Çok mu çok yağmurlu bir gün. Sabahın erken saatinde uyandım. Çünkü bugün spor günü. Spor çantamı hazırlarken bir yandan da yağmura uygun kıyafetler seçtim ve sonra evden çıktım. Çıkarken yanıma şemsiye alıp almamak konusunda kısa bir tereddüt yaşasam da almamaya karar verip on dakikalık yürüme mesafesindeki spor merkezine doğru yavaş adımlarla yürümeye başladım.
Havada buram buram toprak kokusu var. Temiz havayı bol bol ciğerlerime çekmek istiyorum. Çiseleyen yağmur, yürüyüşü keyifli kılıyor. Kaldırım kenarında duran ağaçlara içimden selam veriyorum. Yağan yağmurlara sevinen en çok onlar olmalı. Kurak bir yazdı. Bu yağmurlara en çok onların ihtiyacı vardı. Rüzgar estikçe bir ritim tutturmuş gibi sallanan ağaç yapraklarının keyfi pek yerindeydi.
Kas kütlem arttığı için sanırım artık spor yapmak daha eğlenceli ve kolay gelmeye başladı. Değişimleri ve gelişimleri görmek motive edici. Sporu geçmişte ara ara yapmış olsam da hayatımın her zaman bir parçasıydı.
Salondayken deprem olduğu haberini alıyorum. Marmara Denizi açıklarında 5 büyüklüğünde bir deprem olmuş. İstanbul’dan da hissedilmiş. Beklenen İstanbul depremi beni en çok endişelendiren şeylerden biri. Dilerim yaşanan depremlerden artık bir ders çıkartılır ve bir plan program, kentsel dönüşüm için erken müdahaleler yapılır.
Yıllar önce izleyip çok beğendiğim Lost dizisine yeniden başladım. Birinci sezonu bitmek üzere. Diziyi olduğu gibi hatırlayıp sıkılacağımı düşünmüştüm ancak yanıldım. Üzerinden çok uzun bir zaman geçtiği için diziyi pek hatırlayamadım. İzlemesi ise şimdilik pek keyifli.
Yazımı sonladırırken dışarıda hâlâ yağmur yağmaya devam ediyor. Bu sabahki yürüyüş kendimi iyi hissettirdi. Sağlıklı ve güzel bir hafta geçirmeni diliyorum.
Hoşça kal!