31 Temmuz 2019 Çarşamba

PRISON BREAK






Prison Break, ABD yapımı aksiyon dizisi.
İlk sezonu çok eskiye dayanıyor. 2005 yılında dizinin 1.sezonu ile tanışıyoruz.  Micheal Scofield ve onun hapishanede olan abisi etrafında gelişen birtakım maceralı olayları izliyoruz.
Scofield, haksız yere idam mahkumu olarak tutuklanan abisini kurtarmak uğruna onun kaldığı hapishaneye bir banka soygunu gerçekleştirerek girmeyi planlar. Tabii öncesinde bir sürü akıl almaz planlar yapar. Öyle ki vücuduna hapishaneden kaçış planına dair bir dövmeyi bile yaptırır.

Hapishaneye girer ve abisi ile buluşur. Burada beklenmedik durumlar gerçekleşir. Scofiled, abisi ile birlikte gerçekleştirmek istediği hapisten kaçış planına birkaç kişiyi daha dahil etmek zorunda kalır. Her bölümü aksiyon ve gerilim kokan uzun solukla izlenilecek bir dizi.

Geçtiğimiz yıl yoğun istek üzerine dizinin 5. sezonu çekildi. Her sezonda farklı bir sürprizle karşılaşmak mümkün. Güzel oyunculuklara ve senaryoya sahip ender dizilerden.

İKİ KIZ KARDEŞ




iki kız kardeş kitap konusu



İki Kız Kardeş, Edith Wharton.
Wharton, Amerikan edebiyatının klasikleşmiş yazarlarından biri.
İki Kız Kardeş kitabında Ann Eliza ve Evelina isimlerinde kız kardeşler var. 20. yüzyıl başlarında bir dönemde buluyor okuyucu kendini. Yazar öyküsünde bol bol betimlemelere yer verirken karakterler arasındaki sade diyalogları olay örgüsüyle birlikte okuyoruz.

Bu iki kız kardeş kendi hallerinde yaşamlarını sürdürmektedirler. Bir de küçük mütevazi bir terzi dükkanları vardır.  Kız kardeşlerin günleri birbirinin aynısı gibi geçmektedir. Bu sıradan hayatları bir saatçi dükkanından satın aldıkları saat ile değişecektir. Saatçi dükkanının sahibi Alman göçmeni Bay Ramy, iki kardeşin hayatına kara bulut gibi çöküp onları derinden etkileyecek yaralar bırakacaktır.

Kitapta dönemin dokusu ve izleri çok güzel yansıtmakla birlikte tasvir edilmiş. Özellikle dönemin anlatılan kıyafetleri okurun gözlerinde canlanıyor. Ayrıca yazar kent yaşamına ayna tutarak bizleri 20. yüzyıl dönemi Amerika'nın yoksul sokaklarına da götürüyor. 

30 Temmuz 2019 Salı

ÜSKÜDARDA BİR GÜN







Bu sabah kahvaltımı yaptıktan sonra kütüphaneye doğru yola koyuldum. Güne kapalı ve kapkara bulutlara başladım. Elbette bu yağacak olan yağmurun habercisiydi.
Kütüphaneye vardığımda dün akşamdan baktığım kitapları, raflarda barkod numaralarına göre aramaya başladım. Ancak istediklerimi yerinde bulamadım. Böyle olunca da kitapların bulunduğu bölümler arasında gezinip durdum. Dikkatimi çeken kitaplardan üç tanesini seçip aldım.

Ardından Üsküdar'a geçtim. Aşiyan Kahvede dondurma yedim ve Türk kahvesi içtik.
Burada biriyle tanıştım. Adı Mır Mır. Daha doğrusu bu ismi ben koydum ona. Sohbetimize, içilen kahvelerimize o da eşlik etti bazen. Bir ara yağmur ince ince yağmaya başladı. Sesi kadar düşen yağmur taneleri de çok güzeldi.




Mır Mır'a veda etmek zor oldu. 😔



29 Temmuz 2019 Pazartesi

A SINGLE RIDER



a single rider konusu


A Single Rider, 2017 yılı Güney Kore yapımı film.
Başrollerde aşina olduğumuz oyuncular var. Mr. Sunshine dizisinde gördüğümüz erkek başrol Lee Byung Hun ile dizilerde, filmlerde görmeye aşina olduğumuz kadın başrol Gong Hyo Jin var.

Filmde bu iki başrol evli bir çift. Ve bir de oğulları var. Anne eski bir kemancıdır. Keman eğitimi için Avustralya'ya gitmesi için bir teklif alır. Bu teklifi değerlendirmek ister ve bir karar alırlar. Oğluyla birlikte Avustralya'ya giderler. Kocasından iki yıl boyunca ayır yaşar. 

Bu süreçte çiftler arasında birçok şey değişir. Araya mesafelerin girmesiyle aile bağlarında bir soğukluk, kopukluk yaşanır. Son günlerde adamın da işleri pek yolunda gitmez. Çalıştığı şirket davalık olur. Ve bu dava tüm ülkede ses getirir. İyice bunalan adam her şeyini bırakıp karısının ve çocuğunun yanına gitmeye karar verir.

Avustralya'ya vardığında pek de hoş şeylerle karşılaşmaz. Gördükleri ve yaşadıkları karşısında kendini suçlu hisseder. Fakat bir yandan da oğlundan ikinci kez ayrı kalmak istemez.

Film, dram türünde. Pişmanlıkla alınan kararlar, üzüntüler ve ölümler içeriyor. Hüzünlü bir film. Zaten filmde de renkler solgun. Ağır bir dram filmi.

28 Temmuz 2019 Pazar

DOWNSIZING



küçülen hayatlar filmi



Küçülen Hayatlar.
Farklı bir konuya ve seçimlere sahip olan ABD yapımı film.

Paul ve karısı Audrey her insan gibi tekdüze ve sıradan hayat yaşarlar. Yaşadıkları bu hayattan her ikisi de oldukça yorulmuşlardır. Onlar bu monotonluğun içerisindeyken başka bir ülkede yapılan bazı bilimsel çalışmalar tüm dünyada yankı uyandırır.

Bu çalışma sonucunda insanlar 13 cm'ye kadar küçültülerek onlara sunulan yeni bir ortamda ve düzende daha mutlu, refah, huzurlu bir yaşam süreceklerdir.
Paul ve Audrey de hayatlarındaki birtakım sorunları yoluna sokmak için küçük insanlar olmaya karar verirler. ve bu yolculuğa birlikte adım atarlar. 

Onların bu küçük hayatları hiç beklemedikleri sürprizlerle karşılık bulacaktır.  
Filmde sadece küçülen insanların boyutları olmuyor. Onların hayatları da küçülüyor. Hayata farklı bir boyuttan bakmayı sağlayan ender filmlerden biri.

1 KARTPOSTAL 1 MAGNET




 kartpostal ve magnet


Güzel bir kartpostal haberi ile geldim.
Postcrossing'e yani kartpostallaşmaya başlamadan evvel hiç bu kadar keyifli olduğunu tahmin etmezdim. Kartpostal alıp yazma sürecinden tutun da gönderip ulaşmasına kadar apayrı bir heyecan verici bir his uyandırıyor insanın kendisinde.

Ben de bu serüvene beş yıl önce katılmıştım. Farklı kültürlere olan ilgim ve merakım beni bir arayış içerisine sürükledi. Böylelikle yolum kartpostallaşmakla ve mektup arkadaşlığı ile kesişti. Bende bir hobi olarak kalacağını tahmin etmemişken bir de baktım ki içinde birçok farklı ülkeden bir sürü kartpostalımın yer aldığı kocaman bir kartpostal kutum olmuş. 

Bunun yanında bir de magnet koleksiyonu yapmışlığım var. Bunu kız kardeşim ile birlikte yaptık. Belirlediğimiz ülkelerden bulduğumuz arkadaşlarla anlaşıp kendi aramızda magnet takası yaptık. Bunu da bir gün derinlemesine anlatayım. Belki başlamak isteyenler olur.

Bugün göstermek istediğim kartpostal Hırvatistan'dan. Yanında yine aynı ülkeden gelmiş olan magneti bulunuyor. Kartpostalın üzerinde yer alan resim pul desenli görüntüden oluşuyor. Pulları sevdiğimden olsa gerek bayıldım ön kısımdaki resme.

Daha çok kartpostallaşmak dileğiyle!





27 Temmuz 2019 Cumartesi

DARK



dark dizisi konusu



Dark, Almanya yapımı dizi. 
İki sezondan oluşuyor. Dizi Almanya'nın küçük bir kasabası olan Winden'da geçiyor. 
Bu küçük kasabada gizemli olaylar ve karanlık sırlar yaşanmakta. Diziyi ilk izlediğimizde karakterlerin fazla olmasından dolayı fazlaca kafa karışıklığı yaşamak pek mümkün. Hatta dizinin konusu da başlarda biraz oturmuyor. İlerleyen bölümlerde yavaş yavaş dizinin konusu, karakterler ve olay örgüsü insanın zihninde yer edinmeye başlıyor.

Winden'da peşi sıra iki kayıp çocuk vak'ası yaşanıyor. Bu kayıp olayları kasabada yaşayan dört aileyi de içine sürüklüyor. Bu dört ailenin üç nesli kaplayacak şekilde birbiriyle bağlantısı var. Ve birbirlerinden saklı tuttukları derin sırlar.
Kasabada bulunan ormandaki mağarada tuhaf şeyler olmakta. Kasabayı saran karanlık ve gizemli olayların başlangıcı da burada bulunan gizemli bir mağara.

Dizideki karakterler bir şekilde zamanda yolculuk yapacaklar. Bu nedenle dizide üç farklı yıldan bahsediliyor. 2019, 1986 ve 1953 yılları arasında gidip gelecekler. 

Bilimkurgu ve korku türünü işleyen, beyin yakan bir senaryoya sahip dizi.

26 Temmuz 2019 Cuma

DENİZ, MAVİ, MARTILAR










Sahil kenarlarını çok severim. Denizin karşısında oturmayı, martı seslerine kulak verip dalgaların da sesine eşlik ederim. Çoğu zaman da düşüncelere dalar giderdim. Bazen başımı kaldırıp gökyüzünde süzülen martılara bakarım. Gülümserim onlara. Gerçekleşecek bir şansım olsaydı eğer bu martıları kollarıma alıp usulca sevebilmek olabilirdi.

Bugün bir işimden dolayı Beşiktaş tarafındaydım. Ancak işimi halledemeden geri dönmek zorunda kalmak biraz hüsranlıkla sonuçlansa da benim için vapurla deniz havası almak fazlasıyla iyi geldi bana. 

Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Beş Şehir isimli kitabına başladım. Metro ile yaptığım yolculuklarda çoğunlukla kitap okurum. Hem ulaşacağım yere çabuk varmışım gibi hissediyorum hem de boş durmak düşüncesinden sıyrılmış hissediyorum kendimi.


25 Temmuz 2019 Perşembe

AT EIGHTEEN





At Eighteen, Güney Kore dizisi.
Bölüm sayısı 16. Yeni başlayan dizilerden. Henüz ilk bölümleri yayınlanmakta.

Konu 18 yaşında bir grup lise öğrencisinin etrafında geçmekte. Yeni bir okula transfer olan Seong Wu, burada yeni bir hayata ve arkadaşlıklara adım atar. Aslında bu onun için ilk transfer olduğu okul değildir. Geçmişte de bazı sebeplerden dolayı birkaç okul değiştirme durumu yaşamıştır. 

Seong Wu, bir yandan okula gider. Boş zamanında da yarı zamanlı işler de çalışır. Hayatını ailesinden uzakta kendi başına sürdürmeye çalışır.

Bu yeni transfer olduğu okulda da iki öğrenci ile yakınlık kuracaktır. Her iki öğrencinin hayatı pek göründüğü gibi doğru ve düzgün değildir. Seong Wu, bu insanların hayatına dokunacaktır. 

Tam yaza uygun ve gençlik draması.  Romantik gençlik türünde. Biraz School 2015 tadında. Oradaki gibi pek gizemli olaylar yok tabii. Bu dizide daha çok arkadaşlık ilişkilerine ve çocukların aile yaşantılarını izliyoruz. 

24 Temmuz 2019 Çarşamba

BAŞKA BİR ÖYKÜ



başka bir öykü afgan kömürü


''Öyle çok karanlıkta çalıştım ki artık aydınlıktan korkar oldum.''

''Gece iyidir. Gerçekleri örter.''

''Çocuklar madende ilk çalıştığında ağlar. Sonra hepimizin gözü de ruhu da alışır bu karanlığa.''



Başka Bir Öykü: Afgan Kömürü, belgesel.
Yine insan yaşamına dokunan duygu yüklü ve anlam dolu bir belgesel. İnsana aslında dünyada ne hayatlar var dedirten bir içeriğe sahip.

Afganistan'ın kömür madenlerine yaşları 10'un üzerinde olan yüzlerce çocuğun ailesini geçindirmek için yaşam mücadelelerine tanık olduğumuz görüntüleri izliyoruz.

Kömür madenlerinde zor koşullar altında çalışan çocuklar. Ve her birinin birçok hayali ve umutları... En çok da terk ettikleri okullarına dönmeyi dört gözle bekliyorlar.  Afganistan'ın kuzeyinde yer alan Tor kasabasını bu belgeselde görüyoruz. Tor kasabasında yer alan meşhur kömür madenlerinde çalıştırılan çocuk işçiler.
Birçok çocuk, ailesini yuvasını ardında bırakıp burada geçici bir sürede olsa belki yıllar sürecek zorlu çalışma koşulları altında para kazanmaya çalışıyorlar.

Aslında hemen hemen hepsinin gözlerindeki korkuyu da görüyoruz. Madendeki zorlu çalışma şartlarından ziyade kömür madenindeki sonu gelmeyen karanlığa olan korkuları burada çalışmak zorunda kalan çocukların gözlerine de yansıyor.

Görüntü ve çekimler çok iyiydi fakat orjinal dilde izleme şansım olmasını isterdim.



TOPRAK KOKULU BİR SABAH











Toprak kokulu bir günden merhaba sevgili okur!
Bu sabaha yağmurlu başladım. Güne normalden de erken başladığımı söylemek istiyorum. Penceremi açtım ve yağmurun sesine kulak verdim. 

Yaz aylarının çok sıcak ve nemli geçmesinden midir bilmem ama bu yaz bana pek yaramadı. Sıcak havalarda pek bir tembelliğe meyilli oluyorum sanırım. Bugün yağmurun yağmasına en çok ben sevinmiş olabilirim. Güzel bir kahvaltı hazırladım kendime. Kahvaltıma dünden izleyip yarım bıraktığım belgeselim eşlik etti.

Şu sıralar belgesellere sarmış bulunmaktayım. İzlediğim belgeseller çoğunlukla kültürel ya da insan yaşamına odaklı oluyor.


Resimde gördüklerin benim kaktüslerim. Gün geçtikçe hızla büyüyorlar. Daha hızlı ve rahat bir şekilde çoğalmaları için orta boyda bir saksıya taşımayı düşünüyorum.  İnşallah çiçek açtığı ana da şahitlik edebilirim.


21 Temmuz 2019 Pazar

YOROS KALESİ





Resimde gördüğün yer İstanbul'da yer alan Üçüncü Boğaz Köprüsü, yani diğer adıyla Yavuz Sultan Selim Köprüsü. 
Köprüyü yeşilin ve mavinin tonlarıyla izlemek istiyorsan sen de bizim gibi Anadolukavağı'na doğru yola koyulmalısın.


yoros kalesi


Buradan yukarıya doğru çıkınca yürüme mesafesinde Yoros Kalesi karşılıyor bizi.
Yoros Kalesi Doğu Roma döneminden kalma eski bir kale. Diğer adları ise: Anadolukavağı kalesi ya da Ceneviz Kalesi olarak bilinmekte.

Bu kalenin yapılış amacı ise; Rumelikavağı üstünde yer alan kale ile birlikte Boğaz girişini kontrol altında tutmakmış. Yoros adı kendi içinde yer alan oros kelimesinden gelmiş. Oros, dağ demek.

Kalenin kulelerinden birinde yer alan tuğladan harflerle yazılmış bir Grekçe kitabe bulunuyor. 14, yy'ın başlarında, 1305 yılında kale, Türklerin eline geçiyor.
1348 yılında kale Cenevizlilerin eline geçiyor. 14. yy'ın sonlarına doğru ise kale Osmanlılar tarafından tekrar ele geçiriliyor. 2. Beyazıd döneminde ise burası tamir ettiriliyor.

Kalenin temel işlevi ise, Boğaz girişini kontrol ederek herhangi bir tehlikeyi fark edip önlemek oluyor.

Anadolukavağı konum itibari ile tepe bir yerde bulunuyor. Böyle olması da yeşilin çokluğuna ve havadar bir mekan olmasına fırsat veriyor.

Yol üzerinde rengarenk çiçekler karşılıyor gezenleri. Etrafı fotoğraflarken dayanamayıp çiçek toplamış olabilirim. 🙈 İşte günümden kareler.











20 Temmuz 2019 Cumartesi

YİRMİ TEMMUZ







Dün arkadaşlarımla akşam yemeği yedik.
Kimi zaman güldük kahkahalara boğulduk kimi zamansa dertleştik hüzünlendik. Benim için güzel bir gündü dün akşam.

Bugün de son iş günüydü benim için. Yaklaşık iki hafta kadar kurum kapalı olacak. Yani herkes toplu yıllık izine çıkmış olacak. Bu iki haftayı başta kendim için iyi ve verimli geçirmek istiyorum. 

Mektup arkadaşlarıma göndermem gereken mektupları paketleyip postalamak yapılacakların en başında sanırım. Sonra bol bol spor ve yürüyüş yapmak, kütüphaneye kitap teslimi için gidip yeni kitaplar almak, arkadaşlarımla zaman geçirmek, müze gezmek olabilir. 


Şu günlerde balık alıp beslemek geçiyor aklımdan. Galiba en kısa zamanda bir Pet Shop dükkanının yolunu tutacağım.🙈




18 Temmuz 2019 Perşembe

KOLEKSİYON






Çocukluğumdan beri kelebekleri apayrı severim. Onların peşinde saatlerce koşar, kımıldamadan ve nefesimi dahi tutarak yanlarına yaklaşır yakalardım. Hatta elime bir kavanoz alıp bahçede  bütün öğle vaktini onlara ayırdığım da olurdu. Kelebekleri toplar toplar sonra da tekrar gökyüzüne salardım.

Şimdilerde bir kelebek görsem başımı çevirip usulca bakarım onlara. Bana istemsizce çocukluğumu hatırlatırlar. Ve yüzümde tebessüme sebep olurlar. 

Bir de bunu koleksiyon için yapanlar var. Her ne kadar doğru bu kişiden kişiye göre tartışılır. Bana göre bir canlı olduğu için yakalanıp koleksiyonunun yapılması doğru gelmiyor. Her ne kadar yaşam süreleri kısa olsa da bunu hak etmiyorlar sanki.

Her şey ait olduğu yerde daha güzel ve anlamlı. Kelebekler de öyle. Tıpkı diğer hayvanlar gibi ait olduğu yaşam alanında güzel duruyor. Bir de uçmak.. Canlılar arasında en çok kelebeklere yakışmıyor mu?


17 Temmuz 2019 Çarşamba

BENCİ








Hayatımda sayılı insan vardır. 
Ve her insanla samimi olmayı da pek sevmem. Aslında böyle olmayı biraz da yaşayarak öğrendim. Yaşam sürdüğümüz bu hayatta her insan bize bir şeyler katıyor, öğretiyor.

Hep ben diliyle konuşan insanları da sevdiğim pek söylenemez. Böyle insanlarla da zaten doğru ve düzgün bir iletişim kuramıyorum. Genellikle de benci oluyorlar. Ya söylediklerim onun tarafından geçersizleştiriliyor ya da onun söyledikleri hep en iyisi en doğrusu oluyor. Bu gibi insanların karşısında sadece onları dinleyerek ve susarak beden dilimle cevap vermeyi tercih ediyorum. Çünkü biliyorum ki kendi düşüncelerimi ya da fikirlerimi söylesem onun tarafından hiçbir önemi ve değeri olmayacak. Bu yüzden boşuna yormuyorum kendimi.

Karşımda beni anlayan ve bana değer verdiğini hissettiğim bir insan varsa eğer kendimi ona açıyor ve içimi döküyorum. Çözüm odaklı konuşan ve empati yapabilen insanları seviyorum. 
Çok şükür ki çevremde sayılı da olsa beni anlayan mütevazi dostlarım var. Zor günlerimde böyle insanların yanımda olduğunu görmek,hissetmek beni duygulandırmakla birlikte mutlu da ediyor.
Bitmek bilmeyen bir gündü. Ve nihayet gece oldu.
Huzurlu geceler sevgili okur!

16 Temmuz 2019 Salı

AİLE OLMAK







Aile Olmak.
Trt Belgeselde yayınlan belgesel programlarından biri. 9 farklı ülkeden insanların hayatlarına misafir oluyoruz. Farklı dillere, kültürlere, renklere ve yaşam tarzlarına sahip olan ailelerin öyküleri. Belgesel toplamda 9 bölümden oluşuyor.

Her bölümde bir ailenin evine konul oluyor izleyici. O ailenin duygularına, hissettiklerine, yaşam tarzına şahitlik ediyor. Aile Olmak belgeseli, aile olmanın önemini vurguluyor.

Bu belgeselde birçok farklı sebepten ötürü parçalanmış aileleri görüyoruz. Onların umutlarına ve hüzünlerine ortak oluyor izleyici. Kimi aile savaş yüzünden çocuklarından ayrı kalıyor kimi ise çocuğuna daha iyi bir yaşam sunabilmek adına onu terk etmek zorunda kalıyor.

Belgeselde aile üyelerinin konuşmalarına yer veriliyor. Ve gün içerisindeki yaşantıları görüntüleniyor. Çekimler yaklaşık olarak 3 yıl kadar sürmüş. 9 farklı ailenin 9 farklı öyküsünü Aile Olmak belgeselinde izliyoruz.


15 Temmuz 2019 Pazartesi

MERHABA İSTANBUL






Bugün İstanbul yolcusuydum. İstanbul sınırlarına geldiğimi trafikten kalabalıktan anlıyorum artık. Yolculuk ise biraz yorucu geçti.
Yarın işbaşı yapacak olmamı pek aklıma getirmek istemiyorum. Kendimi tatile o kadar çok alıştırmıştım ki..

İki hafta öncesinde kaktüslerimi içeriye almıştım ancak diğer bitkimi balkonda bırakmıştım. Malum İstanbul'da da yağmur ve biraz fırtına görülmüştü geçtiğimiz günlerde. Böyle olunca da aklım balkonda kalan bitkimde oldu. 
Eve vardığımda ilk olarak çiçeklerime baktığımı söyleyebilirim. Çünkü biraz endişeliydim. Çok şükür ki baktığımda saksısı düşmeden duruyordu. Fakat yapraklarının pek canlı olduğunu söyleyemeyeceğim. Hem susuzluk hem de sert rüzgardan etkilenmişe benziyordu.

Çiçeklerimi suladım. Kaktüslerim epey büyümüş. Burada da paylaşacağım inşallah. Benim için yorucu bir gündü. İstanbul serin karşıladı bizi. O zaman yarına merhaba şimdiden!

14 Temmuz 2019 Pazar

UCUZ HAYATLAR




ucuz  hayatlar belgesel


Ucuz Hayatlar. 
Trt Belgesel'de yayınlanan ve her bölümü 25 ile 30 dakika arasında süren insan yaşamından izler taşıyan belgesel programı.

Savaşa şahit olmuş çocukların öyküsü. İbrahim de savaş mağduru çocuklardan birisi. Ailenin en büyük oğlu. Şehir merkezinde bulunan yerel bir hastanenin Amerika tarafından bombalanması sonucu babalarını kaybediyor. Ve tüm sorumluluk ve yük artık onun omuzlarında oluyor.

İbrahim henüz çocukken bir yetişkinin görevini üstlenmek zorunda kalıyor. Tek odalı bir evde yaşam süren İbrahim ve ailesinin yaşadıklarına yer veriliyor. Küçük yaşta babasını yitirmesi, okulu bırakıp çalışmak zorunda kalması onu duygusal ve psikolojik olarak epey etkilemiş. 

Savaşın kirli ve karanlık yüzünü bir kez daha gözler önüne seriyor belgesel. Geride kalan hayatların aslında ne kadar da ucuz olduğunu gösteriyor.

13 Temmuz 2019 Cumartesi

TATİLİN SON GÜNLERİ







On beş günlük tatilimin son günleri.. 
Günler nasıl geçti ben de anlamadım. Sanırım zamanın hızlı geçmesine alışıyorum. Bir şekilde ayak da uydurmuş olabilirim.
Çalıştığım sektörde tatil koşullarımız yok denecek kadar az ne yazık ki.. Özel sektör olunca özlük haklarımızın da pek iyi olduğu söylenemez haliyle.

Yirmi üçümde merhaba dedim öğretmenliğe. 
Bana ve çevremdekilere göre zor bir sektörde başladım. Özel eğitim ve rehabilitasyon merkezinde çalışıyor olmak başlarda benim için fazlasıyla zorlayıcıydı. Sonra zamanla uyum sağladım ve hala bazen alışmaya çalıştığımda oluyor. 

Şu sıralar ne istediğimi ve nerede olmak istediğimi fazlasıyla sorgular oldum. Kendimi geliştirmeye ve iyi bir öğretmen olmaya gayret ederken ben, sanki şu günlerde tıkanır oldum. Ve bu durumu aklıma getirmemeye çalışsam da tatilim de düşündüm.

Ne istediğimi nasıl bulacağımı da bilmiyorum pek doğrusu. Zihnimdeki düşünceler, kalbimdeki duygular fazlasıyla yoğun ve karmaşık. İnşallah iyi ve güzel şeyler olur.. 
Huzurlu geceler sevgili okur.

12 Temmuz 2019 Cuma

SEVGİLİ DOST #23





Sevgili dost,
Bir kağıt ve bir kalem.
Ne çok şey yazılır ne çok şey anlatılır.

Sevgili dost,
Kalbimi açmak istiyorum sana. 
Çünkü biraz üzgün biraz kırgın.. 
Kalbi kırmak onarmaktan daha kolay sanırım. 
Ya da insanlar için sıradanlaşmış olabilir mi artık?

Sevgili dost,
Şuan eğer elimde bir kalem ve kağıt olsaydı satırlarca mektup yazmak isterdim sana. Bilirsin beni yazmayı severim. Özellikle de çiçek kokulu mektuplar yazmayı..

Yıldızlar  çökünce gökyüzüne seyre koyulmayı seviyorum. 
Derin düşüncelere dalıyor insan. Yine o düşüncelerde kaybolduğum bir gecedeyim.



11 Temmuz 2019 Perşembe

ÇAVDAR TARLASINDA ÇOCUKLAR



çavdar tarlasında çocuklar


Çavdar Tarlasında Çocuklar, J. D. Salinger. Yapı Kredi Yayınları, 198 sayfa.

Kitabın baş karakteri Holden. Kitapta olan olaylar da çoğunlukla Holden'ın etrafında geçiyor. Ve bize yaşananları Holden'ın ağzından anlatıyor.

Holden Caulfield, New York'lu bir burjuva ailesinin oğlu. Okumak için başka bir şehre gönderiliyor. Burada yeni arkadaşlıklar ediniyor. Yeni insanlar tanıması ona yeni anılar da kazandırıyor. 

Kitapta Holden, hayatında var olan insanlardan bahsediyor. Onların karakterlerini, davranışlarını gözlemleriyle birlikte betimleyerek anlatıyor. Baş karakterin iç konuşmalarını da fazlasıyla görüyoruz. 

Holden ve arkadaşları arasındaki sorunlar, farklı bir şehirde yaşam, yeni yüzler ve yeni bir ortama uyum sağlama süreci ön planda. Bir süre sonra okuduğu okuldan bazı sebeplerden dolayı atılıyor ve burayı terk edip tekrar New York'a dönmek zorunda kalıyor. 


Kitabın adını ve yorumlarını fazlasıyla görünce ben de okuma listeme almıştım. Kütüphaneye gittiğimde rafta görünce hemen aldım ve okudum. Açıkçası çok da tatmin etmedi beni kitap. Bu yüzden kitabı çok fazla yüksek beklentiler içerisine girerek okumamanızı tavsiye ederim. 





9 Temmuz 2019 Salı

UNSTOPPABLE




unstoppable konusu



Unstoppable, Durdurulamaz. Güney Kore, 2018.
Dong Chul, geçmişte mafyada kirli işler yapan bir adamdı. Bu kötü geçmişine bir perde çekerek yeni bir hayata temiz bir sayfa açar. Bir kadınla tanışır ve onunla evlenir. Sade ama huzurlu bir yaşantısı vardır. 

Bir gün işten eve gelir ve evini darmadağınık bulur. Endişeye kapılan adam karısını da ortalıkta bulamaz. Eskiden ortaklık yaptığı bir adamdan yardım ister. Karısını sağ salim bulmak için canını ortaya koyar. 

Kötü adamların peşine düştüğü günlerde bir telefon alır. Karısının fidye karşılığında serbest kalabileceğini öğrenir. Ancak durum göründüğü gibi değildir. Kötü adamların da kendince kirli planları vardır. 

Filmde görüntüler ve sesler çok iyi yansıtılmış. Oyuncular da bilindik yüzler. Bol bol aksiyon ve dövüş sahneleri var. Dövüş sahnelerinin gerçeğe yakın yansıtılması da filmdeki sahneleri kaliteli kılmış.


8 Temmuz 2019 Pazartesi

POSTCROSSING | KOREDEN KARTPOSTAL




kartpostal

Kartpostallaşmak.
Yani iki insanın birbirine kartpostal yazıp göndermesi.
Yaklaşık 4 yıldır bu hobiyi severek yapmaktayım. Kimi zaman gönderdiğim kartlar sahibine ulaştı. Kimi zamansa kayıplara karıştığı da oldu. Aynısı bana gelen kartpostallar için de geçerli. 

Mektuba göre kartpostalların bekleme süresi bir tık daha uzun sürüyor. Postacının ufak bir zile dokunuşuyla da insan heyecana kapılabiliyor. Çünkü dört gözle kartpostalının gelmesini bekliyor insan.

Güney Kore'nin Busan şehrinde yaşayan arkadaşımdan bir kartpostal getirdim sana bugün. 
Busan , Kore'nin gelişmekte olan illerden biri. Dizilerde, filmlerde oldukça popüler bir şehir. Ayrıca şehrin günlük yaşamda kullandığı kendine özgü bir lehçesi var. Busan, samimi içten bir şehirmiş. İnsanları da öyleymiş.



Kartın arkasında yer alan pulları çok sevdim. 
Bir pul koleksiyonumun olduğundan da bahsetmiş miydim?
100'ü aşkın pula sahibim.   Pullar, Busan'ın ilçelerine ait yerleri temsil ediyormuş.

Kartpostallamak çok güzel. 
Kart yazmak sonrasında yazdığın kartın sahibine ulaşmasını beklemek apayrı bir heyecan.. 
Bence herkes bir kere denemeli!




YILDIZLARIN ALTINDA






Yıldızları seyretmeyeli epey zaman olmuştu sevgili okur.
Bu gecenin bir kısmını sahilde dolanarak geçirdim. Akşamüstü yeni tanıştığımız bir arkadaşımızla sahilde yürüyüş yaptık. Sonrasında karanlığa boğulmuş denizin karşısına oturup gökteki yıldızların eşliğinde sohbet ettik.

Tatilimin son haftası. Günler ne kadar da çabuk geçiyor değil mi? Özellikle de söz konusu tatiller olunca daha da bir hızlı geçiyormuş gibi geliyor artık bana. Çalışma hayatını da pek özlediğim söylenemez. Bence tatil süreleri özellikle özel sektörde çalışan insanlar için yeniden düzenlenmeli ya da iyileştirmeler yapılabilmeli.

Yıldızları böylesine apaçık görmeyeli baya olmuştu. Göklere kadar yükselen apartmanların içerisinde yaşayınca birkaç yıldız görmeye ya da dolunayı seyretmeye hasret kalmışım. Serin rüzgar, denizden gelen dalga sesleri huzur vericiydi.




6 Temmuz 2019 Cumartesi

THE SOUL MATE




the soul mate kore filmi


The Soul Mate, 2018 yılında çıkan Güney Kore yapımı film.

Bir polisiye filmi. Tür olarak dram,aksiyon ve fantastik diyebiliriz. Başrol karakteri oynayan Ma Dong Seok'u Train To Busan filminde de izlemiştik.
Bu filmde de bir babayı canlandırır. Aynı zamanda da çocuklar için bir judo salonu işletmektedir. Kendisi de orada usta öğreticidir. Geçmişte yaşanan bir kaza sonucu karısını kaybeden adam şimdilerde kızıyla birlikte sade bir hayat sürmektedir. 

Bir gün tanıştığı bir polis memuru onun bu sade hayatını değiştirir. Polis memuru tesadüfen bir davanın içinde bulur kendisini. Ve davanın içindeki kötü adamların izini sürerken kaza geçirir komaya girer. Onun ruhu etrafta bir hayalet gibi dolaşır. Bu hayaleti görebilen tek insan ise judo öğretmeni olur. 

İkili beraber kötü adamların peşine düşerler. Bu esnada ortaya hem eğlenceli hem de duygusal kareler çıkar. Sürükleyici, aksiyon dolu bir film.




4 Temmuz 2019 Perşembe

THE GREAT SEDUCER





The Great Seducer, 32 bölümden oluşan Güney Kore dizisi.
Gençlik, dram ve romantik türünde. Her bölüm 25-30 dakika civarında.

Dizide üç yakın arkadaş var. Bu çocuklar varlıklı ailelere sahiptirler. Ancak hiçbiri gerçek bir aile yaşantısına sahip değildir. İstedikleri her şeyi kolaylıkla elde etseler dahi birtakım duygusal boşluklara sahiptirler.
Bu gençler çocukluklarından beri yakınlar. Ve nihayet onlar için liseden mezun olup yeni bir hayata atılma vakti gelir. Bu gençlerin aile ilişkileri karmaşıktır. Dizide bunu da işlemişler. 

Üç arkadaş hep birlikte takılırlar. Bir gün kendi aralarında bir iddiaya girerler. Bu iddianın yaşanması kimilerini üzse de kimileri için yeni bir hayata adım atmanın başlangıcı olur.

The Great Seducer, tam bir gençlik draması. Kendini bulmaya çalışan gençler. Başlarına gelen ailevi olaylar. Yeni tanıştıkları insanların hayatlarına olumlu/olumsuz dokunuşlarını görüyoruz. Tam bir yaz dizisi.



3 Temmuz 2019 Çarşamba

HASRETİNDEN PRANGALAR ESKİTTİM




hasretinden prangalar eskittim


'' İki yaprak arasında kıyılmış
Bir parçası var kalbimin
İncecik ak kağıtlara sarılır
Dar vakit yanar da verir kendini
Dostun susan dudağına. ''



Hasretinden Prangalar Eskittim, Ahmed Arif.
Ahmed Arif'in kaleminden çıkan şiirler. Ahmed Arif'in şiir yazdığı dönemlerde gençler ve dönemin diğer şairleri tarafından pek önemsenmemekle birlikte dikkate alınmamış. Sonra zamanla bu durum ortadan kalkmış.

Her şairin konuşma tarzıyla şiiri arasında bir yakınlık, bir benzerlik vardır muhakkak; ama konuşmasıyla şiiri arasında bu kadar bir özdeşlik bulunan bir şaire ilk kez Ahmed Arif'te rastlıyordum, diyor Cemal Süreya.

Ahmed Arif, kendi şiirine en uygun yapıyı ve mısra düzenini bulmuş bir şair. Bunu yazmış olduğu şiirlerinde de görmek fazlasıyla mümkün.

2 Temmuz 2019 Salı

KAYNAŞMA MİMİ | MİM




 


Şu sıralar çok sık gördüğüm bu mimi ben de cevaplamak istedim.
Cevaplayacağım en uzun mim olacak sanırım. Çünkü 21 sorudan oluşuyor. Adından da anlaşıldığı üzere bloggerlar arasında düzenlenen bir kaynaşma mimi.


1.Sizi tanımak istiyoruz dersek buraya adınız, blogunuz ve sizi anlatan bir kelime nedir?

Ben Tuğçe. Blogum da Birpembesever. Blogumda benden paylaşımları okuyor ve görüyor sevgili okurlarım. Birpembesever, pembe rengini çok sevmemden ortaya çıktı. Beni anlatan kelimeler pembe, gezgin, mektuplaşmak.


2- Sosyal medya hesaplarınızı bizimle paylaşır mısınız?

Sosyal medya hesabım sadece blogum ve youtube kanalım var. Buralarda aktifim.

Kanalım için tık tık.


3- İlk blog yazmanıza referans olan kişi veya blogla tanıştığınız anı hatırlıyor musunuz?

Bana referans olan kişi kız kardeşim. Onun teşvik etmesiyle blogumu açtım. İlk yazımı yazdığım anı, hissettiklerimi, heyecanımı dün gibi hatırlıyorum.


4- Sosyal medya üzerinde hangi yazarlar grubunda bulunuyorsunuz?

Herhangi bir grupta bulunmuyorum. 

5- Ünlü sosyal ağı facebook.com üzerinde siteniz yasaklandı mı? Yasaklandıysa bir çözüm üretebildiniz mi?

Evett, hem de iki defa. Sebebini bile hala bilmiyorum. Şikayet talebinde bulunmuştum ancak olumlu bir yanıt alamadım.

6- Bloglarımız için sizce hangi platform daha iyi  Blogspot / Wordpress ya da diğerleri?

Bana göre önemli olan sadece yazıyor olmak. Yazılarımla başka insanların kalplerine dokunmak ve onları mutlu etmek ya da yeni şeylere teşvik etmek. Bu yüzden her ikisi de iyi olabilir yazmak için.

7- Kaç blogunuz var?

Bir tane blogum var.

8- Blogunuzun toplam sayfa görüntüleme sayısı kaç?

Günde 100 ile 200 arası değişiyor. Bazen 200 üstü de olabiliyor.

9- Blogunuzda reklam yayınlıyor musunuz?

Böyle bir düşüncem yok.

10- Misafir yazar olarak yazdığınız blog var mı?

Hayır, daha önce hiç böyle bir şeyi denemedim.

11- Daha önce bir hacker ile karşılaştınız mı?

Karşılaşmadım. Ancak fazlasıyla spam mailleri almaktayım.

12- Hedefinizde nasıl bir blog yazarı olmak var?

Daha çok araştırmayı, gezmeyi, okumayı, dinlemeyi seven bir blog yazarı olmak. Kendimi sürekli geliştiren bir blog yazarı olmak.

13- Arama motoru optimasyonu (Seo) bilginiz var mı?

Evet duydum. Fakat nasıl yapılır neden yapılır pek bilmiyorum.

14- Blog yazarlığını önerir misiniz? Evet ise nedeni?

Elbette öneririm. Çünkü yazmak, paylaşmak, okumak çok güzel bir şey.

15- Kitap okuma oranınız nedir? (10 üzerinden)

Haftada bir kitap bitirmeye gayret ediyorum. Ancak şu sıralar biraz aksattım bunu.

16- Diğer blog yazarı arkadaşlarınızı nasıl takip ediyorsunuz? Okuma listesi kullanıyor musunuz?

Okuma listesini kullanıyorum. Ve buradan blog yazarlarını takip ediyorum.


17- Blog sahipleriyle etkinlik yapıyor musunuz? Hangi etkinliklere katılırsınız?

Evet yapıyorum. Mim etkinliklerine katılıyorum.


18- Sosyal medya üzerinde blog linklerine karşılıklı beğeni yapar mısınız?

Sosyal medyam olmadığından dolayı pek bilmiyorum.

19- Bugüne kadar kaç mim cevapladın? Hoşuna giden bir mim?

49 tane mim cevaplamışım. Tek bir tane söyleyemem çünkü genel olarak mim cevaplamayı çok seviyorum.

20- Ünlü bir blog yazarı olsaydın, siyaset yapar mıydın?

Hayır düşünmezdim.

21- Bu mimi cevaplamasını istediğiniz üç blog yazarı arkadaşınızı davet eder misiniz?

Kağıttan Dünyam

Saife-i Saliha

Sakura Mevsimi


ve yapmayan tüm arkadaşlarımı mimledim! 






 

BİRPEMBESEVER