3 Kasım 2024 Pazar

Badem | Won Pyung Sohn

 


Badem, Won Pyung Sohn.

Kitap kahramanımız Yun Jae, küçük yaşta babasını kaybetmiş; on yedinci yaş gününde babaannesi ve annesi ile doğum gününü kutlarken de trajik bir şekilde hayattaki tek yakınlarını da kaybeder. 

Yun Jae, küçüklüğünden beri aleksitimi hastalığına sahiptir. Aleksitimi: başkalarının duygularını anlamakta zorlanan, duygularını belli edemeyen ve yine duyguları günlük hayata uyumlu bir şekilde kullanamamak anlamına gelen bir rahatsızlıktır.

Amigdala, şekliyle bademe benzeyen ve insanların her iki kulağının arkasında bulunan; kişinin korku, kaygı, öfke gibi duyguları yöneten beyindeki bir bölge olarak bilinir. Yun Jae’nin annesi de oğluna bu bölgesinin gelişmesi için badem yemesini tavsiye ederdi. Ayrıca evlerinde duygu kartlarıyla çalışmalar da yaptırırdı. Ancak babaannesinin ve annesinin ölümüyle artık bir başına kalmıştır. 

Herkesi kaybetmiş olmanın verdiği duyguya yabancılık çeken genç karakterimizin yolu ona her zaman yardımcı olan komşusu Doktor Shim, karanlık bir geçmişe sahip olan Gon ve etrafına neşe saçan anlayışlı Dora ile kesişir. 

Annesinden geriye kalan kitapçı dükkanını işletmeye çalışan ve bir yandan da okulunu okuyan Yun Jae, hayatına giren yeni insanlarla kendi duygularını keşfetmeye başlayacaktır.


“-Nine, neden insanlar tuhaf olduğumu söylüyorlar?

-Belki de özel bir olduğundandır. Çünkü insanlar, başkalarından farklı olana tahammül edemezler.” (sayfa 18)


“Kitaplar, beni gidemeyeceğim yerlere bir çırpıda alıp götürdü. Hayatımda hiç karşılaşamayacağım insanların itiraflarını bana anlatıp hiç göremeyeceğim kişilerin yaşamlarını gösterdi.” (sayfa 47)


“Kitaplar farklıydı. Çünkü kitaplarda boş yer çoktur. Hem kelimeler arasında hem de satırlar arasında boşluklar vardır. Bunlar içerisine girip oturabilir, aralarında yürüyebilir ya da boşluklarına düşüncelerimi bile yazabilirim.” “sayfa 48)


“Hayatta kurtarılamayacak insan evladı yoktur. Sadece kurtarma çabasından vazgeçenler vardır.” -P. J. Nolan (sayfa 121)


“Her neyse basmakalıp bir ifade ama hayatta biriyle karşılaşman gerekiyorsa, vakti saati gelince onunla illaki karşılaşırsın.” 

(sayfa 124)


“Ninemin ifadesine göre sahaf dükkânı on binlerce ölü, diri yazarın ayrım gözetmeden kümeler hâlinde yan yana durduğu, nüfus yoğunluğu yüksek bir yerdi. Gelgelelim kitaplar sessizdi. Sayfaları açılmadan önce ölüyken, açılmaya başlandığı andan itibaren canlanarak içlerindeki hikâyeleri boşaltırlardı. Üstelik kulağıma tam da benim istediğim kadar fısıldaşır dururlardı.” (sayfa 127)


“Bilmediğin duyguları anlamak her zaman iyi olmaz. Çünkü duygular aldatıcıdır. Dünya, senin bildiğinden tamamen farklı görünecektir. Etrafını saran en küçük şeyleri tehlikeli bir silah gibi hissedebilirsin, sıradan bir yüz ifadesi ya da bir söz diken gibi canını da acıtabilir. Yol kenarlarındaki taşlara bir bak! Hiçbir şey hissedemezler ama sürekli zarar görürler. Üzerlerinde insanların tepinip durduklarını bile bilmezler.” (sayfa 154)


“Belki de bir dili anlamak, muhatabın yüz ifadesinin ve duygularının farkına varmak demekti.” (sayfa 183)


“İnsan, üzüntüsü büyüdükçe ve buna bir çare de bulamadıkça kötü düşüncelere dalar.” (sayfa 216)


“İnsanlar uzaktayken elden bir şey gelmez deyip trajediye gözlerini kaparlar ancak korktuklarını bahane ederek yanlarında olan olaylara da yaklaşmazlar. İnsanların geneli hissederler ama harekete geçmezler. Acıyı paylaştıklarını söylerler ama hızlıca unutuverirler. Benim anladığım kadarıyla bunların hiçbiri hakikat değildi. (sayfa 239/240)


“Yaraladığın insanlardan tüm içtenliğinle özür dile. Kanatlarını kopardığın kelebekten de bilmeyerek üzerine bastığın böceklerden de.” (sayfa 241)


“Bu hikâyenin nasıl devam edeceğini bilmiyorum. Tıpkı daha önce söylediğim gibi bir hikâyenin trajik mi yoksa mutlu sonla mı biteceğini ben veya başka biri söyleyemez. Belki de bu türden bir sınıflandırma yapmak dahi imkansızdır. Çünkü hayat, binbir tatla karışık akıp gider.” (sayfa 249)

4 yorum:

  1. İlgi çekici bir konusu var. Bir de sanki bir filme veya diziye ait bir konuymuş gibi. İzlemesi de güzel olurmuş sanki.

    YanıtlaSil
  2. Güney Kore'den çok az okudum bu da güzelmiş, bakacağım. Elinize sağlık.

    YanıtlaSil

 

BİRPEMBESEVER