2015 yılında başladım mektuplaşma serüvenine.
Başladığım ilk zamanlarda pek yaygın olmaması süreci öğrenmem açısından da hem uzun sürdü hem de zorlandığım yerler olmuştu. Ancak zamanla postane yolunu tuta tuta bir yandan da mektuplarımı yaza yaza öğrenmiş oldum.
Bu süreçlerde de dünyanın farklı ülkelerinde yaşam süren insanlarla mektuplaşma şansım oldu. Mektuplaşmak, aynı dili aynı kültürü aynı yaşam tarzını yaşıyor olmasak da ortak buluşma noktamız oldu.
Küçüklüğümden beri pullara karşı bir ilgim vardı. Şöyle ki annemin bir pul defteri vardı. Bu pul defterinde annemin çevresinden topladığı pullar vardı. Benim de çocukken çok ilgimi çekerdi bu defter. Her bir pulu tek tek elime alıp incelediğimi hatırlarım. Sanırım mektuplara ve pullara ilgim o zamanlardan başlamış oluyor.
İlk mektup arkadaşıma dair anım talihsizdi benim için. Büyük bir heyecanla, mutlulukla hazırladığım mektubum sahibine ulaştıktan hemen sonra internet üzerindeki haberleştiğimi sosyal medyadan engel yediğimi gördüğümde hayal kırıklığına uğramıştım. Ve anladım ki sahtekarlığın, yalancılığın dili, ırkı, rengi yok.
Daha sonrasında kendime başka mektup arkadaşları arayışı içerisine girdim. Ve birçok farklı kıtadan mektup arkadaşlarım oldu. Arada yine elbette başıma gelen ilk tatsız anım gibi mektup arkadaşları çıksa da önemsememeye başladım. Çünkü vicdanen kalbim rahat oldu hep.
Mektup arkadaşlığı bence denenmesi gereken bir hobi. Unutulmuş gibi görünse de ben, artık bunun eskiden olduğu gibi yaygınlaşacağını düşünüyor ve inanıyorum. İyi ki mektuplaşmak var diyorum her zaman. Bir kağıt ve bir kalem al ve bir dostuna mektup yaz.