Hayatın her anı çok değerli. Değerli anları, paylaşmak istediğimiz insanlar konusunda da seçici olmamız gerektiğini düşünüyorum. Çevremizde tuttuğumuz insanların bir nevi insanın kendisini de yansıttığı kanaatindeyim. Yani insan kendi kişiliğine, karakterine, zevklerine uygun insanları yakınına çekiyor. Bu kişileri hayatımıza dahil edip etmemek de kendi düşünce yapımıza göre bizim elimizde olmalı, bunu biz belirlemeliyiz.
Her insanın hayatına bir yerlerde dahil olmuştur toksik insanlar. Bu insanlar yapıları gereği karamsar, moral bozan, olumsuz düşünen, etrafında kara bulutlarla dolaşan ve bu duyguları yanındakine aşılamayı kendine gaye edinmiş insandır.
Karşısındaki insanı adeta bir ayna gibi görerek içinde yer edinmiş tüm kötü olan duygu ve düşünceleri o kişiye yansıtır. Empati yapamaz. Hayır kelimesini kabul etmez. Sizi her yerde rakip olarak görebilirler. Arkanızdan konuşabilir. Kıskançlık duygusu da kaçınılmazdır. Sürekli şikayet içerisindedirler ve asla eleştiri kabul etmezler.
Bu tür insanların varlığı hep yorucudur. Çünkü kendini bir şekilde kanıtlamaya çalışan kişi hep karşı tarafta olandır. Hayatımızdaki insaları ve insan ilişkilerini bir yolcu trenine benzetecek olursak bu trendeki yolculuktaki insanları iyi seçmeli; yanlış seçimlerde de uygun duraklarda bu insanlara veda etmeyi bilmeliyiz.
Günler öncesinden dinlediğim bir şarkı üzerine şu an bu cümle kırıntıları zihnimde dolaşmaya başlamıştı. İşte o şarkı.
https://www.youtube.com/watch?v=ILLAH0hCht4