30 Ekim 2020 Cuma

Biraz Yağmur Biraz Mutluluk

 




''Bu yağmur... Bu yağmur... Bu kıldan ince 

Nefesten yumuşak yağan bu yağmur...'' diye başlıyor şiirine Necip Fazıl.

Öğleden sonra hava iyice kapatmıştı. Dışarıya yürüme mesafesindeki birkaç işimizi halletmek için çıkmıştık. Yanımıza şemsiye de aldık ne olur ne olmaz diye. Aradan biraz zaman geçince kuvvetli bir yağışa yakalandık. Biraz fazla ıslanmış olsam da yağmur da yürümüş oldum. İnsanların olmadığı sokaklarda ara ara maskemi indirip temiz havayı soludum. 




Tıpkı insanlar gibi yağmurdan kaçışan kedi ve köpekler de vardı sokaklarda. Bu kedi bahçemizde yaşayan kedilerden. Geçtiğimiz haftalarda yavruları oldu. Sokak hayvanları için yaşamak çok zorlaştı. Özellikle ara sokaklarda son günlerde kaldırımın kenarlarında ölmüş kedi yavrularına rastlıyorum. Bu o kadar üzücü ki. Özellikle bazı insanlar sokak aralarında hız limitini hiçe sayarak yangından mal kaçırırcasına araç kullanıyorlar. Bu hız niye? Yapılan ihmalkarlıkların bedelini de bu korunmasız masum canlılar kendi canlarıyla ödüyor. İnşallah daha dikkatli, merhametli ve bilinçli insanlar olmaya gayret ederiz.




Akşama doğru gri gökyüzünün ardından kendini gösteren gökkuşağı belirdi.









28 Ekim 2020 Çarşamba

Köpek Kalbi

 





''Kimseyi cezalandırmak yok,'' dedi Filip Filipoviç heyecanla,''bunu iyi yaz aklına! İnsana da, hayvana da yalnızca telkinle yaklaşılabilir.''


''Şunu anlayın ki, asıl korkunç olan artık köpek kalbi değil, insan kalbi taşıması.''


''Her konuşanın insan olmayacağını bilmeniz gerekirdi.''


''Canlıları değiştirebilecek tek şey sevgidir.''


Köpek Kalbi, Mihail Bulgakov.

Sovyet Rusya'nın köhne sokaklarından birinde yaşamaya çalışan sokak köpeği Şarik'in değişim öyküsünü içermekte.

Köpek Şarik bir gün sokakta dolaşırken önünden geçtiği bir mekanın aşçısı tarafından yaralanır. Yarası günden güne kötüleşen Şarik, ölümü beklerken sokaktan geçen insanlardan da yaşamak için medet umar. Tam umudunu yitirdiği bir anda karşısına Filip Filipoviç çıkar.

Dünya çapında bilim insanı olan Profesör Filip Filipoviç, Şarik'i evine götürür ve besler. Tedavisi yapılan Şarik, sıcacık bir yuva bulmanın sevincini yaşar. Ve ev ortamındaki insanlara uyum sağlamaya çalışır, bir yandan da kendini sevdirmek için çaba gösterir. Çünkü tekrar o unutulmuş, köhne sokağa geri dönmek istemez.

Filip Filipoviç'in ise aklında çok başka planları vardır. Oturduğu evi muayene ve ameliyathane olarak kullanan Filip Filipoviç, bir sabah Şarik'i alır ve ameliyat masasına yatırır. Köpek Şarik olan bitenden habersizce doktora kendini teslim eder. Şarik'in er bezlerini, hipofiz bezini insan olan başka bir adamınkiyle değiştirir. Ve o günden sonra da Şarik üzerinde hem fiziksel hem de ruhsal olarak bazı değişiklikler meydana gelir. Köpek gün geçtikçe arsız, kaba, şehvet düşkünü bir insana dönüşür. Filip Filipoviç gözlemlediği bu süreçte Şarik'teki değişiklilerle başa çıkmaya çalışacaktır.

Köpek Kalbi, komünistlerin kendi küçük burjuva değerlerinin çok çok üstünde yeni bir Sovyet insanı oluşturabilme ideallerini içeriyor.


26 Ekim 2020 Pazartesi

Kim Ji Young: Born 1982

 




Kim Ji Young:Born 1982, Güney Kore 2019.
Başrollerini Gong Yoo ve Yu Mi Jung'un paylaştığı film gündelik hayatın içinden bir konuyu içermekte. 

30'lu yaşlarının başında bir kadın olan Yu Mi Jung, Gong Yoo ile evlidir. Evliliklerinin ardından da bir tane kız çocukları olur.
İş hayatını yarıda bırakan kadın, ev hanımlığını ve anneliği bir arada yürütmeye gayret eder. Tabii bir yandan da hem toplum baskısı hem de ailelerin davranışlarıyla baş etmeye çalışır.

Aslında film bizim toplumumuzdaki bazı insanların bakış açıları ile çok içli dışlı. Bu benzerlikleri filmden bazı kesitlerle şöyle de açıklayabiliriz. Henüz bekarken çalışma hayatına adım atan kadın başrol, bir taraftan kendi ailesinin diğer taraftan da sosyal çevresinin evlilik üzerine açılan konularına maruz kalır. Aradığı aşkı bulur ve mutlu bir evlilik yapar fakat bir süre sonra da etraftaki seslerden çocuk sahibi olmaları konusunda baskı görmeye başlar. Hiç kimse Yu Mi Jung'un ne istediğini sormaz. Onun isteklerinden ve düşüncelerinden çok etraftaki insanları susturmak daha da önem kazanmaya başlar. Ancak bir süre sonra Yu Mi Jung'un sağlık problemleri baş gösterir.

Film dram türünde. Ve konusu itibariyle içerisinde çok mühim mesajlar barındırıyor. Toplum baskısı ve cinsiyetçiliğin bir insanı nasıl etkilediği başarılı bir şekilde izleyiciye yansıtılıyor.


25 Ekim 2020 Pazar

Sonbaharda Kaktüsler ve Sukulentler

 




Sevgili okur,
resimde görmüş olduğun bitkinin adı Opuntia, tavşan kulağı kaktüs.
Yaklaşık bir aydır bizimle birlikte. Bitkilerimin arasına son katılanlardan biri. 

Tavşan kulağı kaktüsün görüntüsü sevimli görünse de acı bir gerçek var ki o da elle temas halinde canınızı fazlasıyla acıtan minik dikenleri. Üzerindeki beyaz noktacıklar dikenleri oluyor. Bu kaktüsten önceden almıştım. Fakat fazla su vermemden dolayı kaktüsüm çürümüştü. Kurtarma çalışmalarım başarısız olunca bir daha da almamıştım. Yeni tavşan kulağı kaktüsüne daha dikkatli ve bilinçli bakıyorum. Sukulentlerimin aksine bu kaktüs daha az su istiyor. Zaten sonbaharın gelmesiyle iki üç günde bir verdiğim sularının süresini biraz daha uzattım. 



Kenarından minik bir yavru daha katıldı aramıza. 
Çok mutluyum.



Bu sukulentin adını bulamamıştım. Fasulye filizi gibi yukarıya doğru büyüyen bu bitkinin tohumları da kendi taneleri. Taneleri düştükçe toprağına bırakıyorum ve iki üç haftaya çimlenmiş oluyor. Mesela aşağıda paylaşacağım resimdekiler bu yazımda çok küçüktüler. 

Bu da büyümüş halleri.



Son olarak büyük bir sukulentim daha vardı. Onun yapraklarındaki şekil değişikliğinden daha önceki bir yazımda bahsetmiştim. Saksısını ve yerini değiştirmiştim. Yerini sevmemi olacak ki yapraklarından bir şeylerin ters gittiğini anladım. Sonrasında ana gövdesinden sukulenti kestim ve küçük bir saksıya ekip havadar, aydınlık bir yere aldım. Sukulentler kapalı yerleri sevmiyorlar.

Bunlar da kopardığım yapraklarından çoğalttıklarım.





Bitkilerle uğraşmak, onları seyretmek, onlarla konuşmak çok güzel.
Beni mutlu eden küçük şeylerden biri de bitkiler.
Huzurlu akşamlar sevgili okur!


 




21 Ekim 2020 Çarşamba

The Wailing

 




The Wailing, Güney Kore 2016.

Güney Kore'nin bir ilçesinde sakin bir dağ kasabasında yaşam süren insanların birdenbire şüpheli ölümlerin artmasıyla olaylar başlar. Bu ölümler olmadan önce hangi insana bulaştıysa hastalık gibi belirtiler gösterir. 

Kasaba sakinleri arasında bir adam vardır ki ölümler başlamadan önce Japonya'dan bu sessiz kasabaya gelip yerleşmiştir. Bu gizemli adam gözlerden uzak bir hayat yaşamakla birlikte hiçbir yerli insanla da iletişim kurmamaktadır.

İlk başlarda yerli halk bu adamdan şüphelenir. Ölümler artmaya başlar ve polis güvenliği sağlamakta zorlanır. Polis ise bu ölümlerin sebebini zehirli bir mantardan kaynakladığını düşünür. Soruşturmayı yürüten baş karakter Jong Goo'nun küçük kızı da bu hastalığın belirtilerini göstermeye başlar.

Küçük kızının ölmesini istemeyen polis memuru baba, köy dışından bir şaman getirerek kızına ne olduğunu anlamaya çalışır. Ancak olaylar pek de polis memurunun istediği gibi gelişmeyecektir.

Gizem, gerilim türündeki filmin senaryosu çok kaliteli ve izlemesi de bir o kadar heyecanlı. Film kareleri soğuk biraz da karanlık gösterilmiş. Böyle olması da filmin konusunun yansıtılmasını daha da gerçekçi kılmış. 

18 Ekim 2020 Pazar

Yağmurlu Bir Pazar

 





Sevgili okur,
Bugün gök gürültüsü ve şimşeklerle başladım güne. Birkaç gündür sıcak olan havalardan yağmurun kapıda olduğu belli oluyordu. Öyle ki sağanak yağışlar bugün uğradı şehre. 

Yağmurun çiselediği zamanlarda yağmurluğumu giyip dışarıda gezinmeyi seviyorum. Sabah kahvaltısından sonra öyle de yaptım. Şiddetli yağan yağmur biraz olsun durmuştu. Böyle havalarda hem temiz havayı hem de toprak kokusunu solumak gibisi yok. İnsan tazelenmiş gibi hissediyor.

Güneşli havaları geride bıraktığımızdan dolayı en çok bu durumdan bitkilerim etkilendi. Bildiğin gibi büyük bir sukulentim vardı. Sukulenti büyük saksıda olduğu için camın önünde tutamıyordum. Ben de balkona almıştım. Ancak zamanla sukulentin yaprakları toprağa doğru eğilmeye başladı ve sağlıksız bir görüntüye kavuştu. Çok geçmeden sağlıksız görünen yapraklarından kurtulması için onları koparttım ve toprağa çimlenmesi için bıraktım. Çimlenmekte olan bir sürü sukulentim olmuş oldu. Ve onlar için de minik minik saksılar almalıyım.
 
Sukulentler ve kaktüsler sonbahar kış aylarında kış uykusunda oluyorlarmış. Yani gelişimleri yavaşlıyor ve çok fazla suya ihtiyaç duymuyorlar.

Hafta başı ile birlikte yapmayı istediğim birçok şey var.
Mesela düzenli olarak spor yapmak ve güne daha da erken başlamak. Spor demişken düzenli yürüyüşler yapmak ve yogaya başlamak istediklerimden birkaçı. İnşallah güzel verimli bir hafta olur.
Huzurlu ve mutlu akşamlar!



16 Ekim 2020 Cuma

Nasıl Ölünür

 




''Para ölümü zehirlerse, ölümden bir tek öfke çıkar. Tabutların üzerinde insanlar dövüşür.''


''Sıraları gelince onlar da gelip bu serin gölgede uyuyacaklardı.''


''Geriye kalan ve onları bağışlamasını isteyen tek şey sevgisiydi.''


Nasıl Ölünür, Emile Zola.
''Ölüm gerçek, ölüm döşeği tabu, cenaze ortak, yas bireysel... Peki ölüm herkesi eşitler mi?'' diye başlıyor kitabın cümleleri.

Kitabı okurken dört farklı hikayeye konuk oluyor okur. Bu hikayeler yazar tarafından okuru yormadan kısa ve öz olacak şekilde kaleme alınmış. Dört hikayede dört farklı ölüm var. Bu ölümler daha çok insanların sahip oldukları ekonomik ve toplumsal koşullara göre değişiyor.

İlk hikayede çok zengin bir ailedeki ölümü ve ölüme olan tepkileri okuyoruz. Hikayelerde sona yaklaşırken son hikayede ise oldukça yoksul bir ailedeki ölüme ve o ailenin ölüme olan yaklaşımlarını okuyoruz.

Hikayelerde aristokrat, burjuva, esnaf, köylü ve işçi ailelerinin ölümlerini görüyoruz. Ölüme olan bakış açılarını da yansıtan bu kitap, toplumsal ve ekonomik farklılıkların farklı yaşam koşullarındaki insanları nasıl etkilediğine tanıklık ediyoruz.







14 Ekim 2020 Çarşamba

Intruder

 




Intruder, Güney Kore 2020.

Kim Moo Yu, küçük kızı ile birlikte anne ve babasının evinde mutlu bir şekilde yaşamaktadır. Geçmişte bir trafik kazasında karısını kaybetmiştir. Karısının kaybını hala daha atlatamayan Kim Moo Yu, trafik kazasının ardındaki kişinin izini sürmektedir.

Kim Moo Yu çocukluğunda kız kardeşi ile lunaparktadır. Kız kardeşi en son onun yanındayken aniden gözden kaybolur ve yıllarca ondan tek bir haber alamazlar.

Ailesi ve erkek kardeşi bir gün onun eve geri döneceğini umut eder. Beklenmedik bir günde kız kardeşi Song Ji Hyo evlerine ger döner. Ancak dönüşü ile ailede birtakım değişiklikler meydana gelmeye başlar.

Kim Moo Yu evin üyelerinde meydana gelen duygusal değişikliklerden aniden ortaya çıkan kız kardeşini sorumlu tutar. Bunu kabul etmeyen kız kardeş ise erkek kardeşine karşı akıl almaz bir oyun oynar.

Kim Moo Yu kendisini içinden çıkılamayacak kötü bir oyunun içerisinde bulur. Kız kardeşinin eve geri dönmekteki amacının peşine düşer ve korkutucu sonuçlarla karşı karşıya kalır.

Film gizem, gerilim türünde. Oldukça akıcı bir konuya da sahip.

13 Ekim 2020 Salı

Benjamin Button'ın Tuhaf Hikayesi

 




''İnsanlar kaçınılmaz olarak unutur çünkü.''

Benjamin Button'ın Tuhaf Hikayesi, F. Scott Fitzgerald.
Yazar bu kitabını yazmak için tamı tamına iki yıl beklemiş. Bu uzun sürede Mark Twain'in şu sözü de onu derinden etkilemiş: ''Hayatın en iyi kısmının başta, en kötü kısmının da sonda olması ne yazık.''

Bu sözlerden de anlaşılacağı üzere insan gençken bazı şeyleri elde edecek konumda ya da yeterli maddi kaynaklara sahip olamayabilir. Ancak yaşlanınca da bu imkanlar elinde olurken sağlık sıhhat gibi konular da kişi de olmayabilir.

Kitapta da Bay ve Bayan Button bir bebek sahibi olmak istemesiyle olay örgüsü başlamış oluyor. Çiftin bebek arzusu sonucunda Bayan Button dünyaya bir erkek çocuk doğuruyor. Fakat bu bebeğin görüntüsü diğer bebeklerden biraz farklıdır. Yaşlı  bir bedende dünyaya gelen Benjamin Button aynı zamanda da yaşlı bir adamın zihnine, eğlence anlayışına ve yaşam tarzına da sahiptir. Bu duruma oldukça şaşıran ailesi ilk başlarda Benjamin'den oldukça utanç duyar. Çünkü çevrelerinde yaşayan insanların tepkisinden ve sözlerden çok etkilenir, çekinirler.

Aradan zaman geçtikçe Benjamin de yeni yaşlarına birer birer adım atmış olur. Ve tabii görüntüsü de gittikçe gençleşmeye başlar. Zihni, hobileri, hayata bakışı, zevkleri de her yeni yaşında farklılık gösterir. Gençleşmeye başladıkça çevresindeki insanlardan daha olumlu tepkiler alır. 

Benjamin Button'ın Tuhaf Hikayesi'nde Yaşlılıktan bebekliğe kadar geçen bir hayat hikayesini okuyoruz. Bir yandan da insanların tepkilerine, düşüncelerine ve Benjamin'in hislerine tanıklık ediyoruz.



12 Ekim 2020 Pazartesi

GÜNÜN ARDINDAN

 




Bu sabah erkenden kız kardeşimin okuluna gittik. Evet bu yıl kendisi mezun oldu. Diplomasını almaya da birlikte gittik. Erken bir vakitte çıkmamıza rağmen yine de kalabalıktı. İstanbul beni şaşırtmıyor artık.

Kız kardeşim diplomasını aldı ve sonrasında orta bahçede oturup hem soluklandık hem de biraz kitap okuduk. Daha sonra Eğitim Fakültesinin olduğu binaya yürüdük ve orada birkaç tane resim çektim.

Eve dönüş yolumuz ise sabahki kalabalığın neredeyse iki üç katı kadardı. Gezmeye, alış veriş yapmaya büyük küçük o kadar çok insan çıkmış ki...
Galiba bazı insanlara virüs etki etmiyor. Kendilerine güvenleri tam. Maske takmayan bir sürü insan da gördüm üstelik. Bunların çoğu da turistti. Kendi umursamazlığı yüzünden kurallara uyan başka bir insanın hayatını tehlikeye atmış oluyorlardı.

Günün yorgunluğunu sen tahmin et sevgili okur. 15.405 adım ile bugünü bitirmişim. Yine de kardeşimin mezun oluşu gibi güzel bir anıya sahip oldum. Bu arada kız kardeşim de aktif olarak blog yazmaya başladı. Onun kaleminden dökülen satırları okumayı seviyorum. Eğer onun blogunu da ziyaret etmek istersen buraya tıklayabilirsin.

Huzurlu ve mutlu akşamlar!





10 Ekim 2020 Cumartesi

When I Was Most Beautiful

 





When I Was Most Beautiful, Güney Kore 2020.

Lim Soo Hyang üniversitede seramik sanatı ile ilgili bir bölüm okumaktadır. Okulunda son senesi olduğu için gönüllü olarak kırsal bir bölgede yer lisede öğrencilere stajyer öğretmen olarak eğitim verecektir. Onun kendine göre geçmiş ile ilgili yaşamış olduğu bazı özel sebepleri vardır. Babasını küçük yaşta kaybetmiş, annesi ise hapishanededir. Lim Soo Hyan ise teyzesi ile birlikte yaşar. Ancak orada da pek mutlu değildir. Onun bu stajyerliği mutsuzluğunu bir nebze de olsa giderir ve teyzesinden yanından uzaklaşmış olur.

Öğretmenlik yaptığı lisede Ji Soo adından bir öğrenci ona ilk günden aşık olur. Ji Soo, seramik ustası babası ve yarış arabası sürücülüğü yapan ağabeye ile yaşar. 

Bir gün Lim Soo Hyang'ın yolu öğrencisi Ji Soo'nun babasının işlettiği seramik atölyesine düşer. Buradan oldukça etkilenen öğretmen kadın, öğrencisinin babasından iş teklifi alır. Buna çok sevinen öğretmen kadın teklifi düşünüp kabul eder.

Aradan zaman geçer ve Ji Soo'nun ağabeyi de öğretmenden hoşlanmaya başlar. Ve ona evlilik teklifi eder. Evlilik teklifini kabul eden Lim Soo Hyang öğrencisinin ağabeyi ile evlenir. Ji Soo ise sevgisini kalbine gömer.

Çiftin mutlu süren evlilikleri araba yarışı yapan ağabeyinin bir gün kaza geçirip ortadan kaybolması ile alt üst olur. Aradan yedi yıl geçmesine rağmen ağabeyiden tek bir haber alınamaz. Tam da bu sırada ağabeyi bir sürü sırla karısının yanına döner.

Dram romantik türdeki dizi 32 bölümden oluşuyor.




9 Ekim 2020 Cuma

İnci Küpeli Kız

 



''Evet, yaşam bir aldatmaca. Eğer yeteri kadar uzun yaşarsan, hiçbir şeyin şaşırtıcı olmadığını öğreniyorsun.''

''Bana yeniden omzunun üzerinden bak.''


İnci Küpeli Kız, Tracy Chevalier.
Kitabın konusu okurlarını 1660'lı yılların Hollanda'sına götürüyor. O zamanlarda yaşanan bazı sınıf farklılıklarına dikkat çekilirken, on altı yaşında olan Griet isimli bir genç kız ve ailesinin yaşamlarına konuk oluyoruz.

Griet ailesiyle yaşayan, günlük işlerde evde annesine yardımcı olan ve kör olan babasının zaman zaman gözleri olan bir kızdır. Griet'in babası mobilya işleriyle uğraşan biridir. Bir trafik kazası sonucunda babası görme yetisini kaybeder. Bu yüzden Ailenin geçim kaynağını evin büyük çocukları üstlenir. Griet ile birlikte evde iki çocuk daha vardır. Bu üç çocuktan ikisi yani Griet ve ağabeyesi evin büyükleridir. Ağabeyi evden uzakta bir yerde çalışmaktadır ve ailesi ile bağları pek güçlü değildir. Griet ise ailesine yardımcı olabilmek adına zengin bir ailenin evine çocuk bakıcılığı ve temizlik işlerine yardımcı olmak için yatılı gönderilmeye karar verilir.

Griet ailesine katkı sağlamak adına bunu bir sorumluluk olarak düşünür. Yeni günlerini yaşayacağı eve gider. Kendi yuvası ile yeni geldiği bu evin arasında bir sürü fark vardır. Hizmet edeceği yeni evin sahibi Vermeer ünlü bir ressamdır. Çok sık olmasa da yaptığı resimler fazlaca ilgi görür ve beğenilir. Griet, Efendisi Vermeer'in sessiz ve soğuk görünen karakterini ilgi çekici ve merak edici bulur. 

Zamanla Griet ve Vermeer arasında resimler hakkında yakınlaşmalar başlar. Ve bunun sonucunda Vermeer, tarihe adını duyuran İnci Küpeli Kız'ın resmini Griet'e bakarak resmeder.



8 Ekim 2020 Perşembe

Sessiz Bir Yer

 




A Silent Place, ABD 2018.

Beş kişilik bir aile herkesten uzakta sessiz sakin bir kasabada yaşmaktadır. Bu ailenin üç üyesi farklı yaşlardaki çocuklardır. Bu ailenin üyeleri çok uzun zamandır yaşamlarını çok sessizce sürdürmektedir. Çünkü etraflarında sese karşı oldukça hassas davranan belirsiz yaratıklar vardır.

Aile üyeleri sessiz yaşamlarını işaret dili yardımıyla tamamlarlar. Ev ortamlarını da sese karşı arıtarak kullanmaya çalışırlar. Bir gün ailenin tüm üyeleri erzak arayışına çıkar. Bu sırada talihsiz bir durum yaşanır ve ortaya bir ses çıkar. Yaratıklar sesin geldiği yöne doğru yönelirler ve aile tehlikeli durumla karşı karşıya kalır.
Aile üyeleri uzun zamandır sessiz yaşadığı bu ortamı bozarlar ve yaratıklar ailenin peşine bırakmaz. Korku gerilim türündeki film akıcı ve çarpıcı. Film çok sessiz ilerlese de aile üyeleri arasındaki işaret dili konuşmalarının alt yazıları izleyiciye sunuluyor. Ayrıca filmin ikinci kısmı da bu yıl yayınlanmış. Sessiz bir yaşam sürmek zorunda kalan bir ailenin hayatta kalma mücadelesi.


7 Ekim 2020 Çarşamba

SEVGİLİ DOST #44

 





Sevgili dost,
Günler hızla akıp gidiyor, su misali.
Yaşlar birer birer artarken yaşamın yoğunluğuna ayak uydurmaya çalışıyoruz.
Kimi zaman çok çalışıyoruz, çabalıyoruz, bir şeyler için gayret ediyoruz. 

İsteklerimiz, dileklerimiz hatta umutlarımız belki o an gerçekleşiyor ya da gerçekleşeceği uygun zaman diliminde sırada bekliyor.


Sevgili dost,
Aslında yaşlardaki rakamların bir önemi yok. Önemli olan her anı verimli geçirebilmek. Her yaşın beraberinde getirdiklerini kabullenebilmek ve onlara uyum sağlayabilmek. 
Yitip giden fırsatlar için hayıflanmamak. Sürekli isyankar bir insanın kalbinde ne kadarcık bir umut ışığından söz edilebilir ki?



Sevgili dost,
Elindekilerin kıymetini bil. 
Ve her biri için şükür et.


Her şeyden evvel önce kendi sesine kulak ver.
Kalbinin sesine.
Onu dinlemeyi ihmal etme.


6 Ekim 2020 Salı

A Day

 





A Day, Güney Kore 2017.

Kim Joon Young, kendi ülkesinde tanınan başarılı bir doktordur. Öyle ki namı diğer ülkelerde de duyulmuştur. Bu yüzden sık sık ülke dışına işi ile ilgili seyahatlere çıkar. Kim Joon Young'un orta okula giden bir kızı vardır. Kızı, kalp yetmezliği ile ilgili bir rahatsızlığa sahiptir. Geçmişte kızının ameliyatı için gerekli olan donörü bulamayan baba, mesleğinde etik karşılanmayacak bir duruma başvurur ve kızını sağlığına kavuşturur. 

Kim Joon Young yurt dışından döndüğü bir vakitte uçakta yolculuk yapar. Tam da bu esnada kötü bir kabus görüp uyanır. Bu kabusta kızının bir trafik kazasına kurban gidip öldüğüne tanıklık eder. Bu rüyayı gerçekmişçesine yaşayan adam bu olayı tekrar tekrar aynı şekilde yaşamaya başlıyor. 

Her rüyasından uyandığında bu kazanın gerçekleşeceği yere erkenden varmaya çaba gösterir. Diğer yandan da kızına ulaşmaya çalışır ki kızı trafik kazasına kurban gitmesin. Çaresiz baba bu kazanın arkasında yatan gerçek sebeplerle de yüzleşmeye mecbur kalır. 

Gizem, gerilim ve dram türündeki film oldukça başarılı oyunculuklarla yansıtılmış. Ayrıca film oldukça akıcı bir şekilde işlenmiş. Film bana birazcık Son Durak serilerini çağrıştırsa da oradaki gibi ölüm sahnelerine yer verilmemiş. 


5 Ekim 2020 Pazartesi

Yeşilin Her Tonu

 



Gündelik hayatımıza virüs de eklenince kalabalık ortamlarda bulunmak insanı epey tedirgin ediyor. Büyükşehirlerde de sessiz, sakin ve keşfedilmemiş yerler bulmak da biraz zor. Ancak böyle yerleri bulmak zor olsa da birkaç araştırmadan sonra kalabalıktan uzak yerler bulmak mümkün olabiliyor.


Dün böyle yerlerden birindeydim. Doğa ile iç içe kalmayı epey özlemişim. Kuşların sesi, sincapların ağaçlardan ağaçlara koşuşturması, ağaçlardan düşen yaprakların sesi... Hepsi çok güzeldi.




Ağaçların arasında bize ayrılan yolda yürüyüş yaptık. Yürüdüğümüz yolun kenarlarında henüz olgunlaşmamış bir sürü böğürtlen vardı. Çocukken anneannemlerin bahçesinden bir sürü böğürtlen ve ahududu toplardık. Topladığımız meyveler de sabah kahvaltımızda bizlere eşlik ederdi.




Bu aylarda gezintilere çıkmak insana iyi geliyor. Havaların da yavaş yavaş serinliyor olması gezintileri kolay kılıyor. Dünkü gezim günübirlik olsa da doğa ile iç içe vakit geçirmek insana huzur ve mutluluk veriyor.






3 Ekim 2020 Cumartesi

Yeni Bir Sabaha Günaydın

 



Güneşli bir günden merhaba sevgili okur!

Sonbaharın gelişiyle hepimiz yavaş yavaş ona adapte olmaya ve uyum sağlamaya çalışıyoruz. Nasıl ki ağaçlar yapraklarını döküyor, canlılar da kışa hazırlık yapıyorsa biz insanlarda da benzer birtakım durumlar yaşanıyor.

Ben pek yaz insanı değilim sanırım. Çok sıcak ve nemli havaları sevmiyorum. Eğer yaz mevsimine deniz eşlik edecekse bir süre eğlenceli ve neşeli gelebilir bu mevsim. 

İlkbahar, sonbahar ve en çok da kış, benim mevsimlerim. En sevdiğim kış. Her ne kadar soğuyan havalarda elleri zor ısınan biri olsam da kış mevsiminden vazgeçemiyorum. Yaprakların dökülüşü, lapa lapa kar yağması ve karda yürürken çıkan sesler beni mutlu eden küçük şeylerden bazıları.


Sonbaharın güzelliklerinden biri de rengarenk yaprakların kaldırım taşlarını süslemesi. Bu güzelliklere eşlik etmeniz için de doğa ile baş başa kalabileceğiniz yerlere gitmeniz gerekebilir. Fakat benim gibi kalabalık bir şehirde de yaşıyorsanız sessiz, sakin, doğa ile baş başa kalabileceğiniz yerler bulmak da zorlaşabilir. Bu yüzden imkan oldukça şehir dışına küçük kaçamaklar yapıyorum.


Yine sonbaharda güneşli bir güne merhaba dediğimiz bir gündeyiz.

Günün güzel ve mutlu geçsin sevgili okur!


 



1 Ekim 2020 Perşembe

ALIVE

 




Alive, Güney Kore 2020.

Yoo Ah In ve Park Shin Hye'nin başrollerde yer aldığı film, Main Street adlı bir belgesel metninin senaryosuna dayanıyor.

Yoo Ah In filmde, günlerini evde ve çoğunlukla bilgisayar oyunlarıyla geçiren bir genci canlandırır. Aynı zamanda oynadığı oyunlarla sosyal medyada belli bir popülariteye ulaşan Yoo Ah In işlerini de bu şekilde yürütür. 

Bir sabah güne büyük bir gürültüyle uyanır. Dışarıya baktığında insanlar arasında bir kargaşa yaşandığını görür ve devamında ise bir grup insanın diğer insanları kovaladığına ardından da saldırdığına şahit olur. Ardından televizyondaki haberlerden ülke geneline bir virüsün yayıldığını duyar. Dışarıya çıkıp ne olup bittiğini öğrenmek ister ancak bu girişimleri başarısızlıkla sonuçlanır. Ne yapacağını bilemeyen Genç çocuk ailesini aramak ister. Fakat ilerleyen saatlerde internet, elektrik, telefon dahil olmak üzere her şey kesilir.

Oldukça çaresiz kalan  Yoo Ah In bir gün oturduğu kompleskin içerisindeki karşı apartmanda kendi gibi mahsur kalan başka birini görür. O da Park Shin Hye'dir.
Virüs hızla yayılmaya devam eder ve insanları zombiye çevirir. Yoo Ah In ve Park Shin Hye bir araya gelip zombilerle mücadele edip buradan kurtulmanın yolunu arayacaklardır.


 

BİRPEMBESEVER