30 Nisan 2019 Salı

NİSANIN SON GÜNÜ












Bugün sadece bana mı uzun geldi,bilmiyorum.
Saatler geçmek bilmedi,gün gözümde uzadıkça uzadı.
Şu sıralar biraz düşüncelerle doluyum. Çok fazla düşünceler.
Bir defter mi tutsam diyorum kendi kendime. İçine, aklımda yer alan zihnimi kurcalayan düşünce kırıntılarını yazasım var.


Düşünceler..
Bazen insanı mutlu etse de bazen de yoruyor. 
Çok fazla da düşünmemek gerekiyor. İleriye bakmak. ''Bundan sonrasında neler yapmalıyım?'' fikrine odaklanmak gerekiyor. Tabii bunu da her zaman yapamıyor insan. İlla geçmiş önümüze bir şekilde bir yerlerde ortaya çıkıyor. Hatırlatıyor kendini. 


Nisanın son günü. 
Ve ben, nisan da ne çabuk bitti gitti diyorum yine. 
Tıpkı mart ayı için düşündüklerim gibi.
Evet nisan da bitti ve veda ediyor bize. 
Yerini mayıs ayına bırakıyor. 
Dilerim güzel,verimli,mutlu bir ay olur.
Huzurlu geceler sevgili okur!

29 Nisan 2019 Pazartesi

KISSADAN HİSSE








Halife Harun er-Reşid’e, o zamanın Fransa kralı bir gül fidanı hediye etmişti. Harun Reşid, o gül fidanına çok itibar göstererek bahçıvana verdi ve:
– Buna iyi bak. Bahçeye dik. Yetiştiği zaman da ilk çiçeğinden bana getir, dedi.
Bahçıvan gülü bahçeye dikti. Gül çok güzel olmuştu. Aradan zaman geçti, çok güzel bir gül açtı. Bahçıvan gülü koparmak için o tarafa doğru giderken, gülün dalına konmuş bir bülbülün yanık yanık öttüğünü görüp onu seyre daldı.
– Nasıl olsa uçar gider. Ben de ondan sonra koparırım, diyordu. Fakat yazık ki, bülbül bir hayli öttükten sonra gülü darmadağın etti. Bahçıvan çok üzülmüştü. Ne diyecekti şimdi padişaha… Doğru padişahın huzuruna çıkıp meseleyi anlattı ve üzüntüsünü bildirdi. Halife üzülmemesini söyledikten sonra:
– Bu dünyaya etme bulma dünyası derler. Bu dünya bülbüle de kalmaz, canın sağ olsun, dedi ve bahçıvanı affetti. 
Aradan zaman geçti. Bahçıvan bir gün o bülbülü bir yılanın yutmakta olduğunu görüp doğru halifenin huzuruna çıkıp vaziyeti anlattı.
– Efendim, keramet gösterdiniz. Hakikaten dünya bülbüle kalmadı, dedi.
Padişah yine aynı sözleri tekrarlayarak:
– Bu dünya yılana da kalmaz. O da bir gün belasını bulur, dedi.
Bir gün o yılan bahçe sulamakta olan bahçıvanın ayaklarına doğru hücum etti. Bahçıvan yılandan daha çabuk davranıp elindeki kürekle yılanı ortadan ikiye böldü ve öldürdükten sonra halifenin huzuruna çıkıp meseleyi anlattı. Halife yine aynı şekilde :
– Bu dünya sana da kalmaz. Sen de bulursun bir gün belanı, dedi.
Olacak ya, bir suçundan dolayı padişah bahçıvana kızıp idamına karar verdi. Cellatları çağırdı, bahçıvanı ellerine vererek kellesini kesmelerini söyledi. Cellatlar adamı alıp götürdüler. Fakat hüküm infaz edilmeden önce bir isteği olup olmadığını sordular. Bahçıvan :
– Var bir isteğim ama, onu ancak padişaha söylerim, başkasına söylemem hiçbir mana ifade etmez, deyip padişaha götürmelerini istedi.
Bahçıvanın bu isteği cellatların çok tuhafına gitmişti. Durumu halifeye haber verdiler. O da görüşmeyi kabul edip ne diyeceğini sordu.
Bahçıvan:
– Sultanım, mesele malumunuzdur. Bu dünya bülbüle, yılana ve bana kalmadığı gibi sana da kalmayacak. Sen beni en ufak bir sebepten cellatlara teslim ettin. Bu yalancı dünyanın sana kalacağını mı sanıyorsun. Bu dünyaya etme bulma dünyasıdır, derler diyen sendin, dedi ve söyleyeceğinin bundan ibaret olduğunu bildirdi.
Bu hatırlatma halifeye çok tesir etmişti. Bu adamı öldürüp de elime ne geçecek? diyerek adamı affetti. Adam da bu şekilde ölümden bir müddet için kurtulmuş oldu.

28 Nisan 2019 Pazar

BAHAR MİMİ | MİM




BAHAR MİMİ


Çiçek kokulu bir mim.
Bahar Mimi.
Sevgili arkadaşım Efsunvari yaptığı mimde bana da yer vererek soruları cevaplamamı istemiş.
Sorular çok keyifli. Baharın renkleri ile dolup taşıyor.
Gelsin sorular! 


1. Bahar bir insan olsaydı onula aranız nasıl olurdu?

Çok iyi arkadaşlar olurduk. Beraber kırlardan çiçekler toplar, taçlar yapar, çimlere uzanır masmavi gökyüzünü izlerken bulutlara bakıp hayaller kurar, çiçeklerin üzerinde toplaşan kelebekleri takip ederdik. 


2. Şu ana kadar yaşadığınız hayatın bahar kısmı hangi döneminiz? O dönemde neler yaşadınız?

Sanırım en çok çocukluk zamanlarım. Hep oyunlar oynayıp gülüp eğlendiğim o anlar. Ama insan, her yaşını her anını bahar gibi yapmaya gayret etmeli. Bu yüzden tek bir döneme sığdırmamalı hayatında baharı.


3. Bahar bir arkadaşınız olsaydı onun okumaya ihtiyacı olan kitabın ne olduğunu düşünürdünüz?

Nedense bu soruyu ilk okuduğumda aklıma ilk önce Sadoka ve Kağıttan Bin Turna Kuşu geldi. Kitabın içinde hem hüzün hem umutlar ve hem de hayaller var. Baharı anımsatan bir kitap bana göre. Bu yüzden bunu önerirdim.


4. Size baharı anımsatan insanlar var mı çevreniz de? Varsa kimler?

Beni mutlu eden, güldüren ve yanlarında huzurlu hissettiğim tüm insanlar.


5. Bahar temalı bir yağlı boya tablo yapmak isteseniz resmin içinde olmazsa olmazınız ne olurdu?

Elbette çiçekler olurdu. Çiçeksiz bir yaşam düşünemiyorum.


6.Bahar yorgunluğu ile mücadele eder misin? Yoksa  kendini baharın kollarına yorgunca bırakmayı mı tercih edersin?

Kendim mücadele etmeyi tercih ederdim. 


7. Baharda gitmek istediğiniz coğrafya?

Huzurlu, mutlu, neşeli olabileceğim her yer.


Mimlendin!

Sakura Mevsimi

Çok Bulutlu

Beyda'nın Kitaplığı

Saliha Nur Turhan

Ve yapmayan herkes.











27 Nisan 2019 Cumartesi

#20'DENÖNCE20




dilek listesi



Günler,aylar hatta yıllar çok çabuk geçiyor. 
Artık yitip giden bir günü çok çabuk unutuyor bir sonrakinin hızına da yetişemiyor olduk.
Blogger arkadaşım Sevgili Bir Kçük Elif Meselesi blogunun sahibesi Elif, 2017 yılında güzel bir etkinlik başlatmıştı. 2017 yılı, tam iki yıl geçmiş üstünden.

#20'denÖnce20
Etkinliğin adı tam da işte bu. 
Güzel hayallerle dolu, 2020 yılına kadar 20 tane gerçekleştirmek istediğimiz dileklerin veya isteklerin yer aldığı bir liste.
Ben de o zamanlar bir liste hazırlamıştım. Geçtiğimiz günlerde fark ettim ki birkaçını bu listeyi unutarak gerçekleştirmişim bile. Bunu fark ettiğimde mutlu oldum. Listeyi biraz gözden geçirince bazı hayallerimin biraz daha zamana ihtiyacı olduğunu anladım.

Bu yüzden listede birkaç düzenleme yaptım.
Bu hedeflerimi de inşallah bir sonraki yıla kadar gerçekleştirmek istiyorum.



#20'denÖnce20

1- Uçurtma uçurtmak.

2-Kapadokya'ya gitmek.

3-Mektup arkadaşımla tanışmak.

4-Yurtdışı seyahati yapmak.

5-Nehir kenarında piknik yapmak.

6-Karaokeye gitmek.

7-Arboretumda minik bir gezi yapmak.

8-Bir fidan dik.

9-Çanakkale Şehitliğini gezmek.

10-Kitap okuma alışkanlığı edinmek.

11-Kan bağışı yapmak.

12-Buz pateni yapmak.

13-Sulu boya defterine sahip olmak.

14-Blog arkadaşlarıma kartpostal göndermek.

15-Çocuklar için hediye kitabı yazıp resmetmek.

16-Huzur evi ziyareti.

17-İstanbul Akvaryuma gitmek.

18-Kartopu savaşı yapmak.

19-Bir ekstrem sporu yapmak.

20-On şehir gezmek.








25 Nisan 2019 Perşembe

KÖTÜ GÜN GERÇEĞİ












Kötü insanlar ben kötüyüm demiyor. İyi görünen ve yüzünde iyiliksever maskesini taşıyan insancıklar da ben kötüyüm demiyorlar. Bir iyilik yapıyorsan eğer önce Allah rızası için sonra da kalbini mutlu edeceğini bildiğin için yap. Yoksa gerisi boş. Gerçekten boş. Şu iki günlük dünyada.

Hani kötü gün dostu derler ya insana.. İşte onun gibi. Kötü günde kimin ne olduğu belli oluyor. Ah bu kötü günler de olmasa, bizler iyi gibi görünen ve rol yapan, yüzlerindeki maskelerin sıradanlaştığı bu türlerin gerçek niyetlerini göremezdik sanırım. Çok şükür bugünüme. Her şer de bir hayır vardır. 

Her insanın yaşadığı hayat, kendisine göre görecelik kazanır. Ben de şu sıralar bazı şeyler yaşıyorum. Yeri geliyor fırsatlar içerisinden seçimler yapmak zorunda kalıyor ve yoluma devam ediyorum. Hayat denen bu yola. Sonunun ölümle biteceğini ve diğer yaşantımızın da başlangıcının olduğunu bildiğimiz ölüm.

Yıl 2019 ve ben 24'ümdeyim. Kimisi için belki yolun çok başı, belki ortası. Sanırdım ki çok insan tanıdım. İçlerinden darbe yediklerimden ders çıkardım, bir şeyler öğrendim. Ama bir kez daha öyle olmadığını gösterdi hayat bana. Öyle olmuyormuş. Her iyi gibi görünen ve davranan insancıklar, arkandan konuşanlar, yüzüne söylemeye cesareti olmayan sözde tahsili ile övünen zavallı insancıklar.

Her şeyden önce Allah rızasını gözetip, İNSAN olabilmek için çaba harcasalar belki bu satırları yazıyor olmazdım ancak daha öğrenecek çok şey var hayat denen bu oyunda.

24 Nisan 2019 Çarşamba

BİR YAZ AKŞAMI ON BUÇUKTA





Bir yaz akşamı on buçukta




Bir Yaz Akşamı On Buçukta.
Marguerite Duras. Fransız edebiyatının kadın yazarlarından.
Yazarın, Bahçe isimli kitabını okuyup blogumda yazmıştım. Bu romanda da tıpkı okuduğum diğer roman gibi insan yaşamına ve yaşantılarına değiniliyor. İnsanın duyguları, düşünceleri, iç sesleri ön planda daha çok.

Bu kitap kısa bir tatilin öyküsünü anlatıyor. Üç insanın kesişen yazgıları, acı veren duygularını görmek mümkün. Olaylar hakim bakış açısı ile okuyucuya sunuluyor. Betimlemeler, hava olayları, karakterlerin diyaloglarına sıkça yer veriliyor.

Bir Yaz Akşamı On Buçukta, bir cinayetin işlenmesi ile başlıyor. Adı bilinen bir adamın işlediği cinayet herkes tarafından ses getirse de katile kimse ulaşamaz. Kitaptaki kahramanlardan Maria bu adamdan çok sık söz edecektir. Hatta onu görecektir de. Ancak onun hayatını kurtarmak ya da onu polislere teslim etmek arasında kalacaktır.


23 Nisan 2019 Salı

SÜLEYMANİYE SOKAKLARINDA BİR GÜN






Bugün de hava çok güzeldi. 
Tıpkı dün gibi.
Öğleden sonra Süleymaniye'ye geçmek için evden çıktım.
Bugün tatil olduğundan her yer daha da çok kalabalıktı. Vapurlar, marmaray, sahiller, sokaklar dolup taşıyordu. Neşeli ve cıvıl cıvıl bir gündü.


Süleymaniye sokakları biraz dik ve yokuşludur. 
Çıkması insanı biraz zorlar. Ancak Eminönü'ne göre daha az kalabalıktır. Bu da ekstra iyi bir şey. Süleymaniye sokaklarında biraz dolaştım. Hiç keşfetmediğim sokakları keşfettim bugün. 

Akşama doğru hava buz kesti. Eve dönerken metroda merdivenlerden inerken bir kadın düşüverdi. Sonra güvenliği çağırdım. Kadına yardımcı olduk. Ardından bir düşme haberi daha geldi. Aynı merdivenlerde hem de beş dakika sonra. Çok şaşırdık. Bu olaylar bir daha acele acele inmemem gerektiğini hatırlattı bana.

Bu olay vesilesi ile yeni insanlarla tanıştım. Eve dönerken de metroda biraz sohbet ettik. Şimdi dinlenme zamanı.
Huzurlu geceler şimdiden sevgili okur! 🌜

22 Nisan 2019 Pazartesi

GÜNEŞLİ BİR PAZARTESİ GÜNÜ | HÜNKAR KASRI | TEZHİP ve MİNYATÜR SERGİSİ





üsküdar




Güneşli bir pazartesi günüydü. Bugün tatil günüm olduğundan tüm gün dışarıdaydım. Güneşli ve pırıl pırıl havayı görünce bu fırsat kaçmaz dedim.
Eminönü- Sirkeci taraflarına geçtim. Sevdiğim mekanlardan. Buralarda resimler çekmeyi çok severim. Yaz kış her mevsim hem de!

Bugün daha bir kalabalıktı oralar. Adım başı bir sürü insan vardı. Gezerken yol üzerindeki bir sergi dikkatimi çekti. Hemen içeri girdim. 




Hayalden Gerçeğe.
Sergi, tezhip ve minyatür sanatı üzerineydi.

sergi


Yukarıya doğru çıktığımda Hünkar Kasrı adı verilen mekanı gördüm. 
Hünkar Kasrı, Yeni Camii'nin hemen orada yer alıyor ancak yılın her günü ziyaretçilere açık değil. Girişler ücretsiz.

Benimkisi biraz şans oldu. Sergi olduğu için Hünkar Kasrı da açılmış ziyaretçilere.
17. yüzyıl Osmanlı kasırlarının en görkemlisi olarak geçiyor. Kanuni Sultan Süleyman'ın torunu 3. Murad'ın eşi Safiye Sultan tarafından yaptırılıyor. Kasrın içinde 3 tane oda yer almakta. Bunlardan en  önemlisi ve dikkat çekeni ise Baş Oda.


hünkar kasrı



hünkar kasrı



Sedef kakmalı kapılar, altın varakla süslenmiş ahşap oyma saçaklar, İznik çinileriyle göz kamaştıran duvarlar...


hünkar kasrı

Padişah ve ailesinin namaz öncesi ya da sonrası, özel dini günlerde ibadet ve istirahat etmek amacıyla  kullandıkları yerlerden biri oluyor bu kasır.

Hünkar Kasrı, 2010 yılında Avrupa Birliği Kültürel Miras Koruma Ödülünü almış.


Benim günüm çok keyifli geçti. Hatta bugüne dair kısa kısa videolar da çektim. Youtube kanalıma bayadır video atmıyordum. Dilerim sen de yazımı keyifle okur, videomu izlerken de eğlenirsin. 😊












21 Nisan 2019 Pazar

MISSHA KORE KOZMETİK ve KİŞİSEL BAKIM ÜRÜNLERİ






Güneşli bir pazar gününden kocaman merhaba! 😊
Beni hiç kozmetik yazısı ile görmemiştiniz. Aslında blogumda kozmetik etiketi altında sadece iki tane yazı başlığı mevcut. Bu ürünlerde bana Koreli mektup arkadaşlarımdan gelen kozmetik ürünleri ya da tester ürünlerdi.

Bugün paylaşmak istediğim ürünler de pek kozmetik sayılmaz. Daha çok günlük bakım rutinlerinde kullanılan ürünler diyebiliriz. Missha'nın ürünlerini biraz araştırınca çok övülen ve kimyasal maddeler içermeyen kozmetik ve bakım ürünlerine sahip olduklarını öğrenince birkaç ürün denemek için sipariş verelim dedik. Türkiye internet sitesi üzerinden siparişimizi verdik. 


missha bakım ürünleri


Sadece üç tane ürün seçmiştik. 
Dört tane de tester ürün eklemişler.


missha self control

İlk olarak göstermek istediğim mükemmel ürün, Self Control Peeling Masaj Kremi.
Yüze uygulanan bir krem. Bir miktar alıp yüzünüze sürüp, cildinize masaj yaparak uyguluyorsunuz. Ve bir de bakmışsınız ki cildiniz ölü derilerden arınmaya başlıyor. Daha sonra yüzünüzü yıkıyorsunuz ve nemlendirici etkisine tanıklık ediyorsunuz. Hassas ciltlere de uyumlu olması beni ekstra mutlu etti. Haftada 2 kez uygulamanın yeterli olacağı da belirtilmiş. Çok da güzel bir kokusu var.

Missha baby tone-up skin

Baby Tone-Up Skin.

Cilt tonunu aydınlatan ve cilde parlaklık kazandıran tonik.
Toniğin içinde yer alan B12 vitamini cilde canlılık katıyor. Bu da yüz için uygulanıyor.

Yaklaşık olarak üç haftadır kullanıyorum ve oldukça memnun kaldım. Bitince kesinlikle almak isteyeceğim ürünlerden oldular. 




20 Nisan 2019 Cumartesi

GÖKKUŞAĞI TADINDA




gökkuşağı




Akşama doğru gökyüzünü daha bir çok seviyorum. Gün batımına yakın turuncunun, sarının, mavinin, pembenin birbirine karışıp harmanlanmasını seviyorum.
Hava tam olarak kararana kadar birçok kez pencereme gider gökyüzüne bakarım. 

Son birkaç gündür benim şehrimde havalar bahar görünümlü sonbahar tadında.
Bol bol rüzgar ve yağmurlar uğruyor şehrime.
Bugün de yine pencereme yansıyan renklerin görüntüsünü merak edip gökyüzüne bakarken buldum kendimi. Senin de böyle olunca yüzünde bir tebessüm oluyor mu?
Bir baktım, iki baktım ve üçüncüsünde karşımda gördüğüm gökkuşağı beni çook sevindirdi. Evin içerisinde çocuk gibi koşuşturdum. 

Hepimiz öğrendik çocukken, yağmurun ardından bir gökkuşağının çıkacağını..
Kimilerinin resimlerine konu oldu, kimilerin ise fotoğraflarına..
Bugünkü gökkuşağı beni çocukluğuma alıp götürdü.
Uzun zamandır gökyüzünde gökkuşağını bu kadar net ve görünebilir  bir şekilde görmemiştim. Gökkuşağı tadında soğuk bir bahar akşamı.



19 Nisan 2019 Cuma

EULACHACHA WAIKIKI 2








Eulachacha Waikiki 2.
Komedi tadında bir dizi. Güney Kore yapımı 2019 yılı bahar sezonunda çıktı.
Dzinin ilk sezonu da var. İlk sezon da farklı karakterler farklı kurgular vardı. Her bölüm bir karakterin üzerinde yoğunlaşılıyor ve bir sürü yanlış anlaşılmalarla birlikte peşi sıra komiklikler de geliyordu. 

2. sezonda da bir karakteri 1. sezondan tanıyoruz. Lee Joon Ki ve onun iki arkadaşı Waikiki adında bir konukevi işletirler. Tıpki ilk sezonda olduğu gibi işler pek tıkırında gitmez. Bu yüzden de birçok farklı yola başvururlar. 

Başroldeki karakterlerin yine hayalleri ve hedefleri vardır. Lee Joon Ki, oyuncu olmak ister ve hala dizilerde filmlerde dublör ya da yan rollerde şansını denemeye çalışır. Bir diğeri iyi bir müzisyen, bir diğeri ise iyi bir beyzbol oyuncusu olmanın hayalini kurar ve çaba gösterir. 

Komik, esprisi bol, eğlenceli bir dizi. 1. sezonu izlemeyenler önce onu izleyip sonra bu sezona da şans verebilirler. Bahar mevsimi gibi cıvıl cıvıl bir dizi.

18 Nisan 2019 Perşembe

İSKEMLEDE BEŞ CESET






iskemlede beş ceset agatha christie



İskemlede Beş Ceset, Agatha Christie.
Kitaptaki baş karakter dedektif Hercule Poirot. Yazarımızın tıpkı diğer romanlarında olduğu gibi işlenilen bir cinayet ve onu çözecek bir dedektifimiz var.

Bu seferki hikaye ise bir dişçi ve onun etrafındaki insanlar arasında geçiyor. Dişçi Henry Morley mesleğinde ilerlemiş, başarılı bir diş doktoru iken bir gün aniden kendi odasında intihar ettiği haberi yayılır. Yakınları bu duruma anlam veremezken bir kısım ise bu durumu normal karşılar.

Dedektif Poirot'un uğradığı bir diş kliniği olan bu yerde  zamanla bir takım gizli sırlar açığa çıkar. Tabii bu durum yaşanılan ölümün bir intihar mı yoksa bir cinayet mi olduğuna açıklık edecektir.

Kitapta yine bir olay ve olay örgüsü var. Giriş kısmında kalabalık bir karakter yoğunluğu yaşanıyor. Yaklaşık olarak 18 karaktere yer veriliyor. Kitabın ilk sayfalarında bu karakterlerin isimleri ve kısa kısa özelliklerine değiniliyor. Bu kadar çok karakterin oluşu biraz karmaşıklığa yol açsa da Agatha Christie'nin kaleme almış olduğu İskemlede Beş Cinayet aslında tek cinayetin değil birden fazla cinayetin varlığını ortaya çıkartıyor. 

17 Nisan 2019 Çarşamba

1 ŞİİR 2 KAKTÜS




kaktüs


Kaktüs sevdam bitmek bilmiyor.
Yenilerde sahip olduğum iki kaktüsü göstermek istedim sana da.
Şayet bitkileri, çiçekleri çok sever onlarla sohbet eder hatta dokunup severim.
Onların da tıpkı bizler gibi sevgiye ve ilgiye ihtiyaçları olduğunu düşünürüm.

Küçük kaktüsler özellikle daha çok ilgimi çekmekte. Onların yavaş yavaş büyüyüşünü görmek, açacağı ilk çiçeğe fırsat kollamak heyecan verici bir his.

Geçen hafta bir kurumda işe başladım. Yine özel eğitim ve rehabilitasyon sektöründe. Tabii hala daha eski öğrencilerimden ve velilerimden görüştüklerim oluyor. Hal hatır sormayı eksik etmiyorlar. Bu da beni çok mutlu ediyor. Demek ki diyorum, doğru bir şekilde kalplere dokunmuşum ve çocukları üzerinde emek verebilmişim.

İşe başladığım yerden bir ablamızın kaktüsleri olduğunu öğrendim. Bana kendi kaktüslerini gösterdi. Beğendiğimi görünce evdeki kaktüsünden ikişer tane küçük saksıya onunkinden kopartıp ekmiş. Şimdilerde ise sınıfımda yerlerini aldılar. İnşallah toprağa tutunurlar da çabuk çabuk büyürler.🙈


Bugün bir şiir okudum.
Normalde çok şiir okumam. Ama arada eser aklıma ve bir de bakmışım ki şiir arayışları içerisinde olan Birpembesever.😊 Şimdi seni satırlarla baş başa bırakıyorum..


Bir kalbiniz vardır onu tanıyınız.
Bir şehir kadar kalabalıktır bazıları 
bir dehliz kadar karanlıktır 
bazıları 
konuşurlar
isterler 
susarlar
Dinlememişsiniz nice yıl kalbinizi
Ev meslek iş para geçim diyerek
Düşünün şimdi  bir de 
Şehirlerde ve kasabada köylerde
Başını eğmiş kalbiyle söyleşen bir kişi olduğunuzu.


Cahit Zarifoğlu       



16 Nisan 2019 Salı

POSTCROSSING | HONG KONG’DAN GELEN KARTPOSTAL





Kartpostal, postcrossing


En çok ilgimi çeken kartpostallardan biri de harita kartpostallar.
Dünyanın her yerinden bir harita kartpostala sahip olmak gibi bir düşüncem vardı bir zamanlar.🙈
Zamanla bu ilgime yetişemeyeceğimi düşünerek erteledim. 
Bugün göstermek istediğim kartpostal Hong Kong’dan. 

Özellikle Asya ülkelerinde kartpostal ve mektup arkadaşlığı yapan bir sürü insan görmek mümkün. 
Gerçekten unutulmaya yüz tutmuş bu nostaljik hobinin kıymetini biliyorlar.
Bu kartpostalın özelliği hem Hong Kong’un haritalandırılmış halini  hem de neyin hangi bölgede meşhur olduğunu görmek. 

Kartpostallaşmaya, biraz merakım ve ilgim olduğundan dolayı başlamıştım. Ancak zamanla bu hobi bende bir tutkuya dönüştü. Bir başlayınca bırakamıyorsun. Süslemesi, yazması, pul yapıştırması ve göndermesi ardından ulaştığında alıcının yüzündeki tebessüm, kalbindeki mutluluk insanı musmutlu ediyor.😇

Her zaman diyorum. 
İyi ki kartpostallaşmak var! 
Ve iyi ki bu hobiye başlamışım. 

Bir kartpostal kutum var ki dolup taşmakta. ☺️
Daha nicelerini paylaşmak dileğiyle..


15 Nisan 2019 Pazartesi

SEKİZ YÜZ







Merhaba sevgili okur!
Çok düşünceli günler geçiriyorum şu sıralar. 
Bugün de bloguma yazı girecekken fark ettim ki 800. yazım olacakmış bu yazı ile birlikte. 

Öyle hızlı akıp geçiyor ki zaman ben yetişemiyorum. Yetiştiğim yerlerde de zamanı durdurmak isteği doğuyor içime.
Blog açalı tamı tamına 3 koca yılı bitirip, 4. yılıma adımımı atmışım. 
İlk açtığım yıllarda düzenli bir şekilde blogumu ziyaret etmemiş olsam da çok şükür son üç yıldır istikrarlı bir şekilde sizlerle bir şeyler paylaşma gayreti içerisindeyim.

Kimi zaman yaşamımdan yazılara yol arkadaşlığı ediyorsunuz benimle..
Kimi zamansa mektup arkadaşlığı serüvenime dahil ediyorum birçoğunuzu..
Hatta sevdiğim ve hoşlanarak yaptığım hobilerin yayılmasını ve başkalarına ilham olduğumu görmek dahi çok mutlu ediyor beni..

Blogumun bana kattığı bir diğer güzel şey ise; Yeni yeni insanlar tanımak.
Farklı bloglara gidip, onları keşfetmek ve yol arkadaşı olmak.

Yazıyorsam eğer;
en başta bunu sevdiğim için ve daha sonra ise sevgili okurlarım için yapıyorum.
Ve çok da keyif alıyorum.
Blog yazmayı, diğer blogları keşfe çıkmayı seviyorum.
Benimle yol arkadaşı olan herkese çok teşekkür ediyorum.
İyi ki varsınız! 

14 Nisan 2019 Pazar

GÜZEL BİR PAZAR GÜNÜ ve LIKE FESTİVAL







Üsküdar



Güne  bugün gök gürültüsü ve dolu yağışı ile uyanarak merhaba dedim sevgili okur. Bugün günlerden pazar.
Eski çalıştığım iş yerimden bir arkadaşımla buluştuk. En son iki ay öncesinde görüşmüştük. Sabaha güzel bir kahvaltıyla başladık. Tabii hoş sohbetimiz de çaylarımıza eşlik etti. 

Ardından kahvelerimizi içtik. 
Hayatımda bir ilki gerçekleştirerek çilek aromalı kahve denedim. Tadı çok güzeldi. Tekrar içebilirim.🍓🙈



Daha sonra arkadaşım Sirkeci Garı'nda bir festivalin olduğundan bahsetti. Neden olmasın, haydi oraya da uğrayalım dedik ve yola koyulduk. 


like festival


Şanslıymışız ki festivalin son günüymüş bugün. 
Instagramdaki butikler, takı tasarlayan markalar, baskı ürünleri satan satıcılar, bitki satanlar hep oradaydılar. 
Festival yeri tıka basa doluydu. Son günün olmasından dolayı mı bilmem ama bazı stantların önüne geçip ürünlere bakmak için beklediğimiz bile oldu. İşte festivalden kareler.










Muhabbete doyamadığımız bir pazar günüydü. 
Zamanın nasıl geçtiğini anlayamadık. 
Muhabbetine ve samimiyetine doyamadığım insanları seviyorum.💜
Şimdiden mutlu ve huzurlu haftalar sevgili okur!









13 Nisan 2019 Cumartesi

THE NEGOTIATION




the negotiation kore filmi


The Negotiation, Müzakere.
Güney Kore yapımı filmlerden. Gerilim,aksiyon,suç ve biraz da dram var filmin içerisinde.
Film belirli mekanlarda geçmesine rağmen çok sürükleyici ve konusu itibari ile de merakta bırakıcı türden.

Erkek karakterde Hyun Bin var. Silah kaçakçılığı yapan bir adamı canlandırır. Filmdeki kötü adamımız odur. Başrol kadın ise polistir. Kriz müzakere bölümünde görev yapmaktadır. İşinde başarılı bir polistir. 

Hyun Bin'in elinde birkaç rehine vardır. Rehinelerden biri polistir. Kötü adam Hyun Bin'in bu adamları neden rehin aldığını filmin son anlarına kadar öğrenemiyor izleyici. Bu da insanı daha da çok merakta bırakıyor.

Hyun Bin Güney Kore İstihbaratına rehinler ve kendi istekleri için polis kadınla müzakere yapmak istediğini söyler. Polis kadın da bu işe dahil olur. Ve kötü adamın elindeki rehineleri kurtarmak için yalnızca 12 saati vardır. Böylelikle geri sayım başlar.





12 Nisan 2019 Cuma

SEVGİLİ DOST #18






sevgili dost


Sevgili dost,
Bir güne yetmiyor yirmi dört saat..
Bir dilek listesi yapmak istiyorum. 
Saatlere, günlere, aylara sığabilecek bir liste.


Sevgili dost,
Yazmayı çok seviyorum. 
Hatta bir şeyler çizmeyi de ekleyebilirsin yanına.
Kendimi, deftersiz kalemsiz düşünemiyorum. 

Sevgili dost,
Yağmur sonrası meydana çıkan toprak kokusunu seviyorum.
Ve yağmur sesini...
İnsanı derin düşüncelere daldırmasını, hayallerin hatta umutların her bir yağmur damlasıyla yeryüzüne düşmesini izlemeyi seviyorum.

Sevgili dost,
''İnsanların tüm mutsuzluğunun açık konuşmamalarından kaynaklandığını anladım. O zaman doğru yolda olmak için açık konuşmak ve açık açık davranmayı seçtim.'' , diyor okuduğum bir kitapta yazar. 

Sevgili dost,
Yıldız ve toprak kokulu bir gece diliyorum sana.




 

BİRPEMBESEVER