Merhaba sevgili okur.
Şu an iç ısıtan birbirinden farklı çay lezzetlerinin yapıldığı bir kafeden yazıyorum sana. Masamda çay sunumundan hemen önce satıcının koklatmış olduğu çaylar arasından kokusu en dikkatimi çeken “İstanbul” isimli çayımı yudumlarken bir yandan da cam kenarında oturmuş olmanın keyfi ile sokaktan geçen insanları seyre dalıyorum.
Geçen yılın son ayında sanata fazlasıyla doyduğum iki tiyatroya gitme fırsatım oldu. Bunlardan ilki Yaftalı Tabut olurken, bir diğeri ise Fosforlu Cevriye idi.
Fosforlu Cevriye, müzikalli bir oyundu. Oyunculukların performansı iyiyken sürenin biraz fazla olması oyunu izleyenler için biraz yorucu oldu.
Başka bir akşama ait fotoğraf karesi. Yakın bir arkadaşımla yine bir tiyatro oyunu için buluşmuştuk. Oyunun iptal olduğunu her ikimiz de bilmiyorken çiseleyen yağmur eşliğinde bir kafede oturmuş, arkadaşıma gecikmeli bir doğum günü kutlaması yapıyordum.
tiyatro, pasta, kahve hayat güzeeel :)
YanıtlaSilO kadar hoş bir an yazısıydi okuduğum satırlar, komik olan benim ekran açıkken uyumuş olmam:)) Bir telefona uyandım ve çok güldüm çünkü zaman kavramı gitmişti bende, anca toparladım, Çaycı İsmet Efendi'yi yeni fark ettim:))
YanıtlaSilYazıların da tam da böyle, sakin, sevdiğin biriyle geçirdiğin bir akşamda hissedilen hislerin etkisini bırakıyormuş üstümde şimdi fark ettim. :) Güzel bir koku gibi, arka plandan o an güzel gelen hafif sesler gibi... her şeyiyle o his. Bu yazın da öyle, bir yerlerde oturup bir şeyler içiyormuşum gibi bir his verdi. Yanımda da kahvem var, ondan da olabilir bilemedim. :) Dilerim bu yılda da bolca gezdiğin, gördüğün ve güzelliklerle dolu bir yıl olur senin için. Çok sevgiler.
YanıtlaSilÇay tadımı, tiyatro, pasta... Anda hissettiren bir yazıydı. Farklı çayları deneme kısmı en merak ettiren kısım oldu benim için. Adı da tadının neye benzediği konusunda hiçbir ipucu vermiyor ama merakta kaldım :))
YanıtlaSil