"En iyi yaşamın aslında kapıların doğaya açıldığı ve temas edebildiğimiz bir yaşam olduğunu düşünüyorum."
Yalnızlığı kalabalığa daha çok tercih ederim. Bu durum iş yaşantımda ilk başlarda çok yadırgansa da insanları buna saygı duymaları gerektiği konusunda alıştırdım diye düşünüyorum.
Ne yazık ki toplum olarak farklılıklara saygı duymak ya da olduğu gibi kabul edebilmek yerine insanları kendi belirlediğimiz bir kalıba sokmayı veya kendimize ayak uydurmalarını zorunlu bir görevmiş gibi karşı tarafa atfediyoruz.
Halbuki aynılıklar boğucudur. Farklılıklar hayata, insanlara, çevreye, doğaya renk katar. Biliyorum ki bazı insanlar hayatından yaş alsa da kalıplaşan bu düşüncelerini ne yazık ki eğitemezler. Bazen düşünceler değişmiş gibi görünse de o anki ortama ayak uydurmak için olduğu da apaçık bellidir.
Bugün kitap alıntılarımı yazdığım defterimi karıştırırken cümlelerimin en başındaki alıntı yazıya rastladım. Bu alıntıya nerede hangi kitapta rastladım bilmiyorum.
Günlük hayatımda kullanabildiğim bir kapı olsa. Bu kapıyı araladığımda pamuk gibi bulutların ve yemyeşil çimenlerin, gökyüzüne uzanan ağaçların beni karşılayacağını hayal ediyorum. Sevgili okur; bu güzel hayalime dokunan alıntıyı da yazımın başına kondurmak istedim.
Alıntı da güzel, yazdıklarınız da. İnsanın kendine ait bir yeri olmalı. Bir ağacın altı olabilir ya da sahilde bir kaya. :)
YanıtlaSilah evet evet gizemli dizilerdeki kapı, geçit gibi, door, pass, gibi, iyi olurmuştu :)
YanıtlaSil