Merhaba yağan yağmur, merhaba sonbaharın son günleri, merhaba gelmekte olan kış ve merhaba canım okur.
Dün geceden başlayan fırtına şu anda yerini aralıksız yağan yağmura bıraktı. Bu yıl kış, erken geleceğe benziyor. Bursa’da fırtına epey şiddetli olmuş. Orada yaşayan teyzem sarsıntıyı evden bile hissettik diyordu. Öyle ki bugün orada okullar bile tatil edilmiş. Geçen yıl çok kurak geçti. Bu yıl sonbaharla yağmurlar da çok şükür başladı. Hem toprağın ve bitkilerin hem de insanların ve diğer canlıların bu yağmurlara fazlasıyla ihtiyacı vardı. Umarım yağmur ve fırtına sonrası gerçekleşen taşkın ve sel felaketlerinde hiçbir can kaybı yaşanmaz.
Geçtiğimiz günlerde kütüphaneye uğramıştım. Ziyaretim sonrasında karşıma çıkan sergiyi de ziyaret ettim. Birbirinden güzel el emeği eserler vardı. Özellikle çini ile yapılanlara bayıldım.
Başka bir gün uzun süredir görüşme fırsatı bulamadığım bir arkadaşımla buluştum. Yine soğuk bir gündü. İki kahve eşliğinde uzun uzun sohbet ettik. Zaman öyle hızlı geçti ki… Oturduğumuz mekandan ayrılacağımız vakit akşam yağmuruna yakalandık. Arkadaşım küçük de bir hediye almış. Bu ince düşüncesi beni çok mutlu etti. Üstelik öyle bir tevafuk yaşadım ki… Van Gogh’u okuduğum sırada yine onun eseriyle ilgili bir hediye almak. Beni hem şaşırttı hem de tebessüm ettirdi.
İki hafta öncesinde Güney Koreli arkadaşım için mektup hazırlayıp postaneden göndermiştim. Mektubumdan hâlâ bir ses yok. Üstelik takip numaralı göndermiş olmama rağmen. Takip numarasından baktığımda ise en son ülkeden çıkış gözüküyor ancak sonrasında herhangi bir güncelleme yok. Umutsuz olmak istemiyorum. Bir süre daha ulaşması için bekleyeceğim. Umarım sahibine sağ salim ulaştığı haberini birlikte alırız.
Yazımın son satırlarına geçmişken sevgili okur, yağmur bardaktan boşalırcasına yağmaya devam ediyor. Şu sıralar mum eşliğinde kitap okumayı çok seviyorum. Yakın zamanda birkaç kitap siparişi verdim. Gelmelerini dört gözle bekliyorum.
Bir sonraki yazımda görüşünceye dek, hoşçakal!