklık eden bu köprü, Milyaçka Nehri’nin üzerinde bulunuyor. 



Saraybosna sokaklarında gezerken yerlerde rastladığımız bu kırmızı izler Saraybosna Gülleri olarak biliniyor. Bu izler, savaşta mücadele eden ve hayatını kaybeden insanların anısına yapılmış bir simge. 

Savaşın ağır izlerini hala daha koruyan bu şehir, hüznü ve acıyı içerisinde barındırıyor. Gezindiğiniz sokaklarda, binaların duvarlarında kurşun izlerini görmeniz mümkün. 

Savaşın tazeliğini taşıyan o kurşun izlerinden bazıları.



Saraybosna’nın tarihine baktığımızda birçok devlete ev sahipliği yaptığını görüyoruz. Şehrin mimamirisi de bu farklılıktan etkilenmiş. Hem Avusturya-Macaristan hem de Osmanlı mimarisini içinde barındıran şehrin tarihi dokusu farklı kültürlerin etkileşimini de yansıtıyor. Şehrin merkezinde gezebileceğiniz yerlerin birbirine yürüme mesafesi yakınlığında olması da gezide zaman açısından iyi bir avantaj sağlıyor.




Vijećnica, Avusturya-Macaristan döneminde belediye binası olarak kullanılan bu yer günümüzde ulusal kütüphane olarak kullanılmakta.



Osmanlı döneminden kalan bu tarihi yer Başçarşı’da bulunan içerisinde hediyelik eşyaların ve bakırların satıldığı bir nevi kapalı çarşı işlevi gören bir yapı.


Saraybosna gezisi ile ilgili anlatacaklarımın birinci kısmı şimdilik bu kadardı. İkinci kısımda tekrar görüşmek dileğiyle, huzurlu ve mutlu günler! 



6 Ağustos 2022 Cumartesi

Akşam Yıldızı

 


"Ölenlere acınır da doğanlara neden acınmaz?"


"Herkes kendi karakterinin mimarıdır."


"Eğitilmeyen insan israftan başka nedir ki?"


"Göbeklitepe hayat ile ölümün göbek bağı, ikisi arasındaki geçişin dehliziydi. Göbeklitepe ölümleri hayata gönderen geçit, Göbeklitepe hayatlar harmanıydı."


Akşam Yıldızı, İskender PALA.

Yazar, kaleme almış olduğu eserinde okurlarını buram buram tarih kokan Göbeklitepe’ye götürüyor. Kitapta yer verilen hikaye on iki bin yıl öncesine ait.

Ulu kayının gölgesinde yaşayan bir kabilenin sakinlerinden biri olan Çira, bebeği Parmak’ı kollarına alır. Kaşları, kirpikleri ve saçları olmayan bu bebek, kabile üyeleri tarafından lanetli görülerek bebeğin öldürülmesi istenir. Buna karşı çıkan Çira, bebeği Parmak’ın masumluğuna inanır ve onu korur. Kabile tarafından lanetli görülen bu bebeğin kendi kabilesinin sonunu getireceğine dair düşünceler vardır. 

Bir gün beklenmedik bir zamanda kabileyi bir felaket vurur. İnsanların yaşam alanı ellerinden alınır. Çoğu insan, hayvan ölür. Geriye hayatta kalan sadece dört kişi vardır: Çira, Parmak, Sarıca, köpek Tırnak. Felaketten geriye hayatta kalan bu dört kişi yeni bir yerleşim yeri bulmanın umudu içerisinde yollara düşerler. Ancak bu yolculukta beklenmedik olaylar, kayboluşlar ve özlemler peşlerini bırakmaz.

12000 yıl öncesinde yaşayan insanlar tarafından hangi araç gereçlerle nasıl inşa edildiği tam olarak hala daha bilinemeyen Göbeklitepe, gizemini koruyan nadide yerlerden biri. İlk insanların var oluş hikayesini Göbeklitepe ile harmanlayıp okurlara sunan yazar eşsiz bir olay örgüsünu kitabında bizlere sunuyor.

 

BİRPEMBESEVER