23 Şubat 2023 Perşembe

Bir iç dökme yazısı

 


Fotoğraf karesi geçtiğimiz pazar gününden. Pötikare kumaşlı piknik örtüm çok işlev görüyor. Özellikle doğa ile baş başa kalacağım bir yere gidersem yanıma bu örtümü de alıyorum. Üç gün önce havaya ilk cemre düşmüş. İlkbaharı hep birlikte kucaklamış olduk. Mavi nemophilalar yeşil çimenlerde boy göstermeye başlamış. Papatyalar da bundan mahrum kalmamış ve onlar da toprağın altından göğe uzanıp bahara merhaba demişler.

Kendimi kitaplarıma ayırdığım zamanlardan birindeyim. Bol bol okuyor, okurken ilgimi çeken paragrafları alıntı defterime geçiriyorum. "Herkes kendi kendinin en yakın dostudur." diyordu Oliver Twist’te. Sosyal çevremde arkadaş sayımı az ve öz tutmaya çalışır; arkadaş seçimlerinde de seçici davranırım. Tabii her ne kadar titiz davransakta insanın gerçek kişiliğini ya da karakterini her zaman en iyi şekilde tanıyamayabiliriz. 

Kendime yakın gördüğüm, beni de kendine yakın gördüğünü sandığım; ancak sonrasında hayal kırıklıkları yaşadığım dostlarım oldu. Geçmiş zaman eki kullanıyorum çünkü beni maddi ve manevi anlamda istismar ettiğini düşündüğüm bu insanlarla arama bir buz dağı kadar mesafe koyar; hiçbir açıklama gereği duymadan da hayatımdan çıkartırım. Dost bildiğim bazı insanlar için ulaşılabilir olsam da birlikte geçirilen zamanın yalnızca o kişinin konuşma ihtiyacını giderecek bir ana ihtiyacı olduğu için o zamanını benimle geçirdiğini; başka bir zaman ben görüşmek istediğimde uygun bir vakit bulunamaması dostluğun tek taraflı değil karşılıklı olması gerektiği üzerine düşüncelerin zihnimde dolaşmasına sebebiyet veriyor. 

"Aramızda kalsın" demeyi ihtiyaç görmediğin bir dostuna anlattığın bir konunun, hiç ilgin alakan olmayan başka birine anlatıldığını öğrendiğinde yaşadığın bir başka hayal kırıklığı daha. Bu yanlış davranıştan rahatsızlığımı dile getirdiğimde "ondan laf çıkmaz" misali bir cevap karşılıyor beni. Paylaşmak istediğim bir şey olsaydı ilk seninle değil de üçüncü tekil şahıs kişisiyle paylaşırdım zaten. Böylece dostla kurulan güven bağı bir kere zedelenmiş oluyor.  

Elbette sadece yaşanılan hayal kırıklıkları olmuyor. Kalp kırıklıkları da oluyor bununla birlikte. Böyle insanların bana karşı davranışlarını gördükçe kendimi bir adım geriye çekiyorum ve onlardan bir adım bekliyorum.  Ama insanın kendi hatasını görmesi de en zorudur. Hatayı görmek, sonrasında kabullenip kalp kırıklıklarını onarmak için çaba gösterebilmek de büyük bir erdemdir. 

"İnsan insana sığınaktır. İnsan ödevi, bir kalbi kırılmaktan koruyabilmektir." diyor Kemal Sayar. Bizler de ödevimizi iyi bilelim ve kalp kırmaktan korkarak yaşamayı gaye edinelim. 



14 yorum:

  1. Bu yazıda kullandığın her iki sözde muhteşem güzel.
    İnsan olarak ne yazık ki hala bu konularda zayıfız. Elemek dostları akrabaları iyidir...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yüreğimin İklimi,
      Evet, bize iyi gelen insanları yakınımızda tutmalı; iyi hissettirmeyenlerden uzaklaşmalıyız.
      Yorumunuz için teşekkür ederim.

      Sil
  2. Ne kadar da birbirimize benziyoruz. Arkadaştan yana pek şansım yok benim de. Zaten az kişiyle yakınlık kurduğum halde derdimi anlatabileceğim neredeyse kimse yok (Mervecim hariç, onla da sanalda tanışmıştım.) İnsanlar bir aradayken yakın davranıp başka yere gidince sanki hiç bağınız kalmamış gibi davranıyor, selamı sabahı kesiyor. Buna hiç anlam veremiyorum, gerçek dostluk mesafelerden etkilenmemeli, demek işi düştüğü için yakınlarmış.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. duygu emanet,
      Arkadaşlık konusunda pek şanslı olmadığımı biliyorum. Bu ilkokul zamanlarımdan beri böyleydi. Hatta okul hayatımda kıskançlık, akran zorbalığı gibi durumları da tecrübe edindim. Ama bu durumlarla da şu anki ben oldum ve güçlendim.
      Hayatımıza aldığımız her insan iyi ya da kötü biri olsun muhakkak bize bir şeyler öğrettiriyor. Mühim olan da bundan ders çıkartıp aynı hataya tekrar düşmememiz.
      Değer bilen insanların hayatımızdaki varlığı çok güzel bir his. Böyle bir dosta ben de sahibim çok şükür ki. Allah sizin de muhabbetinizi daha da güzelleştirsin inşallah. :)
      Son olarak bahsettiğinle ilgili de geçtiğimiz yıllarda küçük bir tecrübem olmuştu. Uzak mesafeli bir arkadaşlık olarak başlamıştı. Bu kişinin beni maddi ve manevi sömürmeye başladığını anladığımda hemen iletişimi kesmiştim. Gerçekten dostluk tek taraflı olmamalı.

      Sil
  3. Böyle şeyleri yaz ama kafana takma derim ben... Ve bildiğinden de şaşma. Bir laf vardır çok severim ve aşağı yukarı şöyledir: Sırrımızı kendimiz bile saklayamazken başkalarından bunu beklemek niye?

    Ve ilk cümleme dönerek derim ki. Yine de ihtiyaç duyduğunda paylaşmaktan vazgeçme. Bunu bir çelişki olarak alma, içteki depremi bitirmenin başka bir yolu yok çünkü! Bazı insanlar ki zayıf karakterli ve kompleksli olanlar bunu yaparak kendilerini rahatlatırlar. Hayatın bir gerçeği bu...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. buraneros,
      Yazıya dökmek iyi hissettirdi gerçekten. Yazılan yorumları okudukça daha da iyi hissettim kendimi. :)
      Kafaya taktığım pek söylenemez ancak yaşanmış anıları düşününce bir kırgınlık hissi oluyor sadece. Bazen çok sevdiğim insanların da değişebileceğini unutuyorum belki de… ya da bu davranışları onlara yakıştıramıyorumdur.
      Aslında dediğiniz cümle her şeyi özetlemiş: "Sırrımızı kendimiz bile saklayamazken başkalarından bunu beklemek niye?" çok doğru.
      Bu içimdeki kırgınlığı paylaşmakla da kendimde bir haklılık payı aramıyorum asla. Yalnızca o anki hislerimi paylaşmaktı içimden gelen. Sadece, olan her şeyi zamana bıraktım.

      Sil
  4. Kendimden bilirim; sakin, çabuk alınan, kırılan insanların tepkileri farklı olabiliyor. Kızmıyor, öfkelenmiyorsunuz, yüksek sesle, bağırarak tepki vermiyorsunuz ama gönül kırgınlığınız, alınganlığınız haklı olarak içsel tepkilerle devam ediyor. Hemen bağışlayamıyorsunuz, karşı taraftan da özveri bekliyorsunuz. Dost olmak kolay olsa da dostluğu sürdürmek zor.
    Şems Tebrizi'nin "Dostlar Irmak Gibidir" adlı çok sevdiğim bir şiiri vardır.
    Blogda da yazmıştım, seversiniz sanırım.
    Esen kalın.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Makbule Abalı,
      Öyle güzel anlatmışsınız ki… İçimdeki duygular, düşünceler başka nasıl tarif edilebilirdi bilmiyorum.
      Karşı tafraftan bir adım, özveri ya da küçük bir pişmanlık görmemek üzücü olabiliyor gerçekten de. Evet dediğiniz gibi, dost olmak kolay olsa da bunu sürdürebilmek zor. Çünkü tek taraflı bir süreç değil bu. Karşılıklı ilerlemesi gereken bir bağ aslında. Bu gibi durumları yaşadığımda artık zamanın akışına bırakıp sessizce beklemeyi ve gözlem yapmayı tercih ediyorum. Kendim için en iyisi bu çünkü.
      Şiir önerisine de bakacağım, çok teşekkür ediyorum.
      Sevgiler.

      Sil
  5. Yazmak rahatlatmıştır umarım. Bende çevremde gerçekten güvendiğim insanlar olsun isterim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. dövüşürken hanımefendi değilim,
      Çok daha iyi hissediyorum, evet.
      Güven duygusu gerekli ve önemli bir şey. Bunu hissettiren insanların varlığı da güzel bir şey tabii.

      Sil
  6. genel olarak senin yaptıklarını hep doğru buluyorum :)

    YanıtlaSil

 

BİRPEMBESEVER