27 Nisan 2021 Salı

1BR

 




1BR, ABD 2019.

Sarah, hayatında bazı değişiklikler yapmak ister ve Los Angeles’a taşınmaya karar verir. Güzel bir ilan görür ve stüdyo daireye taşınır. Taşındığı apartmandaki komşuları oldukça sevecen ve yardımseverdir. Sarah için bu durum mükemmeldir çünkü geçmişte yaşadığı acı olaylardan sıyrılmak ister. Apartmanında yaşayan komşularının iyi enerjisi ve onu güzel karşılamış olmaları Sarah’yı fazlaca etkiler.

Yeni dairesine yerleşen Sarah, komşularına ve yeni işine yavaş yavaş uyum sağlamaya başlar. Günler geçer ve bir gece kaldığı daireye apartmandan tuhaf sesler gelmeye  başlar. Sesin nereden geldiğini anlamayan Sarah, bu sesleri her gece duymaya başlar. 

Nereden geldiği belirsiz olan bu sesleri Sarah dışında duyan da yoktur. Genç kadının günlük yaşamını ve akıl sağlığını etkilemeye başlayan tuhaf seslere bazı komşularının ürkütücü davranışları da eklenir. Apartmanda ürkütücü bir şeylerin yaşandığını sezen genç kadın bir gece kendini bomboş bir odada hapsedilmiş bir halde bulur. Sarah, komşularının gerçek yüzleriyle yüzleşip bu kabustan uyanmaya çalışacaktır.  

Gerilim, dram, korku türündeki film konusu itibariyle oyunculukların başarılı performanslarıyla izleyiciye başarıyla yansıtılıyor. Filmin sonundan da sanki ikinci bir seriye yeşil ışık yakılmış gibi hissettiriliyor.


26 Nisan 2021 Pazartesi

Baharın Gelişi

 




Sevgili okurum,
Yazmayalı epey bir zaman olmuş. Günler o kadar hızlı geçiyor ki... Takvim yapraklarını saymayı bırakalı çok oldu. Günün ritmine ve temposuna ayak uydurmaya çalışıyorum. Hafta içleri iş yerinin yoğunluğu derken hafta sonları da karantina ile evlere kapanmacayla geçiyor zaman. Karantina demişken, o kadar çok benimsedim ki artık eski günler ne zaman geri gelir sorusuna yanıt aramayı durdurdum.

Baharı evlere kapanırken geçirmek benim için biraz yürek burkan bir durum. Sıcak havaların insanı olmadığım için yaz aylarını iple çektiğim pek söylenemez. Ben de hafta içleri boşluklarımda mümkün oldukça yürüyüşlere çıkıyorum. Gökyüzünü seyrediyorum, sokak hayvanlarını seviyorum. Parklardaki kasımpatılarını, papatyaları, sokak kenarlarına dikilmiş ağaçların çiçeklerini seyre dalıyorum. Gün içerisindeki bu yürüyüşler evlere kapandığımız günlerin telafisi gibi oluyor.

Sevgili okur,
Güneşli günler demişken baharın gelişi en çok da bitkilerimi sevindirdi. Günün farklı dilimlerinde güneş gören sukulentlerim güzelce büyümeye devam ediyorlar. Yakın bir zamanda gelişimlerini seninle de paylaşmak istiyorum.

Birkaç haftadır Suç ve Ceza romanını okumaktayım. Çok eskiden kitabın ince versiyonlarından birini okumuştum. Bu sefer okuduğum kitap orijinal versiyonunundan bir çeviri. Olaylar yavaş ilerlese de kitap şimdilik iyi gidiyor. Her gün yaklaşık olarak 50 sayfa kitap okumaya gayret ediyorum. 


Günler hızlı geçiyorken insanı mutlu eden, huzurlu hissettiren ufak tefek uğraşlar bulması da kişinin kendisinde başlıyor. 

Sevgili okur, mutlu akşamlar!

                                                
                                                https://www.youtube.com/watch?v=tXV7dfvSefo


7 Nisan 2021 Çarşamba

Uyanış

 




''Güvercinliği seviyordu. Hemencecik sıcak bir yuva oluvermişti Edna'nın gözünde, kendisi de ev sıcak bir pırıltı gibi yayılan bir güzellik katıyordu. Sosyal statü bakımından alçaldığı, buna karşılık ruhsal bakımdan yükseldiği duygusu vardı içinde. Zorlukların boyunduruğundan kurtulup ileri doğru attığı her adım onu güçlendiriyor, bir birey olarak geliştiriyordu. Çevresine kendi gözleriyle bakmaya, hayatından derinden akan gizlerini görmeye, kavramaya başlamıştı. Ruhu onu çağırırken, ''başkalarının fikirleriyle yaşamakla'' yetinmeyecekti artık.''


''Nedensiz yere mutsuz olduğu günler vardı sonra; sevinmeye de, üzülmeye değmezdi sanki hiçbir şey için, yaşamak ya da ölmek fark etmezdi. Hayat tuhaf ve korkunç bir kargaşa, insanlarsa kaçınılmaz yok oluşa doğru körlemesine ilerlemeye uğraşan kurtçuklar gibi görünürdü gözüne.''

Uyanış, Kate Chopin.
Yazarın 1899 yılında kaleme almış olduğu Uyanış eseri o dönemde çarpıcı konusu ve gerçekçiliği ile toplum tarafından ses getirmiştir.
Kitaptaki kadın karakter Edna, evli ve çocukları olan bir annedir. Hayattan soyutlaşmış bir şekilde kendini kocasına ve çocuklarına adayan kadın; kendi yaşamından ve gelecekten hiçbir beklentisi olmadan günlerini tamamlamaktadır.

Edna küçük çevresinde yer alan birkaç insanla günden güne yakınlaşmaya başlar. Bu temaslar sonucunda Edna kendi ruhuna ve karakterine dönük tahliller yapma şansı bulur. Birtakım arayışlara girerek sanata yönelmeye başlar. Bununla birlikte yeni yeni insanlarla tanışır. Ve gün geçtikçe çocuklarından, kocasından uzaklaşır. Kendi benliğine, kendi ayakları üzerinde duruşuna odaklanır.

Kate Chopin'in kaleme almış olduğu Uyanış romanı, konusu itibariyle Madam Bovary'e de benzetilir. Uyanış romanındaki Edna karakterinin kendi arzu ve duygularının peşinden gidişiyle birlikte gelişen olaylar okura sunulur.


5 Nisan 2021 Pazartesi

Emma

 



Emma, İngiltere - ABD 2020.

Emma Woodhouse zeki, zengin, bekar bir kızdır. Hayatından oldukça memnun olan Emma bir erkeğin ilgisine, sevgisine ihtiyaç duymaz. Görkemli malikanesinde babasıyla birlikte huzurlu ve mutlu bir hayat süren Emma için evlilik fikri ona pek yakın gelmemektedir.

Etrafındaki insanların arabuluculuğunu üstlenen ve onları evlendiren Emma, bu görevi kendine bir vazife haline getirmiştir. Yakın arkadaşı olan Bay Knightley’nin kendisi için yaptığı tüm uyarıları görmezden gelen Emma’nın üstlendiği arabuluculuk işi ona keyif verir. 

Vesayetleri altında yaşayan Harriet Smith adındaki genç bir kıza talip arayışına giren Emma bu süreçte birçok macera ile karşı karşıya kalır. Yine her defasında onu uyaran ve kollayan Bay Knightley, Emma’yı bu süreçte kendi karakteri ve yüzleşemediği gerçek duygularıyla yüzleştirir.

Romantik-komedi ve dram türündeki film Jane Austin’in aynı adlı romanından uyarlanmıştır. Yazar 1815’te 39 yaşında kaleme aldığı eseri için onun en sevdiği romanı olduğunu söyler.

3 Nisan 2021 Cumartesi

Mutsuzluğun Portresi

 


Her insanın yüzünde aynı, değişmeyen ifade. Mutlu olsa da mutsuzluğu arıyor yüzler. Tatminsizlik doyumsuzluk, açgözlülük... Bu gibi şeyler mutsuzluğun kapısını daha çok aralıyor ve kişiyi kendine daha çok çekiyor. Aslında her insan kendi mutsuzluğunun portresini kendisi inşa ediyor. İnsanın zihnini kaplayan kötü düşünceler önce kalbe sonra ruha işleniyor. Bu düşünceler duygularımıza da yön veriyor.


Tüketmenin her geçen gün revaçta olduğu bu çağda insan maddi anlamda ne kadar çok alırsa o kadar çok mutlu olacağını ve böylelikle ruhunu rahatsız eden mutsuzluğunu unutup onu geri plana atacağını sanıyor. Sonrasında anlıyor ki bu kısa süreli maddi doyum da bir süre sonra daha da açgözlü oluyor ve insana yavaş yavaş kendi mutsuzluğunun portresini çizdiriyor. Ve yine insan kendi mutsuzluğunun portresinin ressamına dönüşebiliyor.


Mutlu olmak çok kolay. Küçük ve basit şeylerle mutlu olabilmek. Belki de bunu öğrenmekle başlamalı. Bir yürüyüşe çıkmak, gökyüzünü seyretmek, kitap okumak, müzik dinlemek, bitkileri ve hayvanları sevmek, her yeni güne şükür ile uyanıp yine şükür ile bitirebilmek... Mutsuzluğun portresini mutluluğa çevirmek de yine kişinin elinde. Günlük hayatımızda küçük, basit gibi görünen bir çok şey insanın duygularını ve hayatının gidişatını etkileyen önemli faktörler haline gelebiliyor. Mühim olan maddi anlamda bir şeyleri çok tüketmek değil; duyguları, düşünceleri, değerleri tüketmeden kendimizle ve etrafımızdaki diğer insanlarla paylaşabilmek. Çünkü mutluluğun paylaştıkça çoğalabildiği gibi mutsuzluk da etrafımızda hızla yayılıyor.


https://www.youtube.com/watch?v=9jg1VEbJ0IA


 

BİRPEMBESEVER