COME AND HUG ME

Come And Hug Me, 2018 Güney Kore dizisi.
32 bölümden oluşuyor. Her bölüm yaklaşık yarım saat sürüyor.

Dizinin konusu psikopat bir seri katilin işlediği cinayetler ve ardında bıraktığı izler üzerinde geçmekte. İlk bölümlerden itibaren olaylar geçmişten günümüze ilerliyor. Seri katil olan adamın da bir ailesi vardır. Çocuklarından biri onun ne işler çevirdiğinden haberdar olsa da sessiz kalır ve geleceğine odaklanır. Bu sırada başroldeki kız ile tanışır. Her ikisi de henüz lise öğrencisidir.

Başroldeki kız ise huzurlu mutlu sevgi dolu bir aileye sahiptir. Seri katilin yaşadığı şehre taşınırlar. Ve katilin oğluyla yolları kesişir çok yakın iki arkadaş olurlar. Bu durumdan rahatsız olan seri katil ise kızın anne babasını öldürerek oğlunun kendi izinden gitmesini ister.

Aradan yıllar geçer. Ve seri katil de hapistedir. Çocuklar artık büyümüşlerdir ve yolları yine kesişecektir. Fakat geçmişteki izler ve yaralar kimliklerini değiştirseler dahi hala peşlerini bırakmayacaktır.

Dizinin her bölümü çok hızlı ve sürükleyici ilerlemekte. Dram ağırlıklı bir dizi gibi gözükse de romantik ve gizem dolu bir havası da var.

DOST

Hayatımıza bir sürü insan giriyor. 

Kimileri daima kalıyor kimileri ise gelip geçici olanlar tufanına katılıyor.

Eski ben, hayatına çok dost alan bir Tuğçe idim.

Ancak zamanla farkına vardım ki insanın çok dostu olması onu kimseden farklı kılmıyor. Yine zamanla farkına vardım ki az insan çokça huzur veriyor kendime.

Büyükçe önceliğim kendim olmaya başladı sanırım. Bunu en çok giden yaşlarıma borçluyum. Her yeni yaşım, kendimi daha çok tanımam için bir şans olabilir.

Dost.

O kadar kıymetli bir söz ki.. 

Herkese yakışmayacak, herkesin de taşıyamayacağı kadar kıymetli ve değerli.

Kendime ait küçük de olsa bir dünyam var.

Bu küçük dünyanın içerisinde yer almaktan oldukça memnun ve mutluyum .

Bence her insanın sınırlarını kendisinin çizdiği bir dünyası olmalı.

Kendi dünyasına kimi katıp katmayacağını yine kendisi belirlemeli.

ALIŞVERİŞ ÇILGINLIĞI

Gündüzleri sıcak havalar gerçekten çok dayanılmaz ve bunaltıcı oluyor. Sınıfımın ön cephede yer alıyor olması da sanırım benim ve öğrencilerimin şanssızlığı..

İş çıkışımdan sonra kız kardeşimle birkaç parça bir şey bakmaya bir alışveriş merkezine gidelim dedik. Mağazaların web sitelerinde kardeşimin beğendiği ürünler olmuştu ve ne yazık ki kısa bir sürede tükendi. Stokta olmayan ürünler belki mağazalarında vardır diyerek yola çıktık. 

Alışveriş merkezleri ne zaman gitsem hep insan kaynıyor. Kalabalık kalabalık daha çok kalabalık.. Eğer alışveriş yapmayacaksam sırf bu yüzden gitmemeyi hep tercih ediyorum.

Mağazalar bile insanlara dar geliyor artık sanki. Mağazaların indirim adı altında satışa sundukları ürünlerde indirim adına hiçbir şey yoktu. Özellikle de birkaç mağazada. Fakat kimilerinin umrunda bile değil ki kollardan taşarcasına ürünlerle mağazanın içinde dört dönen bir sürü robotlaşmış insan sürüsü bulunuyordu. Yarın son iş günüm. Şu son günler fazlasıyla sıcak, bunaltıcı ve yorucu..

YORUCU GÜNLER

Merhaba sevgili okur.

Kendimden bahsetmeye, içimi dökmeye belki de o kadar çok ihtiyacım var ki..

Şu sıralar çok yoğun geçiyor günler benim için. Özellikle işten sonra eve gelmeyi iple çeker oldum.

Hayatımda mesleğimle ilgili bazı şeyleri sıkça sorgular ve düşünür vaziyette buldum kendimi.

Her ne kadar mesleğimi çok sevsem de sanırım en zor sektörden meslek hayatına atılıp merhaba dedim.

İnsanları çok iyi tanıdığımı düşünsem de hala yanıldığım oluyor. Bu durum uzun sandığımız kısacık ömürde değişmeyecek şeylerden biri herhalde. Kendimi dinlemeye, kendime vakit ayırmaya çokça ihtiyacım var. Bazı şeyleri doğru ve düzgün bir şekilde düşünüp karar vermeye en çok da..

Hayat dediğimiz bu oyunda hepimiz birer oyuncuyuz aslında.

Her birimizin farklı yerlerde farklı görevleri var. Herkes başka bir hayatı yüklenmiş omuzlarında. Kimine fazlaca ağır kimine ise kuş tüyü kadar hafif belki de..

YOUTH

Youth, Tayvan dizisi.

26 bölümden oluşuyor. Age Of Youth isimli Kore dizisinin Tayvan versiyonu. 

5 üniversite öğrencisinin hayatını ele alıyor. Yaşamdaki zorluklar, güzellikler, sırlar dizide ön planda. Dizinin ana temasına bakacak olursak eğer, buna arkadaşlık diyebiliriz.

Farklı karakterlere sahip bu beş kızın aynı çatı altında birbirlerine uyum sağlama süreçleri gösteriliyor.

Dizide, Kore versiyonundaki aynı sahneleri ve yeni eklenen replikleri izliyoruz. Youth, tıpkı Age Of Youth kadar sevimli ve sempatik. Özellikle karakterler çok güzel bürünmüş rollerine. Dizi, orjinaline sadık kalınarak çekilmiş. Dizideki her kızın üzerinden gösteriliyor bölümler. Yani her bölümde tek bir karakterin üzerine yoğunlaşıp onun yaşamını ele alıyor. Gün içerisinde yaşadıkları, arkadaşlık ilişkileri, üniversite hayatı, karakterinden kesitler gibi.

Kimi zaman güldüren kimi zaman hüzünlendiren bölümler var. Şirin, hoş bir Tayvan gençlik draması.

POSTCROSSING | RUSYA'DAN GELEN KARTPOSTAL

Rusya'nın başkenti Moskova'dan kartpostalım vaar!

Kartpostal yazıp göndermenin ve kartpostal beklemenin en güzel yanı: bir sürü farklı kültürden, milletten insanlarla tanışabilmek ve onların ülkelerini, yaşadıkları şehri ziyaret etmiş kadar olmak.

Ben bu güzel hissi çok uzun zamandır yaşıyorum. Belki 100'ün üzerinde kartpostal ve pul koleksiyonuna sahibim. Bu durumdan da hiç mi hiç şikayetçi değilim. Benim en güzel hazinem olarak onları. 

Kartpostalı gönderen arkadaşım Marina. Günlük hayatından bahsetmiş kartpostalında. Bana gönderilen kartpostalların yazılı ve pullu olmasını özellikle seviyorum. Çünkü her biri kendi arkasında bir hikaye barındırıyor.

Resimde gördüğün pullar da çok hoşlar. Çıkartıp pul koleksiyonuma eklemek isterdim ancak kartpostal yapıştırıldığı için bu pek de mümkün görünmüyor.

Eğer sen de hala hiç kartpostal yazıp göndermediysen gecikmeden bir defa da olsa bu hissi denemen gerektiğini söylemeden geçemeyeceğim.

Kartpostalı yazması keyifli, postacının kapı zilinize basıp kartpostalı size teslim etmesi ise ayrı bir heyecan mutluluk verici.

KANG'S KITCHEN 2

Kang's Kitchen.

2.seonuyla geri dönen bir yemek - komedi türünde program.

Kang's Kitchen ekibinde yemek yapan üyeleri New Journey To The West programının sezonlarından biliyoruz. Ekibe en son dahil olan üye ise P.O. idi. Yeni üyeyi Kang's Kitchen programında da izliyoruz.

Üyelerin hepsi Kore'nin ünlü yani tanınan isimleri. Kimi müzisyen, kimi oyuncu, kimi ise komedyen. Farklı mesleklere sahip bu insanlar, yönetmen ve ekibi tarafından belirlen ve düzenlenen bir mekanda halka açık bir restoran işleteceklerdir. Program öncesinden pişirilecek yemeklere karar verilip, üyeler tarafından tarifleri alınarak titizlilikle yemekleri deneme çalışmaları başlar.

Her üyeye restoran içinde bir görev dağılımı veriliyor. Zaman aman bu görev dağılımları yaşanan yoğunluktan dolayı yer değiştirebiliyor.

Ekip üyeleri arasından iki üye komedyen. Bu komedyenlerin tatlı çatışmaları diğer üyeleri de etkiler ve bol bol kahkaha tufanı yaşanır.

Şimdilik bölüm sayısı bilinmiyor. 

ON YOUR WEDDING DAY

On Your Wedding Day, Senin Düğün Gününde.
Romantik, daram türünde, 2018 yılı Güney Kore yapımı film.

Lise yıllarında yolları kesişen iki gencin arasında geçiyor film. Biraz melodramatik bir tarafı da var konunun. Başrol erkek ve kızın yolları kesişse de aralarındaki aşk gerçekleşmeden biter. Bazı sebeplerden dolayı yolları ayrılır. 

Aradan zaman geçer. Amaçsızca yaşayan erkek, sevdiği kızı iyi bir üniversitenin tanıtım  broşüründe görür. Hırs yapar ve o üniversiteyi kazanarak kızla tekrar karşılaşmayı umut eder. Ancak durumlar pek de istediği gibi gerçekleşmez. Çünkü aradan yıllar geçmiştir ve bazı hisler de kaybolmuştur. Böylelikle çok yakın iki arkadaş olarak takılmaya devam ederler. 

Üniversiteden mezun olurlar. Her ikisi de kendi ayakları üzerinde duran birer yetişkindir artık. İletişimi kaybetmişken yolları tekrar kesişir. Ancak bu sefer başrol erkek, unutamadığı ilk aşkından bir düğün davetiyesi alır.

Filmin ilerleyişi güzel. Ara ara geçmişe dönük sahnelerle gelecekte buluyor izleyici kendini. Ancak şunu belirtmeliyim, filmin sonu pek tatmin edici bitmiyor.

BİR CUMARTESİ AKŞAMI

Çok sevdiğim bir arkadaşımla ani bir kararla buluşma ayarladık.

İş çıkışını fırsat bilerek akşam yemeğimize hoş muhabbettimiz eşlik etti.

Anlatacak konuşacak o kadar çok şey varmış ki..

Yanında kendimi rahat ve mutlu hissettiğim insanları pek seviyorum.

Son birkaç günüm çok yoğun geçiyor iş yerinde. Ve bu durum beni hem fiziksel hem de mental olarak etkiliyor. İlerleyen günlerde ne olacak bakalım..

Bir sevindirici haber daha..

Eski iş yerimden ayrılan bir arkadaşım bugün çalıştığım iş yerine görüşmeye geldi. Görüşmesi olumlu geçmiş. Eğer işe başlarsa sanırım şu günlerdeki iş yerimle ilgili olan endişelerim biraz da olsa azalabilir. Belki olmayabilir de... Kafa karıştırıcı bir sürü mesele.

CANIM ÇİÇEKLERİM

Sevgili canım çiçeklerim,

tıpkı her gün olduğu gibi bugün de eve geldiğimde size baktım.

Belki yapraklarınızı sildim, belki dokundum sevdim, belki de tebessüm ettim uzaktan.

Kısa bir süre önce sahip oldum bu çiçeklere sevgili okur.

Yaklaşık iki ay öncesi kadar...

İlk başlarda bakamayacağımı düşünsem de bu önyargım kırıldı. Bir de baktım ki sevgi ve ilgiyle büyüyen sağlıklı çiçekler oluvermişler.

İki haftadır evimin balkonunda duruyor bitkilerim. Sanırım yeni yerlerini çok sevmiş olacaklar ki büyüme yarışına girişmişler. 😊

İş yerinde sınıfımda duran çiçeklerim öğleden sonra sıcak ve bunaltıcı bir havaya maruz kalmakla birlikte akşama kadar yine sınıfın içine vuran güneş ışığından da nasiplerini alıyorlardı.

İşte iki resim arasındaki fark.

Kaktüslerimin fazlaca boyları uzamakla birlikte güneşe doğru yönelmeleri dikkatimi çekmedi değil. 

Diğer çiçeğim Spathiphyllum wallisii (Barış Çiçeği). 

Büyümeye devam eden ve bir yandan artan yeşil canlı yaprakları çok güzel görünüyor. Biraz daha büyüyünce beyaz çiçeğinin açmasını sabırsızlıkla bekliyor olacağım.

HASTALIK HASTASI

Hastalık Hastası, Moliere.

Fransız Yazar Moliere'nin üç perdeden oluşan oyununu mizahi bir dilde anlatan kitabı. Oyun da tıpkı kitap gibi komedi türünde.

Argan, oyunun baş karakteri. Bütün olaylar Argan'ın etrafında geçmekte.

Çaresi olmayan bir hastalığa yakalandığını düşünen bir adamın düşünceleri ve duyguları fazlasıyla yansıtılmış. Aslında Argan'ın bu düşüncelerinde kuruntulu ve saplantılı olduğunu söyleyebiliriz. Kendini ve çevresindeki insanları hasta olduğuna inandırmak isteyen bir karakter.

Ailevi meselelerin yine mizahi boyutta tartışılmasını okuyoruz kitaptaki oyunda. Argan ayrıca zengin ve varlıklı bir karakter. Etrafındaki insanlar ise onun mal varlığını sömürmek peşinde. Fakat Argan bunun ayrımını yapamayacak kadar saf ve iyi niyetli. Onun tek düşüncesi bir hastalığın onu kemiriyor olması.

Olaylar 17. yüzyıl Fransa'sında geçmekte. Hastalık Hastası, yazarın son eseri olma özelliğini taşıyor.

KORE'DEN MEKTUBUM VAR

Mektup arkadaşlığının en güzel yanı beraberinde getirdiği bi dolu mutluluk!

Güney Koreli arkadaşım sevgili Sang A, benim için çok güzel bir kutu hazırlamış.

Postacı kutuyu getirdiğinde o mutluluk paha biçilemez oluyor işte!

Mektup arkadaşımla yaklaşık olarak üç yıldır tanıyoruz birbirimizi. Düzenli olarak mektuplaşmakla birlikte  birbirimize mesaj da atıyoruz. Kimi zaman dertleşiyoruz kimi zamansa gülüyoruz. Tıpkı her dostlukta olması gerektiği gibi.

Sang A'nın mektup göndereceğini biliyordum. 

Ve açıkçası gelmesini de dört gözle bekliyordum. Çünkü mektuplarını okumak bana hem moral veriyor hem de beni çok mutlu ediyor.

Bu sefer tam dört sayfalık uzun mu uzun bir mektup karşıladı beni. O kadar çok şey anlatmış.. Kaç defa okudum inan ben de bilmiyorum sevgili okur..

Mektubun satırlarında kayboldum..

Mektup açmayı seviyorum.

Mektup yazmayı, satırlar arasında kaybolup gitmeyi seviyorum.

Mektup arkadaşlarımı,

mektuplaşmayı,

çok seviyorum.

İyi ki mektuplaşmak var!

Mektup arkadaşımın gönderdiği kutu hakkında kısacık bir video çekip düzenlemesini yaptım. Keyifli seyirler! 💜

SEVGİLİ DOST #22

Sevgili dost,

22. yazım olmuş bugün.

Sana yirmi iki kere yazmışım demektir bu.

Bir yanım sevinse de bir yanım endişeli..

Çünkü zamanı gerçekten de çabuk tüketir olduk. Ya da zaman mı asıl bizi tüketen?

Sevgili dost,

Bazı insanlar nasıl vurdumduymaz olabiliyor?

Ya da görmezden gelebiliyor bazı şeyleri.

Acaba kalpleri rahat mıdır? Ya da vicdanları? 

Peki ya zihinleri?

Sevgili dost,

İnsanların normal olmayan sözlerini ve davranışlarını anlamayı bırakmışken ben, yine insanların sürprizleri ile karşılaşıyorum. Şaşırtıyor beni, yine o insanlar..

Sevgili dost,

İyilik et denize at balık bilmezse halik bilir.

EYÜP SULTAN GEZİSİ ve BİR DOLU MUTLULUK

Masmavi ve güneşli bir günden merhaba sevgili okur!

Bugün İstanbul'un Eyüp ilçesine gittik.

Eyüp Sultan Camiisi'ni ziyaret ettik. Etrafında biraz gezintiye çıktık.

Hava yine çok sıcak ve güneşliydi.  İnsanlar akın akın bu huzur dolu yeri ziyarete gelmişti. Üstelik bir sürü de turist vardı.

Eyüp'te yer alan Pierre Loti tepesine de muhakkak uğrayın. Bir çay için ve İstanbul'u göz kamaştırıcı güzelliği ile seyre koyulun. Tepeye çıkarken akbillerinizi kullanarak teleferik ile çıkmanızı, aşağıya inerken de yürüyüş yaparak mezarlığın içerisinden gezmenizi tavsiye ederim.

Akşama doğru kütüphaneye uğradım. Bayadır gitmiyordum kütüphaneye. İstediğim kitapları buldum. Çok da güzel oldu. Tekrar kaldığım yerden okumaya devam.

Arkadaşlarımla yol üzerinde gördüğümüz bu şirin hayvanları sevdik. 

Bugün ilk kez bir hamster sevdim. Birlikte akşam yemeği yedik.

Kimi zaman dertleştik kimi zamansa güldük eğlendik.

Çok şükür bugünüme..

Huzur dolu bir hafta geçirmen dileğiyle!

EMİNÖNÜN'DE BİR GÜN

Çiçek kokan bir günden merhaba sevgili okur!

Bugün ani bir kararla Eminönü sokaklarında bulduk kendimizi.

Havanın çok güneşli ve sıcak olmasına aldırış etmeden vapur ile denizin martıların keyfini sürerek Eminönü'ne geçtik.

Sabahın erken saatleri yani öğleden önce buraya gitmek için en ideal saatler.

Fakat ben kalabalık olmasını severim aldırış etmem diyorsan eğer öğleden sonra işte tam da böyle oluyor Eminönü. Her milletten insan burada hem geziyor hem de turistik eşyalar satın alıyor.

Biz de birkaç şey aldıktan sonra Sirkeci tarafına doğru yürüdük. Eminönü'nden Sirkeci'ye doğru yürümeyi çok seviyorum. Bir sürü tarihi bina, sokak aralarında dolaşan kedileri görmek sebeplerimden birkaçı.

Sirkeci'de yer alan birkaç mimari yapılar.

Görüntüleri benim pek bir hoşuma gidiyor. Çok soluk ve renksiz duran binalar hem yerlilerin hem de turistlerin kadrajına takılıyor.

Bu ton ton kedicik de günün sıcağına dayanamayıp gölge bir yerde uyukluyor. Biraz sevmeye başlayınca gözlerini araladı ancak beni umursamadan uykusuna kaldığı yerden devam etti. 😄

9.151 adımla tamamlamışım günümü.

Biraz yorulsam da keyifli bir pazar günü oldu.

Huzurlu geceler sevgili okur!

KARMAŞIK DUYGULAR

Sıcak geçen günlere, bir yenisinin daha eklendiği günden merhaba sevgili okur!

Bu hafta hızlı geçen haftalardan biriydi. Kurumumuza başka bir rehabilitasyonun kapanmasından dolayı yeni öğretmenler ve öğrencileri geldi. Anlayacağın üzere sessiz sakin geçen günler geride kaldı. Herkes birbirine uyum sağlamaya çalışsa da öyle görünüyor ki bu durum pek mümkün olmayacak..

İş çıkışında kendi iş yerimizde çalışan öğretmenlerle bir mekana gittik. Konuştuk,dertleştik kimi zamansa hüzünlendik.Bizden çalışan öğretmenlerden ikisinin istifasını öğrendik. Bu biraz üzücü oldu elbette. Peşinden istifa etme olasılığı olanlar da konuştu. Tam alışıyorum,alıştım derken vedalar çıktı gün yüzüne. 

Koreli arkadaşımdan mektup aldım bugün. Aynı zamanda bir üzücü haber de  aldım mektubunda. Onu teselli etmek adına upuzun bir mesaj yazıp gönderdim. Şuan uyuyor olsa da dilerim mesajım onu bir nebze de olsa motive eder ve ona güç verir. Karmaşık duygular içerisinde olduğum hüzünlü bir cumartesi akşamı..

ANGEL'S LAST MISSION

Angel's Last Mission.

Yenilerde çıkan Güney Kore dizisi. Başrol kadın oyuncu başarılı ve gözde bir balerini canlandırmakta. Çok varlıklı bir ailenin tek çocuğudur. 

Gösteri sırasında sergilemiş olduğu performansta beklenmedik bir kaza sonucu görme yetisini yitirir. Ardından hayat onun için kapkaranlık olur.

Çok sevdiği baleyi bırakır, içine kapanır, insanlara kendi dünyasına almak istemez.

Başrolde gördüğümüz erkek karakter L. Gerçekleştirmesi gereken bir görevden dolayı yeryüzündedir. Balerin kızla karşılaşır ve her ikisinin de hayatı değişir.

Dizi ağır ağır ilerliyor. Dram,romantik biraz da fantastik türde.

Her bölüm yarım saatten oluşuyor. 32 bölümlük dizi.

BANA DUA ET

Hani çok çaresiz hissettiğin bir an olur ya..

Dua edersin Allah'a ve dua istersin insanlardan.

Bugün yaşadığım bir olay kalbime dokundu...

Derse aldığım bir öğrencimle seansımızı tamamladık. Öğrencim yürüyemediği için velisi sınıfımdan gelip alıyor. Vedalaşmadan sonra öğrencimin ağzından çıkan kelimeler benim boğazımda düğümleniyor. 

'' Bana dua et olur mu? Yürümem için.''

Susuyorum.

Gözlerim doluyor. 

Tebessüm edip başımla onaylayıp koluna dokunuyorum. Bir yandan gözlerim dolsa da aniden çıkan bu kelimeler hüzünlü gibi gözükse de gözlerindeki o umut ışığını, tebessümünü görmek beni bir nebze de olsa mutlu ediyor..
Ve yüzündeki dinmeyen tebessüm bana da güç veriyor! 

YAĞMUR DAMLALARI

Bugün pencereme vuran yağmur tanelerini izledim. 

Yağmur sesini, yağmur esnasındaki toprak kokusunu ve cama vuran yağmur damlalarını izlemeyi pek severim.

Kısa süren yağmur bir süreliğine de olsa kavurucu güneşi bulutların ardında bıraktı. Bu duruma en çok ben sevindim. Çünkü sınıfım ön cephede yer aldığından dolayı öğlenin kavurucu güneşi iş çıkış saatime kadar bana selam verip duruyor.

Öğle aramda eski çalıştığım yerdeki arkadaşım uğradı yanıma. Sanırım en çok onunla öğle aralarımızda yaptığımız kahveleri özlüyorum. İki fincan Türk kahvesine eşlik eden bitmesini istemediğim sohbetlerimiz hep güzeldi.

Markete gittim ve bir paket kahve yanına da fındıklı çikolata aldım. 

Bugün kısa süreliğine de olsa kahve içip sohbet ettik arkadaşımla. Ve neyse ki bugün hava benden yanaydı..

LA FORET

La Foret, Orman.

2017 yılında çıkan 6 bölümlük Fransa yapımı bir dizi.

Sakin ve huzurlu bir kasabada yaşayan bir grup insanın başına gelen olaylar gizemli ve karanlık bir şekilde anlatılıyor.

Kasabanın sınırlarında yer alan bir ormanda kaybolan genç bir kız, kasaba halkını, arkadaşlarını, öğretmenini, ailesini endişelendirir. Kasabadaki güvenlik güçleri bu olayın bir kayıp vakası olmadığını toplanan kanıtlardan anlar ve kasabada kaçırılma alarmı verilir.

En son ormanda görülen genç kızı arama çalışmaları devam ederken peşi sıra birkaç kayıp olayları da gerçekleşir. Kayıp kızın en yakın iki kız arkadaşı da ortadan esrarengiz bir şekilde kaybolur. Ormanda bir seri katilin olduğundan şüphe edilir. Geçmişte ormanda işlenen cinayetlere benzer cinayetler ortaya çıkar. Kayıp kızı ve arkadaşlarını bulmak için tüm kasaba halkı sorguya çekilerek ipuçları toplanır. Ve suçluya adım adım yaklaşılır.

Filmin sonuna kadar katilin kim olduğu hakkında bir bilgi sahibi olamıyoruz. Bu durum da senaristin başarısı olsa gerek. Filmdeki merak ve gizem unsurları son sahneye kadar kendini koruyor.

SEVGİLİ DOST #21

Sevgili dost,

Yazmak istiyorum satırlarca sana..

Kalemimin ucu hiç bitmeden, kağıtlarım tükenmeden..

Papatyalar topladım sana. 

En sevdiklerimden biri papatyalar.

Sevgili dost,

Kağıtlardan origami yapardım. 

Origami, bir çeşit kağıt katlama sanatı. Çocukken bir ödevim için öğrenmiştim bunu. Elime boş bir kağıt geçse bazen kendimi hala kağıt katlayıp değişik şekiller yaparken buluyorum.

Sevgili dost,

Kelebekler. 

Kelebekler diyorum, kısacık yaşantılarına neler sığdırıyorlar acaba. Her kanat çırpınışlarının aslında hayatlarından birer eksiliş olduklarının farkındalar mı?

Peki ya insanlar, sevgili dost.

Koca bir ömür yaşayacaklarını düşünen insanlar?

HEARD IT THROUGH THE GRAPEVINE

Heard It Through The Grapevine, Güney Kore yapımı aile dizisi.
Dizide çok zıt karakterler, karakterlerin oluşturduğu aileler var. Farklı hayatlar ve yaşam tarzları, insan ilişkileri, farklılıkların getirdiği birtakım sonuçlarla başa çıkma yöntemlerini görüyoruz dizide.

Dizide başrol erkek bir lise öğrencisidir. Görkemli bir evde hayatını sürdüren ve geleneksel yaşantısı olan ailenin tek oğludur. Babası bir hukuk firmasında avukat olmakla birlikte siyasete de atılır. Ailenin oğullarından beklentileri oldukça fazladır. Onun eğitimine ve özel hayatına oldukça müdahale ederler.

Oğulları henüz lise öğrencisiyken beklenmedik bazı sebeplerden dolayı ilk aşkı ile evlenme kararı alır. Bu karar oğlanın ailesi için oldukça anidir. Onlardan çok farklı olan bir ailenin kızı artık bu görkemli ve geleneksel aile ile aynı çatı altında yaşayacaktır. Dizide, zorluklarla birlikte yüz güldüren olaylara şahitlik ediyor izleyici.

Grapevine, bir aile draması. Tür olarak dram, komedi ve kara mizah var diyebiliriz. 32 bölümden oluşuyor. 

LALELER | SULUBOYA

Suluboyayı yapabilmek için öncelikle anlamak gerekiyor sanırım.

Çünkü fırçayı kağıda uygularken bile birçok farklı tekniğin olduğunu keşfediyorsunuz.

Renkleri birbiri ile karıştırıp rengarenk kapıları aralıyorsunuz.

Bu da suluboyayı hem eğlenceli hem de keyifli kılıyor.

Suluboya yapmaya karar verdiğimden beri ya yapraklar yapıyorum ya da çiçekler.

Çiçekleri çok sevdiğimden olsa gerek vazgeçemiyorum onları suluboya ile yapmaktan. Bugün de farklı bir şey denedim. 

Laleler.

Önce renkleri karıştırdım. Sonra en büyük fırçamı aldım ve lalelerin başlarını boyayarak yaptım. Ardından saplarını ince fırçamla kağıdıma çizdim. Ve olmazsa olmaz yeşilin her tonundaki yapraklarım. Sanırım en çok yaprak yapmayı seviyorum.🌿

Yaparken kısa bir videoya da aldım. Düzenleyip paylaşacağım en kısa zamanda onu da.

Sağlıcakla kal sevgili okur!

GÜLE GÜLE BURSA

Bugün Bursa’da son günümdü.

 Ayrılırken biraz hüzünlensem de bir yanım buruk kalsa da özlem giderdiğim koca iki gün geçirdim. 

Şuan yollardayım, İstanbul yolcusuyum. 

Haftaya iş başı yapacak olmamdan dolayı tatilim henüz bitmiş değil. 

Bu yüzden inşallah küçük bir gezi planı yapacağım. Yani bir liste. Gezilecek yerleri, mekanları sıra ile yazıp uygunluklarına göre gidip görmek niyetim. 

İstanbul gibi bir şehirde yaşayınca gezilecek görülecek yerleri bitmiyor haliyle. 

Güzel bir cuma günü geçirmen dileğiyle sevgili okur, iyi geceler!🌚

MUTLU ÇARŞAMBA

Sıcak ve kavurucu bir çarşamba günüydü. 

Bugünümüz Bursa’da geçti. Canım Bursa, yeşil şehir.💚

Anneanne ve dede ziyareti yaptık. Hem hasret giderdik hem de temiz havanın ve Bursa’nın güzelliğinin keyfini çıkardım. 

Anneannemin baklavasından yedim. Canım anneannem, her bayramda baklava açar kendi elleriyle. Onun baklavasını ve yaptığı keteleri çocukluğumdan beri çok severim. 

Bugün bahçeden meyve de topladım. 

Dalından meyve koparıp yemeyeli epey zaman geçmişti. 

Çok güzel kuş sesleri vardı bahçede. Bir süre gözlerimi kapayıp sadece kuş seslerini dinleyesim geldi. Çok huzurlu bir atmosferdi, yeşilliklerin içerisinde. 

Hatta küçük bir ses kaydı da yaptım. 

Sonradan dinlerim diye.. Şu sıralar doğadaki sesleri kaydetmeyi kafaya taktım. Yağmur sesi, rüzgar sesi, dalga sesi, kuş sesi... Sonrasında ne olur bilmiyorum ama aklıma geldikçe açıp dinlemek mutluluk veriyor bana.. 

Huzurlu ve güzel bir gündü. 

MEKTUP ARKADAŞIMLA GÖRÜŞTÜM

Günler öncesinden Güney Koreli mektup arkadaşımdan bir mesaj almıştım. 

Bu mesajında bana mektup göndereceğini ve adresi kontrol etmem gerektiğini söylemiş. Adresi onayladıktan sonra aklıma aniden bir fikir geldi. Aslında bu fikri ona söylemek ve söylememek arasında bir anlık da olsa kaldım. Fakat cesaretimi topladım ve söyledim. 

Dediğim şey ise, görüntülü arama yapmak ve birbirimizi yüz yüze görememiş olsak da en azından farklı bir ana şahitlik etmek olmaktı. Güney Koreliler biraz çekingen bir millet. Böyle olunca da bu fikri söylemeye ben de çekinmiştim. Sorduktan sonra olumlu geri dönüş almak beni oldukça mutlu etti. Çünkü arkadaşım Sang A ile yaklaşık 3 yıldır mektup arkadaşıyız. Kendisi benim en uzun süreli mektup arkadaşlarımdan birisi oluyor. 

Günlerden salı, yani bugün, mektup arkadaşımla uygun bir saat belirleyerek ilk görüntülü aramamızı gerçekleştirdik. İkimiz için de bol tebessümlü geçen bir görüşme oldu. 😊

POSTCROSSING | YENİ BİR KARTPOSTAL GELDİ

Merhaba sevgili okur!

Postcrossing yapıyor olmanın en güzel yanlarından biri de hiç tanımadığınız bir kimseden size zamanı belli olmayan günde kapınıza gelen bir  kartpostal olsa gerek!

Bugün göstermek istediğim kartpostal Güney Koreli bir arkadaşımdan geldi. Kendisi Busan'da yaşıyor. Kartın üzerinde yer alan şehrin ismi ise Gyeong ju. Bu yerin gece manzarasının harika olduğundan bahsetmiş. Gökyüzündeki yıldızları izlemek pek keyifli oluyormuş.

Farklı kültürler hep ilgimi çekmiştir. Bu yüzden de kartpostal göndermek ve başka ülkelerden kartpostal almak kültür merakımı bir nebze de olsa gidermeyi başardı diyebilirim.Gün geçtikçe kartpostal kutumdan kartlarım dolup taşacak diye endişe ediyor olsam da hiç sorun değil. Yapıyor olduğum bu hobiyi oldukça çok seviyorum.

WHEN A MAN LOVES

When a Man Loves.

2013 yılında yayınlanan bir dizi. Dizideki başrol erkek karakter küçük yaşta ailesini bir mafya yüzünden kaybetmiştir. Mafya onu sahiplenir ve kendileri gibi yetiştirerek onlara hizmet etmesini sağlar. Bir gün alacaklı olduğu bir adamın kitap sattığı dükkanı basar. Bu sırada da kitapçı dükkanının sahibinin kızını görür ve ona aşık olur.

Bu kızı uzaktan da olsa sever. Hatta onun üniversitede okuması için yardımda da bulunur. Babasının kendisine olan borcunu siler. Gangster olan adam, bu kız sayesinde kendi hayatına da çeki düzen vererek temiz bir başlangıç yapmak ister.

Aradan 6 yıl geçer ve bu iki karakterin yolları tekrar kesişir. Bu defa her ikisinin hayatı da bambaşkadır. Ancak geçmişte yaşanan talihsiz olaylar hep karşılarına çıkar. 20 bölümlük bir dizi. Dram ağırlıklı. Olaylar ağır ağır işleniyor. 

YAZ MİMİ | MİM

Haziranın ilk gününden merhaba sevgili okur! 🌞

Aynı zamanda yaz mevsiminin de başlangıcını yapmış bulunuyoruz. 

Bu mevsimin tadını yansıtacak çok güzel bir mim cevaplayacağım şimdi. 

Sevgili arkadaşım Efsun tatlı bir mim başlattı geçtiğimiz günlerde. Bu güzel davetine teşekkür ederek soruları cevaplıyorum. 

1. Yaz mı, kış mı?

Kış. Çünküsü saymakla bitmez benim için. Kış mevsiminin getirdiği her şeyi seviyorum. Kupamdaki sıcak kahve eşliğinde yağan karı camdan izlemek, karlarda yuvarlanmak, ellerim donana kadar kar topu oynamak, karda yürürken çıkan ses... Saymakla bitmiyor işte.☺️🙈

2. Hayalindeki tatil neresi? Neden?

Hayalimdeki tatil... Sırt çantama birkaç parça eşya alıp dünyayı yorulana kadar gezmek, dolaşmak olabilir. Ama tek bir yer olacaksa da Maldivler olsun isterdim. Denizin o eşsiz rengini görmek, gün batımını izlemek isterdim.

3. Tatil hakkındaki en büyük beklentin nedir?

Sessizlik. Kısa da olsa bir süreliğine kendimi dinlemek. Kendime zaman ayırmak.   Bol bol enerji toplamak. Zihin yorgunluğunu atmak olabilirdi.

4. Sınırsız bir bütçe sınırsız bir yol masrafı hakkın olsaydı elinde... Bunu nasıl kullanırdın?

Dünyayı köşe bucak gezerek kullanırdım. Hazır böyle bir fırsat elime bir kere geçmişken bu hayalimi gerçekleştirmek isterdim.☺️

5. Unutamadığınız bir tatil anınız var mı?

Ah evet.. Küçükken Bursa’ya gitmiştik. Dedem de bizi denize götürecekti. Ve gideceğimiz yerde konaklayacaktık. Fakat dedemin arabası yolda arızalanınca bir süre yolda kaldık. Tam bu sırada yol kenarında şirin bir evde oturan yaşlı çift bizi evine davet etti. Bahçelerinde  kahvaltı yapmıştık. 

6. Yazın yapmaktan en çok zevk aldığınız aktivite nedir?

Deniz, kum ve güneşin tadını çıkartmak. 

Mimlendiniz!!

Sakura Mevsimi

Beydanın Kitaplığı

Çok Bulutlu

Herteldenşef

Kağıttan Dünyam

Saife-i Saliha

İstiridye Avcısı