YİRMİ DOKUZ ŞUBAT

Şubatın son gününden merhaba sevgili okur.

Bugün yağmurla başladım güne. 

Dün Malezyalı mektup arkadaşım aklıma geldi ve mesaj attım. Aradaki zaman farkından olacak ki mesajıma sabah cevap vermişti. Eğer uygun zamanı varsa video arama ile görüşmek istediğimi söyledim. O da bugün yazmış olduğu mesajda bunun için uygun bir zaman dilimi ayırabileceğini söylemiş. Bu güzel habere çok sevindim.

Öğleden sonra ikimiz de uygun bir saat ayarladık. Ve video görüşmemizi yaptık. Aradan epey bir zaman geçmişti. Kendisi kısa bir süre önce kutsal toprakları ailesiyle birlikte ziyarete gitmişti. Biraz oradan bahsetti. Ben de günlük yaşamımdan bahsettim. Tebessümlerle geçen hoş bir sohbet oldu. 

Nana, benim en uzun süreli mektup arkadaşım. Benden iki yaş küçük. Benim için bir kız kardeş gibi. Hatta yazışmalarımızda birbirimize kız kardeşim diye hitap ettiğimiz de olur. 😊

Mektuplaşmanın bana kazandırdığı güzel insanlardan sadece bir tanesi.

Mektuplarıma her bakışımda tebessüm edici anılar bırakmakla birlikte farklı kültürleri ve beraberinde oranın insanları da tanıma şansı elde ettim.

Bir ayın daha sonuna geldik sevgili okur,

kendine iyi bak!

ARAMIZA HOŞ GELDİNİZ

Çiçeklerimin arasına yeni katılan kaktüslerime senden bir merhaba alabilirim sevgili okur.

Geçtiğimiz günlerde A101'e kaktüs geldiğini görünce kendime iki tane kaktüs  alıverdim. Bunlardan birinin türü sukkulent yani boncuk boncuk dizilen , diğer ise aloe vera. 

Şimdilik çok minikler. Hatta aldıklarım arasında sukkulentin (sedum treleasi)  iki tane gövdesi kırılmış ve zarar görmüştü. Ben de kırılan yerden ayırarak başka bir saksıya toprak ekledim ve yeniden toprakla buluşturdum. İnşallah çok yakın zamanda köklenir ve büyümeye başladığını da birlikte görürüz.

Bu aralar çiçeklerimle ilgilenmeyi o kadar çok seviyorum ki.

Bir diğer kaktüsüm de yılan kaktüs, orijinal adı çok uzun ve söylenemeyecek kadar zor olduğu için Türkçe ifade edilişi ile söylemek istedim.😊 O da gayet iyi bir şekilde büyüyor. Tabii sonbahardan beri gelişimi biraz yavaşlamış olsa da toprağına çoğaltma yaptığım küçük parçalar da tutundu ve köklendiler. Çok mutluyum.Sanırım kaktüs bakmayı öğreniyorum. 

Yakın bir zamanda o kaktüsümün de ilk ve son halini burada seninle paylaşmak istiyorum.  Çiçeklerinize ilgiyle ve sevgiyle bakın,

huzurlu geceler!

TATSIZ BİR OLAY

Tatsız Bir Olay, Fyodor Dostoyevski.

Kitaptaki ana karakter İvan İlyiç, orduda generaldir. Olaylar Petersburg'da geçer. Dönemde özellikle sosyal sınıf ayrımcılığına vurgu yapılırken bu düşüncenin ortaya çıkan yeni bir akımla sınıf ayrımcılığına karşı çıkılır. Bir yandan da kalkınma hareketlerine destek veren İvan İlyiç, kendisi gibi iki general arkadaşı ile bu konular üzerine konuşur.

İvan İlyiç, şehirde gerçekleşecek bir düğünün akşam yemeğine konuk edilir. Burada kendisi gibi iki general arkadaşı ile aynı masada oturur ve akşam yemeğinin keyfini çıkartır. Tabii İvan İlyiç'in arkadaşlarının düşünceleri kendisininki gibi değildir, aksine onlar sınıf ayrımcılığının gerekliliğini savunurlar ve İvan İlyiç'in düşünceleri ile sıkça alay ederler.

İvan İlyiç ise kendilerinden aşağı statüde çalışan insanlara saygı duymak gerektiğini savunur ve bu düşüncesinin gelecekte hümanizm akımını doğuracağını iddia eder. 

Dostoyevski bu hikayesinde İvan İlyiç ile bir insanın kendisi hakkındaki fikirleri, idealleriyle birlikte yansıtılmasını ele alıyor. Ancak diğer taraftan da savunuculuğunu yaptığı bu düşüncelerin, acımasızca ve değer görülmeden alaya alınmasını da konu ediniyor.

ERTUĞRUL 1890

Ertuğrul 1890, Türkiye ve Japonya 2015.

İki ülkenin bir araya gelerek farklı tarihlerde yaşanmış iki olayın beraberinde getireceği kalıcı dostluğun işlendiği bir konu anlatılıyor. Yıllardan 1887. Japon heyetinin İstanbul'u ziyareti üzerine, Osmanlı heyeti de iade-i ziyarette bulunmak ister ve Ertuğrul Fırkateyni ile Japonya'ya doğru yola çıkarlar.

Günlerce süren yolculuğun ardından Japonya'ya varılır ve ziyaret gerçekleştirilmiş olur. Ertuğrul Fırkateyni dönüş sırasında olumsuz hava şartları sonucu kayalıklara çarpar ve batar. Küçük bir Japon halkının kendi halinde yaşadığı bir adanın sahiline vuran insan bedenleri Japon halkı tarafından fark edilir. 681 kişinin olduğu fıkrateynden yalnızca 69 kişi sağ olarak kurtarılır. 

Bu süreçte Japon halkı, yaralı ve yardıma muhtaç Osmanlı heyetinin yaralarını sarmaya gayret eder. Aynı dili konuşamasalar bile Osmanlı heyetinin acılarına ortak olup onları teselli etmeye çalışırlar. Kazanın yaşandığı o bölgeye Türk-Japon dostluğunu hatırlatmak adına anıt dikilir.

Ve yıllardan 1985. İran-Irak savaşı sırasında bir emir verilir ve bu emir üzerine Tahran havaalanı 24 saat içinde kapatılacaktır. Japonya dışındaki tüm ülkeler özel uçak gönderip kendi vatandaşlarını alırlar. Bu durum üzerine Türkiye'den Japonlar için uçak gönderilir ve mahsur kalan 215 Japon yolcu kurtarılır.

Tarihi ve dram türünde bir film.

SEVGİLİ DOST #39

Sevgili dost,

İlk cemre toprağa düşürülmüş.

Yakında çiçekler de açacak yavaş yavaş.

Ve biz baharı umutla ve sevgiyle kucaklayacağız.

Sevgili dost,

Bir bahçe hayal et.

İçinde rengarenk güzel kokulu çiçekler olsun.

Sonra bir de oradan oraya ahenkle uçuşan kelebekler. 

Masmavi bir gök yüzü kaplasın bahçenin dört bir yanını.

Toprağa, sevginle büyütebileceğin tohumlar ek. 

Sevgisiz bir bahçenin mümkün olamayacağı gibi sevgisiz bir dünya da olamaz.

Bu yüzden sevgi mühim bir şey. 

Sevgili dost,

Bahçeni bütün kötülüklerden korumaya da gayret et.

Unutma, iyinin olduğu her yerde muhakkak kötü de olacaktır. 

Sevgili dost,

Kalbindeki hakiki sevgiyi hiç kaybetme!

BİRTAKIM SANATSAL DÜŞÜNCELER

Merhaba sevgili okur,

Bugün kendime çizim kalemleri aldım. 

Henüz ne tür çizimler yapacağıma karar vermemiş olsam da bu kalemlerden almayı uzun zamandır düşünüyordum.

Micron Sakura isimli kalemler ince uçlular. Bunlarla çizimlerimi yapıp aldığım Tinge isimli çift uçlu kalemlerle de renklendirmelerini yapmayı düşünüyorum. 

Koreli arkadaşımın önceden göndermiş olduğu küçük bir sulu boya defteri vardı. Defterdeki kağıdın pamuk oranı 300 gramdan az olduğu için sulu boya çalışmalarımı ona yapamıyordum ve o defter başka bir yerde değerlendirilmek için beklemedeydi. Nasip olursa eğer bu kalemlerle çizimlerimi bahsettiğim küçük deftere yapmayı planlıyorum. Bakalım ortaya nasıl çalışmalar çıkacak. 

Başlangıç için resimde görmüş olduğun bu renkleri aldım. Çalışmalarım güzel sonuç verirse birkaç renk tonu daha ekleyebilirim. Raflarda çeşit çeşit renkler vardı. Haliyle seçmesi benim için biraz zor oldu diyebilirim.🙈

İşte raflardaki renkli kalemler. 

Nasıl kararsız kaldığımı anlayabildin mi? 😊

MİM | DÜMDÜZ

Sevgili okur,

Geçtiğimiz günlerde bloglarda dolanırken bir mime denk geldim ve kendi kendime bu mimi ben de cevaplayayım dedim. İşte geldim buradayım. 😊

Bu mimi sevgili arkadaşımız Edischar başlatmış. Onun yazısı için de ismine tıklayınız.

Dümdüz mim soruları başlasın ben de cevaplayayım. 

1. Üç tane film önersen hangilerini önerirsin?

Tuck Everlasting, ABD 2002

Secret Window, ABD 2004

Forgotten, Güney Kore 2017

2. Üç tane kitap önersen hangilerini önerirsin?

Küçük Prens

Dönüşüm

Kürk Mantolu Madonna

3. Üç tane dizi önersen hangilerini önerirsin?

Dark

The Haunting Of Hill House

Strangers From Hell

4. Üç tane şarkı önersen hangilerini önerirsin?

Lemon Three - Fools Garden

Soldi - Mahmood

Stand By Your Man - Carla Bruni

5. Bugüne kadar en güzel mekanlardan bir veya birkaç tane önerir misin?

Side

Heybeliada

Adatepe Köyü

6. Bir tane youtube kanalı önerir misin?

Jay Lee Painting

7. Bir tane instagram kanalı önerir misin?

İnstagram kullanmıyorum bu yüzden de bir öneri yapamayacağım.

BAHAR HAVASI

Pazar günü... Bazı şeylerin peş peşe gerçekleşmiş olduğu bir gün olarak kaldı bende. Olumsuzluklar ve aksiliklerle dolu bir gündü. Çok şükür ki sağ salim üzerimden atıverdim pazar gününü.

Ve günlerden salı. 
Çoktan haftayı ortaladık bile. Yakında şubat ayı da bitecek ve biz kendimizi birden martın içerisinde bulacağız. Bir de bakmışız ki etrafımızda rengarenk çiçekler açmış, kelebeklere ve arılara merhaba diyeceğiz.

Hatta bahar şimdiden bile gelmiş diyebilirim. Bugün bahar tadında bir gündü adeta. Her yeni güne kuşların ahenkli ötüşleri ile başlamak beni inanılmaz mutlu ediyor. Bugün camıma minik bir serçe kondu. Sonra yanına bir serçe daha eşlik etti. Biraz ötüştükten sonra gittiler. 

Şu sıralar beslediğim güvercinlerim gelmiyor. Ama yine de yemlerini koyuyorum. Belki tekrar olur da gelirler diye. 
İnsan, tuhaf bir varlık. Baharda sonbaharı, yazın da kışı özlüyor. 

Dün eve dönerken yolda fark ettim ki kasımpatılar çoktan açmaya başlamışlar. Yakında papatyalara da merhaba demek dileğiyle.
Huzurlu geceler sevgili okur!

PARASITE

Parasite, Güney Kore 2019.

Son günlerde gerek konusuyla gerek oyuncu kadrosu ile adını sıklıkla duyduğumuz film, Oscar'a layık görüldü.

Filmde birbirine çok zıt yaşam tarzlarına sahip iki aileyi izliyoruz. Park ailesi ve Kim ailesi.

Park ailesi, oldukça zengin ve soylu bir aileden gelir. Yaşadıkları malikanede huzurlu, sakin bir hayat sürerken Kim ailesinde durum bunu tam tersidir. Kim ailesi herhangi bir zenginliğe sahip olmamakla birlikte yaşamlarını zor şartlar altında sürdürürler.

Kim ailesinin oğlunun bir arkadaşı ona bir iş teklifinde bulunur. Yapacağı iş ise Park ailesinin biricik kızlarına İngilizce özel ders vermek olacaktır. Çocuk bu teklifi kabul eder ve yasal olmayan yollarla kendine bir öz geçmiş hazırlar. Park ailesinin görkemli yaşamlarının içerisinde kendisini bulur. 

Zamanla Kim ailesinin diğer aile fertleri de Park ailesinin malikanesinde hizmetli olarak çalışmaya başlarlar. Ancak Park ailesinin içine sızan Kim ailesi onların yaşamlarını birer parazit gibi ele geçirerek Park ailesinin yerine geçmenin savaşını vereceklerdir.

Zıtlıkların işlendiği inanılmaz bir konu. 

CİMRİ

Cimri, MOLIERE.

Harpagon, yazarın kitabının ana karakterlerinden biri. Bu karakter eli sıkı ve cimri biri olarak yaşamını sürdüren biridir. Biraz huysuz olmakla birlikte asla değişmeyen fikirlere sahiptir. 

Cleante ve Elise adında bir kızı ve oğlu vardır. Bu iki çocuğun da sevdiği kişiler vardır ve evlenip bir yuva kurmak isterler. Ancak oldukça cimri olan babaları ise zengin birileri ile evlenip her türlü masraftan kaçınmanın derdindedir. Babalarının cimriliği çocukların, evdeki yardımcıların hayatlarını fazlasıyla etkiler.

Moliere'nin Cimri isimli oyunu Paris'te geçer. Oyunda fazla karakter olsa da kitap akıcı bir şekilde kendini okutturuyor. Karakterlerden Harpagon inatçı kişiliği ve cimriliği ile öne çıkarken bundan etkilenenler ise en çok çocukları Cleante ve Elise oluyor. Adını dünya klasiklerine yazdırmayı başaran eserlerden.

ITAEWON CLASS

Itaewon Class, Güney Kore 2020.

Aynı toplumu paylaşan bir grup insanın hayatını tüm gerçekliğiyle konu alan bir dizi. 

Ayrıca dizi, ilk bölümlerinden itibaren yavaş yavaş günümüze gelmekte. Dizideki karakterlerden Park Seo Joon, babasıyla yaşayan bir çocuktur. Adaletsizliğe ve haksızlığa asla müsamaha göstermeyen, buna boyun eğmeyen bir gençtir. Kısa bir süre önce başka bir okul transfer olur ve burada zengin bir iş adamının şımarık oğluyla kavgaya tutuşur. Haklı konumdayken haksız konuma düşer ve okul hayatı son bulur. 

Yaşanan tüm bu talihsizliklerin sonucunda babasını bir trafik kazasında kaybeden Park Seo Joon, olayın perde arkasında zengin iş adamının oğlunun olduğunu öğrenir ve babasının intikamını almak için tüm yolu dener. Ancak bir şey yapamaz. Ve bir gün kendini hapishanede bulur. 

Aradan yıllar geçer. Park Seo Joon yeni hayatına hayalindeki mesleği kurmaya başlayarak adım atar. Bir yandan da babasının intikamı içinde büyüdükçe büyür. Bu yüzden de iş adamının restoran zincirlerini bitirmeye kararlıdır. Kendisine aynı bölgeden bir yer açmaya karar ve işe koyulur.  Bu süreçte de hayatına yeni yüzler girer. Kendisini, karmaşık insan ilişkilerinin, ihanetlerin, yalanların ortasında bulur.

Yılın İlk Karı

Sevgili okur, 

Gecenin bir yarısından yazıyorum sana.

Çok mutluyum çok.

Günlerdir ha yağdı ha yağacak diye beklediğim kar,  gece yarısından sonra yeryüzünün örtüsünü beyazlara bürüyecek kadar yağmaya başladı, yağıyor da.

Kar, bana çocukluğumu anımsatıyor. Çocukluğumdaki kış mevsimlerini özlüyorum. Günlerce süren ve lapa lapa yağan karlardan dolayı okullar tatil olurdu ve karın keyfini saatlerce oynayarak çıkartırdık. Kartopu savaşları ve kardan adamlar o zamanların vazgeçilmezi olurdu. 

Geçen yıl şehrime kar yağmadığından ötürü bu yılın ilk karını heyecanla bekliyordum. Gökten yere ahenkle düşen kar tanelerini görüp dakikalarca seyretmek yüzümde kocaman bir tebessüme sebep oldu. 

Uyumadan evvel camdan dışarıyı seyre koyulup biraz daha bu güzel anın tadını çıkarmayı düşünüyorum. 

Huzurlu geceler!😊⛄

ALTI ŞUBAT

Dün arkadaşlarımla bir buluşma gerçekleştirdik. İlk iş yerimden edindiğim arkadaşlarımdı. Kısa süreliğine de olsa beraber yemek yeyip hoşça vakit geçirdik. Güzel bir gündü.

Hayatta bize sunulan her alanda karşımıza birçok insan çıkıyor. Ve bu insanlar arasından kendi dünya görüşümüze uygun olanlarını seçip ardından da onlara yaşamımıza dahil etme şansını veriyoruz. Sonra bazı insanlar oluyor ki zamanla onları tanıdıkça hayatından çıkartman gerektiğini anladığın oluyor. İşte bunu başarabiliyorsan kendin için güzel bir şey yaptığını da gün geçtikçe anlıyor ve bu düşünceni onaylıyorsun.

Kimi insanlar da dahil oluyor hayatına. Zaman geçtikçe muhabbetin güzelleşiyor, dostluğun güzel ve doğru anlarına tanıklık ediyorsun. Ve iyi ki diyor, çokça şükrediyorsun. 

Bugün ilk kar yağdı. Yağan kar pek tutmasa da kısa süreliğine camımdan bakıp beyazlara bürünmüş gökyüzünü seyre daldım. Geçen yıl yaz ayında bir kaktüsüm olmuştu. Kaktüsüm türünden dolayı gövdesinden hep tomurcuklar verdi. Saksıdan sarkmaya başladıklarını görünce kolları sıvayıp tomurcukları gövdeden ayırdım ve yeniden aynı toprağa ektim. Şu sıralar ara ara bitkilerle, toprakla uğraşmak beni oldukça dinlendiriyor. Hatta bitkilerimle konuştuğum, onlara güzel sözler söylediğim de oluyor. Bence bunu sen de denemelisin sevgili okur.

Huzurlu geceler!

SEVGİLİ DOST #38

Sevgili dost,

Yazmak, sahip olduğum özgürlüklerimden biri.

Yazarken mutlu oluyorum. Bir nevi zihnimdeki cümle kırıntıları burada seninle buluşuyor ve ben de bu sayede yeni düşüncelere yelken açmış oluyorum.

Sevgili dost,

Yaşadığım gezegende günlerin hızına yetişilmiyor. Ben ise takvim yapraklarıyla pek ilgilenmiyorum şu sıralar. Günlerim hayli yoğun ve koşuşturmacalı geçiyor. Her günün getirdiği koşullara bir şekilde uyum sağlamaya ve o günün kendim için iyi geçmesi için elimden geleni yapmaya gayret ediyorum. 

Sevgili dost,

Her sabah uyandığın şehirde gökyüzüne bakıp renklerin birbiriyle buluşmasını seyre koyuldun mu? Birkaç gündür gökyüzünde pembenin maviyle buluşmasına tanıklık ediyorum. Ve bundan mutluluk duyuyorum. Aslında çoğu zaman ufacık şeylerden mutlu olabilen bir insanım. Bazen bir buluttan, denizden, martılardan, kargalardan, çikolatadan bile mutlu hissettiğim olur.

Sevgili dost,

Hayat, ömrümüzden hızla akıp giderken karşına çıkan küçük mutlulukların farkına var ve onları bir zincir gibi iç içe geçir. Ve böylelikle küçük şeylerden kendine mutluluk çıkartmanın bir yolunu bul. 

LOVE AGAIN

Love Again, Güney Kore 2019.

Evlilikleri bitme noktasına gelen iki çift boşanmaya karar verirler. Ancak boşanma günlerini, evlendikleri ilk günkü gibi büyük bir törenle yaparlar. Boşanma törenine her ikisi de ailesini, dostlarını çağırır. Ve bir süredir evli olan orta bir hayatı paylaşan çift bu törenle resmi bir şekilde ayrılırlar.

Her ikisi de farklı yerlerde farklı yaşamlar sürdürmeye başlarlar. Bir gün yolları bir kaza sonrası kesişir.  Artık bugünden sonra neredeyse her gün bazı problemlerden ötürü birbirlerini görmek zorunda kalırlar. Çift, eski evliliklerindeki sorunları ve iletişim problemlerini tekrar gözden geçirme fırsatı bulur.  

Film, melodram ve romantik-komedi türünde.  İzlerken daha çok ana karakterler arasında yaşanan komik ve eğlenceli karelere tanıklık ediyoruz. Mutlu sonla biten çerezlik filmlerden.

ÜÇÜNCÜ KIZ

Üçüncü Kız, Agatha Christie.

Agatha Christie bu romanında konuyu üç kızın etrafında sürdürmekte.

Kızların üçü de bir apartman dairesini birlikte paylaşmaktadır. Aynı zamanda da yakın arkadaşlardır. Bir gün kızlardan birisi arkadaşlarına bir cinayet işlediğini söyler ve ortadan kaybolur. Bunun üzerine cinayet işlediğini söyleyen kızın arkadaşları kendilerini şehrin tanınmış olan dedektifi Hercule Poirot'un yanında bulurlar.

Kızın arkadaşları durumu Poirot'a anlatırlar ve bir yandan da böyle bir cinayeti arkadaşlarının işleyebilmiş olmasına ihtimal vermezler. Ancak Poirot, tüm olasılıkların ve ihtimallerin peşine düşerek bu üç kızı ve onların ailelerini yakın takibe alarak konuşmalarla birlikte gözlemler yapar. Ve katilin kim olduğunu ve bu cinayetin neden işlendiğini sorusunun peşine düşer.

Yazarın, Hercule Poirot karakteri tıpkı diğer romanlarında olduğu gibi insanları iyi bir şekilde gözlemleyerek tüm olasılıkları ve ihtimalleri okuyucuya sunuyor. Olaylar kitabın sonuna kadar gizemini ve merakını koruyor. Üçüncü Kız romanı, Agatha Christie'nin kaleminden çıkan başarılı romanlarından bir tanesi.