Çocukken kulak kabarttığımız her masal bu cümleyle başlardı:
Bir varmış bir yokmuş...
Anlatılan masala büyük bir merakla dikkat kesilirdik.
Acaba anlatılan hikayede ne vardı ne yoktu?
Anlatılan konu ne olursa olsun her şeyden önemlisi o masalın sonu hep mutlu bir şekilde biterdi. Hikayedeki kahramanların mutluluğu bizim de mutluluğumuz olurdu. Hatta o karakterle öyle bir yakınlık kurardık ki, kimi zaman masal kitabını elimizden düşürmezdik. Onunla uyur, düşlerimizde onu görmeyi umardık belki de.
Anlatılan masallar hep mutlu biterdi. Öyle de olmalıydı. Çünkü bir masal kitabında ümitsizlikler, hayatın olumsuzlukları, bencillikler çocuğa apaçık sunulamazdı. Çocuğun aklı da kalbi de tüm güzel, masum, saf, temiz duygu ve düşünleri barındırırken masalların sonu mutsuz bitemezdi.
Çünkü o daha büyüyecek, toplumu için yararlı bir ferde dönüşecek, kendini gerçekleştiren bir birey olma yolunda adım adım ilerleyecekti. Belki dinlediği bir masal ya da bir hikaye ona ilham olacaktı.
Sahi sevgili okur,
Sana ilham olan bir masal ya da bir hikaye oldu mu?
İlham olan olmadı. Ama masalları severim.
YanıtlaSilmasalları uydurmaya o kadar alıştım ki oğluma uydurarak gülsün diye saçmalayarak gerçek hallerini pek anımsamıyorum bile :)
YanıtlaSiluzmanamator,
SilUydurulmuş masallar da güzeldir, özeldir de. :)
ay eveeet alice korona diyarında hihihi :)
YanıtlaSildeeptone,
SilBuna çok güldüm. :)
İlkay Özgür,
YanıtlaSilAa evet çocukken biz de cd'lerde izlerdik çizgi filmleri. :') Merak ettim dediğin çizgi filmi. ^-^
Küçükken en etkilendiğim masallardan biri kibritçi kız'dı. :)
YanıtlaSilNil,
SilEvett, o da güzel bir masaldı. :')