The World of Married

The World of Married, Güney Kore 2020.

Kim Hee Ae, bir hastanede aile hekimidir. Aynı zamanda çalıştığı hastanenin müdür yardımcısıdır. Liseye giden bir oğlu vardır. Ayrıca hem işinde başarılı hem de evinde çalışkan bir annedir. 

Başarılı bir kariyere ve mutlu bir aileye sahip oluyor gibi gözükse de etrafındaki insanların gerçek olmadığını, herkesin onu maddi olarak kullandığını, sevdikleri ve eşi tarafından aldatıldığını öğrenecektir. 

Kocası Lee Tae Oh, ünlü bir yönetmen olmak istemektedir. Karısı ise her şeyden habersiz bu süreçte ona maddi ve manevi olarak her zaman destek olmaktadır. Lee  Tae Oh, karısının çevresinden ve zenginliğinden yararlanarak hayallerine ulaşmayı amaçlamaktadır. Ta ki Kim Hee Ae, gerçeklerle yüzleşene kadar.

Kim Hee Ae bir seçim yapmak zorundadır. Yapacağı bu seçimde ise adım adım kendi planını işe koyarak ona ihanet eden kocasından ve tüm arkadaşlarından intikam almaya karar verir.

Güncel çıkan yeni dizilerden biri. Yayınlanan iki bölümü oldukça ses getirmiş ve reytinglerde ilk sırayı almış. Dizinin konusunun yanı sıra oyuncu kadrosu da iyi. Romantik türde ve 16 bölümden oluşuyor.

Evde Geçen Şu Günlerde

Merhaba sevgili okur.

Evde geçirdiğimiz şu günlerde yapacak birçok şey ararken ben, hobilerime dört elle sarılmış durumdayım. 

Kimi zaman sulu boya yapıyorum. Kimi zamansa yeni yeni tarifler deniyor, dizi-film izleyerek ya da kitap okuyarak vakit geçiriyorum. Geçtiğimiz günlerde kendime online bir siteden sulu boya siparişi bile verdim. Artık yavaş yavaş yeni sulu boyamızla daha da güzel ve kaliteli çalışmalara imza atacağız. 😊

Bunun yanı sıra kız kardeşim ve birkaç arkadaşı kendilerine yeni bir  youtube kanalı açmışlar. Günlük yaşamdan, gezilerden, tariflere kadar birbirinden çeşitli sessiz vloglar paylaşacaklar. Hatta birkaç tanesini de yayınlamışlar. İlgiyle takip ediyorum onları. Linki de buraya bırakıyorum.

https://www.youtube.com/channel/UCmaYujVluhhYHNpYgnsVyCQ

Dilerim en kısa sürede her şey normale döner ve hayat kaldığı yerden devam eder zira evde geçen şu günler hepimiz için moral ve motivasyon düşürücü olabiliyor. 

Kendine çok dikkat et sevgili okur, 

iyi geceler!

PİYANİST

Pianist, Romanya - Fransa - Almanya - Polonya 2002.

Film, İkinci Dünya Savaşında yaşanmış gerçek bir hayat hikayesi konu ediniyor. Polonyalı ünlü piyanist Wladyslaw Szpilman'ın kendi hayat öyküsünü kaleme almış olduğu romandan uyarlanmakta.

Szpilman, piyano çalmayı oldukça çok seven kendi ülkesinde ünlü bir piyanisttir. Polonya ise Almanya'nın işgali altındadır. Nazi politikasının sert, baskıcı rejimi altında hayatta kalma mücadelesi veren Polonyalı milyonlarca insan şiddete, ayrımcılığa maruz kalmaktadır. Nazi politikası adı altında yahudilere birçok kısıtlama getirilmiştir. Kaldırımda yürümek, kafe ve restoranlara girmek, parklarda dolaşmak onlar için yasaklardan bazılarıdır.

Szpilman ve ailesi yahudi oldukları için bu tür şiddetlere ve baskılara maruz kalırken bir taraftan da işgal altında oldukları ülkede hayatta kalmaya çalışırlar. Ancak bu süreçte esir kamplarına götürülen aile fertleri birbirinden ayrılır ve farklı yerlerde çalıştırılmaya başlatılırlar. 

Ülkede açlık, yoksulluk ve şiddet artarken insanların Nazi askerlerinin eğlencesi uğruna öldürülmeleri de bir yandan baş gösterir. Bu durumlara daha fazla dayanamayan Szpilman, kalmış olduğu toplama kampından kaçmayı başararak kendini başkentin harabe sokaklarında bulacaktır. Ve hiç beklenmedik bir anda onun için bir umut ışığı doğacaktır.

Mirai

Mirai, Japonya 2019.

Kun adında 4 yaşında bir çocuk vardır. Üç kişilik aileye yeni bir üye eklenir. Kun'un Mirai adında kız kardeşi dünyaya gelir. Kun artık ağabeyi olmuştur. Anne ve baba bütün ilgiyi bebek Mirai'ye gösterince Kun, yaşının altında davranışlar sergilemeye başlayarak dikkat çekmeye çalışır. Fakat anne babasının olan olan eski ilgisinde azalma gören Kun istediğini bu yolla elde edemeyeceğini anlar.

Böyle olunca da Kun, bebek Mirai'ye karşı büyük bir öfke besleyerek ona kötü davranmaya başlar. Evin bebek üyesini kabul etmemekte ısrarcı olan Kun bir sabah bahçede oynarken ilginç bir yer keşfeder ve kendini apayrı bir zamanda bulur. Gitmiş olduğu bu zaman diliminde Mirai orta okul çağına gelmiştir ve ağabeyi Kun'a birtakım öğütler vererek bebek Mirai'yi sevmesini ve ona iyi davranmasını söyler. 

Ancak bu tavsiyeler de yeterli olmaz ve Kun, yine başka bir gün bahçede keşfetmiş olduğu gizemli alanda başka bir zaman diliminde yolculuğa çıkarak anne ve babasının çocukluk zamanlarından evliliklerine kadar olan süre doğru yolculuk etmeye başlar.

SULU BOYA İLE MANZARA RESMİ

İki gün evvel sabahın erken saatlerinde odamdaki perdeden içeriye yansıyan pembemsi ışığı fark edip, güneşliği açmıştım. Ve gök yüzünde beni karşılayan pembe manzarayı görünce istemsizce tebessüm edip ardından da camımı açıp bir süre güneşin etrafı aydınlatmasını seyretmiştim.

İşte o sabah bu manzaranın resmini çekmiştim. 

Bugün de sulu boyamı alıp gördüğüm bu güzel manzarayı resmetmeye karar verdim. Öncelikle boyalarımla istediğim renk karışımlarını elde edip gök yüzündeki tonları kağıdıma fırça yardımıyla boyadım. 

Ardından da fotoğrafa karanlık yansıyan binaları ince uçlu siyah mürekkepli çizim kalemiyle çizdim. Çizdikten sonra da içini yine siyah mürekkebi olan kalın uçlu çizim kalemiyle boyamaya başladım. Ve ortaya görmüş olduğun bu çalışma çıkıverdi.

Resmini yapmış olduğum fotoğraf karesi de bu.

Gerçekten izlemeye değer çok güzel bir manzaraydı. 

V for Vendetta

V for Vendetta, ABD-İngiltere-Almanya 2006.

Filmin konusu İngiltere'de geçiyor. Oldukça baskıcı ve sıkı yönetimin olduğu bir döneme vurgu yapılan filmde halk, geçmişten süregelen bu yönetime V adında bir liderin cesareti ile ayaklanma başlatacaktır.

Basın yayın organında çalışan Evey adında bir kadın vardır. Annesini ve babasını, devlet politikalarına başkaldırdıkları ve direnişçi oldukları için henüz daha çocukken kaybetmiştir.

Issız ve karanlık bir gecede sokağa çıkma yasağını çiğneyip buna rağmen dışarı çıkan Evey, görevli kişiler tarafından yakalanır ve rahatsız edilmeye başlar. Tam o esnada V isimli maskeli, siyahlara bürünmüş bir adam ortaya çıkar ve Evey'i kurtarır. Bu kurtuluş bir bakımı halkın uyanışına cesaret sebebi olacaktır.

V, yıllardır hayalini kurduğu planı devreye sokar ve sıkı, baskıcı yönetime boyun eğmediğini basın yayın organları aracılığıyla tüm halka duyurur. Halkın daha da cesaretlenmesini isteyen V, geçmişte masum insanların ölümüne sebep olan yüksek kesimden insanları öldürmeye başlar.

Evey de zamanla V'nin planının içerisine dahil olur ve özgürlük mücadelesine halk ile birlikte katılır.

Alan Moore'un romanın uyarlanan bir film.

SEVGİLİ DOST #40

Sevgili dost,

Yazmak da, gerçekleştirdiğimiz diğer eylemler gibi ne güzel bir nimet.

Yazının ve okumanın olmadığı bir hayat düşünülemez. 

Elindekilerinin kıymetini bil, bolca şükür et.

Sevgili dost,

'' Hayat bir çikolata kutusuna benzer asla ne tadacağını bilemezsin.'' , diyor bir filmdeki kahraman.

Gerçekten de öyle. Hayat, bir inişli bir çıkışlı ilerliyor. Buna uyum sağlayıp adapte olmak, motivasyonumuzu ve moralimizi yüksek tutmak da yalnızca kişinin elinde.

Sevgili dost,

Umutsuzluğa kapılmak, karamsarlığa düşmek kişi için asla bir çıkış yolu değildir.

Sadece kişi ile de bitmiyor bu durum. İnsanın çevresinde tutunmaya izin verdiği kişilerin de etkisi büyük önem taşıyor.

Bu yüzden;

Dostunu iyi tanımalı ve seçmelisin.

Sevgili dost,

Çikolata kutusundan çektiğin çikolata acı da olabilir tatlı da olabilir. Ve bu kişiden kişiye göre de değişir. 

Çünkü hayatta her şey görecelidir.

BLACK MIRROR | NOSEDIVE

Black Mirror'un yine en çok ses getiren ve insanları gerçeklerle yüzleştirmeye mecbur bıraktıran bölümlerinden biri de Nosedive yani Dibe çöküş.

Lacie Pound'un yaşadığı zaman diliminde sosyal medyanın insanları nasıl yönettiğini ve ele geçirip hayatlarını istediği gibi kontrol ettiğine dikkat çekiliyor.
Lacie, tıpkı diğer insanlar gibi herkesin kullandığı sosyal bir platform olan fotoğraf paylaşma ve puanlama üzerine kurulan uygulamayı kullanmaktadır. Ayrıca bu uygulama ile paralel olarak geliştirilen özel bir lens de gözlere takılır ve böylelikle çevredeki insanların adlarını, kaç puana sahip olduğunu görebilmektedirler.

Bu uygulama sayesinde insanlar paylaşım yaptıkça popülerleşip, belli bir statüye gelmeye hak kazanıyorlar. Yüksek statüye ulaşan insanlara ise yine yüksek teknoloji ile donatılmış bir eve sahip olmakla birlikte popüler arkadaş çevresi vaadi sunulmaktadır.

Ancak tüm bunları elde etmek sanıldığının aksine zor bir süreci kapsıyor. Etrafına her zaman güler yüzlü, sevecen ve pozitif enerjili, anlayışlı görünmek zorunda olup diğer insanlar tarafından beğenilip daha çok yıldız kazanabilmek. Bu da artık insanların birbirine karşı samimiyetten uzaklaştırıp yapaylığa ve gösterişe itmekte.

Lacie, popüler statüde olan bir arkadaşının düğününe davet edilir. Amacı ise bu düğünde iyi bir ima çizip puanını 4.8'e yükseltip hayalindeki eve sahip olmaktır. Fakat işler, Lacie'nin beklediği gibi gitmeyecektir.

Dizinin bu bölümü aslında günümüze oldukça dikkat çekici atıflarda bulunmakta. 

OKUNMAMIŞ KİTAPLAR

Geçtiğimiz günlerde sevgili Deeptone güzel bir etkinliğe davet etti beni. Etkinliğin konusu ise şöyle; kitaplığında yer alan okumadığın kitapların bir listesi.

Etkinliği yapmak için kitaplığıma yöneldim ve okunmamış kitaplarımı gözden geçirdim. Ve ortaya yedi tane kitap çıktı.

Aslında uzun zamandır kitap alışverişi yapmayıp kitap ihtiyacımı kütüphane aracılığı ile sağlıyordum. Ancak bugün kendi kitaplığıma bakınca okunması gereken kitaplarımın olduğunu bu etkinlik sayesinde hatırlamış oldum. O halde şimdi kitap isimlerini tek tek listeleyip konuları hakkında kısa bir özet geçeyim.

1. Eğitim: Bir Kitle İmha Sanatı - John Taylor Gatto

Eğitim üzerine olan bu kitapta, geleneksel okul eğitimi yaklaşımlarına karşı geliştirilen eleştirilerle birlikte yeni yaklaşımlara ve olması gereken en ideal eğitimlerin benimsenmesine vurgu yapılmakta. 

2. Konuşmanın İmkansızlığı Üzerine Bir diyalog - Osman Çakmakçı

İki insan arasındaki doğru ve sağlıklı iletişime dikkat çeken kitap, yer yer fotoğraflarla da desteklenmiş.

3. Düşünce Gücüyle Tedavi - Louise Hay

Olumsuz düşüncelerden kaynaklanan hastalıklardan kurtulma yollarına ve insanın düşünce gücünün kendi yaşantısı üzerine olan etkilerine değinmekte.

4. Deniz Feneri - Virginia Woolf

Ramsay ailesinin evine konuk olduğumuz bu kitapta aile üyelerinin sıradan, gündelik yaşamlarını görüyoruz.

5. Germinal - Emile Zola

Dönemin sınıf farklılıklarına değinen yazar, aynı zamanda isyanlarla birlikte gelişen birçok toplumsal sorunlara değiniyor.

6. Denemeler - Montaigne

Montaigne'nin okuduklarını derleyip düşüncelerini bu kitabında toplamıştır.

7. Toplum Sözleşmesi - Rousseau

Toplumların bir arada yaşayışlarına ilişkin düşüncelerin kaleme alındığı eser.

THE OPEN HOUSE

Açık Ev, ABD 2018.

Logan, anne ve babası ile yaşayan genç bir çocuktur. Küçük bir kasabada yaşarlar. Bir gün Logan'ın babası trafik kazası geçirir ve hayatını kaybeder. Artık Logan hem kendi acısını üstlenecektir hem de annesinin acısına ortak olacaktır.

Cenazenin ardından kısa bir süre geçer ve Logan'ın teyzesi, aileye bir öneride bulunur. Teyzesinin, küçük ve oldukça sessiz bir yerde güzel bir dağ evi vardır. Bu dağ evini satılığa çıkartmıştır. Ev satılana kadar da Logan ve annesine orada birkaç hafta vakit geçirmelerini teklif eder. Bu teklifi kabul eden anne oğul, cenazenin ardından yas sürecini sessiz sakin bir şekilde atlatmayı isterler.

Ancak bu evi, diğer evlerden farklı kılan birtakım tuhaf özellikleri vardır. Logan ve annesi de evde ve evin çevresinde yaşayan komşularda gerçekleşecek olan tuhaflıkları dağ evinde vakit geçirdikçe anlamış olacaklardır.

Evin satılığa çıkmış olması sebebiyle belli günlerde ev, alıcılarına açık bir şekilde sergilenmektedir. Anne oğul bu günlerde evde durmayı pek tercih etmeseler de sergi süresi bittiğinde evde bazı tuhaf olaylar gerçekleşir. Tuhaflıkların sebebi ise evde bir davetsiz misafirin yaşadığına işaret eder.

Gerilim, korku türünde bir film.

MİM | Çocukluğunda Sevdiğin Çizgi Filmler

Aklıma çocukluğumda izlediğim çizgi filmler geldi ve bu fikir  neden bir mim yazısı olmasın ki  dedim.

Bu mim muhtemelen hepimize nostalji yaşatacak ve bizi çocukluğumuza götürecek.

Doğduğumuz günler, yıllar hatta dönemler farklı olabilir. Böyle olunca da illa ki her dönemin kendine özgü bir çizgi filmi de olmuştur. Ben 90'lı yılların çocuğu olduğum için kendi dönemimde izlediğim ve en sevdiğim çizgi filmleri paylaşacağım. 

Sizlerin döneminde sevdiğiniz ya da meşhur olan çizgi filmleri de merakla bekliyor olacağım.

Öyleyse mim başlasın! 😊

1. Heidi (1974)

1974 yılı yapımı çizgi film Heidi, en sevdiklerim arasında yer almakta. Sanırım bu çizgi filmi yaşım kaç olursa olsun ara ara izlemeye devam edeceğim. 

2. Şeker Kız Candy

Japon yapımı anime çizgi film. 

3. Teletubbies

Okulöncesi televizyon çocuk dizisi. Buradaki her bir karakteri apayrı sevmişimdir.  

4. Ninja Kaplumbağalar

5. Taş Devri

6. Casper

7. Pokemon

8. Scooby Doo

MİMLENDİN!

Beydanın Kitaplığı

Buluttan Öte

Girift

Çok Bulutlunun Günlüğü

Goncanın Dünyasından

Hertelden

Hertelden Şef

İman Power

Kağıt Salıncak 

Kağıttan Dünyam

Sade ve Derin

Sakura Mevsimi

Sessiz Umman

Ve yapmak isteyen herkesi mimliyorum! 

SNOWPIERCER

Kar Küreyicisi, Güney Kore - ABD - Fransa 2013.

Filmin yönetmen koltuğunda adını Oscar ödülünü kazandırdığı Parasite filmi ile duyuran Joon Ho Bong yer almakta.

Küresel ısınmanın önüne geçmek adına birtakım deneyler yapılmıştır. Fakat bu deneyler işe yaramamış aksine dünya giderek soğumaya başlayarak buzul çağa  geri dönmüştür. 

Aradan yıllar geçer ve 2030'lu dönemlere gelinir. Geride kalan birtakım insan da Waldorf adı verilen bir yolcu treninde hayatlarını sürdürmektedirler. Bu trenin amacı ise insanları canlı tutarak geri kalan hayatlarında trenin içerisinde yaşamlarını devam ettirebilmektir.

Ancak trendeki insanlar arasında sınıf farklılıkları var. Yöneten ve yönetilen olmak üzere iki farklı sınıfa ayrılan insanların tren içerisinde yaşadıkları yerde buna göre farklı vagonlara ayrılmıştır. Yöneten kesim fazlasıyla lüks ve rahat bir hayat sürerken yönetilen kısım ise oldukça zor ve ağır şartlar altında çalışıp bir yandan da hayatta kalmak için mücadele etmektedirler.

Trenin arka vagonunda yaşayan yönetilen kısım bu sınıf ayrımcılığına bir son verip isyan etmeyi düşünürler. Ve isyanla birlikte trenin içerisinde bir savaş başlar.

Boku Dake Ga İnai Machi

Boku Dake Ga İnai Machi, Japonya 2016.

Boku Dake Ga İnai Machi, Japon yapımı anime dizi. Satoru yalnız başına yaşayan içine kapanık, sessiz bir hayat süren genç bir çocuktur. Bir pizzacıda kuryelik yaparak geçimini sağlar. 

Animede geçen olaylar Satoru'nun etrafında şekillenip sürmektedir. Satoru'nun bir yeteneği vardır. Bu yeteneği onu diğer insanlardan farklı kılarken yaşadığı hayatı bir bakıma da zorlu ve riskli kılmaktadır.

Satoru etrafında gerçekleşecek kötü olayları geriden gelerek görür ve zamanda ileri giderek bu durumu engellemeye çalışır. Satoru zamandaki gidip gelmelerine uyanış ismini verir.

Bir gün bir kamyon sürücüsü küçük bir çocuğu tam ezecekken Satoru yine uyanış yaşar ve küçük çocuğu kazadan kurtarır. Fakat bu kurtarmanın sonucunda gözlerini hastanede açar. Akşam taburcu olup eve gide Satoru, annesini kanlar içinde yerde bulur. Annesinin cinayete kurban gittiğini düşünen Satoru geçmişte henüz ilkokuldayken işlenen birtakım seri katil cinayetleri ile bağlantısı olduğunu düşünür.

İşte tam da bu süreçten sonra Satoru, ilk çocukluk zamanına geri dönmüş halde bulur kendini. İlk başlarda bu duruma anlam veremeyen ve yaşadığı ana geri dönmenin yollarını arayan Satoru zaman geçtikçe annesinin cinayetini engelleyebileceğini düşünerek geçmişte adı geçen seri katilin izini sürmeye karar verir.

Gizem, psikolojik türde olan anime dizi oldukça sürükleyici ve dikkat çeken, şaşırtıcı bir sonu ile izleyenleri kendine bağlıyor.

KİTAPLARDAN ALINTILAR #9

PAL SOKAĞI ÇOCUKLARI

'' Beni dışlayabilirsiniz, ama yüreğimde olanları değiştiremezsiniz.''

'' Tedirginlik ve panikle başlayan dağınıklık, kısa sürede her şeyi altüst eden bir kargaşaya dönüşebilir. ''

'' İnsanların birbirinden farklı olduğunu, bu farklılıkların nedenlerini anlamak için acı çekmemiz gerektiğini henüz öğrenmemişti. ''

'' Onlar kurallara sadece, kavgada üstün gördükleri zaman uymayı adet edinmişlerdi. Şimdi iş artık ciddileşince kurallar iptal olmuştu. ''

'' Yazarlarla eserleri arasında çoğu kez izah edilemeyen kader bağları olduğu söylenir. ''

'' O, ''yargı'' dan sonra hep bir yanın kırıldığını ve bu acı kırıklığı yargıcıya karşı duyduklarını artık biliyordu. ''

BLACK MIRROR | ARKANGEL

Black Mirror - Arkangel.

Black Mirror dizisinin her bölümü birbirinden bağımsız ve ayrı olarak ele alınmakta. Yani her bölümde izleyiciyi farklı karakterler ve farklı olaylar beklemekte. 

Dizideki olaylar ise daha çok gelecekte muhtemel durumlarla karşı karşıya gelecek olan insanları el almakta. 

Arkangel isimli bölümde ise başrollerde bir anne ve kızı var. Anne kızına çok düşkün. Kızını tek başına yetiştiren Marie, onu çevredeki olumsuz durumlardan ve kötü insanlardan koruyup kollamak adına bir şirketin yeni üretmiş olduğu çip uygulamasını kendi kızı üzerinde uygulatmaya karar verir.

Bu çip insana yerleştirildikten sonra diğer kişiye verilen akıllı bir tablet ile çipli kişinin ne görüp görmeyeceği ya da ne işitip işitmeyeceği, tehlike anı ile karşı karşıya olup olmadığı, sağlık durumuna kadar her şeyi izleyip kontrol altına alabiliyor. Marie, bu uygulama ile birlikte kızına daha iyi ve güvenli bir hayat sunacağını düşünse de kızı Sara büyüdükçe ve gerçek yaşamla karşı karşıya kalınca işler pek de Marie'nin düşündüğü gibi gitmeyecektir.

Marie, aslında kızının özgürlüğünü hatta kişilik haklarını dahi kendi elinde tutmaktadır. Her şeyin farkında olan kızı Sara ise karanlık bir dünyaya itilmenin getirdiği sorunlarla baş başa kalacaktır. Arkangel, dikkat çekici ve çarpıcı mesajlar içeren bir bölüm.

GÜNÜN KARESİ

Kaldırımda yürürken bir ağaç, dallarında tomurcuklanmış çiçeklerle gözüme ilişti. Ağacın yakınına yaklaşıp yüzüme vuran güneşe rağmen ona bir süre bakındım ve sonra da bu fotoğraf karesini çektim.

Bu fotoğraf karesi içerisinde umut, sevgi, mutluluk barındırıyor.  Bu kareyi görür görmez bu duyguları kalbimle hissettim.  Zaten fotoğraf çekmeyi çok seviyorum. Bana anılarımı biriktirme şansı veriyor. Bunun yanında da her fotoğraf karesi birçok farklı duyguyu peşi sıra beraberinde getiriyor. Eşi benzeri olmayan bir anı kaydetme fırsatı sunuyor.

Fotoğraflar da mektuplar gibidir aslında. Nasıl ki her mektubun kendi içerisinde anlatmak istediği bir hikaye, okuyan insana yaşatmak istediği farklı duygular varsa bu durum  fotoğraflar için de geçerlidir. Her fotoğraf karesi de kendine özgüdür. Anlatmak istediği bir öyküyü barındırır içinde. 

Doğa ile baş başa kalabildiğim yerlerde gezinmeyi çok severim. İnsan kalabalığından, gürültüsünden ve yapaylığından uzakta olabildiğim yerlerden biridir. Ağaç yapraklarının rüzgarla buluştuğunda çıkarttığı ses, kuşların cıvıltısı, ağaçların dallarında koşturan sincaplar, parıldayan güneş, ahenkle uçuşan kelebekler insana huzur ve mutluluk verir. 

Sevgili okur,

Huzurlu ve mutlu bir hafta geçirmen dileğiyle.

MY HOLO LOVE

My Holo Love, 2020 Güney Kore.

Han So Yeon, dizide bir gözlük şirketinde müdür yardımcısı olarak çalışan kadın karakteri canlandırır. İşinde başarılı ve titiz biri olan Han So Yeon, insanları yüzünü ayırt edememekle birlikte tanıyamamaktadır. Ona çok eskiden yüz körlüğü teşhisi konmuştur. Bu rahatsızlığını kendisi dışında, iş ortamında ve arkadaş çevresinde bilen başka birisi de yoktur. Bu yüzden iş dışındaki yaşamında çoğunlukla yalnız vakit geçiren sessiz bir karakterdir.

Holo isimli karakter ise hologram bir yapay zekaya sahiptir. IT isimli bir araştırma şirketinin üretmiş olduğu bu yapay zeka sahibinin yüzünün kopyasına sahiptir. Onu üreten kişi kendi yüzünü onun üzerine tasarlamıştır. Yapay zekaya sahip olan Holo'yu görüp onunla iletişime geçmek için yine şirketin özel olarak ürettiği gözlüğü takmak gerekmektedir.

Holo henüz test aşamasındayken şirketin ilerlemesini istemeyen bazı kötü adamların saldırısına maruz kalır. Ve o gün beklenmedik bir şekilde gözlük Han So Yeon'a ulaşır. Böylelikle Holo ile tanışan Han So Yeon çok yakın iki arkadaş olmaya başlarlar.

Fantastik, bilim-kurgu ve romantik türde bir dizi. 12 bölümden oluşuyor.

HI BYE MAMA

Hi Bye Mama, Güney Kore 2020.

Kim Tae Hee, öğrencilik yıllarında sevdiği bir adamla mutlu bir evliliğe adım atar. Aradan zaman geçer ve bir kız çocuğu olacağını öğrenir. Karı koca mutluluk içerisindedir. Ancak beklenmedik bir anda kadın trafik kazası geçirir ve kazada hayatını kaybeder. 

Gözlerini dünyaya erken açan kızı ise babasıyla birlikte yaşam mücadelesi vermeye çalışırlar. Eşinin ölümünden sonra adamın kişiliği fazlasıyla değişir. Sessiz, içine kapanık biri olur. Küçük kızına daha fazla yalnız bakamayacak duruma gelir ve bir evlilik daha gerçekleştirir.

Geçen tüm bu zamanda Kim Tae Hee, ortalıkta bir hayalet gibi dolaşır. Kızının her anında yanında olur fakat kadını, hayaletler dışında gören bir insan yoktur.

Hiç beklenmedik bir zamanda insanlar tarafından görüldüğünü ve işitildiğini fark eden Kim Tae Hee, bir insan olarak ailesinin yanına tekrar döner ancak ona 49 günlük bir süre verilir ve bu süre içerisinde halletmesi gereken bir görevi vardır.

16 bölümden oluşan fantastik, dram türünde bir dizi.

İVAN İLYİÇ'İN ÖLÜMÜ

İvan İlyiç'in Ölümü, Tolstoy.

Tolstoy'un kaleme almış olduğu İvan İlyiç'in Ölümü, sade ve süssüz anlatımıyla Rus gerçekçi edebiyatında dikkat çeken eşsiz bir yere sahip olmayı başarmış. 

Kitapta adı geçen karakter İvan İlyiç normal sıradan bir insandır. Kendi çabası ve çalışkanlığıyla savcı olur. Ve bir gün yalnız süren hayatını bir kadınla tanışıp evlenmesiyle yollarını birleştirirler.

İnişli çıkışlı bir evlilik süreci geçiren İvan İlyiç ve karısının üç çocukları olur. İki çocuğunu erken yaşta kaybeden İlyiç'in yalnızca kızı sağ kalır. İlyiç, karısı ve kızı ile yaşamını kendi halinde sessizce sürdürür.

Kitabın gelişme bölümünde İvan İlyiç, ölümle yüzleşmek zorunda kalacağı bir hastalıkla karşı karşıya gelir. Yazar, hayatta ölüm diye bir gerçeğin var olduğunu ve bunu kabullenme sürecini İvan İlyiç'in duygu ve davranışlarıyla gözler önüne seriyor.

Ölümün tasvir edilişini İvan İlyiç'ten dinliyoruz kitapta. Karakterin yalnızlığını, korkularını ve ölümü kabullenme sürecini okuyoruz.

GÜNEŞLİ BİR GÜN

Merhaba sevgili okur!

Bugün hava o kadar güzeldi ki. Güneş pırıl pırıldı gökyüzünde. Havanın güzel olmasını da fırsat bilerek arkadaşımla buluştum. 

Öncelikle Üsküdar'a vardım. İlk olarak orada buluşup oradan da vapurla Beşiktaş'a geçip yemek yemeye karar vermiştik.  

İlk buluşma yerine biraz erken varınca sahilde tek başıma yavaş yavaş yürümeye başladım. Bir yandan denizin dalgalarına eşlik eden martıları diğer yandan da evcil hayvanlarını gezintiye çıkarmış insanları seyrettim. Sonra bir banka güneşin karşısına oturdum ve çantamdaki okuma kitabımı çıkartarak kitap okumaya başladım. 

Sonra arkadaşım geldi ve Beşiktaş'a geçtik. Orada yemeğimizi yerken bir yandan da sohbet ettik. Havanın güzel olmasını fırsat bilen insanlar tıpkı bizler gibi kendilerini deniz kenarına atmışlardı. Bahar kendini yavaş yavaş hissettirmeye başlamış.

Yemekten sonra Aşiyan'a geçtik. İçeride oturacak yer olmadığı için dışarıda oturduk. Neşeli, hoş sohbetli bir pazar günüydü.