21 Ağustos 2023 Pazartesi

Karanlıkta Fısıldayan | H. P. LOVECRAFT

 


Karanlıkta Fısıldayan, H. P. Lovecraft.

Genellikle korku öyküleriyle tanınan yazar, kendinden sonraki yazarları büyük oranda etkilemiş; korku, bilimkurgu ve fantazi türlerinde eser veren büyük yazarların çoğunda da Lovecraft etkisi görülmüştür. Hatta yazarın eserleri sinemaya, tiyatroya, çizgi romana, bilgisiyar oyunlarına da esin kaynağı niteliği taşımaktadır.

Yazar, Karanlıkta Fısıldayan kitabında ana karakter Profesör Albert Wilmarth’ın gizemini koruyan bir bilinmeyene yaptığı yolculuğu anlatır. Vermont yakınlarında yaşanan bir sel felaketi sonrasında meydana gelen birtakım esrarengiz olaylar insanlar arasında konuşulmaya başlanır. Sel sularının üzerinde kendini gösteren bazı cesetler ve bu cesetlerin insan ya da hayvan görünümü taşımıyor olmasına dair dedikodular tüm kasabayı sarmıştır. Profesör tüm bu olup bitenlere mantıklı bir cevap aramaya başladığı sırada çevrede yaşayan bir çiftlik sahibinden mektuplar almaya başlar. 

Bu mektuplarda gizemli olaya dair ayrıntılı bilgiler yer almakla birlikte yaklaşmakta olan tehlikenin büyüklüğüne de dikkat çekilir. Profesör, çiftçinin söyledikleriyle ve kendi araştırmalarıyla Vermont’u saran bu gizemli olayı çözmeye çalışacaktır.


"Gitgide, etrafımızdaki manzara daha yabanıl ve ıssız bir hale büründü. Artık kullanılmayan kapalı ahşap köprüler tepe kümeleri arasında korkunç bir geçmişten ayaklarını sürüyerek uzanıyorlardı, nehre paralel giden yarı yarıya terk edilmiş demiryolundan, elle tutulur bir keder bir duman gibi sızıyordu."


"Zaman, arkamızda kalan labirentlerde kendini kaybetmişti, etrafımızda periler aleminin çiçek tarhları ve yok olup gitmiş yüzyılların yeniden hatırlanan güzelliği uzanıyordu; yaşlı korular, canlı sonbahar çiçekleriyle çevrelenmiş, el değmemiş çayırlar ve geniş aralıklarla, devasa ağaçların altında, dik yarlara benzeyen kokulu çalıların ve çayır otlarının arkasında yuvalanmış çiftlik evleri…"


"Mutlak tuhafla yakın temas, çoğu zaman ilham vermekten çok dehşete düşürür…"


16 Ağustos 2023 Çarşamba

39. Dosya

 


Case 39, ABD 2009.

Emily Jenkins, aile hizmetleri dairesinde memur olarak çalışan genç bir kadındır. Ona verilen bir görev sonucunda eline 39 no’lu bir dosya geçer. Bu vakada 10 yaşındaki küçük bir kız çocuğunun ailesi tarafından fiziksel istismara uğradığı yönünde bulgular yer almaktadır. Durumu ilk elden incelemek isteyen Emily, bir gün aileyi kendi evlerinde ziyaret edip gözlem yapmak ister. 

Lilith adındaki küçük kızın evine varan Emily, aile ile tanışır ve aile arasında birtakım tuhaflıklar sezer. Anne babasının kendisini öldürmek istediğini söyleyen Lilith onlarla yaşamak istemediğini Emily’e belirtir. Emily, küçük kızı kendi ailesinden alıp geçici olarak koruyucu aileye vermek için gerekli işlemleri başlatır. Ancak Lilith’in yer aldığı koruyucu aile listesinde onun gibi sıra bekleyen onlarca çocuk vardır. 

Zaman kaybetmek istemeyen Emily, koruyucu aile sırası gelene kadar Lilith’e kendi evinde bakmak ve onun sorumluluğunu almak ister. Gerekli prosedürler uygulanır ve Lilith nihayet huzurlu bir yuva bulur. Fakat Emily’nin huzurlu hayatı bundan sonrasında darmadığın olur. Sevdiği insanların ölümüne tanıklık edecek olan genç kadın, hayatına Lilith’in girmesiyle gerçek kabusu yaşamaya başlayacaktır.

3 kez Oscar adaylığı elde eden film hem sürükleyici hem de nefes kesici bir konuya sahip. Film, Amerikan doğaüstü korku türünde yer almaktadır.

12 Ağustos 2023 Cumartesi

Ağaçlar | Hermann Hesse

 


Ağaçlar, Hermann Hesse.

Kitapta yer alan metinler Hermann Hesse’nin tüm eserlerinin bulunduğu 20 ciltlik baskısından derleniyor. Yazar, Ağaçlar ismini verdiği kitabında ağaçlara olan tutkusunu, doğaya olan sevgisini, mevsimlerde değişik renklere ve biçimlere bürünen ağaç yapraklarına dair yazdığı şiirleri ve kısa öyküleri kaleme alıyor.

Kitabı okurken içinizdeki ağaç sevgisi daha da dallanıp budaklanıyor, kendinizi doğanın kollarına atmak istiyorsunuz. Birbirinden iyi tavsvirlerin yer aldığı bu kitaba yemyeşil ağaç çizimleri de eşlik ediyor.


"Üzgün olduğumuzda ve hayata katlanamadığımızda bir ağaç şöyle konuşabilir bizimle: Sus! Bak bana! Yaşamak kolay değil, yaşamak zor değil. Bunlar çocuksu düşünceler."


"Şanslı addediyorum seni;bizden daha iyi, daha güzel yaşlandın ve ömrümüzün sonunda yozlaşmış bir dünyanın zehri ve sefaletiyle boğuşan, etrafımızı kemiren ahlaksızlığa rağmen bir nebze temiz hava solumak için mücadele eden bizlerden daha onurlu öldün" -Şeftali Ağacı-


"Ağaçları görünce daha içten, daha derinden duygulanıyordum. Her ağacın tek başına yaşadığını, kendi özel biçimi, kendine özel gölgesi olduğunu görüyordum."


"Yüzünde maske taşıyan değişken insanın, doğada büyüyen her varlığa ciddiyetle bakmaya başladığı anda ürkmesi kaçınılmazdır."


"Gezginde tüm hazların en hası, en incesi vardır, zira sevinci tadarken geçici olduğunu da bilir. Her çeşmeden içmemesi umrunda değildir onun, bolluğa alışkındır zaten;kaybettiklerinin peşinden uzun uzun bakmaz, sevdiği her yere de kök salmayı arzulamaz."


"Ağaçlara da güven olmuyordu işte, onları da kaybedebiliyordunuz, ellerinizin altında ölüveriyorlardı, gün geliyor, sizi yarı yolda bırakıp o devasa karanlığın içinde kaybolup gidiyorlardı."


"Ormanlar ve korularda halklar ve aileler halinde yaşayan ağaçlara hayranım ben. Tek başına duran ağaçlara daha da hayranım. Yalnız insan gibidir onlar. Şu ya da bu zaaftan ötürü sıvışıp giden münzeviler gibi değil, yalnızlaşmış büyük insanlar gibi, Beethoven ve Nietzsche gibidirler. Tepelerinde uğuldar dünya, kökleri sonsuzluğa uzanır ama sonsuzlukta kaybolup gitmez, var güçleriyle tek bir şey için, onlara özgü, onlarda içkin yasayı yerine getirmek, büyüyüp serpilmek, varlıklarını ortaya koymak için çabalarlar."


11 Ağustos 2023 Cuma

Sonbahar tadında bir yaz günü

 


Ilık bir yaz akşamından merhaba sevgili okur. Cırcır böceklerinin sesi yazmakta olduğum yazıma eşlik ederken diğer yandan bu yılki yaz mevsiminin fazlasıyla sıcak ve nemli geçmekte olduğunu düşünüyorum. Sence de öyle değil mi? İki gündür azıcık da olsa yaşadığım şehre yağmur yağmaya başladı. Sonbaharı anımsatan, ılık bir rüzgar esinitisini andıran güzel yağmurlar. Sanırım sonbaharı, ağaçlardan dökülen rengarenk yaprakları, yağan yağmur sonrası etrafa yayılan toprak kokusunu fazlasıyla özledim.

Bugün, o yağmurla başlayan günlerden biriydi. Aynı zamanda iki gün öncesinden Valide Sultan Gemisi ile düzenlenen boğaz turu için yapmış olduğum rezervasyon tarihinin günüydü bugün. Havanın hafif yağmurlu ve serin olması yapacağım bu küçük gezintiyi daha da güzel kıldı. 

Gemide ikram edilen çay ve simit eşliğinde bir yandan İstanbul’un her iki yakasında görsel şölen ziyafeti sunan o tarihi yapıtları seyre dalıyor, diğer yandan rehberin anlatımına kulak kesiliyordum. Kendini yağmur bulutlarının ardına saklayan güneş ise sonradan bulutların ardından kendini gösterecek ve eve dönüş yolunda bana eşlik edecekti. Şimdilik anın tanıdını çıkartmak en iyisiydi.

Yaklaşık bir saat süren bu gezi ile yeniden anlıyorum ki İstanbul eşi benzeri olmayan yegane bir şehir. Çocukken okuduğum bir kitap aklıma geliyor: Yedi Gün Yedi Gece İstanbul Bir Bilmece. Gerçekten de öyle değil mi? Bazı sokakları, uzun bir tarihe tanıklık eden ve günümüze ayak uyduran tarihi yapıtları hepsi kendi içinde bambaşka bir gizem bambaşka bir bilmece barındırmıyor mu? Bugün İstanbul’a bir kez daha hayran kaldım.



Bu küçük gezi sonrasında uzun bir aradan sonra her zaman gittiğim kütüphaneye gitmeye karar verdim.Kitap raflarında epey zaman geçirmiş olmalıyım ki geride bıraktığım yağmur bulutları yerini pamuk şekeri misali bulutlara, etrafa ışık saçan parıldayan güneşe teslim etmişti. Yazımı bitirmeden önce blog yazmaya ara vereli epey oldu benim için. Burada olmayı, yazılar yazmayı ve paylaşmayı, bloglar okumayı fazlasıyla özledim. Bu arada yazımın bitişine öten cırcır böcekleri hâlâ eşlik etmekte. Şehrin kalabalığında onların sesini duymayalı çok olmuştu. 

Huzurlu geceler sevgili okur.

 

BİRPEMBESEVER