Üsküdar’da bir haftadır gerçekleştirilen kitap fuarının bugün son günüydü. Kardeşimin takip ettiği yabancı bir yazarın söyleşisi ve imza günü de bugün olunca öğleden sonra söyleşiyi dinlemek ve kardeşimin kitabını imzalatmak için yola çıktım.
Fuar alanına vardığımda karmaşık bir kalabalığın içine sürüklendim. Kitapseverleri bir arada görmek güzel de; acaba alınan o kitaplar gerçekten okunuyor mu yoksa satın alınan kitaplar raflarda yıllarca bekletiliyor mu? Kitap fuarlarını gezmeyi sevsem de bu gibi yerlerin insanları çılgınlar gibi tüketiciliğe teşvik ettiğini düşünmeden edemiyorum.
Stantlara hiç göz atmadan kalabalıktan sıyırılıp söyleşinin gerçekleşeceği salona doğru çıktım. Söyleşi, çevirmen eşliğinde gerçekleştikten sonra elimdeki kitabı imzalatıp kongre merkezinin çıkışına doğru ilerlemeye başladım. Mekandan tam çıkacakken bugünün kandil olamasından dolayı Üsküdar Belediyesi’nin misafirlere sunmuş olduğu kandil simidi kutularından ikram edildi. Bu güzel ikramı alıp eve dönüş için yola koyuldum.
Nedendir bilmiyorum ama artık kalabalık ortamlarda vakit geçirmek çok boğucu geliyor. İnsan kalabalığı, büyükşehirlerde en yorucu ve insanın tahammül sınırlarını zorlayan şeylerden biri olabilir. Pandemi ile birlikte daha bireysel hayatlar yaşamımız da acaba bu durumu etkiliyor olabilir mi, bilinmez.
Yeni bir hafta kapıda.
Huzurlu ve mutlu akşamlar.