"gökyüzü hâlâ karanlık
dünyevi şeylerin parlaklığından
ve sonra, yüzeylerindeki gölgelerin karaltısıyla
maketlere dönüşüyor binalar
ve yakıcı gökyüzü belirir
ay savaşın ortasında parlamaya başladığında."
"Tek kollu
Bir adam
Çiçekçiye girer ve sorar:
Hangi çiçek günlerin geçtiğini gösterir?
Ve çiçekçi cevaplar:
Beyaz zambaklar."
"Harun, haydi eve gel, dışarıda kurşun yağıyor."
"Bir nehrin kuruması nasıl mümkün olabilir bu güzel memlekette."
"İnsanların başına gelen en korkunç şey bellek kaybı."
"Sadece dünyam değil, dilim de paramparça."
"Lastiklerin karı ezdiğini duydum,
Bir elmayı ısıran dişler gibi
ve çılgınca gülmek istedim sana
çünkü sen buraya cehennem diyorsun
ve buradan kaçıyorsun, sanıyorsun ki
Saraybosna’dan başka yerde ölüm yok."
Saraybosna Blues, Semezdin Mehmedinoviç.
Kitap; bir savaşın geride bıraktığı derin izleri ve yıkıntıları anlatıyor.
1992 yılının nisan ayında baş gösteren Bosna Savaşı’na şahitlik eden yazar, kendi duygu ve düşüncelerini kelimeleriyle harmanlayıp okurlara sunuyor.
Şiirsel bir dille anlatıma sunduğu kitabında savaşın açtığı derin yaraları hem yetişkinlerin hem de savaş dönemine tanıklık eden çocukların gözünden bizlere aktarıyor.
Ovvv ilgimi çekti, bakayım hemen. :)
YanıtlaSildövüşürken hanımefendi değilim,
Silİlginizi çekmesine sevindim. :)
hımm çok sevdiğim bölgeler okumalı o zamansa :)
YanıtlaSildeeptone,
SilGidip görülesi yerler kesinlikle. :)
İlkay,
YanıtlaSilBöyle türleri okurken veya izlerken etkilenmemek elde değil. Zor ve acı verici bir his tabii.
Yazardan okuduğum ilk kitaptı. Tavsiye ederim. :)
Kitabı daha önce görüp not almıştım. Ama okuyamıyorum bir türlü. Balkanlar olsun yahut Afrika'nın çeşitli kesimlerinde olan soykırımların medyada çok yer bulmaması beni fazlasıyla üzüyor. Böyle kimsenin sesini duyuramadığı bir çığlığı, hıçkırığı duyuyormuş gibi hissediyorum. Bazı şeylerin isimlerini duymak bile kendimi kötü hissettiriyor. Bir gün bu duyguları aştığımda okuyabilirim diye düşünüyorum:) aklıma Fransızların sinemada gerçek hayatla bağlaşık şeyleri izlemesi geldi. Oysa çoğu ülkenin sineması gerçeklikten öte şeylerle dolu ve bizi gerçeklikten kaçırmak için var. Bende bu aralar kitaplarda beni gerçeklikten ve acıdan kaçıracak şeyler seçiyorum sanırım.
YanıtlaSilTeşekkürler alıntı ve yazı için.
Şeyma Nil,
SilKütüphane rafları arasında gezinirken birden gözüme ilişti bu kitap. Geçen yıl Bosna’ya gidip oraları gezme fırsatım olunca bu kitabı alıp okumak istedim. Geçmişte bir savaş yaşanmış olsa da ülkenin hâlâ savaşın izlerini taşıması ve buna tanıklık etmem beni derinden etkilemişti. Dünyanın farklı yerlerinde yapılan soykırımlar ne yazık ki medyada çok ses getirmiyor, dediğin gibi. Biraz da insanlık olarak -üzülerek söylüyorum- duyarsızlaştırıldığımızı düşünüyorum. İnsan hakları denen bir kavram var fakat bunun dünyadaki tüm insanları kapsadığını düşünmüyorum. Ne yazık ki üzücü bir gerçek daha…
Bence bazen Fransızlar gibi gerçek hayatla ilintili şeyleri de izlemek gerek diye düşünüyorum. Çünkü çok unutkan bir milletiz. Bazı şeyleri çok çabuk unutuyor ve yaşanan şeylerden ders çıkartmıyoruz.
Kendini ne zaman hazır hissedersen o zaman oku elbette, teşekkür ediyorum ben de bu güzel düşüncelerin için. :)